| Yazar | Mesaj #3421 11-04-2007 12:59 GMT+2 saat | |||||||
|
| Tecrübe Puanı.: 100% |
Ruh Hali: Neutral
|
| Mesaj 5381 |
| Şehir: Huzuristan |
Ülke: ![]() |
| Meslek: Webmaster |
| Yaş: 35 |
Denizaltında 20,000 fersah
Modern denizaltıların ilki kabul edilen Kaplumbağa, bundan 229 yıl önce eylül ayında ilk seferine çıktı. Biz de bu fırsatı kollayıp denizaltıların tarihine ve modern denizaltıların nasıl çalıştığına bir göz attık. Meğer oku oku, yaz yaz bitmiyormuş.
Denizaltıların tarihi
Su altında çalışan bir gemi yapmak ve bunu sinsice kullanmak için çizilen planların geçmişi 500 yıl önceye kadar gidiyor. Bunlar modern zamanlar planları, bir de bunların daha tarihî olanları var tabii. Mısır’daki Nil Vadisi’nde bulunan çizimler, bilinen en eski denizaltı yolculuklarını anlatıyor; Mısırlı ördek avcıları, ağızlarında borular su altında sessizce ilerlerlermiş. Antik Yunanistan’da savaşlar sırasında bu şekilde limanlardaki gemilerin altına delik açılırmış. Büyük İskender’in denizaltı benzeri araçları varmış. Yazıtlarda sadece içindeki savaşçıyı kuru tutan, içinde ışık olan ve pencereli bir varilden bahsedilse de bu bize bayağı bir denizaltı gibi göründü.
Denizin altında istediğiniz yere giden bir cihazın ilk kez düşünülüşü ise 1578’de gerçekleşmiş. William Bourne adlı İngiliz bir denizci, tamamen su geçirmez (haliyle), batıp çıkabilen ve istediğiniz gibi yön verebildiğiniz bir fıçı tasarlamış. Daha doğrusu öngörmüş, herhangi bir tasarım çizmemiş. Yapılsaymış gemisini batırmak için pedallarla açılan odaya su doldurmak, yükseltmek için de odaların içindeki suyu pedallarla dışarı atmak gerekecekmiş.
Yapılan ilk denizaltı taşıtını 1620’de Cornelius Van Drebbel İngiltere’de imal etmiş. O zamandan kalan belgelere göre birkaç yolcu, birkaç saat boyunca Thames Nehri’nin altında gezinmiş. Biraz fazla “birkaç” ve biraz az “gerçek” var değil mi? Bu gemi hakkında ne bir çizim ne de nasıl çalıştığına dair bir açıklama var. Yazılan tek şey, geminin oksijen ihtiyacının yüzeye uzanan borularla sağlandığı.
1653’te Belçikalılar, düşmanlara saldırmak için denizaltı fikrinin işe yarayacağını düşünmüşler. Teknoloji o an için batan bir geminin bir daha çıkmasına izin vermediği için yarısı yüzeyde kalan “Rotterdam Boat”u yapmışlar. Bir günde yüzlerce İngiliz gemisini batıracaklarını hayal ediyorlarmış.
1680’de İtalyan Giovanni Borelli bir denizaltı planı çizmiş ve herhangi bir kanıt olmamakla birlikte iddialara göre inşaa etmiş. Çizimlerine bakılırsa gemiyi batırmak için çekilen ve sonra dışarı atılan suyun hareketini kol gücüyle çalışan bir pompa sağlıyormuş. 1729’da İngiliz marangoz Nathaniel Symons, 45 dakika boyunca su altında kalıp tekrar yüzeye çıkabilen bir gemi yapmış.
Denizaltı tarihinin en önemli halkalarından biri, David Bushnell’e ait. “Kaplumbağa” adlı yumurta şeklindeki tek kişilik denizaltı, hem ilk Amerikan denizaltısı hem de savaşta kullanılan ilk denizaltı olma özelliğini taşıyor. 1776’da İngiliz gemisi HMS Eagle’a Kaplumbağa ile saldırılmış ve başarısız olunmuş. Kaplumbağa, elle çevrilen bir pervane ile çalışıyor, hedefin altına gelip büyük bir matkapla delik açıyor, bu deliğe saatli bombalar bırakabiliyormuş. Batmak için kullanılan su, bir el pompası ile tahliye ediliyormuş. Oksijen kaynağı olmadığı için en fazla yarım saat su altında kalabiliyormuş.
