[Kayıt ol]   [Şifremi unuttum!
Kullanıcı adım:   Parolam:  
 
Yazar Mesaj   #13067  12-04-2009 19:06 GMT+2 saat  

moonlight


Admin


Tecrübe Puanı.: 96%
Ruh Hali: Neþeli
Mesaj 4213
Şehir: istanbul
Ülke:
Meslek: gecelerin adamı :))
Yaş: 37
Facebook'ta Paylaş
BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİNİN GENEL YAPISI


1. Sistemin Tanımı Ve Kapsamı

1.1. Bireysel Emeklilik Sistemi Nedir?

Bireysel Emeklilik Sistemi, bireylere aktif çalışma yaşamlarının sonunda bir ek gelir sağlamaya yönelik, katkıların her bir katılımcı adına ayrı hesaplarda takip edildiği ve herkesin kendi birimleri oranında gelir alacakları, kamunun gözetim ve denetiminde ancak bütünüyle özel emeklilik şirketleri tarafından uygulanan, gönüllü katılıma dayalı, kamu emeklilik sistemlerini tamamlayıcı bir sistem olarak tanımlanabilir.


1.2. Sistemin Amaç Ve Kapsamı

Bireysel emeklilik uygula*ması, sosyal güvenlik sistemimize yakın tarihlerde giren bir kavram*dır. Kamu sosyal güvenlik kurum*larımızın (T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Bağ-Kur) uygulanan yanlış politikalar sonucu 1990’lı yıllardan sonra çökme noktasına gelmiş olması, hükümetleri çözüm arayışına sokmuş ve sosyal güvenlik alanında yapılan reformların bir parçası ola*rak Ülkemizde geniş katılımlı özel emeklilik uygulamalarına imkan verecek olan 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sis*temi Kanunu 2001 yılında yürür*lüğe konulmuştur. Öte yandan, sistemi tamamlayıcı vergi düzenle*meleri içeren 4697 sayılı Kanun da aynı yıl içinde yasalaşarak yürürlü*ğe girmiştir.

4632 sayılı Kanunun “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1 inci maddesin*de, Kanunun amacı, “…kamu sos*yal güvenlik sisteminin tamamla*yıcısı olarak, bireylerin emekliliğe yönelik tasarruflarının yatırıma yönlendirilmesi ile emeklilik dö*neminde ek bir gelir sağlanarak re*fah düzeylerinin yükseltilmesi, ekonomiye uzun vadeli kaynak ya*ratarak istihdamın artırılması ve ekonomik kalkınmaya katkıda bulunulmasını teminen, gönüllü ka*tılıma dayalı ve belirlenmiş katkı esasına göre oluşturulan bireysel emeklilik sisteminin düzenlenmesi ve denetlenmesidir.” olarak açık*lanmıştır.

Görülüyor ki, bu düzenleme ile kamu sosyal güvenlik sistemine dahil olanlara. Devletin denetim ve gözetiminde özel sektörce oluş*turulacak emeklilik şirketlerine katılabilme imkanı getirilerek bunların emekliliklerinde kamu sosyal güvenlik sisteminden ala*cakları aylıklara ek bir gelir elde etmeleri hedeflenmektedir. Öte yandan, söz konusu uygulama ile bir yandan kamu sosyal güvenlik sistemi üzerindeki yükün hafifletil*mesi amaçlanırken, diğer yandan da ulusal tasarruflar arttırılarak ve sermaye piyasasının gelişimine yardımcı olunarak Ülkemizde yaşanan kaynak ihtiyacı sorununun bir ölçüde de olsa giderilmesi he*deflenmektedir.
Sisteme katılmak ihtiyaridir. Sisteme katılan her katılımcı, emeklilik şirketiyle düzenlenecek emeklilik sözleşmeleri çerçevesin*de emeklilik fonlarına belli bir katkı payı ödeyecek ve emekli olduğunda bireysel emeklilik hesa*bında binken katkı paylarını ve bunların getirilerini defaten veya aylık olarak geri alabilecektir.

Bireysel emeklilik sistemini ku*rup çalıştırmaya yönelik olan 4632 sayılı Kanun geniş, kapsamlı bir çerçeve kanunu olup, uygulamaya ilişkin ayrıntıların yönetmeliklerle düzenlenmesi öngörülmüştür. Bu çerçevede Hazine Müsteşarlığı ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafın*dan hazırlanan 5 adet yönetmelik 28 Şubat 2002 tarihli ve 24681 sa*yılı Resmi Gazete’de yayımlanarak uygulamaya yön verilmiştir. Bu yönetmelikler şunlardır:

- Bireysel Emeklilik Danışma Kurulunun Çalışma Esas Usulleri Hakkında Yönetmelik,

- Emeklilik Şirketleri Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik,

- Bireysel Emeklilik Sistemi Hakkında Yönetmelik,

- Bireysel Emeklilik Aracıları Hakkında Yönetmelik,

- Emeklilik Yatırım Fonları*nın Kuruluş ve Faaliyetlerine İlişkin Esaslar Hakkında Yönetmelik.





2. Sistemin İşleyişi Ve Sistemle İlgili Kurumlar


2.1. Sisteme Katılma Koşulları


Bireysel emeklilik sistemine katılım ihtiyaridir. 18 yaşını dolduran ve medeni hakları kullanma ehliyeti olan herkes sisteme katıla*bilecektir.

Sisteme katılacak kişiler bir emeklilik şirketiyle emeklilik söz*leşmesi imzalayacaklardır. Emekli*lik sözleşmesi, katılımcının siste*me girmesine, sistemden ayrılma*sına, emekli olmasına, katkıların ödenmesine, bu katkıların bireysel emeklilik hesaplarında izlenmesi*ne, fonlarda yatırıma yönlendirilmesine ve katılımcı veya lehdarına yapılacak ödemelere ilişkin esaslar ile tarafların diğer hak ve yükümlülüklerini düzenleyen, esas olarak katılımcı ve şirketin taraf olarak yer aldığı bir sözleşmedir.

Katılımcı, emeklilik sözleşme*sinde belirtilen esaslar dahilinde, şirket nezdinde açılacak bireysel emeklilik hesabına katkı yapacak*tır. Katılımcı, emeklilik sözleşme*sinde yer alacak şartlar çerçevesin*de, katkı payının aynı şirkete ait birden fazla fon arasında paylaştı*rılmasını isteyebilecek veya emeklilik sözleşmesinin yürürlük tari*hinden itibaren en az bir yıl geç*tikten sonra bireysel emeklilik he*sabındaki birikimlerinin başka bir emeklilik şirketine aktarılmasını talep edebilecektir.

Sisteme yapılacak katkıların yanı sıra, emeklilik şirketleri katılımcılardan sisteme ilk katılışla*rında en fazla bir yıl İçinde taksit*ler halinde ödeyecekleri bir giriş aidatı talebinde bulunabilecekler*dir. Emeklilik sözleşmelerinde, ilan ve reklamlarda belirtilmek koşuluyla katkı paylarından, fon varlıkları veya fon gelirleri üzerin*den yönetim gideri veya fon işletim masrafı kesintileri yapılabile*cektir.

2.2 Sistemden Emekli olma Koşulları ve Emeklilik Seçenekleri


Bireysel emeklilik sistemine katılanlar, sisteme giriş tarihlerinden itibaren en az on yıl sistemde bulunmak koşulu ile 56 yaşını tamamladıklarında emekli olmaya bak kazanacaklardır. Emekliliğe bak kazanan katılımcılar, bireysel emeklilik hesaplarındaki birikim*lerinin bir kısmının veya tamamı*nın kendilerine defaten ödenmesi*ni veya yapacakları “yıllık gelir si*gortası sözleşmesi” çerçevesinde kendilerine emekli aylığı bağlan*masını talep edebileceklerdir.

Yıllık gelir sigortası, toplu veya belirli süreler içinde yapılan katkı*lara göre sigortalının yaşaması ha*linde hemen veya belli bir süre sonra başlayan, sigortalıya veya lehdarlarına Ömür boyu veya belir*li süreler için yapılan düzenli öde*meleri içeren bir sözleşmedir. Yıl*lık gelir sigortası sözleşmesine göre belirlenen emekli aylığı, aylık, üçer aylık, altı aylık veya yıllık olarak ödenebilecektir.

Emeklilik sözleşmesi süresi içe*risinde, katılımcının vefat etmesi halinde lehdarı, sürekli iş göre*mezlik durumunun ortaya çıkması halinde ise katılımcı, bireysel emeklilik hesabındaki birikimle*rin kendisine ödenmesini talep edebilecektir. Katılımcının emek*liliğe hak kazanmadan sistemden ayrılma talebinde bulunması ha*linde ise, bireysel emeklilik hesa*bındaki birikimler emeklilik söz*leşmesi hükümleri çerçevesinde kendisine ödenecektir.







3. Sistemle İlgili Kurumlar Ve Sözleşmeler


3.1. Bireysel Emeklilik Ve Danışma Kurulu


4632 sayılı Kanun, bireysel emeklilik politikalarını belirlemek ve bunların gerçekleştirilmesi için alınması gerekli önlemler konusunda önerilerde bulunmak üzere “Bireysel Emeklilik Danışma Kurulu” adında bir Kurul kurulmasını öngörmektedir.

