[Kayıt ol]   [Şifremi unuttum!
Kullanıcı adım:   Parolam:  
 
Yazar Mesaj   #18538  12-12-2009 16:31 GMT+2 saat  

moonlight


Admin


Tecrübe Puanı.: 96%
Ruh Hali: Neþeli
Mesaj 4213
Şehir: istanbul
Ülke:
Meslek: gecelerin adamı :))
Yaş: 36
Facebook'ta Paylaş
EDEBİYAT SOSYAL VE SİYASİ HAYAT İLİŞLKİSİ

Edebiyat ile sosyal hayat arasında ciddi bir bağ vardır.Sosyal ve siyasi hayat edebiyatın adeta besin kaynağıdır.Edebiyatçılar yaşadıkları sosyal ve siyasi düzende ortaya çıkan aksaklıkları edebi bir hale getirmeleri toplumun nabzını tutup bunu en iyi şekilde yansıtmaları beklenen birşeydir.Dönemin siyasi koşullarından zorluklarından ya da aksaklıklarından beslenen edebiyatçı bunu kendi uslubuyla edebileştirerek bizlere sunar.

Edebiyat düşünce hayatının vazgeçilmezidir. Düşünün ki düşüncesini açıklayacak birisi edebiyatı kullanmasın. Bu mümkün değildir.
Edebi eserlerin konusu siyasi ve sosyal hayatı da kapsar. Yazarlar dönemin siyasi ve sosyal hayatını eserine konu edinebilir.
Demek ki edebi eserler dönemin düşünce, sosyal ve siyasi hayatını yansıtır.insanların o dönemdeki yaşayışlarını, bulundukları durumu bizlere yansıtır.örneğin;kemal tahir in “esir şehrin insanları” adlı kitabı 1. dünya savaşında aydınların umutsuz koşullar altında,çıkplak elleriyle savaşı nasıl üstlendiklerini anlatan bir romandır.İşte bunun gibi geçmişi anlatan romanlar,belgeler, resimler,heykeller edebiyat ın sosyal düşünce,siyasi hayatla ilişkisi olduğunun kanıtıdır.

YENİLEŞME DÖNEMİ HAKKINDA

Yenileşme dönem 17. Yy ın sonundaki Karlofça (1699) antlaşması ile başlamıştır. Ancak 19 yy da hız kazanmıştır. Bu yüzden yenileşme dönemi 19 yy ı kapsamaktadır.
19. yüzyılda siyasi alanda yapılan yenilikler:
-Yönetim merkezi olan babıali güçlendirildi
-Meclis-i ahkam-ı adliye (mahkeme) kuruldu
-Yeni meclisler komisyonlar kuruldu
-Ceza ve ticaretle ilgili yasalar çıkarıldı, yabancılarında katıldığı karma ticaret mahkemeleri kuruldu.
-Padişahın yetkileri kısıtlandı yönetim yetkisi meclise verildi.
- Ülke vilayetlere sancaklara kazalara köylere ayrıldı valiler kaymakamlar görevlendirildi.

19. yüzyılda sosyal hayatta yapılan yenilikler
-Posta telgra teşkilatı kuruldu, haberleşmede gelişme sağlandı.
-Yeni yollar yapıldı, ilk demiryollarının yapımına başlandı.
-Belediyeler kuruldu
-İlk nüfus sayımı yapıldı (askere gidecekleri belirlemek için)
-Kıyafet değişikliği yapıldı, devlet memurlarına ceket gömlek fes giyme zorunluluğu getirildi.
-Halk avrupai yaşama özenmeye başladı, evlerde yurtdışından mobilyalar ve ev eşyaları kullanılmaya başlandı, eğlence şekilleri değişti.

19 yüzyılda askeri alanda yapılan yenilikler
-Yeniçeri ocağı kaldırıldı
-Nizam-ı cedid kuruldu
-Ordunun eğitim şekli değişti.
-Ordu beş ordu şeklinde teşkilatlandırıldı.
-Askerlik süresi beş yıl olarak belirlendi.
-Askere alma işi kura ile yapılmaya başlandı.

19. yüzyılda eğitim alanında yapılan yenilikler
-İlk eğitim bakanlığı kuruldu (meclis-i maarif-i umumiye)
-Rüştiyelerin (ortaokul) sayısı arttırıldı.
-İlk kız rüştiyesi kuruldu
-Rüştiye üzerinde eğitim veren idadilerin ilki kuruldu.
-Robert koleji, galatasaray sultanisi, duşşafaka adlarında ilk özel okullar açıldı.
-Mektebi mülkiye (siyasal bilimler fakültesi) açıldı.
-Darülfünun (üniversite) kuruldu
-Avrupaya öğrenci gönderilip, öğretmenler getirildi.

