| Yazar | Mesaj #20288 09-05-2010 20:52 GMT+2 saat | |||||||
|
| Tecrübe Puanı.: 96% |
Ruh Hali: Neþeli
|
| Mesaj 4213 |
| Şehir: istanbul |
Ülke: ![]() |
| Meslek: gecelerin adamı :)) |
| Yaş: 37 |
Kızı Şehrazat Zelda doğduktan kısa bir süre sonra askere gitmiş, Elif Şafak?ın Siyah Süt?ü yazmasına sebep olan sürece şahit olmamıştı. Emir Zahir?le ikinci kez baba olan Referans gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can babalık ve evliliği konusunda ilk kez konuştu. elif şafak evlimi eşi kim

Elif Şafak bağımsız bir kadın, bir yazar. Siz bunu nasıl yaşadınız?
Beş kız kardeş arasında büyüdüm. O yüzden kadın dünyasına yabancı değilim. Aramızda, aynı evde olalım ve şu rol tanımının içine sen gir, bu rol tanımının içine ben gireyim gibi bir ilişki başından beri yoktu. Ama iki yıl arayla iki çocuk, esas olarak annenin omuzlarına binen bir yük. Erkek ne kadar paylaşımcı, ne kadar destek olsa da yapabileceği en fazla o. Ben bir erkek olarak kadının yaşadığı serüveni çoğu zaman gözlerim açılarak ve şaşırarak izliyorum çünkü onu inanılmaz derecede değiştiriyor. Bir de bu anne Elif?in durumundaki gibi yazarlık, göçebelik gibi kişilik özelliklerine sahipse çok daha zorlu ve sancılı geçiyor. O yüzden Siyah Süt çıktı, şimdi ikinci kitap mı gelecek diye espri yapılıyor ama öyle değil. Yazı çok içgüdüsel bir şey, çocuğunuz orada sizden bir şey beklerken yazdığınız romanın karakterleri sizden başka türlü bir beslenme, ilgi, emek bekliyor. Üç ya da dört yıl önce tanıdığım Elif?i bugünkü haliyle gözümün önüne getirebilir miydim, hiç ihtimal vermezdim. Beni bile şaşırtacak bir performansla anneliği, hayatta esas yaptığı işlerden vazgeçmeden yürütmesi bende hayranlık uyandırıyor.
Siz sanki ona göre daha yakınsınız geleneksel yaşam tarzına...
Ben kalabalık bir ailede şımartılan tek erkek çocuk oldum, aşırı sevgi var. Bende bu ters tepti, gördüğüm aşırı sevgiden kaçma güdüsü oluştu. Çünkü sevgi aslında tahakkümü de beraberinde getiriyor ve bu genç yaşta aşırı bireyselleşmemi sağladı. 32 yaşında evlendim ve 30?lu yaşlarımda bile evliliği çok düşünmeyen bir tiptim. Elif?in de tersinden benzer bir yerde olması bizi birbirimizle daha kolay iletişime geçirdi. İkinci çocuğu bu kadar hızlı isteyen Elif?ti. Kendisi yalnız büyüdüğü için kızımız yalnız büyümesin diye ikinci çocuğu hemen istedi. Ben öyle hızlı karar veremezdim.
BEYNİ KALBİ KADAR ÖNEMLİ
Elif Şafak?a ?Sen hala evliliğe karşı mısın?? diye sormuşsunuz.
(gülümsüyor) Elif çok açık bir biçimde ?benden anne olmaz, olsa olsa iyi üvey anne olur? gibi laflar etmiş zamanında. Göçebe bir yaşamı tercih etmiş, sürekli seyahat halinde. Tanıdığımda oturduğu evde bile en fazla bir sene otururdu, bir bakmışsın başka yere taşınmış. Ve hayatı tamamıyla yazma merkezli, dolayısıyla evlilik, çocuk, hatta boyfriend, koca ... hepsi yazma merkezli hayatın düzenini bozuyor ve yer açmak lazım onlara. O hiç açmamış o yeri ve bununla iftihar etmiş, bunu çok bilinçli yapmış, hatta teorisini geliştirmiş kendince. Evlenmek için bu bariyerleri aşması gerekiyordu. O diyalog böyle bir background?dan kaynaklanıyor. O yurtdışına gidip dönmüştü, iki buçuk yıl görüşmemiştik. Geldiğinde o konuda ne düşündüğünü de tam bilmiyordum. Tamam, bir aşk yaşıyorsunuz, birbirinize karşı çok özel şeyler hissediyorsunuz ama biliyorsun ki karşındaki klasik kodlarla düşünen ve hareket eden bir kadın değil. Sen de kendini klasik kodlarla yüklememişsin ama bir taraftan da hayat seni belli konularda oraya doğru itebiliyor. Yarı şaka yarı ciddi bir yoklamaydı o ve aldığım cevap ikimizin de yaşadığımız yoğun duygulardan dolayı o bariyerleri aşabileceğimizi gösterdi.