Bireysel Emeklilik Danışma Kurulu, Hazine Müsteşa*rının başkanlığında Maliye Bakan*lığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafın*dan görevlendirilecek en az genel müdür düzeyinde birer temsilciden oluşacak ve bu Kurulun sekreterya hizmetleri Hazine Müsteşarlığı ta*rafından yürütülecektir.



3.2. Emeklilik Şirketleri


3.2.1. Emeklilik Şirketinin Kuruluşu ile ilgili Hususlar


4632 sayılı yasada bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sisteminin işleyişi ile ilgili olarak Hazine Müsteşarlığı’na bağlı bir emeklilik şirketi kurulması öngörülmektedir. Bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sisteminin, kurulacak emeklilik şirketi nezdinde açılan emeklilik hesaplarında izlenmesi öngörülmektedir. Emeklilik şirketleri, emeklilik branşı yanında ferdi kaza ve ha*yat sigortası faaliyetlerinde de bulunabileceklerdir.


Emeklilik şirketi sayısında yasada bir sı*nırlama getirilmemiş bulunmakla birlikte şirketin kurulması ile ilgili belirlenen şartla*rın, sistemin sağlıklı bir şeklide işlemesi ve katılımcı haklarının teminat altına alınması yönünden titiz bir şekilde belirlenmiş oldu*ğu görülmektedir.

Kurulacak emeklilik şirketinde aranılan şartlar yasada tek tek sıralanmıştır.Buna göre şirketin;


- Anonim Şirket şeklinde örgütlenmiş olması,

- Ana sözleşmesinin bu kanun hükümle*rine uygun bulunması,

- Sermayesinin en az 20 trilyon lira, ödenmiş sermayesinin ise 10 trilyon lira ol*ması ve kalan miktarın üç yıl içinde öden*mesinin taahhüt edilmesi,

- Sermayenin en az % 5’inin mali piyasalar konusunda yeterli bilgi ve deneyime sahip kişilere ait olması,

Kurucuların;

Tasfiyeye tabi tutulan banka, banker, para ve sermaye piyasalarında faaliyet gösteren diğer kurumlarda doğrudan veya dolaylı olarak % 10 veya daha fazla oranda pay sahibi bulunmamaları,

İlgili mevzuat çerçevesinde faaliyetlerinin sürekli olarak veya başvuru tarihinin önceki yıl itibariyle 1 ay veya fazla süreli olarak durdurulmamış olması,

Müflis olmaması, konkordato ilan et*memiş bulunması, affa uğramış bulunsalar dahi ağır hapis veya 5 seneden fazla hapis cezası zimmet, ihtilas, irtikap, hırsızlık, dolandırıcılık, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, hileli iflas gibi yüz kızartıcı suçlar, alım satımlara fesat karıştırma, ka*ra para aklama suçlarından kesinleşmiş mahkûmiyet kararlarının bulunmaması,

Emekli sigorta şirketleri için yeterli eko*nomik güce sahip olma, gibi şartlara haiz olunması gerekmekte*dir.

Diğer taraftan kurulacak emeklilik şirketi*nin bu kanuna göre ihdas olunan “emekli*lik branşında ruhsat” alması gerekmek*tedir.

Emeklilik şirketinin kurulabilmesi için ön*celikle Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı bulunduğu Bakan tarafından kuruluş izninin verilmiş olması gerekmektedir.

İlgili bakandan kuruluş izni alarak kuru*lan emeklilik şirketinin bu alanda faaliyette bulunabilmesi için emeklilik branşında ruh*satı olması da yeterli bulunmamaktadır. Ayrıca Hazine Müsteşarlığı’ndan “Faaliyet Ruhsatı” almış olması da şarttır.

Faaliyet ruhsatı alınmak üzere, kuruluş izni alınma tarihinden itibaren 1 yıl içinde Hazine Müsteşarlığı’na başvurulması gere*kir. Aksi halde kuruluş izni kendiliğinden geçersiz duruma gelir. Yasada sürenin başlangıç tarihi olarak kuruluş izni tarihi esas alınmış olup, kuruluş tarihi denilme*miştir. Buna göre sürenin hesaplanmasın*da mutlaka kuruluş izninin alındığı tarihin başlangıç tarihi olarak esas alınması ku*ruluş tarihinin dikkate alınmaması gerekir. Bir yıllık sürenin geçirilmemesi açısından bu hususa dikkat edilmesi gerekmektedir. Zira kuruluş tarihi ile kuruluş izin tarihi arasında bazen oldukça uzun bir zaman süreci geçebilir ve bu da 1 yıllık hak düşürücü sürenin aşılması sonucunu doğurabilir.

Yasada faaliyet ruhsatı alınabilmesi için de birtakım şartlar konulmuş bulunmaktadır;

- En az yüzbin katılımcıya hizmet vere*cek bir organizasyon planlamasının yapılmış olması ve

- Bu faaliyeti ifa edebilecek fiziki, teknik ve insan kaynakları ile ilgili imkanların ya*ratılmış bulunması gerekmektedir.

Kuşkusuz bu şartların aranıyor olması bir yandan geniş bir katılımcı sayısını hedefleyen sistemin böylesine geniş bir kitleye, eksiksiz ve en iyi düzeyde hizmet görül*mesini sağlamak, diğer yandan ise katı*lımcıların yıllar boyu yatıracakları primleri*nin güvence altına alınmasına yönelik bulunmaktadır.


3.2.2. Emeklilik Şirketinin Görev Ve Yetkileri


Daha önceki kısımlarda da belirtildiği üzere emeklilik şirketi esas itibariyle bireysel emeklilik işlemleri ile ilgili faaliyetlerde bulunmakla görevli ve yetkili olup, söz konusu görev ve yetkiler yasanın 11 inci maddesinde sıralanmıştır;

a) Emeklilik sözleşmesine dayanılarak elde edilen katkıların fona yönlendirilmesini sağlamak,
b) Emeklilik hesaplarının ve ilgili kayıtlarının güncelleştirilmesini gerçekleştirmek,
c) Müsteşarlığın belirleyeceği esaslara göre emeklilik sözleşmelerine ilişkin olarak bankalardan hizmet almak,
d) Fon yöneticilerinin, fon portföyünü şirketin genel fon yönetim strateji ve kararlarına uygun olarak yönetmelerini sağlamak,
e) Katılımcıların günlük olarak hesap bilgilerin erişimlerini sağlamak, katılımcılara fon varlığı ve mali tablolar ile ilgili günlük bilgiler verilmesini sağlamak,
f) Müsteşarlık ve Kurul tarafından fon ile ilgili belge ve bilgilerin verilmesini sağlamak,
g) Fonun iç denetiminin, Müsteşarlık ve Kurul tarafından belirtilen esas ve usuller çerçevesinde yapılmasını sağlamak,
h) Kayıtların ve varlıkların saklanması konusunda gerekli önlemleri almak,

Emeklilik şirketinin görevleri ve yetkileri olarak sayılmıştır. Yasada şirketin yönetim kadrosu ile ilgili olarak da birtakım kayıtlar getirilmiş bulunmaktadır. Denetim kurulu üyelerinin, genel müdür, genel müdür yardımcısı veya bunlara eşdeğerde imza yetkisini haiz olarak görev yapan diğer yöneticilerin sigortacılık ve işletmecilik alanında deneyim sahibi olmaları, genel müdürün en az 10 yıl, diğerlerinin 7 yıl deneyim süresi geçirmiş olmaları gerektiği gibi, söz konusu vasıflara haiz olduklarını gösteren belgelerle birlikte Müsteşarlığa başvurularak onayının alınması gerekmektedir. Müsteşarlıkça on iş günü içinde olumsuz görüş bildirilmediği takdirde bu kişilerin ataması yapılabilmektedir.


3.2.3. Yatırım Fonu Kurulması İle İlgili Hususlar


Faaliyet ruhsatı alan emeklilik şirketi, ruhsat alma tarihinden itibaren 3 ay içinde katılımcıların ödedikleri katkı paylarının değerlendirilmesi amacıyla en az üç adet yatırım fonu kurmak üzere Sermaye Piyasası Kuruluna başvurmak zorundadır.

Yasanın 15 inci maddesinde emeklilik şirketi tarafından kurulacak yatırım fonu, ‘şirket tarafından emeklilik sözleşmesi çerçevesinde alman ve katılımcılar adı*na bireysel emeklilik hesaplarında izle*nen katkı paylarının, riskin dağıtılması ve İnançlı mülkiyet esaslarına göre işle*tilmesi amacıyla oluşturulan malvarlığı şeklinde tanımlanmaktadır.

Yasa hükmüne göre bir emeklilik şirketi bünyesinde en az üç yatırım fonu kurul*ması zorunluluğunun bulunması, bu fonların portföylerinin yapısı ile ilgili olarak Ser*maye Piyasası Kurulunca birtakım kayıtlar ve farklılıklar getirebileceği kanaatini ya*ratmaktadır.

Yatırım fonlarının işleyişi yönünden Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan diğer yatırım fonlarının İşlemesi arasında bir farklılık olmayacağı muhakkaktır. Emeklilik şirketinin kuracağı yatırım fonları iç tüzüğü, emeklilik şirketi, saklaydı ve fon yöneticileri arasındaki ilişkilerin düzenlen*diği bir sözleşme niteliğinde bulunmakta*dır.

