| Yazar | Mesaj #3869 16-04-2007 15:41 GMT+2 saat | |||||||
|
| Tecrübe Puanı.: 100% |
Ruh Hali: Neutral
|
| Mesaj 5381 |
| Şehir: Huzuristan |
Ülke: ![]() |
| Meslek: Webmaster |
| Yaş: 35 |
Cahit Sıtkı Tarancı Asıl adı Hüseyin Cahit (d. 2 Ekim 1910, Diyarbakır-ö. 13 Ekim 1956, Viyana)
2.Ekim.1910 yılında Suriçi Cami Kebir Mahallesi 3 nolu evde dünyaya gelen Cahit Sıtkı Tarancı'nın çocukluk ve gençlik yıllarının bir bölümü bu tarihi evde geçmiştir.Cahit Sıtkı Tarancı Diyarbakır'ın soylu ailelerinden olan Pirinçcizadelerdendir. 2 Ekim 1910 yılında dünyaya gelen Tarancı'nın Babası Bekir Sıtkı, annesi Arife hanımdır. İlk tahsilini Diyarbakır'da tamamladı. Daha sonra Orta öğrenimi için İstanbul'a gönderilerek, Kadıköy Fransız Saint Joseph Lisesi'ne yazıldı.Burada dört yıl okuduktan sonra Galatasaray Lisesinde tamamladı (1931).Sonra Istanbul'da Mülkiye Mektebi'nde (1931-1935) ve Yüksek Ticaret Okulu'nda okudu. Yüksek öğrenimini tamamlamak için Paris'te Sciences Politiques'te sürdürdü (1938-1940). Öğrenimi sirasinda Paris Radyosu'nda Türkçe yayinlar spikerligi yapti.
2. Dünya savaşı nedeniyle Türkiyeye döndü.1944 yilindan baslayarak Ankara'da Anadolu Ajansi, Toprak Mahsulleri Ofisi ve Çalisma Bakanligi'nda çevirmen olarak çalisti. 1951 de Cavidan Tınaz'la evlenir.1954'te ağır bir hastalığa yakalandı felç geçirdi. Türkiye'de tedavisi sonuç vermeyince Viyana'ya götürüldü. 13 Ekim 1956'da orada bir hastanede öldü. Ankara'da toprağa verildi.
'Sanat için sanat' ilkesine bağlı kaldı. Ona göre şiir, kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır. Vezin ve kafiyeden kopmamış; ama ölçülü veya serbest, her türlü şiirin güzel olabileceği inancını taşımıştır. Açık ve sade bir üslubu vardır. Çoğu gerçeğe bağlı olan mecazları, derin, karışık ve şaşırtıcı değildir. Uzak çağrışımlara ve hayal oyunlarına pek itibar etmemiştir. Zaman zaman bazı imaj ve sembollere başvurmuştur.
Şiirlerinde en çok yaşama sevinci ve ölüm temalarına yer vermiş, nedense hep ölümün üstüne gitmiştir. Ayrıca yitik aşklar, mutlu sevdalar, yalnızlık, yaşadığı bohem hayatın buruklukları, çocukluk özlemi de şiirlerine konu olmuştur. Fransiz sairlerinden, özellikle Baudelaire ve Verlaine'den etkilenmistir.
Şairin önemli kitapları arasında "Otuzbeş Yaş", "Ömrümde Sükut", "Düşten Güzel" ve "Ziya'ya Mektuplar" sayılabilir.
1946 Cumhuriyet Halk Partisi Şiir Yarışmasında ödül aldı.
2.Ekim.1910 yılında Suriçi Cami Kebir Mahallesi 3 nolu evde dünyaya gelen Cahit Sıtkı Tarancı'nın çocukluk ve gençlik yıllarının bir bölümü bu tarihi evde geçmiştir.Cahit Sıtkı Tarancı Diyarbakır'ın soylu ailelerinden olan Pirinçcizadelerdendir. 2 Ekim 1910 yılında dünyaya gelen Tarancı'nın Babası Bekir Sıtkı, annesi Arife hanımdır. İlk tahsilini Diyarbakır'da tamamladı. Daha sonra Orta öğrenimi için İstanbul'a gönderilerek, Kadıköy Fransız Saint Joseph Lisesi'ne yazıldı.Burada dört yıl okuduktan sonra Galatasaray Lisesinde tamamladı (1931).Sonra Istanbul'da Mülkiye Mektebi'nde (1931-1935) ve Yüksek Ticaret Okulu'nda okudu. Yüksek öğrenimini tamamlamak için Paris'te Sciences Politiques'te sürdürdü (1938-1940). Öğrenimi sirasinda Paris Radyosu'nda Türkçe yayinlar spikerligi yapti.