Peki denizaltılar nasıl çalışır?
Denizaltıların batırılmasını sağlayan teknik, ilk geminin yapılışından beri bilinen ve işe yaradığı istisnasız her seferinde kanıtlanan tekniktir, yani geminin içine su soldurmak. İçine su dolunca batmayan bir gemi henüz olmamıştır, asıl problem batan gemiyi su yüzüne geri çıkartmaktır.
Denizaltının batması için suyun kaldırma kuvvetini yenmek gerekir, bunun için de “kontrollü batırma” olarak bilinen bir operasyon gerçekleştirilir. Denizaltılar, iç içe geçmiş iki gemidir. Dışarıdan görünen dış kabukla içeride insanların bulunduğu hacim arasında balast tankları bulunur, bu tanklara doldurulan su ile geminin kütlesi artırılır ve denizaltı batar.
Denizaltı yüzeydeyken bu balast tankları havayla doludur yani bir anlamda geminin yoğunluğu sudan düşüktür, haliyle suyun kaldırma kuvveti baskın çıkar ve gemi yüzer. Denizaltıyı batırmak için balast tanklarının vanaları açılır, içerideki hava dışarı çıkarken tankların içine su dolar. Geminin kütlesel yoğunluğu artıp suyun yoğunluğunu geçtiği zaman denizaltı batmaya başlar. Gemiyi tekrar yüzeye çıkarmak için bu tankların içine hava basılır, basınçlı hava yüzünden tanklardaki su dışarı çıkmak zorunda kalır ve gemi yükselir. Dalış ve yükselişin dilenen açılarla gerçekleşmesi için geminin kuyruğunda bulunan kanatlar kullanılır. İstenen derinliğe ulaşıldığında bu kanatlar sayesinde geminin yüzeye paralel konuma gelmesi sağlanır.
Modern denizaltıların ilki kabul edilen Kaplumbağa, bundan 229 yıl önce eylül ayında ilk seferine çıktı. Biz de bu fırsatı kollayıp denizaltıların tarihine ve modern denizaltıların nasıl çalıştığına bir göz attık. Meğer oku oku, yaz yaz bitmiyormuş.
Denizaltıların tarihi
Su altında çalışan bir gemi yapmak ve bunu sinsice kullanmak için çizilen planların geçmişi 500 yıl önceye kadar gidiyor. Bunlar modern zamanlar planları, bir de bunların daha tarihî olanları var tabii. Mısır’daki Nil Vadisi’nde bulunan çizimler, bilinen en eski denizaltı yolculuklarını anlatıyor; Mısırlı ördek avcıları, ağızlarında borular su altında sessizce ilerlerlermiş. Antik Yunanistan’da savaşlar sırasında bu şekilde limanlardaki gemilerin altına delik açılırmış. Büyük İskender’in denizaltı benzeri araçları varmış. Yazıtlarda sadece içindeki savaşçıyı kuru tutan, içinde ışık olan ve pencereli bir varilden bahsedilse de bu bize bayağı bir denizaltı gibi göründü.
Denizin altında istediğiniz yere giden bir cihazın ilk kez düşünülüşü ise 1578’de gerçekleşmiş. William Bourne adlı İngiliz bir denizci, tamamen su geçirmez (haliyle), batıp çıkabilen ve istediğiniz gibi yön verebildiğiniz bir fıçı tasarlamış. Daha doğrusu öngörmüş, herhangi bir tasarım çizmemiş. Yapılsaymış gemisini batırmak için pedallarla açılan odaya su doldurmak, yükseltmek için de odaların içindeki suyu pedallarla dışarı atmak gerekecekmiş.
Yapılan ilk denizaltı taşıtını 1620’de Cornelius Van Drebbel İngiltere’de imal etmiş. O zamandan kalan belgelere göre birkaç yolcu, birkaç saat boyunca Thames Nehri’nin altında gezinmiş. Biraz fazla “birkaç” ve biraz az “gerçek” var değil mi? Bu gemi hakkında ne bir çizim ne de nasıl çalıştığına dair bir açıklama var. Yazılan tek şey, geminin oksijen ihtiyacının yüzeye uzanan borularla sağlandığı.
1653’te Belçikalılar, düşmanlara saldırmak için denizaltı fikrinin işe yarayacağını düşünmüşler. Teknoloji o an için batan bir geminin bir daha çıkmasına izin vermediği için yarısı yüzeyde kalan “Rotterdam Boat”u yapmışlar. Bir günde yüzlerce İngiliz gemisini batıracaklarını hayal ediyorlarmış.