Kurul tarafından, her bir fon için şirket ö-denmiş sermayesinin en az yirmide biri kadar fon tutarına isabet eden katılma pay sayısı kayda alınır. Şirketin ödenmiş sermayesinin en az tutar olan 10 trilyon lira olduğunun kabul edilmesi durumunda her bir fon için en az 500 milyar lira tutarında katılma payı kayda alınır ve fon bu miktar kadar katılma belgesini piyasaya arz eder. Katkı paylarının miktarı katılma belgesi pay sayısını ve değerini aşması durumun*da Sermaye Piyasası Kuruluna müracaatla pay sayısının artırılması talep edilir ve ek pay sayısı kayda alınır.

Yatırım fonu şirket yöneticileri dışında portföy yöneticilerince yönetilir. Ancak portföy yöneticileri şirket tarafından belir*lenmekte ve şirket ile portföy yöneticileri arasında yönetim esaslarım belirleyen “portföy yönetim sözleşmesi” düzenle*nir.

Şirket, yöneticilerin, yönetimde gerekli özen ve titizliği göstermemeleri yada fonun mali bünyesinin zayıfladığının tespit edil*mesi halinde tek yanlı olarak portföy söz*leşmesini fesh edip başka yöneticilerle sözleşme imzalayabilir.

3.2.4. Bireysel Emeklilik Şirketine Katılma Ve Uygulama Koşulları

Bireysel emeklilik sistemine katılmak is*teyen katılımcılar öncelikle emeklilik şirketi ile “emeklilik sözleşmesi” imzalamak zo*rundadırlar.

Emeklilik sözleşmesinde katılımcının sisteme girmesi, katkı payı ödemesi, sis*temden ayrılması, katkı paylarının yatırım fonunda değerlendirilmesi…gibi, tarafların hak ve yükümlülüklerine ilişkin hükümler yer alır.

Emeklilik şirketince, yatırılan katkı payla*rının, şirkete intikal ettiği tarihten itibaren en geç 2 gün içinde yatırıma yönlendirilmesi gerekmektedir. Aksi halde fonun son ay içindeki getirisinin iki katı tutarında aylık gecikme cezası uygulanır ve bu tutar katı*lımcının hesabına aktarılır.

Katılımcı sisteme giriş tarihinden itibaren en az 10 yıl katkı payı ödemek ve 56 yaşı*nı tamamlamak şartıyla emekliliğe hak ka*zanır. Emekli olabilmek için her iki şartın birden gerçekleşmesi gerekmektedir. Emekliliğe hak kazanan katılımcı ya birikimlerinin tamamının kendisine ödenmesini talep edebilir ya da emeklilik şirketi ile yapacağı “yıllık gelir sigortası sözleşmesi” çerçevesinde kendisine aylık ödenmesini talep edebilir.
Yıllık gelir sigortası, lehdarına veya si*gortalıya yaşam süresince belirli süreler için (1,3,6,12 aylık) yapılan düzenli öde*meleri ifade eder.

Katılımcının emekli olmadan sistemden ayrılması da mümkündür. Bu takdirde katı*lımcının hesabındaki birikimler kendisine emeklilik sözleşmesinde belirtilen şartlar dahilinde ödenir.

Katılımcı, birikimlerinin bir başka emekli*lik şirketine aktarılmasını da talep edebilir. Ancak bu takdirde emeklilik şirketi ile ya*pılan sözleşme tarihi üzerinden en az 1 yıl geçmesi gerekmektedir. Aksi halde aktar*ma talebinde bulunulamaz.

Yasada açık bir hüküm bulunmamakla birlikte katılımcının bir üçüncü emeklilik şirketine de devir isteyebilmesine engel bir hüküm bulunmamaktadır. Yani emeklilik şirketinde bulunan birikimlerini bir yıl sonra başka emeklilik şirketine aktaran katılımcı, ikinci emeklilik şirketine de en az 1 yıl katkı payı yatırdıktan sonra birikimlerini üçüncü bir emeklilik şirketine aktarmasına engel durum söz konusu değildir. Ancak yasada emeklilik şirketlerinden söz edilmiş olması nedeniyle bir başka sigorta şirketine ya da emeklilik şirketi niteliğinde bulunmayan emekli sandığına aynı koşullarla birikimlerini aktarıp aktaramayacağı konusunda bir açıklık bulunmamaktadır. Bizim kanaatimize taraflar arasındaki mutabakata varılan şartlar dahilinde işlem yapılması gerek*mektedir.

Diğer taraftan emekliliğe hak kazanan katılımcı bir başka emeklilik şirketi ile veya hayat sigorta şirketi ile “yıllık gelir sigor*tası sözleşmesi” imzalayabilir. Bu takdirde de hesaptaki birikmelerin hiçbir kesinti yapılmaksızın katılımcının kendisine veya ilgili şirkete doğrudan devredilmesi zorun*ludur.


2. BÖLÜM



BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİYLE İLGİLİ VERGİ DÜZENLEMELERİ VE VERGİ AVANTAJLARI


1. Vergi Düzenlemelerine İlişkin Genel Bir Bakış


Bireysel emeklilik sistemi, daha önce de belirtildiği üzere, gönüllü bir sistemdir.Yani sisteme katılım ihtiyaridir. Sistemin başarılı ola*bilmesi için muhtelif teşviklerle desteklenmesi gerekmektedir. Ni*tekim, 4632 sayılı Kanunun yürür*lüğe girmesinden sonra, sistemin vergi teşvikleriyle desteklenmesi ve bireysel emeklilik sistemiyle vergi sistemi arasında uyum sağlanabilmesi amacıyla vergi kanunla*rında da bazı düzenlemeler yapıl*mış ve konuya ilişkin 28.06.2001 tarihli ve 4697 sayılı Kanun 10.07.2001 tarihli ve 24458 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yü*rürlüğe girmiştir.

4697 sayılı Kanunla getirilen bireysel emekliliğe ilişkin vergi düzenlemelerini dört ana başlık al*lında incelemek mümkündür. Bunlar sisteme katkı paylarının ödenmesi aşamasıyla ilgili düzen*lemeler, katkı paylarının değerlen*dirilmesi aşamasıyla ilgili düzenlemeler, sistemden katılımcılara geri ödeme yapılması aşamasıyla ilgili düzenlemeler ve diğer vergi düzenlemeleridir.



2. Katkı Paylarının Öden*mesi Aşamasıyla İlgili Düzen*lemeler


4697 sayılı Kanun, bireysel emeklilik sistemi uygulamasında emeklilik şirketlerine ödenecek katkı paylarının gelir vergisi mat*rahlarının tespitinde belli ölçüler*de indirilmesini öngören düzenle*meler içermektedir. Bu düzenle*melerden amaç, katılımcıların da*ha az vergi ödemelerini sağlayarak sisteme katılımlarını teşvik etmek*tir. Söz konusu düzenlemeler ana hatları itibariyle şöyledir.


2.1. Ücret Geliri Elde Edenlerle İlgili Düzenlemeler


4697 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle 193 sayılı Gelir Vergi*si Kanununun 63 üncü maddesi*nin (2) ve (3) numaralı bentleri değiştirilmiş ve ücretliler tarafın*dan kamu ve özel sigorta kurumla*rına ödenen prim, katkı payı, aidat gibi ödemelerin ücretlerin gerçek safi değerlerinin tespitinde hangi koşullarda indirilebileceği yeni esaslara bağlanmıştır.

Buna göre kanunla kurulan emekli sandıklarına (T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kuru*mu, Bağ-Kur, Ordu Yardımlaşma Kurumu ve Amele Birliği) ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu*nun geçici 20 inci maddesinde be*lirtilen sandıklara ödenen aidat ve primler, ücret geliriyle ilgili vergi matrahının tespitinde indirim ko*nusu yapılabilecektir.

Bireysel emeklilik sistemine katılan ve ücret geliri elde eden katılımcıların emeklilik şirketleri*ne ödeyecekleri aylık katkı payları ise, ödendikleri aylarda elde edilen ücret gelirlerinin % 10'unu ve yıl*lık olarak asgari ücretin yıllık tuta*rını aşmayan kısımları itibariyle indirim konusu yapılabilecektir. Bu düzenleme ile bireysel emekli*lik sistemi vergi yoluyla teşvik edi*lerek ihtiyari olan sisteme katılı*mın arttırılması hedeflenmiştir.

Öte yandan, bu uygulamadan yararlanılabilmesi için, emeklilik sözleşmesinin Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan bir emeklilik şirketi nezdinde akdedilmesi gerekmektedir.

Ücret geliri elde edenlerin bi*reysel emeklilik sistemine katıl*mak yerine, Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan sigor*ta şirketleriyle şahıslarına, eklerine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakattık, işsiz*lik, analık, doğum ve tahsil gibi şa*hıs sigortası poliçeleri akdetmeleri halinde, hu poliçeler için ödeye*cekleri primlerin aylık vergi matrahlarından indirilmesinde ise % 10 oranı yerine % 5 oranı uygulanacaktır. Bu uygulamada da indi*rim konusu yapılabilecek primle*rin yıllık tutan, asgari ücretin yıl*lık tutarını aşamayacaktır.

Görülüyor ki, kanun koyucu, bireysel emeklilik sistemini diğer şahıs sigortası dallarına göre daha fazla teşvik ederek bireysel emekli*liğin özel sigortacılıkta ön plana geçmesini hedeflemiştir.