2. Dünya savaşı nedeniyle Türkiyeye döndü.1944 yilindan baslayarak Ankara'da Anadolu Ajansi, Toprak Mahsulleri Ofisi ve Çalisma Bakanligi'nda çevirmen olarak çalisti. 1951 de Cavidan Tınaz'la evlenir.1954'te ağır bir hastalığa yakalandı felç geçirdi. Türkiye'de tedavisi sonuç vermeyince Viyana'ya götürüldü. 13 Ekim 1956'da orada bir hastanede öldü. Ankara'da toprağa verildi.
'Sanat için sanat' ilkesine bağlı kaldı. Ona göre şiir, kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır. Vezin ve kafiyeden kopmamış; ama ölçülü veya serbest, her türlü şiirin güzel olabileceği inancını taşımıştır. Açık ve sade bir üslubu vardır. Çoğu gerçeğe bağlı olan mecazları, derin, karışık ve şaşırtıcı değildir. Uzak çağrışımlara ve hayal oyunlarına pek itibar etmemiştir. Zaman zaman bazı imaj ve sembollere başvurmuştur.
Şiirlerinde en çok yaşama sevinci ve ölüm temalarına yer vermiş, nedense hep ölümün üstüne gitmiştir. Ayrıca yitik aşklar, mutlu sevdalar, yalnızlık, yaşadığı bohem hayatın buruklukları, çocukluk özlemi de şiirlerine konu olmuştur. Fransiz sairlerinden, özellikle Baudelaire ve Verlaine'den etkilenmistir.
Şairin önemli kitapları arasında "Otuzbeş Yaş", "Ömrümde Sükut", "Düşten Güzel" ve "Ziya'ya Mektuplar" sayılabilir.
1946 Cumhuriyet Halk Partisi Şiir Yarışmasında ödül aldı.
Bu mesaj ahmet tarafından düzenlendi (29-04-2009 17:12 GMT+2 saat, ago)
__________________
FORUMUMUZ VE LİNKLERİMİZ HERKESE AÇIK! BİZE DESTEK VERENLERE TEŞEKKÜRLER!
HER TÜRLÜ KONUDA İLETİŞİME GEÇEBİLİRSİNİZ!
FACEBOOK http://www.facebook.com/huseyincancalisan
LimeWire Çalışan Sorunsuz Sürüm Burada!
İnternet Download Manager 5.19 Full Crack % 100 Çalışıyor Denendi
TIKLA İNDİR!!
FORUMUMUZ VE LİNKLERİMİZ HERKESE AÇIK! BİZE DESTEK VERENLERE TEŞEKKÜRLER!
HER TÜRLÜ KONUDA İLETİŞİME GEÇEBİLİRSİNİZ!
FACEBOOK http://www.facebook.com/huseyincancalisan
LimeWire Çalışan Sorunsuz Sürüm Burada!
İnternet Download Manager 5.19 Full Crack % 100 Çalışıyor Denendi
TIKLA İNDİR!!

| Yazar | Mesaj #13035 11-04-2009 15:56 GMT+2 saat | |||||||
|
| Tecrübe Puanı.: 96% |
Ruh Hali: Neþeli
|
| Mesaj 4213 |
| Şehir: istanbul |
Ülke: ![]() |
| Meslek: gecelerin adamı :)) |
| Yaş: 37 |
cahit sıtkı tarancının yalnızlık şiirinde benzetmelerden oldukça faydalanmıştır.hüsn ü talil sanatı,mübalağalar da vardır.
Geniş, siyah gölgesi hayatımı kaplayan,
Tepemde kanat germiş bir kartaldır yalnızlık.
Kalp çarpıntılarıyla günleri hesaplayan
Bir benim, benim olan bir masaldır yalnızlık.
Gördüm yapraklarımın bir bir döküldüğünü,
Baharda yaşamanın bilmedim nedir tadı.
Gemi yüzü görmeyen bir limanın hüznünü
Kimsesiz gönlüm kadar hiçbir gönül duymadı.
Bir ayna parçasından başka beni kim anlar,
Bir mum gibi erirken bu bitmeyen düğünde?
Bir kardeş tesellisi verir bana aynalar;
Aynalar da olmasa işim ne yeryüzünde?
şaririn ölüm nedeni felçtir.
Geniş, siyah gölgesi hayatımı kaplayan,
Tepemde kanat germiş bir kartaldır yalnızlık.
Kalp çarpıntılarıyla günleri hesaplayan
Bir benim, benim olan bir masaldır yalnızlık.
Gördüm yapraklarımın bir bir döküldüğünü,
Baharda yaşamanın bilmedim nedir tadı.
Gemi yüzü görmeyen bir limanın hüznünü
Kimsesiz gönlüm kadar hiçbir gönül duymadı.
Bir ayna parçasından başka beni kim anlar,
Bir mum gibi erirken bu bitmeyen düğünde?
Bir kardeş tesellisi verir bana aynalar;
Aynalar da olmasa işim ne yeryüzünde?
şaririn ölüm nedeni felçtir.
Bu mesaj moonlight tarafından düzenlendi (03-05-2009 19:16 GMT+2 saat, ago)






