| Yazar | Mesaj #18376 23-11-2009 15:59 GMT+2 saat | |||||||
|
| Tecrübe Puanı.: 96% |
Ruh Hali: Neþeli
|
| Mesaj 4213 |
| Şehir: istanbul |
Ülke: ![]() |
| Meslek: gecelerin adamı :)) |
| Yaş: 37 |
Özge UZUN
Pek çok meslektaşının aksine Turizm - Otelcilik mezunu olan Özge Uzun mesleğe 1993 yılında TRT Spikerlerinin açtığı Ankara Radyo Vizyon'da adım attı. 98 yılında Alem Fm'de şiir ve gece programları yapmaya başlayan Uzun 2000 yılında NTV'ye geçerek haber seslendirmeleri yaptı. Oğuz Hakseverin kendisini haber spikerliğine teşvik etmesiyle 2001 yılında haber sunmaya başladı.
5 yıl kadar NTV'de gece spikerliği yapan Uzun 2007 yılında aldığı teklif üzerine Fox'a transfer oldu. Uzun son olarak "Fox Beşbuçuk" adı altında yayınlanan akşam haberlerini sunmaktadır.
Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde ders veren Özge Uzun aynı zamanda da profesyonel bir yüzücü. Lisanslı olarak 12 yıl yüzdüğünü ifade eden Uzun
ekranların en "uzun" spikeri olmasıyla da dikkat çekiyor.
Henüz 30 yaşında olan Uzun evli ve Dağhan isminde 1.5 yaşında bir çocuk annesidir.
----------------------------
Özge Uzunun Oğlunun hastalığının adı hâlâ konamadı

Röportaj:TULUHAN TEKELİOĞLU
Özge Uzun
* Suçluluk psikolojisi yaşadım, çabuk atlattım. Kocamla atışmalarımız, bazen bizi 'ayrılabiliriz' noktasına getirebiliyor ama ortak paydamız o kadar güçlü ki. Arada sırada birbirini yiyen ama büyük bir aşkta birleşen, sevgisi bitmemiş bir anne babayız.
* Düşünün Dağhan çiş yapıyor, elimde kurutma makinesi, hem pipisi yanmasın diye tutuyorum, hem alçıyı kurutmaya çalışıyorum
* Dışarı çıktığımızda insanlar ya acıyarak bakıyor, ya görmezlikten geliyor. Bunun ortası yok!
* Dağhan, heyete girdi, rapor Adli Tıp'a gitti. Umudumuz 10 gün sonra Adli Tıp'tan çıkması. Devlet desteği almak için gereken prosedür çok uzun sürüyor.
Volkan Üst
* Bizim için yürüme öngörüsü dört yaş civarı. Çünkü her şeyde çok geride Dağhan. Yürüyüşü, konuşması farklılık gösterebilir. Ama o bizim çocuğumuz. Dağhan'ı aramıza aldığımızda her şeyi unutuyoruz.
* İstanbul'daki doktorlara güvenemiyoruz. Hastasına müşteri gibi bakan çok doktorla karşılaştık bugüne kadar. Ankara'daki doktorlar için önce tedavi, sonra maliyet geliyor.
* Türkiye'de engelli çocuk sahibi ne avukat, doktor anne babalar var ama hiçbiri ortada yok, diyoruz ki; 'Gelin bir yerde buluşalım, sohbet edelim.
Hayat istediğimiz gibi akmaz bazen. Bir anda her şey değişebilir. Önce korkar, tepki veririz. Ardından alışma başlar. Bu safhada içimizdeki 'insan' çıkar ortaya. Onunla barışıksak eğer mutluluğu büyük beklentilerde aramak gereksizdir. Zaten beklentiye de girmeyiz. Tıpkı haber spikeri Özge Uzun ve medya yöneticisi olan eşi Volkan Üst'ün yaptığı gibi... Doğumdan birkaç saat sonra oğullarının başka çocuklardan farklı olacağını öğrendiklerinde hayatın artık kendilerinin istediği yönde akmayacağını anlamışlar. Kabullenip, beklentilerini minimuma çekmişler. Özge Uzun bazı günler haber sunmaya gitmeden önce terapiye gidiyor. Volkan Üst, çocuğunun hastalığı konusunda öyle donanımlı ki, doktorlar referans baba olarak hastalarına onu gösteriyor. 'Mutluluk' diyor Özge Uzun, 'bizim için Dağhan'ın alçıdan çıktığında ellerini ilk çırpmaya çalıştığı andı. Çalışmaya diyorum çünkü denge problemi vardı, ellerini denk getiremiyordu. İlk ağlaması da en büyük mutluluktu. Çünkü Dağhan bebekken hiç ağlayamadı. İnşallah, kendi kendine, kaşığı ağzına götürdüğü anları da göreceğiz." Özel bebekler için bir grup açtılar. İlgilenenlere: ozelbebekler@yahoo.com
- Oğlunuzda bir problem olduğunu ne zaman fark ettiniz?