Ücret geliri elde edenlerin bi*reysel emeklilik sistemi ile diğer şahıs sigortalarına bir arada katıl*maları durumunda, emeklilik şir*ketlerine ödenen katkı payları ile sigorta şirketlerine ödenen primle*rin o aya ilişkin ücret gelirlerinin % 10'una kadar olan kısmı indirim konusu yapılacak, ancak sigorta şirketlerine ödenen primlerin üc*ret gelirlerine oranı % 5’i geçemeyecektir. İndirim konusu yapılacak katkı paylarının ve primlerin yıllık tutarlarının, asgari ücretin yıllık tutarını aşamayacağı ise tabidir.

4697 sayılı Kanunla getirilen düzenlemelerde muğlak olan iki husus bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, indirim konusu yapılacak katkı payı ve/veya prim tutarları*nın belirlenmesinde esas alınacak "aylık ücret" ve "yıllık asgari ücret" kavramlarının neyi ifade etti*ğidir. Kişisel kanaatimiz, her iki kavramın da brüt değerleri öngör*düğüdür. Diğer muğlak olan husus, 4697 sayılı Kanunla 193 sayılı, GVK'nun 63/3 üncü maddesinde yapılan düzenlemede, ücret geliri elde edenlerin eşleri ve küçük çocuklarıyla ilgili şahıs sigorta poli*çeleri için sigorta şirketlerine öde*dikleri primlerin vergi matrahları*nın tespitinde indirim konusu yapılabileceği açık bir şekilde belirtilmiş iken, eşler için (18 yaşından küçük çocuklar emeklilik şirketle*rine katılımcı olarak başvuramayacaklarından bunlar için bir sorun bulunmamaktadır.) emeklilik şirketlerine ödenen katkı paylarının indirimi konusunda anılan madde*de bir açıklığın bulunmamasıdır. İşverenlerin ücretlileri adına emeklilik şirketlerine ödedikleri katkı paylarının ticari kazançlarının tespitinde gider olarak indiri*lebilmesine olanak veren ve bir sonraki bölümde açıklanacak olan GYK'nun 40 ıncı maddesindeki düzenleme ile GVK’nun 63/3 ün*cü maddesindeki düzenleme bir arada değerlendirildiğinde, bu ko*nuda şahsi düşüncemiz, eşler için ödenen katkı paylarının ücretlerle ilgili vergi matrahının tespitinde indirim konusu yapılamayacağıdır.

Bu konuda belirtmek istediği*miz son husus, 4697 sayılı Kanun*la GVK 63/3'de yapılan değişiklik*le, Bakanlar Kurulunun maddede yer alan % 10 ve % 5 oranlarını iki katma kadar arttırmaya ve "yıllık asgari ücret" olarak belirlenen haddi, asgari ücretin yıllık tutarı*nın iki katını geçmemek üzere yeniden belirlemeye yetkili kılındığıdır.


2.2. Ödenen Katkı Payları ve Sigorta Primlerinin Ücret Matrahının Tespitinde İndirimi

Vergiye tabi ücret matrahının tespitinde bireysel emeklilik sistemine Ödenen katkı payının elde edilen ücretin %10'una kadar olan kıs*mı indirim konusu yapılabilecektir. Bireysel emeklilik dışında kalan şahıs sigortaları için ödenen primlerin ise elde edilen ücretin %5'ine kadar olan kısmı ücret matrahının tespitinde indirilebilecektir.

Bireysel emeklilik sistemi ile diğer şahıs sigortalan için ödenen primlerin birlikte olması halinde matrahtan indirim konusu yapılabilecek tutar ücretin %10'u ile sınırlı olacaktır. Bu durumda şahıs sigorta primleri için %5'lik sınır ayrıca aranacaktır.

Örnek: Bir ücretlinin kasım 2003 döneminde ücret matrahının tepbitinde indirim konusu yapabileceği katkı payı ve prim ödemelerine ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir.


Aylık Brüt ücret 1.000.000.000 TL
Bireysel Emeklilik Sistemi Katkı Payı Ödemesi 40.000.000.TL
Şahıs Sigorta Primleri Ödemesi 80.000.000.TL
Önceki Dönemlerde (ocak-ekim/2003) İndirim Konusu Yapılmış Toplam Tutar 540.000.000.TL
Asgari Ücretin Yıllık Tutarı 3.672.000.000.TL
Brüt Ücretin %10'u 100.000.000 .TL
Brüt Ücretin %5'I 50.000.000.TL
Aylık Brüt Ücret 5.000.000.000 TL
Bireysel Emeklilik Sistemi Katkı Payı Ödemesi 300.000.000.TL
Şahıs Sigorta Primleri Ödemesi 100.000.000.TL
Eş Adına Şahıs Sigorta Primi Ödemesi 200.000.000.TL
Önceki Dönemlerde (ocak-ekim/2003) İndirim Konusu Yapılmış Toplam Tutar 2.500.000.000,TL
Asgari Ücretin Yıllık Tutarı 3.672.000.000.TL
Brüt Ücretin %10'u 500.000.000.TL
Brüt Ücretin %5'I 250.000.000.TL


Bu bilgilere göre, ücretlinin, şahıs sigorta primi ile ilgili olarak matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilecek tutar ücretinin %5'i olan 50 milyon lira ile sınırlıdır. Dolayısıyla 80 milyonluk prim ödemesinin 50 milyonluk kısmı indirim konusu yapılabilecektir. Bu durumda şahıs sigorta primi olarak, indirim konusu yapılacak tutarın yanı sıra bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payının tamamı olan 40 milyon lira da matrahın tespitinde indirim konusu yapılacaktır. Böylece indirilebilecek toplam tutar 90 milyon lira olacaktır.

İndirim konusu yapılacak katkı payı veya prim tutarının tespitin*de esas alınacak ücret işveren tarafından çalışana hizmeti karşılığında ödenen aylık (maaş), prim, ikramiye, sosyal yardımlar ve zamlar gibi sürekli nitelikteki ödemelerin brüt tutarlarının toplamı olacaktır. Gider karşılığı olarak ödenen tutarlar (yapılan gerçek bir giderin karşılığı ol*sun olmasın) dikkate alınmayacaktır.

Bir takvim yılı içerisinde bireysel emeklilik ve diğer şahıs sigor*ta primleri ile ilgili olarak yapılabilecek indirim tutarı asgari ücretin yıllık tutarını aşmayacaktır. Bu sınırlama yıllık bazda dikkate alınacak olup, yıl içinde asgari ücret tutarında meydana gelebilecek değişiklik*ler, indirim yapılacak tutarların hesabında dikkate alınacaktır.

Ücretlinin eşine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, has*talık, sakatlık, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poli*çeleri için ücretli tarafından Ödenen primler ile bireysel emeklilik sis*temine Ödenen katkı paylan da yukarıda belirtilen sınırlamalar çerçe*vesinde indirim konusu yapılabilecektir.

Bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları ile şahıs sigor*ta primlerinin vergi matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilme*si için; bireysel emeklilik şirketlerinin 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununun 8 inci maddesinde yer alan hü*küm uyarınca emeklilik branşında ruhsat almış şirketlerden olması, şahıs sigorta şirketlerinin ise Türkiye'de yerleşik ve merkezinin Türkiye'de olması gerekmektedir.

Küçük çocuk tabirinden, 18 yaşını doldurmamış ve mükellef tarafından bakmakla yükümlü olunan (nafaka suretiyle bakılanlar dahil) kişilerin anlaşılması gerekmektedir.

Örnek: Kasım 2003 döneminde bireysel emeklilik sistemine ka*tılan bir ücretlinin ücret matrahının tespitinde indirim konusu yapabi*leceği katkı payı ve prim tutarlarının belirlenmesine ilişkin bilgiler aşa*ğıdaki gibidir.

Eşin ücret geliri veya yıllık beyanname ile beyanı gereken başkaca bir geliri bulunmamaktadır.

Bu bilgilere göre; brüt ücreti 5 milyar lira olan ücretli, bireysel emeklilik sistemi ve şahıs sigortaları için ödediği toplam 600 milyon liranın 500 milyon liralık kısmını (brüt ücretinin %10'u) gelir vergisi matrahının hesaplanmasında indirim konusu yapabilecektir. Ücretlinin kasım ayına kadar indirim konusu yaptığı tutar ile kasım ayında indi*rim konusu yapabileceği tutarın toplamı asgari ücretin yıllık tutarından düşük olduğu için, asgari ücret tutarı ile ilgili sınırlamanın kasım ayın*da yapılabilecek indirim tutarına bir etkisi olmayacaktır.


2.3. Yıllık Beyanname Veren Mükelleflerle ilgili Dü*zenlemeler


4697 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 89 uncu maddesinin (1) numaralı bendi yeniden dü*zenlenmiş ve bireysel emeklilik sistemine katılan ücretliler için ta*nınan indirim hakkı, ücret gelirle*ri veya diğer gelirleri (ticari ka*zanç, serbest meslek kazancı vb.) dolayısıyla beyanname vermek zorunda olan mükellefler için de ay*nı koşullarda tanınmıştır. Gelirleri beyan usulünde vergilendirilen mükelleflerin kendileri, eşleri ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, analık, do*ğum ve tahsil gibi şahıs sigortaları için ödedikleri primler de yıllık beyanname ile bildirdikleri gelir*lerden yine ücret geliri elde eden*lerle aynı koşullarda indirilebile*cektir. Burada önemli olan husus, primlerin ve/veya katkı paylarının gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olmasıdır.