Yapılan savaşlar ve bu savaşların sonuçları:
Boğazlar sorunu sonucu : Boğazların yönetimi Londra antlaşması ile Osmanlı'da kalacak barış zamanı boğazlar savaş gemilerine kapalı , ticaret gemilerine açık olacak.

Kırım savaşası ve sonucu : Rusya ie Paris antlaşması yapıldı.Ruslar karadenize giremeyecek. Osmanlı devleti avrupa devleti sayılacaktı.

Osmanlı ve Rus Savaşı sonucu : Romanya,kazdağı,sırbistan tam bağımsız olacak.Kars, batum ardahan ruslara bırakılacak.Teselya ruslara verilecek.Bosna-Hersek geçici olarak avusturyaya bırakılacak..

Sırp isyanı ve sonucu : isyan ruslar tarafından desteklendi.Bükreş antlaşması ile ayrılacak Edirne antlaşması ile iç işlerinde bağımsızlık berlin antlaşması ile tam bağımsızlık verildi..
Yunan isyanı ve sonucu : Edirne antlaşması ile tam bağımsızlık verildi

Mısır sonucu ve sorunu : Mısırın sorunu londra antlaşması ile Mehmed ali paşa'ya ve oğullarına bırakıldı.Mısır'ın dış işlerinde osmanlı devletine bağımlı olmasına ve vergi verilmesine karar verildi.

SADULLAH PAŞA HAKKINDA

Tanzimat devri devlet adamı ve şâir. 1838’de Erzurum’da doğdu. Babası çeşitli illerde vâlilik yapmış Esad Muhlis Paşadır. İyi bir tahsil gören Sadullah Paşa, babasının kontrolünde özel hocalardan Arapça, Farsça, Fıkıh, Akaid, Tabiiyye, Kimyâ ve Fransızca dersleri aldı.
1853’te ilk memuriyetine başlayarak, mâliye Vâridat Kaleminde vazifelendirildi. Üç sene kadar burada çalıştıktan sonra, Bâbıâli Tercüme Odasına geçti. Kısa zamanda memuriyette derecesi yükseldi ve sırasıyla Mesahib Kalemine (1866), Şûrâ-yı Devlet Maârif Dâiresi Başmuavinliğine (1868) ve ardından da Başkitâbetine (1870) geldi. Dîvân-ı Hümâyun Tercümanlığına (1871), Dîvân-ı Hümâyun Amedliğine ve Defter-i Hâkânî Nezâretine (1874), Temyiz Mahkemesi Reisliğine (1876), Ticâret Nezâretine ve Sultan Murâd’ın tahta geçmesiyle de Mâbeyn Başkâtipliğine (1876) tâyin edildi.
Sultan İkinci Abdülhamid Han zamânında, Bulgaristan Meselesini yerinde incelemek üzere Filibe’ye gönderilen komisyona başkanlık yaptı. Bu vazîfesini tamamladıktan sonra Berlin’e elçi olarak gönderildi. Buradayken Ayastefanos Antlaşması ile Berlin Kongresine ikinci murahhas olarak katıldı. Berlin’deki başarılı çalışmalarından dolayı vezirlik rütbesi verildi (1881). 1883’te Viyana Büyükelçiliğine tayin edildi. 1891’de Viyana’da intihar etti. Cenâzesi İstanbul’a getirilerek Sultan Mahmud Hanın türbesinin bahçesine gömüldü.
Sadullah Paşa, devlet adamlığı yanında edebiyatla da uğraşmıştır. Fakat yazdıklarının pek çoğu ele geçmemiştir. Yazdıklarının içinde en önemlisi On dokuzuncu Asır manzumesidir. Bu manzumede batının ilerlediği müspet ilimlere, Türklerin de ayak uydurması gerektiğini savunmaktadır. Sadullah Paşanın batı dillerinden yaptığı tercümelerin en meşhuru Göl adlı eseridir. Berlin Mektupları, Charlottenbourg Sarayı, Paris Ekspozisyonu, Cevdet Paşaya Mektup, bilinen eserleridir. Berlin Mektupları, Tanzimat devri seyahat edebiyatının ilk örnekleridir.