- V.U: Doğumdan bir saat sonra. Doktor beni yanına çağırdı. 'Bir sigara ister misin?' diye sorunca yolunda gitmeyen bir şey olduğunu anladım. Önce parmaklarının yapışık olduğunu, iki kalçasının çıkık olduğunu, eklem gevşekliği problemi olduğunu söyledi.
- Eşinize bu haberi ilk siz mi verdiniz?
- V.U: Benim için önce Özge'dir. O gücü bulamadım kendimde. Kayınvalideme söyledim ilk. Çok üzüldü. Eski hemşire kendisi. Hastalığın tam olarak ne olduğunu anladıktan sonra Özge'ye söylemenin daha doğru olduğunu düşündük..
- Ö.U: Hissetmiştim. Dağhan hiç ağlamıyordu. Hastanede ikinci günüm, doktorum, yanında bir psikolog, içeri girdiler, anlatmaya başladılar... Krize girdim. Gözyaşlarımı tutamıyordum. Dağhan'ın hastalığının adı hâlâ konamadı, adı yok. Doktorlar 'FG sendromu olabilir,' diyor. İnternetten araştırıyorsun, Türkiye'de bununla ilgili bir şey yok. Anladık ki eğer FG ise Dağhan, Türkiye'deki tek kayıtlı vaka.

- Neden konulamıyor tanı?
- V.U: O kadar çok anomalinin üst üste geldiği vaka neredeyse hiç yok. Şu an Dağhan'ın anomalilerini gösteren kayıtlı başka çocuk yok.
- Ö.U: Dağhan 22 günlüktü. Bir ortopedist, "Hiçbir zaman yürüyemeyebilir," diye yalan yanlış konuşunca sütüm kesildi. Çok doktor gezdik. Çok tecrübe kazandık. Baltalimanı Kemik Hastanesi'nde tedaviye alındı. İki bacağı, altı ay, göğsünden parmak ucuna kadar alçıdaydı. Düşünün Dağhan çiş yapıyor, benim elimde kurutma makinesi, pipisi yanmasın diye elimle tutuyorum, alçıyı kurutmaya çalışıyorum, ister istemez evin her tarafı, çiş kokuyordu. Bir sürü yöntem bulmaya çalıştık. Annem dahiyane bir fikir buldu. Alçı ıslanmasın diye kadın pedi koyduk. Doktor Ayşegül Hanım da hatta onun fotoğraflarını çekti, kendi hastalarına tavsiye etti..
- V:Ü: Alçının açılacağı gün. Ayşegül Hanım otoriter biri. Aldı eline röntgeni. "Bu iş bitmiştir," dedi. Boynuna atladık sevinçten. Hiç çok kötü senaryoları düşünmedim. Hep küçük hedefler gibi baktım. Kalça çıkığı var, geçti. Kalp sorunu var, ameliyatla geçti. El yapışıklığı geçecek. Planlarımız bir sene sonrası için değil. Haftalık, hep böyle adım adım... Biz orta vadede belirli şeyleri kabullenerek gidiyoruz ki, daha sonra büyük hayal kırıklıkları yaşamayalım.
- Dağhan neleri yapabiliyor?
- V.U: Artık desteksiz oturabiliyor, objeleri daha net ayırıyor. Basit kelimeleri söylüyor. Ama mesela bizim için yürüme öngörüsü dört yaş civarı.