Öte yandan, gelirlerini yıllık beyanname ile bildirmek zorunda olan mükelleflerin gelir unsurları arasında ücret gelirlerinin de bu*lunması halinde, GVK'nun 89 un*cu maddesi çerçevesinde indirim hakkından faydalanabilmeleri için, emeklilik şirketleri ve sigorta şirketlerine ödedikleri katkı payla*rının ve primlerin ücretlerinin safi tutarlarının tespiti sırasında indi*rilmemiş olması gerekmektedir. Eşlerin ve çocukların ayrı beyan*nameler vermeleri halinde ise bunlara ait vergi ve katkı payları kendi gelirlerinden indirilecektir.


2.4. Ödenen Katkı Payları ve Sigorta Primlerimin Yıllık Beyanname İle Beyan Edilecek Gelirlerde İndirimi

Yıllık beyanname veren mükellefler, vergi matrahlarının tespitinde bireysel emeklilik sistemine ödedikleri katkı payının beyan edi*len gelirin %10'una kadar olan kısmını gelir vergisi matrahlarının tespitinde indirim konusu yapabileceklerdir. Bireysel emeklilik dışında kalan şahıs sigortaları için ödenen primlerin ise beyan edilen gelirin %5'ine kadar olan kısmı matrahın tespitinde indirim konusu yapıla*caktır. Beyan edilen gelir olarak, yıllık gelir vergisi beyannamesinde yer alan indirimler ve geçmiş yıl zararları toplamından önceki tutar esas alınacaktır.

Bireysel emeklilik sistemi ile diğer şahıs sigortaları için ödenen primlerin birlikte olması halinde matrahtan indirim konusu yapılabile*cek tutar beyan edilen gelirin %10'u ile sınırlı olacaktır. Bu durumda şahıs sigorta primleri için %5 oranındaki sınır ayrıca aranacaktır.

Örnek: Yıllık beyanname verecek olan bir mükellefin 2003 yılı matrahının tespitinde indirim konusu yapabileceği katkı payı ve prim tutarlarına ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir.






Beyan Edilen Gelir 30.000.000.000 TL
Bireysel Emeklilik Sistemi Katkı PayıÖdemesi 0 TL
Şahıs Sigorta Primleri Ödemesi 2.400.000.000 TL
Asgari Ücretin Yıllık Tutarı 3.672.000.000 TL
Beyan Edilen Gelirin %10'u 3.000.000.000 TL TL.TL
Beyan Edilen Gelirin %5'i 1.500.000.000 TL 1.500.000.000 TL



Mükellef tarafından 2003 takvim yılında sigorta şirketine ödenen 2,4 milyar liralık prim tutarı, asgari ücretin yıllık tutarını aşmamakla birlikte, yıllık gelir vergisi beyannamesinde yer alan indirimler ve geç*miş yıl zararları toplamından önceki tutarın %5'ini aştığından 'gelir vergisi matrahından indirebilecek tutar 1,5 milyar Ura olacaktır.

Bu Örnekte mükellef tarafından ödenen 2,4 milyar lira bireysel emeklilik sistemine ilişkin katkı payı olsaydı, bu tutarın tamamı, elde edilen gelirin % 10'ıınu ve asgari ücretin yıllık tutarını aşmadığından, matrahın tespitinde indirim konusu yapılabilecekti.

Mükellefin eşine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri ve bunlar adına bireysel emeklilik sistemine ödenen prim ve katkı payları da yukarıda belirtilen sınırlamalar çerçevesinde indirim konusu yapılabilecektir.

Örnek: 2003 yılında ticari faaliyeti 40 milyar lira kar ve serbest meslek faaliyeti 10 milyar lira zararla sonuçlanan bir mükellefin 2003 yılı matrahının tespitinde indirim konusu yapabileceği katkı payı ve prim tutarlarına ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir.




Beyan Edilen Gelir 30.000.000.000 TL
Bireysel Emeklilik Sistemi Katkı PayıÖdemesi 2.500.000.000.TL
Şahıs Sigorta Primleri Ödemesi 400.000.000.TL
Küçük Çocuklar Adına Şahıs Sigorta Primi Ödemesi 1.000.000.000 TL
Asgari Ücretin Yıllık Tutarı 3.672.000.000.TL
Beyan Edilen Gelirin %10'u 3.000.000.000.TL
Beyan Edilen Gelirin %5’I 1.500.000.000.TL


Gerek bireysel emeklilik sistemi gerekse şahıs sigorta primleri için Ödenen tutarlar ayrı ayrı değerlendirildiğinde beyan edilen gelirin % 10'u ve/veya % 5'i olarak belirlenmiş sınırların altında kalmakla birlikte, toplam indirim tutarı beyan edilen gelirin %10'u olan 3 mil*yar lira olacaktır. Bu örnekte, beyan edilen gelir 40 milyar lira olsaydı asgari ücretin yıllık tutarına İlişkin sınırlama nedeniyle indirim konu*su yapılabilecek tutar 3.672.000.000.TL olacaktı.

Mükelleflerce ödenen prim ve katkı paylarının yıllık beyanname ile beyan edilen gelirden indirebilmesi için, bu prim ve katkı paylarının ücretin safı tutarının tespitinde ayrıca indirilmemiş olması gerekmektedir.

Mükellefin eşi ve çocuklarının ayrı beyanname vermeleri halin*de, eş ve çocuklar adına ödenen prim ve katkı payları öncelikle kendi gelirlerinden indirilecektir.


2.5. İşverenlerle İlgili Dü*zenlemeler


4697 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle 193 sayılı Gelir Vergi*si Kanununun ticari kazançlarda safi ticari kazancın tespitinde indi*rilebilecek giderleri belirleyen 40 inci maddesine (9) numaralı bent eklenmiş ve işverenler tarafından ücretliler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı paylarının gider olarak indirilebilmesi kabul edilmiştir. Burada dikkat edilecek husus, safi ticari kazancın tespitin*de indirebilecek katkı payı tutarı*nın belirlenmesinde, gerek işve*renler gerekse bunların istihdam etmekle olduğu işçiler için bireysel emeklilik sistemine ödenen ve vergi matrahlarının tespitinde dik*kate alınabilecek katkı payları toplamlarının ücretliler için belirlenmiş oranı (aylık ücretlerde ay*lık brüt ücretin %10'u) ve haddi (katkı paylarının yıllık toplamında asgari ücretin yıllık brüt tutarı) aşamayacağıdır. Bunu küçük bir örnekle açıklarsak, aylık brüt ücre*ti 1 milyar TL olan bir ücretli, o ay emeklilik şirketine 75 milyon TL tutarında katkı payı ödemiş olduğu takdirde bu meblağ brüt ücret geli*rinin %10'unu geçmediği için 75 milyon liranın tamamı ücretlinin vergi matrahının tespitinde indi*rim konusu yapılacaktır. Ücretli*nin işvereninin de söz konusu per*soneli için emeklilik şirketine aynı ay 75 milyon TL tutarında katkı payı ödediğini kabul edersek, işve*renin ticari kazancının tespitinde indirim konusu yapabileceği ra*kam sadece 25 milyon TL olacak*tır. Çünkü GVK'nin 40’ıncı mad*desinde atıfta bulunulan 63 üncü maddedeki sınırlama, gerek ücret*linin gerekse işverenin ödediği katkı paylarının, 1 milyar TL olan brüt ücretin % 10 olan 100 mil*yon TL'den fazlasının ticari kazan*cın tespitinde gider olarak yapıla*bilmesini mümkün kılmamakta*dır.

İşverenlerin, istihdam ettikleri ücretliler adına ödedikleri katkı paylarının ticari kazançlarının tespitinde gider olarak dikkate alına*bilmesini mümkün kılan bu düzenleme, sadece bireysel emeklilik uygulaması için öngörülmüş, üc*retlilerin kendilerine, eşlerine ve küçük çocuklarına ait şahıs sigor*tası poliçeleri için sigorta şirketle*rine ödenen primler için böyle bir imkan tanınmamıştır. Ancak işve*renlerin, istihdam ettikleri işçileri veya ailelerinin (eşleri ve küçük çocuklarının) şahıs sigortası poli*çeleri için prim ödemeleri halinde, söz konu prim ödemelerinin "üc*ret" olarak vergilendirildikten sonra gider yazılabileceği tabidir.

Bireysel emeklilik uygulamasıy*la ilgili olarak, işverenlerin istih*dam ettikleri personel adına öde*yecekleri katkı paylarının ticari kazancın tespitinde gider olarak yazılabîlmesini öngören bu düzen*lemenin 4697 sayılı Kanunda ser*best meslek erbabı ve zirai kazanç sahipleri için öngörülmemiş olma*sı, bir eksiklik olarak mütalaa edil*mektedir.

Öte yandan, 4632 sayılı Birey*sel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu'nda işverenlerin bireysel emeklilik sistemine iştirak edecek ücretliler adına katkı payı ödemeleri konusunda hiçbir yü*kümlülük içeren düzenleme yer al*maz iken, 4697 sayılı Kanunla 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda ya*pılan düzenlemeyle ticari kazanç sahiplerine böyle bir imkanın ta*nınmış olması, sistemin vergi yo*luyla teşvik edilmesine yöneliktir.