Böyle bir kadını evliliğe ikna etmek hani Shakespeare?in ünlü bir oyunu vardır, Hırçın Kız diye, öyle bir gurur verdi mi size?
Bir defa aşıktım. Aşkın içinde gurur da oluyor, hüzün de, yoğun beklentiler de oluyor. Ama onun ötesinde Elif?in yazar kimliğine çok saygı duydum, akademik kimliği devam ediyordu, ona saygı duydum. Beyni en az kalbi kadar önemliydi benim için. Geleneksel toplumlarda erkeklerin başarılı kadınları hazmetmesi genellikle daha zor oluyor. Elif?e aşık oldum, sonra evleniyoruz. Tamam iş bitti, benimsin, kontrolümdesin gibi yeni bir rol tanımına
geçmek ona hissettiğim sevgiye ve ona ihanet etmek olur. Hayatlarımız insan olarak ayrı ayrı devam etsin istedik. İlk evlendiğimizde Arizona?daydı. Bu bile tek başına çok zor. Ama onun orada bir kariyeri vardı ve bunun ben ya da evliliğimiz yüzünden bitmesini istemedim. Kendisi gelmeye karar verdiğinde geldi. Çocuktan sonra yaşadığı zorlukları görüyorum ve hiçbir zaman çocukların onun yaratıcı yanını, yazarlığını yok etmesini, engellemesini istemem. Ve o yönde bir tehlike gördüğümde oturup konuşuyoruz ya da birlikte çözümler üretiyoruz. Çocuk çok bencil, yazarlık da. Bu çelişkiyi dengelemek Elif için bir mücadeleydi. İki çocuğuna da inanılmaz hassas yaklaşıyor. Bazen uyarıyorum, ?O kadar da abartma, kendine zaman ayır, bir şeyler alıyorsan kendine al.? Bazen yasak getiriyorum, ?Kıza oyuncak alınmayacak.? ?Benden anne olmaz? diyen bir kadının geldiği yer etkileyici.

Elif Şafak bağımsız bir kadın, bir yazar. Siz bunu nasıl yaşadınız?
Beş kız kardeş arasında büyüdüm. O yüzden kadın dünyasına yabancı değilim. Aramızda, aynı evde olalım ve şu rol tanımının içine sen gir, bu rol tanımının içine ben gireyim gibi bir ilişki başından beri yoktu. Ama iki yıl arayla iki çocuk, esas olarak annenin omuzlarına binen bir yük. Erkek ne kadar paylaşımcı, ne kadar destek olsa da yapabileceği en fazla o. Ben bir erkek olarak kadının yaşadığı serüveni çoğu zaman gözlerim açılarak ve şaşırarak izliyorum çünkü onu inanılmaz derecede değiştiriyor. Bir de bu anne Elif?in durumundaki gibi yazarlık, göçebelik gibi kişilik özelliklerine sahipse çok daha zorlu ve sancılı geçiyor. O yüzden Siyah Süt çıktı, şimdi ikinci kitap mı gelecek diye espri yapılıyor ama öyle değil. Yazı çok içgüdüsel bir şey, çocuğunuz orada sizden bir şey beklerken yazdığınız romanın karakterleri sizden başka türlü bir beslenme, ilgi, emek bekliyor. Üç ya da dört yıl önce tanıdığım Elif?i bugünkü haliyle gözümün önüne getirebilir miydim, hiç ihtimal vermezdim. Beni bile şaşırtacak bir performansla anneliği, hayatta esas yaptığı işlerden vazgeçmeden yürütmesi bende hayranlık uyandırıyor.
Siz sanki ona göre daha yakınsınız geleneksel yaşam tarzına...