- Ö.U: İnsanlar beni ajitasyon yapmakla eleştirdiler. Çocuğumu anlatarak insanlardaki acıma duygusunu ortaya çıkarıyormuşum. Çok sinirlendim, biz utanmıyoruz ki çocuğumuzdan.
- V.U: Her yere götürüyoruz. Alçılıyken de bir bebek normal bir hayat yaşayamaz mı?
- Ö.U: Dağhan'ı dışarı çıkardığımızda o bakışlar çok enteresandı. İnsanlar ya acıyarak bakıyorlar ya da görmezlikten geliyorlar. Bunun ortası yok..
- V.U: Ama görmezlikten gelenlerin sayısı daha yüksek.
- Ö.U: Bizim gibi o kadar çok aile var ki, onlarla diyaloğa girmeye çalıştım, ama çoğu da eğitimli aileler olmalarına rağmen yanaşmadılar. Çocuklarını saklıyorlar.
[img]http://1.bp.blogspot.com/_YtJkhgVw0Ug/SfLiQ0ll8XI/AAAAAAAABiA/cr5NocnwH58/s400/tuluhan+tekelio%C4%9Flu+(4).jpg[/img]
Yok mini etek giymişim, bacak bacak üstüne atmışım...
- Yine de hiç kolay değil yaşadığınız. Psikolojik destek alıyor musunuz birlikte?
- Ö.U. Ben terapiye gidiyorum, çocuğumuzun bu durumu ister istemez bizim ilişkimize de yansıyor. Suçluluk psikolojisi yaşadım bir ara, yoğun olarak ama çabuk atlattım. Bir yandan yaptığımız iş stresli. Medyada rekabet inanılmaz boyutta. Bir de bunun üzerine saçma sapan etek olayları çıktı. Yok, mini giymişim, bacak bacak üstüne atmışım. Bununla ilgili CNN Turk'te Meral Okay ve Beyaz bana 'Hem güzel olup hem işini yapmaya çalışmak nasıl?' diye sorunca oğlumdan bahsetmeye başladım. O kadar enteresan ki, bırakın anomalileri, kalça çıkığı yaşamış çok fazla bebek var Türkiye'de. O dönemde annelere ulaşıp sesimi duyurmaya çalıştım. Kimsenin umrunda olmadı. Oğlumu o programda anlatınca benimle ilgilenmeyen dergilerden röportaj teklifleri geldi. Toplumumuz çok garip. Terapi alıyorum. Şimdilik tek başıma. Sonra Volkan'la birlikte gideceğiz. Çocuğumuz ana paydamız, ama birbirimize de sahip çıkmamız gerekiyor. Mutsuz bir evlilik geçirmememiz için birazcık daha flört edebilir miyiz, ilk zamanlardaki tutkuyu bir şekilde yakalayabilir miyiz? Ortak paydamız o kadar güçlü ki Volkan'la. Atışmalarımız, bazen bizi 'ayrılabiliriz' noktasına getirebiliyor ama Dağhan için birbirimizden güç alıyoruz. Birbirini arada sırada yiyen, büyük bir aşkta birleşen, sevgileri bitmemiş bir anne babayız.
-V.U: İkimizin de ikinci evliliği. Benim doğumgünüm Özge'yle evlendiğim gün. Bütün odağım Özge; onun iyi ve mutlu olması. Bugün bizim bayram günümüz mesela. Ankara'ya gidiyoruz. Daha farklı bakacak Dağhan. Seslerde yenilikler göreceğiz, kahkahalar atacak.
-Ö.U: Annem beni izletiyormuş Ankara'da. Televizyona çıktığım zaman alkışlıyormuş.
[img]http://2.bp.blogspot.com/_YtJkhgVw0Ug/SfLiQjqLloI/AAAAAAAABh4/3nmiTDWTMgM/s400/tuluhan+tekelio%C4%9Flu+(3).jpg[/img]
-Sigorta, masrafların ne kadarını karşılıyor?