2.6. İşverenler Tarafından Ücretler Adına Ödenen Katkı Paylarının Ticari Kazancın Tespitinde İndirimi


Gelir Vergisi Kanunun 40 ıncı maddesinin 9 numaralı bendinde yer alan hüküm işverenler tarafından ücretler adına bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı paylarının, ücretlerle ilişkilendirilmeksizin, ticari kazancın tespitinde indirilmesine imkan tanımaktadır.

Bu kapsamda indirim konusu yapılabilecek tutar, ücretlinin elde ettiği ücretin %10’ unu ve yıllık bazda asgari ücretin yıllık tutarını aşamayacaktır.

Gerek işverenler gerekse ücretliler tarafından ödenen ve vergi matrahının tespitinde dikkate alınan katkı paylarının toplamı, ücretlinin elde ettiği ücretin %10’ unu ve yıllık bazda asgari ücretin yıllık tutarını ( GVK’ nun 63 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının ( 3 ) numaralı bendinde belirlenen oran ve haddi ) aşamayacaktır.

Hem işveren hem de ücretli tarafından katkı payı ödenmesi ve toplam tutarın yukarıda belirtilen sınırı aşması halinde, indirimin öncelikli olarak ücret matrahının tespitinde mi yoksa ticari kazancın tespitinde mi yapılacağı konusu taraflarca serbestçe belirlenebilecektir.

Örnek: Ücretlinin kasım 2003 döneminde bireysel emeklilik sis*temine Ödediği katkı payı tutan 300 milyon liradır. Bu tutarın yarısı iş*veren tarafından emeklilik şirketine ödenmektedir.




Aylık Brüt Ücret 2.000.000.000 TL
Bireysel Emeklilik Sistemi Katkı Payı Ödemesi (ücretli) 150.000.000 TL
Bireysel Emeklilik Sistemi Katkı Payı Ödemesi (işveren) 150.000.000 TL
Önceki Dönemlerde (ocak-ekim/2003) İndirim Konusu Yapılmış Toplam Tutar 600.000.000 TL
Asgari Ücretin Yıllık Tutan 3.672.000.000TL
Brüt Ücretin %10'u 200.000.000 TL
Brüt Ücretin %5'I 100.000.000TL


Ödenen katkı payı toplam tutan 300 milyon lira olmasına rağ*men brüt ücretin %10'unun 200 milyon lira olması nedeniyle, hem iş*çi hem de işveren tarafından toplam indirilecek katkı payı tutarı 200 milyon lira olacaktır.

İndirimde ücret matrahının tespitine öncelik verilmesi durumunda, ücretli tarafından ödenen katkı payı 150 milyon lira Gelir Vergisi Kanununun 63/3 üncü maddesi uyarınca, ücretin safı tutarının tespitin*de indirim konusu yapılacaktır. Aynı dönemde işveren tarafından öde*nen tutarın sadece 50 milyon liralık kısmı ücretle ilişkilendirilmeksizin ticari kazancın tespitinde gider olarak indirilecektir. İşveren tarafından ödenen ancak Gelir Vergisi Kanununun 40/9 uncu maddesi uyarınca indirilemeyen 100 milyon lira ise ücret olarak vergilendirilmek sure*tiyle ticari kazancın tespitinde dikkate alınacaktır.


3. Katkı Paylarının Değer*lendirilmesi Aşamasıyla ilgili Düzenlemeler


4697 sayılı Kanun, bir yandan katkı paylarının ödenmesi aşama*sına yönelik vergi teşvikleri öngö*rürken, diğer yandan da emeklilik şirketleri bünyesinde kurulacak emeklilik yatırım fonları açısından da önemli teşvik hükümleri öngör*müştür. Bu çerçevede, anılan Ka*nunun 9 uncu maddesiyle 5422 sa*yılı Kurumlar Vergisi Kanununun istisnaları düzenleyen 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (4) nu*maralı bendine (e) alt bendi ek*lenmiş ve bu düzenleme ile emek*lilik yatırım fonlarının kazançları*nın kurumlar vergisinden müstes*na olması ve aynı zamanda 193 sa*yılı GVK'nun 94 üncü maddesine göre tevkifata tabi tutulmaması öngörülmüştür.

Bu düzenleme, bireysel emekli*lik sistemi için son derecede önemli bir vergi avantajı sağla*maktadır. Bu düzenlemeyle emek*lilik yatırım fonlarının portföy işletmeciliğinden sağlayacakları ge*lirlerin tamamen vergi dışı kalma*sı sağlanarak emeklilik şirketlerine diğer kurumsal yatırımcılara naza*ran büyük bir avantaj sağlamakta*dır. Tasarruflarını uzun vadeli ola*rak değerlendirmek isteyen kişiler, bireysel emeklilik sistemine katıl*dıkları takdirde, bir yandan yaşlı*lıklarında normal emekli aylıkları dışında ilave bir gelire kavuşacak*lar, diğer yandan da tasarruflarını diğer yatırım imkanlarına nazaran daha avantajlı ve daha risksiz bir alanda değerlendirmiş olacaklar*dır.


4. Katılımcılara Geri Öde*me Yapılması Aşamasıyla ilgi*li Düzenlemeler


4697 sayılı Kanunun 5 inci maddesiyle 193 sayılı Gelir Vergi*si Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasına eklenen (15) nu*maralı bent hükmü ile emeklilik şirketlerinden katılımcılara yapı*lan ödemelerin tamamı "menkul sermaye iradı" olarak tanımlan*mış, anılan Kanunun 8 inci maddesiyle GVK'nun 94 üncü madde*sinin birinci fıkrasına eklenen (15) numaralı bent hükmüyle de söz konusu ödemeler gelir vergisi tevkifatı kapsamına alınmıştır. Yi*ne 4697 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle Gelir Vergisi Kanunu*nun 86 ncı maddesinde yapılan değişiklikle emeklilik şirketlerince hak sahiplerine yapılacak ödeme*lerde tevkifatın nihai vergileme olması ve bu gelirler için hak sa*hiplerince beyanname verilmeme*si esası kabul edilmiştir. Emeklilik şirketlerince katılım*cılara yapılacak olan ve menkul sermaye iradı olarak tanımlanan ödemeler, Gelir Vergisi Kanunu*nun 94 üncü maddesi kapsamında vergi tevkifatı kapsamına alındıklarından, söz konusu ödemeler 94 üncü maddede Bakanlar Kurulu'na tanınan yetki uyarınca Bakanlar Kurulu kararıyla %0 ila %25 ara*sında bir oranda vergilendirilebileceklerdir. 24.12.2002 tarihli ve 2002/5000 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca, 30.12.2002 tari*hinden geçerli olmak üzere, tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve si*gorta şirketleri tarafından;

- On yıl süreyle prim, aidat veya katkı payı ödemeden ayrılan*lara yapılan ödemeler, % 15 ora*nında,

- On yıl süreyle katkı payı ödemiş olmakla birlikte bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkını kazanmadan ayrılanlar ile diğer sandık ve sigortalardan on yıl süreyle prim, aidat ödeyenler ve vefat, maluliyet veya tasfiye gi*bi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemeler, % 10 oranında,

- Bireysel emeklilik sistemin*den emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ay*rılanlara yapılan ödemeler ise % 5 oranında tevkifata tabi tutulacaktır.

Öte yandan, 4697 sayılı Kanu*nun 1 inci maddesiyle Gelir Vergi*si Kanununa eklenen mükerrer 21 inci madde İle bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkını kazananlar ile bu sistemden vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunla nedenlerle ayrılanlara yapılacak ödemelerin %25'i gelir vergisinden müstesna tutulduğundan, söz konusu ödemelerin dörtte biri vergiye tabi olmayacak, ödemelerin geri kalan kısmı % 5 oranında ver*giye tabi tutulacaktır. Görüleceği üzere, bireysel emeklilik sisteminden emekli olarak ayrılan veya zorunlu nedenlerle ayrılmak mecbu*riyetinde kalanlara yapılacak ödemeler nihai olarak % 3.75 oranın*da vergiye tabi olacaktır.

Sistemden zorunlu bir neden olmadan ve emeklilik hakkını kazanmadan ayrılanlara yapılacak ödemeler mükerrer 21 inci madde kapsamında bulunmadığından, bu tür ödemeler, katılımcıların sistemden on yıl süre prim ödemeden ayrılmaları halinde % 15 oranında on yıl süreyle prim ödeyerek ayrılmaları halinde ise % 10 ora*nında vergiye tabi tutulacaktır.

Burada dikkati çeken husus, bi*reysel emeklilik sisteminden emekli olarak veya vefat, maluli*yet veya tasfiye gibi zorunlu olarak emekli olanlara yapılacak ödeme*lerin %25'i vergiden müstesna tu*tulmuşken, sistemden emeklilik hakkını kazanmadan veya sayılan zorunlu nedenler olmadan ayrılanlara yapılacak ödemelerin vergi*den müstesna tutulma maşıdır. Ya*pılan düzenlemede, böyle bir ayı*rım yapılarak katılımcıların birey*sel emeklilik sisteminden emekli olarak ayrılmaları teşvik edilmek istenmiştir.

Bu konuda belirtilmesi gereken son bir husus, mükerrer 21 inci madde de Türkiye'de kain ve mer*kezi Türkiye'de bulunan diğer si*gorta şirketlerinden on yıl süreyle prim ödeyerek ayrılanlar ile vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılacak ''demelerin sadece %10'u vergiden müstesna tutularak bireysel emek*lilik sistemine katılım arttırılmak istenmiştir.