Ben kalabalık bir ailede şımartılan tek erkek çocuk oldum, aşırı sevgi var. Bende bu ters tepti, gördüğüm aşırı sevgiden kaçma güdüsü oluştu. Çünkü sevgi aslında tahakkümü de beraberinde getiriyor ve bu genç yaşta aşırı bireyselleşmemi sağladı. 32 yaşında evlendim ve 30?lu yaşlarımda bile evliliği çok düşünmeyen bir tiptim. Elif?in de tersinden benzer bir yerde olması bizi birbirimizle daha kolay iletişime geçirdi. İkinci çocuğu bu kadar hızlı isteyen Elif?ti. Kendisi yalnız büyüdüğü için kızımız yalnız büyümesin diye ikinci çocuğu hemen istedi. Ben öyle hızlı karar veremezdim.
BEYNİ KALBİ KADAR ÖNEMLİ
Elif Şafak?a ?Sen hala evliliğe karşı mısın?? diye sormuşsunuz.
(gülümsüyor) Elif çok açık bir biçimde ?benden anne olmaz, olsa olsa iyi üvey anne olur? gibi laflar etmiş zamanında. Göçebe bir yaşamı tercih etmiş, sürekli seyahat halinde. Tanıdığımda oturduğu evde bile en fazla bir sene otururdu, bir bakmışsın başka yere taşınmış. Ve hayatı tamamıyla yazma merkezli, dolayısıyla evlilik, çocuk, hatta boyfriend, koca ... hepsi yazma merkezli hayatın düzenini bozuyor ve yer açmak lazım onlara. O hiç açmamış o yeri ve bununla iftihar etmiş, bunu çok bilinçli yapmış, hatta teorisini geliştirmiş kendince. Evlenmek için bu bariyerleri aşması gerekiyordu. O diyalog böyle bir background?dan kaynaklanıyor. O yurtdışına gidip dönmüştü, iki buçuk yıl görüşmemiştik. Geldiğinde o konuda ne düşündüğünü de tam bilmiyordum. Tamam, bir aşk yaşıyorsunuz, birbirinize karşı çok özel şeyler hissediyorsunuz ama biliyorsun ki karşındaki klasik kodlarla düşünen ve hareket eden bir kadın değil. Sen de kendini klasik kodlarla yüklememişsin ama bir taraftan da hayat seni belli konularda oraya doğru itebiliyor. Yarı şaka yarı ciddi bir yoklamaydı o ve aldığım cevap ikimizin de yaşadığımız yoğun duygulardan dolayı o bariyerleri aşabileceğimizi gösterdi.
Böyle bir kadını evliliğe ikna etmek hani Shakespeare?in ünlü bir oyunu vardır, Hırçın Kız diye, öyle bir gurur verdi mi size?
Bir defa aşıktım. Aşkın içinde gurur da oluyor, hüzün de, yoğun beklentiler de oluyor. Ama onun ötesinde Elif?in yazar kimliğine çok saygı duydum, akademik kimliği devam ediyordu, ona saygı duydum. Beyni en az kalbi kadar önemliydi benim için. Geleneksel toplumlarda erkeklerin başarılı kadınları hazmetmesi genellikle daha zor oluyor. Elif?e aşık oldum, sonra evleniyoruz. Tamam iş bitti, benimsin, kontrolümdesin gibi yeni bir rol tanımına
geçmek ona hissettiğim sevgiye ve ona ihanet etmek olur. Hayatlarımız insan olarak ayrı ayrı devam etsin istedik. İlk evlendiğimizde Arizona?daydı. Bu bile tek başına çok zor. Ama onun orada bir kariyeri vardı ve bunun ben ya da evliliğimiz yüzünden bitmesini istemedim. Kendisi gelmeye karar verdiğinde geldi. Çocuktan sonra yaşadığı zorlukları görüyorum ve hiçbir zaman çocukların onun yaratıcı yanını, yazarlığını yok etmesini, engellemesini istemem. Ve o yönde bir tehlike gördüğümde oturup konuşuyoruz ya da birlikte çözümler üretiyoruz. Çocuk çok bencil, yazarlık da. Bu çelişkiyi dengelemek Elif için bir mücadeleydi. İki çocuğuna da inanılmaz hassas yaklaşıyor. Bazen uyarıyorum, ?O kadar da abartma, kendine zaman ayır, bir şeyler alıyorsan kendine al.? Bazen yasak getiriyorum, ?Kıza oyuncak alınmayacak.? ?Benden anne olmaz? diyen bir kadının geldiği yer etkileyici.