-Ö.U: Sigorta hiçbir şeyini karşılamıyor. Doğuştan kaynaklandığı için özel sağlık sigortası da karşılamıyor. Dağhan Ankara'da özel bir eğitim programı alıyor. Devletin onunla ilgili bir yardımı var. Şimdi onu almaya çalışıyoruz. Bazen hepsini karşılıyor, bazen bir kısmını. Dağhan, heyete girdi, raporu Adli Tıp'a gitti. Umudumuz 10 gün sonra Adli Tıp'tan çıkması. Rapor çıktıktan sonra oradan, RAM'lar var, oraya gidiyorsunuz, tekrar muayeneye alıyorlar. Teyid edilirse MEB'e gönderiyorlar. Çok uzun sürüyor.
- Ne kadar masrafı?
- Ö.U: Sadece bu özel eğitim ayda 1.500 lira.
- V.U: Ama 3.500-4.000'i buluyor.
- Ö.U: Dağhan'ın özel beslenmesi gerekiyor. Bir gün kemik suyuna sebzeli çorba, bir gün tavuk suyuna sebzeli çorba. Yoğurdu, meyvesi özel. Şükür ki imkânlarımız var.
- V.U: Tedaviler konusunda hiç öyle özel hastane olsun diye bir kaygımız yok. Nerede iyi yapılıyorsa. Kalp ameliyatında üç kişi bir odayı paylaştık. Afyon'dan gelmiş bir aile vardı. Onlarla dostluğumuz hâlâ devam ediyor. Yani yolumuzun geçtiği her yerde dost ediniyoruz.
- Tedavisi neden Ankara'da sürüyor? Neden İstanbul'da değil?
- Ö.U: İstanbul'a güvenemiyoruz. Tedavide Ankara yaklaşımını daha sıcak buluyoruz. Çok iyi merkezler var belki İstanbul'da ama bizi çok hayal kırıklığına uğratan, hastaya müşteri gibi bakan doktorlarla karşılaştık. Gazi Üniversitesi'ndeki doktorumuz, 'Biz Dağhan'ı bırakmayacağız," dedi. Önce tedavi sürecini konuştu, maliyeti değil. "Bir başlayın maliyet bir şekilde hallolur," dediler. Annem eski hemşire, büyükbabayla Dağhan'a çok iyi bakıyorlar. Bize her gün telefonda rapor veriyorlar. Hepimiz şu anda bir fedakârlık yapıyoruz. Dağhan bizden ayrı kalarak yapıyor, her cuma Ankara'ya gidiyoruz, pazartesi dönüyoruz.
- V.Ü: Her cuma bizim için bayram günü..
Şanslı bir anneyim çünkü özel bir çocuğum var
- 'Neden biz, bizim oğlumuz?' diye kendinizi sorguladığınız zamanlar oluyor mu?
- Ö.U: İnançlı bir insanım, her şeyin bir sebebi olduğunu düşünüyorum. Dağhan'ın da bizi seçtiğini düşünüyorum. Hatta şanslı bir anneyim. Çünkü Tanrı bana eşine çok az rastlanan özel bir çocuk verdi.
-V.U: Çoğu doktor FG sendromuyla ilgili artık referans olarak beni gösteriyor, çünkü çok okuyorum. Beyin emarı çekildiğinde FG tanısı da tam oturmadı. Belki ilerde bu sendromun adı Dağhan Sendromu olacak. Sendromun oluşması için en az dört anomalinin bir arada olması gerekiyor. Dağhan'da bu sekiz belki. Biliyoruz belki Dağhan'ın yürüyüşü, konuşması, farklılık gösterebilir. Ama o bizim çocuğumuz.
-Ö.U: Biz bunu kabullenme aşamasını geçtik, o canımız ciğerimiz, benim nefes alma sebebim, aşkım, her şeyim.
-V.U: Türkiye'de bu hastaların sayısı azımsanmayacak kadar çok. Ne avukat, doktor anne babalar var ama hiç biri ortada yok, biz diyoruz ki; 'Gelin bir yerde buluşalım. Sohbet edelim, birbirimizi tanıyalım. Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar".
-Tekrar çocuk istiyor musunuz?
-Ö.U: Çok istiyoruz ama çok korkuyoruz.