5. Diğer Vergi Düzenleme*leri

4697 sayılı Kanunla bireysel emeklilik sistemini teşvik etmek üzere diğer vergi kanunlarında ya*pılan düzenlemeler de bulunmak*tadır. Anılan Kanunla 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun damga Ergisinden istisna edilen kağıtları düzenleyen ekli (2) sayılı Tablo*sunda değişiklik yapılmış ve emek*lilik şirketleri ile emeklilik yatırım fonlarının kuruluşları dahil her türlü işlemlerinde düzenlenen ve damga vergisi bu şirketler veya fonlar tarafından ödenmesi gereken kağıtlar damga vergisinden müstesna tutulmuştur.

Yine 4697 sayılı Kanunla 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun istisnaları belirleyen 29 uncu mad*desinde de değişiklik yapılmış ve emeklilik sözleşmeleri üzerinden alman paralar ile emeklilik yatırım fonlarının sermaye piyasalarında yaptıkları işlemler nedeniyle elde ettikleri paralar ve emeklilik şir*ketlerinin kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çı*kardıkları hisse senetlerinin itibari değerlerinin üzerinde elden çıkarılması sonucu kendi lehlerine ka*lan paralar, banka ve sigorta muameleleri vergisinden müstesna tutulmuştur.

Diğer taraftan, 4632 sayılı Bi*reysel Emeklilik Tasarruf ve Yatı*rım Sistemi Kanununda da bir ver*gi düzenlemesi bulunmaktadır. Daha önce de belirttiğimiz gibi, anılan Kanunun Geçici 1 inci maddesi, Kanunun yayımı tarihinden önce hayat branşında faaliyet gösteren ve yeni poliçe akdetme yetkisi olan sigorta şirketlerinin, Kanunun yürürlük tarihinden itibaren beş yıl içerisinde başvurma*ları ve Kanunun 8 inci maddesin*de öngörülen şartları yerine getir*meleri halinde emeklilik şirketine dönüşebilmelerine imkan tanımış*tır. Bu çerçevede emeklilik şirketi*ne dönüşen şirketler ile hayat branşında faaliyet gösteren ve yeni poliçe akdetme yetkisi olan sigorta şirketlerinden kurulacak emeklilik şirketine asgari yüzde on payla ku*rucu ortak olanlar, mevcut biri*kimli hayat sigortalılarının talep etmeleri ve sigortalıların 4632 sa*yılı Kanunda öngörülen şartları haiz olmaları halinde, Hazine Müsteşarlığınca belirlenecek esas ve usullere göre, sigortalılarının birikimlerini tüm hak ve yükümlü*lükleri ile birlikte bireysel emekli*lik sistemine aktarabileceklerdir. Söz konusu birikimlerin aktarımı, aktarım işleminin 4632 sayılı Ka*nunun yürürlük tarihinden itibaren beş yıl içerisinde gerçekleştiril*mesi şartıyla, her türlü vergi, resim ve harçtan müstesna olacak ve in*tibak ettirilen ve emeklilik sözleş*mesi imzalamış katılımcılardan sis*teme giriş aidatı alınmayarak, mas*raf kesintileri yapılmayacaktır.



6. Özel emekliliğe Vergi Teşviki Ve Emeklikteki Maaş İmkanı


Maliye Bakanlığı'nca hazırlanan "Bazı Vergi Yasalarında Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Tasarısı" Bakanlar Kurulu'nda kabul edilerek TBMM'ye sunulmuştur. Tasarıyla, oluşturulacak bireysel emeklilik sistemine katılımcılar tarafından ödenecek katkı paylarının vergi matrahından indirilmesi sağlanmıştır.

Emeklilik döneminde elde edilecek gelirlerin belli bir tutarını gelir vergisinden istisna tutan tasarı, emeklilik sigorta şirketlerinin kuracakları yatırım fonlarının portföy işletmeciliğinden doğan kazançlarının kurumlar vergisinden istisna tutulmasını öngörülmektedir.

Gelir ve Kurumlar Vergi" yasalarında yapılması öngörülen değişiklikle bireysel emeklilik sistemine katılımın artırılmasını amaçlayan Yasa tasarısında, aralarında "hizmet, çalışan ve işveren" ilişkisi bulunmayan kişi ve kuruluşların oluşturduğu sigorta sistemi ile yardım sandıklarından elde edilen aylık ve benzeri gelirlere sağlanan istisna kaldırılacaktır.








Tasarıyla, ücretlinin kendi, eşi ve küçük çocukları için merkezi Türkiye'de bulunan sigorta şirketlerine ödediği sigorta primleri, emekli sandıkları ve yardım sandıklarına ödediği aidat ve primler ile bireysel emeklilik sistemine gerek işverenin, gerekse ücretlinin ödediği katkı tutarının aylık ücretin yüzde 10'unu ve asgari ücretin yıllık tutarının yarısını aşmamak koşuluyla indirilmesine olanak sağlanmaktadır.


Tasarıda, iradi katılımın esas olduğu ve prim, aidat ve katkı payı gibi ödemelerle nakdi sermayenin oluşturulduğu sigorta ve sandık sistemlerinden elde edilen tutarların, daha önce vergilendirilmemiş prim, aidat ve katkı payına isabet eden kısım ile prim, aidat ve katkı payı toplamını aşan kısmı "menkul sermaye iradı" olarak tanımlanmaktadır. Buna göre, toplam 5 milyar lira prim, aidat ya da katkı payı ödeyen ve bu tutarın 2 milyar lirasını vergi matrahından indiren bir iştirakçinin herhangi bir şekilde sistemden ayrılması sonucunda 20 milyar lira elde ettiği hesaplandığında, vergilendirilecek menkul sermaye iradı tutan 17 milyar lira olacaktır.

Yapılan düzenlemede 10 yıl süreyle prim veya aidat ödemiş olanlara, bireysel emeklilik hakkı kazananlara, ölüm, maluliyet ya da tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemeler ile, 10 yıl süreyle ödemeden ayrılanlara ve bireysel emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlara yapılan ödemeler vergi oranlarının farklılaştırılması amacıyla ayrılarak sigorta sisteminde daha uzun süreyle kalmak teşvik edilmektedir.

Emeklilik yatırım fonlarının portföy işletmeciliğinden doğan kazançlarını kurumlar vergisinden istisna tutan tasan, bireysel emeklilik sigorta şirketleri ile emeklilik yatırım fonlarının kuruluş işlemleri de dahil olmak üzere her türlü işlemlerinde düzenlenen Damga vergisi tutuluyor. Emeklilik sigortası poliçeleri üzerinden alınacak paralar ile emeklilik sigortası uygulamalarından oluşacak fonların sermaye piyasası ile para piyasalarında yapacakları işlemler nedeniyle lehlerinde kalacak olan paraların Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi'nden istisna tutulacaktır.

Şirketlerin, emeklilik dönemlerine ilişkin katılımcılarını bilgilendirirken sunabilecekleri tablolardan biri de "Son maaşının yüzde 40'ı kadar bir emeklilik maaşı alabilmek için ne kadar ödeme yapılması gerektiği" üzerine. Yine Hazine tarafından hazırlanan bu tabloya göre;

Sisteme 18 yaşında giren: 38 yıl boyunca maaşının yüzde 4.3'ünü ödeyerek emeklilik döneminde son ücretinin yüzde 40'ı kadar bir maaş elde edebilir. Sisteme 36 yaşında giren: Sistemde 20 yıl kalacak bir kişi, maaşının yüzde 16'sını ödemesi halinde son aylık ücretinin yüzde 40'ı kadar emekli maaşı alacak. Sisteme 46 yaşında giren: Asgari katılım süresi olan 10 yılı doldurarak 56 yaşında emekli olmak isteyenler, maaşının yüzde 45'ini ödeyerek son aylık ücretinin yüzde 40'ı kadar bir gelire kavuşacak.





















3. BÖLÜM



SİSTEMİN DENETİM VE GÖZETİMİ


1. Genel Olarak Sistemin Denetimi Ve Gözetimi


4632 sayılı kanunda yer alan bireysel emeklilik uygulamasıyla ilgili olarak emeklilik şirketleri, emeklilik yatırım fonları ve bu fonların portföylerinin Hazine Müsteşarlığı veya Sermaye Piyasa*sı Kurulu tarafından gözetimleriyle ilgili hükümlere yer verilmiştir. Anı*lan Kanun ayrıca, söz konusu ku*rumların düzenli bir şekilde dene*timlerini öngören düzenlemeler de içermektedir. Şöyle ki:

- Emeklilik şirketlerinin, 4632 sayılı Kanun çerçevesinde yürütülen emeklilik faaliyetleri ile sigortacılık faaliyetleri, yılda en az bir kez Hazine Müsteşarlığı tara*fından,

- Emeklilik şirketlerinin yatı*rım fonlarının, portföy yöneticile*rinin ve saklayıcıların hesap ve işlemleri yılda en az bir kez Sermaye Piyasası Kurulu tarafından,

- Emeklilik şirketlerinin he*sap ve işlemleri, mali yönden yılda en az bir kez bağımsız denetleme kuruluşları tarafından,

- Emeklilik yatırım fonlarının hesap ve işlemleri, üçer aylık dö*nemler itibariyle bağımsız denetle*me kuruluşları tarafından denetlenecektir.
4632 sayılı Kanun, bağımsız dış denetimine ilişkin esas ve usulle*rin Müsteşarlıkça belirlenmesini ve anılan Müsteşarlığın, 1.6.1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Mu*hasebecilik, Serbest Muhasebeci Malî Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa göre denetlemeye yetkili olanlar tarafından Kurulacak bağımsız denetleme ku*ruluşlarının kuruluş şartlarını ve çalışma esaslarını Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliğinin görüşünü alarak belirle*yerek listeler halinde yayımlaması*nı öngörmektedir.