1680’de İtalyan Giovanni Borelli bir denizaltı planı çizmiş ve herhangi bir kanıt olmamakla birlikte iddialara göre inşaa etmiş. Çizimlerine bakılırsa gemiyi batırmak için çekilen ve sonra dışarı atılan suyun hareketini kol gücüyle çalışan bir pompa sağlıyormuş. 1729’da İngiliz marangoz Nathaniel Symons, 45 dakika boyunca su altında kalıp tekrar yüzeye çıkabilen bir gemi yapmış.
Denizaltı tarihinin en önemli halkalarından biri, David Bushnell’e ait. “Kaplumbağa” adlı yumurta şeklindeki tek kişilik denizaltı, hem ilk Amerikan denizaltısı hem de savaşta kullanılan ilk denizaltı olma özelliğini taşıyor. 1776’da İngiliz gemisi HMS Eagle’a Kaplumbağa ile saldırılmış ve başarısız olunmuş. Kaplumbağa, elle çevrilen bir pervane ile çalışıyor, hedefin altına gelip büyük bir matkapla delik açıyor, bu deliğe saatli bombalar bırakabiliyormuş. Batmak için kullanılan su, bir el pompası ile tahliye ediliyormuş. Oksijen kaynağı olmadığı için en fazla yarım saat su altında kalabiliyormuş.
Peki denizaltılar nasıl çalışır?
Denizaltıların batırılmasını sağlayan teknik, ilk geminin yapılışından beri bilinen ve işe yaradığı istisnasız her seferinde kanıtlanan tekniktir, yani geminin içine su soldurmak. İçine su dolunca batmayan bir gemi henüz olmamıştır, asıl problem batan gemiyi su yüzüne geri çıkartmaktır.
Denizaltının batması için suyun kaldırma kuvvetini yenmek gerekir, bunun için de “kontrollü batırma” olarak bilinen bir operasyon gerçekleştirilir. Denizaltılar, iç içe geçmiş iki gemidir. Dışarıdan görünen dış kabukla içeride insanların bulunduğu hacim arasında balast tankları bulunur, bu tanklara doldurulan su ile geminin kütlesi artırılır ve denizaltı batar.
Denizaltı yüzeydeyken bu balast tankları havayla doludur yani bir anlamda geminin yoğunluğu sudan düşüktür, haliyle suyun kaldırma kuvveti baskın çıkar ve gemi yüzer. Denizaltıyı batırmak için balast tanklarının vanaları açılır, içerideki hava dışarı çıkarken tankların içine su dolar. Geminin kütlesel yoğunluğu artıp suyun yoğunluğunu geçtiği zaman denizaltı batmaya başlar. Gemiyi tekrar yüzeye çıkarmak için bu tankların içine hava basılır, basınçlı hava yüzünden tanklardaki su dışarı çıkmak zorunda kalır ve gemi yükselir. Dalış ve yükselişin dilenen açılarla gerçekleşmesi için geminin kuyruğunda bulunan kanatlar kullanılır. İstenen derinliğe ulaşıldığında bu kanatlar sayesinde geminin yüzeye paralel konuma gelmesi sağlanır.
Bu mesaj Can tarafından düzenlendi (26-12-2008 22:25 GMT+2 saat, ago)
__________________
FORUMUMUZ VE LİNKLERİMİZ HERKESE AÇIK! BİZE DESTEK VERENLERE TEŞEKKÜRLER!
HER TÜRLÜ KONUDA İLETİŞİME GEÇEBİLİRSİNİZ!
FACEBOOK http://www.facebook.com/huseyincancalisan
LimeWire Çalışan Sorunsuz Sürüm Burada!
İnternet Download Manager 5.19 Full Crack % 100 Çalışıyor Denendi
TIKLA İNDİR!!
FORUMUMUZ VE LİNKLERİMİZ HERKESE AÇIK! BİZE DESTEK VERENLERE TEŞEKKÜRLER!
HER TÜRLÜ KONUDA İLETİŞİME GEÇEBİLİRSİNİZ!
FACEBOOK http://www.facebook.com/huseyincancalisan
LimeWire Çalışan Sorunsuz Sürüm Burada!
İnternet Download Manager 5.19 Full Crack % 100 Çalışıyor Denendi
TIKLA İNDİR!!