-V.U: Genetik testleri yaptırmadan olmaz. O da yurtdışında yapılıyor.
tuluhan tekelioğlu, volkan üst, özge uzun, dağhan üst, doğumsal anomaliler hayatı nereli ne mezunu yaşamı yaptırdığı dövme
özge uzunun bebeğinin resmi olan dövmesi
Pek çok meslektaşının aksine Turizm - Otelcilik mezunu olan Özge Uzun mesleğe 1993 yılında TRT Spikerlerinin açtığı Ankara Radyo Vizyon'da adım attı. 98 yılında Alem Fm'de şiir ve gece programları yapmaya başlayan Uzun 2000 yılında NTV'ye geçerek haber seslendirmeleri yaptı. Oğuz Hakseverin kendisini haber spikerliğine teşvik etmesiyle 2001 yılında haber sunmaya başladı.
5 yıl kadar NTV'de gece spikerliği yapan Uzun 2007 yılında aldığı teklif üzerine Fox'a transfer oldu. Uzun son olarak "Fox Beşbuçuk" adı altında yayınlanan akşam haberlerini sunmaktadır.
Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde ders veren Özge Uzun aynı zamanda da profesyonel bir yüzücü. Lisanslı olarak 12 yıl yüzdüğünü ifade eden Uzun
ekranların en "uzun" spikeri olmasıyla da dikkat çekiyor.
Henüz 30 yaşında olan Uzun evli ve Dağhan isminde 1.5 yaşında bir çocuk annesidir.
----------------------------
Özge Uzunun Oğlunun hastalığının adı hâlâ konamadı

Röportaj:TULUHAN TEKELİOĞLU
Özge Uzun
* Suçluluk psikolojisi yaşadım, çabuk atlattım. Kocamla atışmalarımız, bazen bizi 'ayrılabiliriz' noktasına getirebiliyor ama ortak paydamız o kadar güçlü ki. Arada sırada birbirini yiyen ama büyük bir aşkta birleşen, sevgisi bitmemiş bir anne babayız.
* Düşünün Dağhan çiş yapıyor, elimde kurutma makinesi, hem pipisi yanmasın diye tutuyorum, hem alçıyı kurutmaya çalışıyorum
* Dışarı çıktığımızda insanlar ya acıyarak bakıyor, ya görmezlikten geliyor. Bunun ortası yok!
* Dağhan, heyete girdi, rapor Adli Tıp'a gitti. Umudumuz 10 gün sonra Adli Tıp'tan çıkması. Devlet desteği almak için gereken prosedür çok uzun sürüyor.
Volkan Üst
* Bizim için yürüme öngörüsü dört yaş civarı. Çünkü her şeyde çok geride Dağhan. Yürüyüşü, konuşması farklılık gösterebilir. Ama o bizim çocuğumuz. Dağhan'ı aramıza aldığımızda her şeyi unutuyoruz.
* İstanbul'daki doktorlara güvenemiyoruz. Hastasına müşteri gibi bakan çok doktorla karşılaştık bugüne kadar. Ankara'daki doktorlar için önce tedavi, sonra maliyet geliyor.
* Türkiye'de engelli çocuk sahibi ne avukat, doktor anne babalar var ama hiçbiri ortada yok, diyoruz ki; 'Gelin bir yerde buluşalım, sohbet edelim.
Hayat istediğimiz gibi akmaz bazen. Bir anda her şey değişebilir. Önce korkar, tepki veririz. Ardından alışma başlar. Bu safhada içimizdeki 'insan' çıkar ortaya. Onunla barışıksak eğer mutluluğu büyük beklentilerde aramak gereksizdir. Zaten beklentiye de girmeyiz. Tıpkı haber spikeri Özge Uzun ve medya yöneticisi olan eşi Volkan Üst'ün yaptığı gibi... Doğumdan birkaç saat sonra oğullarının başka çocuklardan farklı olacağını öğrendiklerinde hayatın artık kendilerinin istediği yönde akmayacağını anlamışlar. Kabullenip, beklentilerini minimuma çekmişler. Özge Uzun bazı günler haber sunmaya gitmeden önce terapiye gidiyor. Volkan Üst, çocuğunun hastalığı konusunda öyle donanımlı ki, doktorlar referans baba olarak hastalarına onu gösteriyor. 'Mutluluk' diyor Özge Uzun, 'bizim için Dağhan'ın alçıdan çıktığında ellerini ilk çırpmaya çalıştığı andı. Çalışmaya diyorum çünkü denge problemi vardı, ellerini denk getiremiyordu. İlk ağlaması da en büyük mutluluktu. Çünkü Dağhan bebekken hiç ağlayamadı. İnşallah, kendi kendine, kaşığı ağzına götürdüğü anları da göreceğiz." Özel bebekler için bir grup açtılar. İlgilenenlere: ozelbebekler@yahoo.com
- Oğlunuzda bir problem olduğunu ne zaman fark ettiniz?