2. Emeklilik Gözetim Merkezi (EGM) Ve Görevleri


Emeklilik Gözetim Merkezi A.Ş., Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca; Bireysel Emeklilik Sistemi'nde yer alan şirketlerin Hazine Müsteşarlığı tarafından elektronik ortamda günlük gözetim ve denetimine esas bilgilerin oluşturulması ile işlem konsolidasyonları, bireysel emeklilik aracıları sınavı gibi konularda görevlendirilmek üzere, 11 şirket ortaklığında 2 trilyon 475 milyar 225 milyon lira ödenmiş sermaye ile 10 Temmuz 2003 tarihinde kuruldu. Şirketin merkezi İstanbul'da bulunmaktadır.


Emeklilik şirketlerinin ortaklığı ile kurulan, bir anlamda öz denetleyici bir kuruluş niteliğinde olan EGM, esas olarak şu görevleri yerine getirecektir: Emeklilik şirketlerinin faaliyetlerinin günlük olarak elektronik ortamda gözetimi ve kamu otoritelerine raporlanması, emeklilik şirketlerinin işlemleri sonucunda oluşan bilgilerin konsolidasyonu, katılımcılara ait bilgilerin gizliliğinin korunarak saklanması, kamuoyunun ve katılımcıların bilgilendirilmesi, istatistik üretilmesi, Bireysel Emeklilik Sistemi'nin analitik olarak sorgulanması, bireysel emeklilik aracıları sınavının yapılması ve bireysel emeklilik aracıları sicilinin takibi, emeklilik şirketlerinin ortak tanıtım, eğitim programlan, yazılım ve benzeri konulardaki taleplerin karşılanması, sistemin güven içinde işleyişi ile olası sorunlara, zamanında gerekli müdahalelerde bulunulmasına olanak sağlayacak veri oluşturulması.

Bireysel Emeklilik Sistemi'nin güvenli şekilde işleyişi ile ilgili önemli görevleri yerine getirecek bu merkez sistemin şeffaflığını ve güvenilirliğini artıracak, kamunun gözetim ve denetim sorumluluğunu etkin bir şekilde yerine getirmesine olanak sağlayacaktır. Emeklilik Gözetim Merkezi aracılığı ile emeklilik şirketlerinin faaliyetleri Müsteşarlığımız tarafından elektronik ortamda günlük olarak gözetlenip denetleyecek, katılımcıların hak ve menfaatleri azami düzeyde korunacak.

Emeklilik Gözetim Merkezi'nin henüz bireysel emeklilik ürünleri katılımcılara sunulmadan bu alanda faaliyet göstermek üzere hazırlık yapan şirketler tarafından kurulmuş olmasının önemi ve anlamı oldukça yüksek. Diğer bir ifade ile bu husus şirketlerin, sistemin işleyişi ve faaliyetleri ile ilgili olarak en yüksek şeffaflığı katılımcı ve kamuoyuna sağlamaya yönelik taahhütleri anlamına gelmektedir. Bu husus denetim ve gözetimde yeni bir bakış açısı ve farklı bir yapılanma demektir. Emeklilik Gözetim Merkezi diğer bir ifade ile öz denetim birimi olarak hem emeklilik şirketlerine, hem katılımcılara hem de kamuya hizmet verecek bir yapıda. Bu açıdan, Emeklilik Gözetim Merkezi’nin varlığının yaratacağı sinerjinin önemli olduğu düşünülmektedir.










4. BÖLÜM



SİSTEMİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE EKONOMİK ETKİLERİ


1. Bireysel Emeklilik Sisteminin Değerlendirilmesi

Dünya genelinde, farklı ülkelerin sosyal güvenlik sistemlerinde ya şim*diden bazı sorunlar yaşandığı ya da gelecekte karşılaşılabileceği düşünü*len bazı ciddi sorunlara karşı şimdiden çözümünler üretmeye yönelik ça*lışmalar yapıldığı görülmektedir. Sosyal güvenlik sisteminde yaşanan ve/veya yaşanacak problemlerin çözümüne yardımcı olan ve aynı zaman*da devletlerin bütçelerine önemli yükler getirebilen sosyal güvenlik sisteminin sorunlarını azaltan bir uygulama olarak, özel emeklilik fonları daha fazla ön plana çıkmaya başlamış görülmektedir. Dolayısıyla, özel emekli*lik fonları ile hem devlet sosyal güvenlikten doğan yüklerinin bir kısmını özel kesime devredebilmekte hem de, genel ekonomi açısından uzun sü*reli fon yaratılması olanağı elde edilmiş olmaktadır.

Türkiye'de de sosyal güvenlik alanında önemli boyutlarda sorunlar yaşandığı ve bu sorunların devlet bütçesine oldukça önemli boyutlarda yük*ler getirdiği görülmektedir. Aynı zamanda, tüm dünya genelinde bu tür so*runlara çözüm olarak ileri sürülen "özel emeklilik fonları", yasa tasarısı ola*rak TBMM gündemine gelmiştir. Meclise sunulan bireysel emeklilik yasa tasarısında amaç; sosyal güvenlik sistemine İlave olarak, katılımcılara emeklilik döneminde ek gelir sağlamak üzere, gönüllü katılıma dayalı ve belirlenmiş katkı esasına göre oluşturulan bireysel emeklilik sistemi kapsa*mında; katılımcıların ve varsa isteğe bağlı olarak işverenlerinin katkılarının toplanmasını, bu kanunda belirtilen emeklilik şirketleri tarafından bireysel emeklilik hesaplarında izlenerek emeklilik yatırım fonlarında yatırıma yönlendirilmesini, sisteme katılma, ayrılma ve emeklilik koşulları ile katılımcıların hak ve yükümlülüklerini düzenlemek şeklinde belirlenmiştir.

Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı'nın ge*nel gerekçe kısmında; "Ülkemizde SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı aracılığı ile sunulan emeklilik hizmetleri birinci ve ikinci basamağı karşılamakta*dır. Üçüncü basamak emeklilik hizmetleri ise, kısmen hayat sigorta şirket*lerince sunulan ürünlerle karşılanmaktadır." denilmektedir. Bu kapsamda, kamu sosyal güvenlik sistemine tamamlayıcı nitelikteki "Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu Tasarısı Taslağı" ile, bireylerin emekli*liğe yönelik gönüllü tasarruflarını düzenleyen bireysel emeklilik hesapları*na dayalı fonlu bir sistem oluşturulması öngörülmektedir.

Dolayısıyla, tüm dünya genelinde yaygınlık kazanmaya başlayan özel emeklilik fonları uygulamasının ülkemizde gerçekleşemeyeceği gibi bir düşünce yanlış, olacaktır. Zaten IMF ile yapılan anlaşma şanlarından birisi de bireysel Özel emeklilik yasasının çıkarılmasıdır. Bu noktada önemli olun, bireysel özel emeklilik sisteminin sağlam temellerle uygulamaya gir*mesini sağlayabilmektir.

Türkiye'de bireysel özel emeklilik sistemine özellikle yabana ortaklı si*gorta şirketlerinin büyük ilgi gösterecekleri düşünülmektedir. Hatta birçok hayat sigortası şirketinin bu konudaki gelişmeleri yakından takip ettiğini de söylemek yanlış olmayacaktır. Bu gelişmelerin özellikle, hayat sigortası şirketlerinin sağlık sigortası branşından ayrılıp ayrı bir örgütlenme içine girmelerini bir zorunluluk haline getirecek olması, bu kapsamda, sağlık sigortası branşının farklı bir sigorta sirkeli tarafından yürütülmesini gündeme getirecektir.

Bireysel özel emeklilik şirketi yasal düzenleme gereği, belirlenen şartla*rın yerine getirilmesi durumunda herkes tarafından kurulabilecektir. Ancak, bireysel emeklilik şirketlerinin mevcut bir hayat sigortası şirketi tarafından oluşturulmasında, özellikle pazarı tanımanın getirdiği bazı avantajların olacağı unutulmamalıdır. Özellikle bu konuda; direkt satış örgütü bü*yük, elemanları eğitimli ve iyi örgütlenmiş firmalar büyük bir avantaja da*ha sahip olacaklardır. Bunlara ilaveten, büyük bir gruba bağlı bir firma olan bireysel emeklilik şirketleri, daha büyük bir pazar dilimine daha kı*sa sürede ulaşabileceklerdir.

Türkiye'de yeni yasa tasarısıyla birlikte, hayat sigortası şirketleri ve kurulması düşün

__________________
Gender_Bay Çevirimiçi durumu   

HUZURİSTAN - Temiz Bilgi
2025-12-05 19:54
Fatal error : Shield protection activated, please retry in 116 seconds...
After this duration, you can refresh the current page to continue.
Last action was : Hammering