- V.U: Doğumdan bir saat sonra. Doktor beni yanına çağırdı. 'Bir sigara ister misin?' diye sorunca yolunda gitmeyen bir şey olduğunu anladım. Önce parmaklarının yapışık olduğunu, iki kalçasının çıkık olduğunu, eklem gevşekliği problemi olduğunu söyledi.
- Eşinize bu haberi ilk siz mi verdiniz?
- V.U: Benim için önce Özge'dir. O gücü bulamadım kendimde. Kayınvalideme söyledim ilk. Çok üzüldü. Eski hemşire kendisi. Hastalığın tam olarak ne olduğunu anladıktan sonra Özge'ye söylemenin daha doğru olduğunu düşündük..
- Ö.U: Hissetmiştim. Dağhan hiç ağlamıyordu. Hastanede ikinci günüm, doktorum, yanında bir psikolog, içeri girdiler, anlatmaya başladılar... Krize girdim. Gözyaşlarımı tutamıyordum. Dağhan'ın hastalığının adı hâlâ konamadı, adı yok. Doktorlar 'FG sendromu olabilir,' diyor. İnternetten araştırıyorsun, Türkiye'de bununla ilgili bir şey yok. Anladık ki eğer FG ise Dağhan, Türkiye'deki tek kayıtlı vaka.

- Neden konulamıyor tanı?
- V.U: O kadar çok anomalinin üst üste geldiği vaka neredeyse hiç yok. Şu an Dağhan'ın anomalilerini gösteren kayıtlı başka çocuk yok.
- Ö.U: Dağhan 22 günlüktü. Bir ortopedist, "Hiçbir zaman yürüyemeyebilir," diye yalan yanlış konuşunca sütüm kesildi. Çok doktor gezdik. Çok tecrübe kazandık. Baltalimanı Kemik Hastanesi'nde tedaviye alındı. İki bacağı, altı ay, göğsünden parmak ucuna kadar alçıdaydı. Düşünün Dağhan çiş yapıyor, benim elimde kurutma makinesi, pipisi yanmasın diye elimle tutuyorum, alçıyı kurutmaya çalışıyorum, ister istemez evin her tarafı, çiş kokuyordu. Bir sürü yöntem bulmaya çalıştık. Annem dahiyane bir fikir buldu. Alçı ıslanmasın diye kadın pedi koyduk. Doktor Ayşegül Hanım da hatta onun fotoğraflarını çekti, kendi hastalarına tavsiye etti..
- V:Ü: Alçının açılacağı gün. Ayşegül Hanım otoriter biri. Aldı eline röntgeni. "Bu iş bitmiştir," dedi. Boynuna atladık sevinçten. Hiç çok kötü senaryoları düşünmedim. Hep küçük hedefler gibi baktım. Kalça çıkığı var, geçti. Kalp sorunu var, ameliyatla geçti. El yapışıklığı geçecek. Planlarımız bir sene sonrası için değil. Haftalık, hep böyle adım adım... Biz orta vadede belirli şeyleri kabullenerek gidiyoruz ki, daha sonra büyük hayal kırıklıkları yaşamayalım.
- Dağhan neleri yapabiliyor?
- V.U: Artık desteksiz oturabiliyor, objeleri daha net ayırıyor. Basit kelimeleri söylüyor. Ama mesela bizim için yürüme öngörüsü dört yaş civarı.
- Ö.U: İnsanlar beni ajitasyon yapmakla eleştirdiler. Çocuğumu anlatarak insanlardaki acıma duygusunu ortaya çıkarıyormuşum. Çok sinirlendim, biz utanmıyoruz ki çocuğumuzdan.
- V.U: Her yere götürüyoruz. Alçılıyken de bir bebek normal bir hayat yaşayamaz mı?
- Ö.U: Dağhan'ı dışarı çıkardığımızda o bakışlar çok enteresandı. İnsanlar ya acıyarak bakıyorlar ya da görmezlikten geliyorlar. Bunun ortası yok..
- V.U: Ama görmezlikten gelenlerin sayısı daha yüksek.
- Ö.U: Bizim gibi o kadar çok aile var ki, onlarla diyaloğa girmeye çalıştım, ama çoğu da eğitimli aileler olmalarına rağmen yanaşmadılar. Çocuklarını saklıyorlar.
[img]http://1.bp.blogspot.com/_YtJkhgVw0Ug/SfLiQ0ll8XI/AAAAAAAABiA/cr5NocnwH58/s400/tuluhan+tekelio%C4%9Flu+(4).jpg[/img]
Yok mini etek giymişim, bacak bacak üstüne atmışım...
- Yine de hiç kolay değil yaşadığınız. Psikolojik destek alıyor musunuz birlikte?
- Ö.U. Ben terapiye gidiyorum, çocuğumuzun bu durumu ister istemez bizim ilişkimize de yansıyor. Suçluluk psikolojisi yaşadım bir ara, yoğun olarak ama çabuk atlattım. Bir yandan yaptığımız iş stresli. Medyada rekabet inanılmaz boyutta. Bir de bunun üzerine saçma sapan etek olayları çıktı. Yok, mini giymişim, bacak bacak üstüne atmışım. Bununla ilgili CNN Turk'te Meral Okay ve Beyaz bana 'Hem güzel olup hem işini yapmaya çalışmak nasıl?' diye sorunca oğlumdan bahsetmeye başladım. O kadar enteresan ki, bırakın anomalileri, kalça çıkığı yaşamış çok fazla bebek var Türkiye'de. O dönemde annelere ulaşıp sesimi duyurmaya çalıştım. Kimsenin umrunda olmadı. Oğlumu o programda anlatınca benimle ilgilenmeyen dergilerden röportaj teklifleri geldi. Toplumumuz çok garip. Terapi alıyorum. Şimdilik tek başıma. Sonra Volkan'la birlikte gideceğiz. Çocuğumuz ana paydamız, ama birbirimize de sahip çıkmamız gerekiyor. Mutsuz bir evlilik geçirmememiz için birazcık daha flört edebilir miyiz, ilk zamanlardaki tutkuyu bir şekilde yakalayabilir miyiz? Ortak paydamız o kadar güçlü ki Volkan'la. Atışmalarımız, bazen bizi 'ayrılabiliriz' noktasına getirebiliyor ama Dağhan için birbirimizden güç alıyoruz. Birbirini arada sırada yiyen, büyük bir aşkta birleşen, sevgileri bitmemiş bir anne babayız.
-V.U: İkimizin de ikinci evliliği. Benim doğumgünüm Özge'yle evlendiğim gün. Bütün odağım Özge; onun iyi ve mutlu olması. Bugün bizim bayram günümüz mesela. Ankara'ya gidiyoruz. Daha farklı bakacak Dağhan. Seslerde yenilikler göreceğiz, kahkahalar atacak.
-Ö.U: Annem beni izletiyormuş Ankara'da. Televizyona çıktığım zaman alkışlıyormuş.
[img]http://2.bp.blogspot.com/_YtJkhgVw0Ug/SfLiQjqLloI/AAAAAAAABh4/3nmiTDWTMgM/s400/tuluhan+tekelio%C4%9Flu+(3).jpg[/img]
-Sigorta, masrafların ne kadarını karşılıyor?
-Ö.U: Sigorta hiçbir şeyini karşılamıyor. Doğuştan kaynaklandığı için özel sağlık sigortası da karşılamıyor. Dağhan Ankara'da özel bir eğitim programı alıyor. Devletin onunla ilgili bir yardımı var. Şimdi onu almaya çalışıyoruz. Bazen hepsini karşılıyor, bazen bir kısmını. Dağhan, heyete girdi, raporu Adli Tıp'a gitti. Umudumuz 10 gün sonra Adli Tıp'tan çıkması. Rapor çıktıktan sonra oradan, RAM'lar var, oraya gidiyorsunuz, tekrar muayeneye alıyorlar. Teyid edilirse MEB'e gönderiyorlar. Çok uzun sürüyor.
- Ne kadar masrafı?
- Ö.U: Sadece bu özel eğitim ayda 1.500 lira.
- V.U: Ama 3.500-4.000'i buluyor.
- Ö.U: Dağhan'ın özel beslenmesi gerekiyor. Bir gün kemik suyuna sebzeli çorba, bir gün tavuk suyuna sebzeli çorba. Yoğurdu, meyvesi özel. Şükür ki imkânlarımız var.
- V.U: Tedaviler konusunda hiç öyle özel hastane olsun diye bir kaygımız yok. Nerede iyi yapılıyorsa. Kalp ameliyatında üç kişi bir odayı paylaştık. Afyon'dan gelmiş bir aile vardı. Onlarla dostluğumuz hâlâ devam ediyor. Yani yolumuzun geçtiği her yerde dost ediniyoruz.
- Tedavisi neden Ankara'da sürüyor? Neden İstanbul'da değil?
- Ö.U: İstanbul'a güvenemiyoruz. Tedavide Ankara yaklaşımını daha sıcak buluyoruz. Çok iyi merkezler var belki İstanbul'da ama bizi çok hayal kırıklığına uğratan, hastaya müşteri gibi bakan doktorlarla karşılaştık. Gazi Üniversitesi'ndeki doktorumuz, 'Biz Dağhan'ı bırakmayacağız," dedi. Önce tedavi sürecini konuştu, maliyeti değil. "Bir başlayın maliyet bir şekilde hallolur," dediler. Annem eski hemşire, büyükbabayla Dağhan'a çok iyi bakıyorlar. Bize her gün telefonda rapor veriyorlar. Hepimiz şu anda bir fedakârlık yapıyoruz. Dağhan bizden ayrı kalarak yapıyor, her cuma Ankara'ya gidiyoruz, pazartesi dönüyoruz.
- V.Ü: Her cuma bizim için bayram günü..
Şanslı bir anneyim çünkü özel bir çocuğum var
- 'Neden biz, bizim oğlumuz?' diye kendinizi sorguladığınız zamanlar oluyor mu?
- Ö.U: İnançlı bir insanım, her şeyin bir sebebi olduğunu düşünüyorum. Dağhan'ın da bizi seçtiğini düşünüyorum. Hatta şanslı bir anneyim. Çünkü Tanrı bana eşine çok az rastlanan özel bir çocuk verdi.
-V.U: Çoğu doktor FG sendromuyla ilgili artık referans olarak beni gösteriyor, çünkü çok okuyorum. Beyin emarı çekildiğinde FG tanısı da tam oturmadı. Belki ilerde bu sendromun adı Dağhan Sendromu olacak. Sendromun oluşması için en az dört anomalinin bir arada olması gerekiyor. Dağhan'da bu sekiz belki. Biliyoruz belki Dağhan'ın yürüyüşü, konuşması, farklılık gösterebilir. Ama o bizim çocuğumuz.
-Ö.U: Biz bunu kabullenme aşamasını geçtik, o canımız ciğerimiz, benim nefes alma sebebim, aşkım, her şeyim.
-V.U: Türkiye'de bu hastaların sayısı azımsanmayacak kadar çok. Ne avukat, doktor anne babalar var ama hiç biri ortada yok, biz diyoruz ki; 'Gelin bir yerde buluşalım. Sohbet edelim, birbirimizi tanıyalım. Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar".
-Tekrar çocuk istiyor musunuz?
-Ö.U: Çok istiyoruz ama çok korkuyoruz.
-V.U: Genetik testleri yaptırmadan olmaz. O da yurtdışında yapılıyor.
tuluhan tekelioğlu, volkan üst, özge uzun, dağhan üst, doğumsal anomaliler hayatı nereli ne mezunu yaşamı yaptırdığı dövme
özge uzunun bebeğinin resmi olan dövmesi