ONDUKUZUNCU ASIR

Bu manzume Sadullah Paşa’nın Avrupai fikirlerini ortaya koymaktadır. Sadullah Paşa bu manzumede on dokuzuncu asır medeniyetinin en mühim iki unsuru olan ilim ve tekniği yüceltmektedir.
Sadullah Paşa insan aklının kudretini yüceltiyor, yaptığı keşifler ve icatlar sayesinde Ortaçağ’ı aşarak yeni bir çağ yarattığını söylüyor. Sadullah Paşa’nın üslup bakımından çok zayıf olan bu manzumesinde şu fikirler ortaya konmaktadır.
1. İnsan aklının kudreti
2. Akıl ve tecrübe sayesinde meydana gelen ilim ve tekniğin Ortaçağ medeniyetine son vererek yeni bir devir açması,
3. Sosyal sahada eşitlik ve hürriyet fikirlerinin doğuşu,
4. Terakkiye iman
Dikkate değer bir nokta olarak, Sadullah Paşa, on dokuzuncu asır medeniyetinin Hıristiyanlığa aykırı olduğu halde, İslamiyet’in esası olan Allah’ın birliği fikrini teyit ettiğini söylüyor.
Manzume bu asırda düşünce ışıklarının en son noktaya eriştiğini belirterek başlıyor. Olmaz zannedilen bir çok şey bu asırda mümkün hale gelmişti. Yeni keşifler, eski kanaatleri alt- üst etmiştir. Kimyevi araştırmalar, madde hakkındaki görüşleri tamamıyla değiştirmiştir. Eskiden basit zannedilen şeylerin zor, zor zannedilen şeylerin basit olduğu görülmüştür. Bu asırda ilmin esası öğrenilmiştir. Mantığın yerini tecrübe almıştır. Tecrübe sayesinde birçok bilinmeyen bilinir hale gelmiştir. Eskiden mecaz olarak bilinenler gerçek, gerçek zannedilenler mecaz olmuştur. Eski bilgiler belki de temelinden yıkılmıştır. Astronomi, coğrafya, fizik ve kimya artık zihni kuruntulardan ve vesveselerden ibaret değildir. Nazari meseleler artık denemeye dayanmaktadır. Deneme nazari fikirler için tam bir senet vazifesi görür. Bu sebeple eski zanna dayanan fikirler kesin bilgiler olmaya başlamıştır. Bu asırda parlak akıllar gökyüzüne yükseliyor. Çekim kanunu adeta bir merdiven vazifesini görüyor. İnsan düşüncesi yerin derinliklerine de inebiliyor. Dünyanın yaratılışına ait ****ller din kitapları arasında değil yer tabakaları arasında araştırılıyor. Bilgi sayesinde elektrik, ziya, buhar, mıknatıs, insanın elinde bir hareket unsuru oluyor. Işık eskiden sanatkârlar tarafından haberciye benzetilirken bu gün gerçekten bu işi görüyor. Ses mesafelerin tayininde sadık bir haberci olmuştur. Buhar, karanlıkları aydınlatıyor. Elektrik dört bir tarafa haberler taşıyor. Buhar kuvveti karada ve denizde bir taşıma Hızır’ı oluyor. Bütün bu keşiflerin yapıldığı asır, evvelki asırlardan üstün olmakla övünse hakkı değil midir?
Bu yüzyılda artık eski çağlardan kalma efsanelerin bilgilerin hiçbir değeri kalmadı. Ne Hızır’ı ebedi hayata ulaştırdığı söylenen “çeşme-i hayvan”, ne bütün hastalıkları iyi eden “daru-yı sührab”, ne efsun nüshası, ne müneccimlerin yıldızlarla insan talihi arasında bulduğu ilişkiler,”nahs-ı kıran” ve “sa’d-ı tevali” ne remil ve kehanet, ne cifriyat kaldı. Artık ne hüma kuşunun mutluluk getirdiğine ne de baykuşun uğursuzluğu haber verdiğine inanılıyor. Ne Atlas omuzlarında gökyüzünü taşıyor ne Zühre yıldızı bir tanrı. Eflatun’un fikirleri kâinatın yaradılışı için bir esas olarak görülmüyor. 19. asrın ilmi bütün bu batıl inançları yıktı. Tanrı’nın birliği fikri bu asrın felsefesine temel oldu.
Akıl Tanrının birliği fikrini ispat ettiği için bütün milletler birlik yolunu tutuyorlar. Hak ve vazifenin sınırları tespit edildi artık insanlar ne birbirlerini zorlayabilir ne de üstün olmakla ezebilirler. Şahısların haklar artık kanunlar tarafından korunuyor. Cemiyet hayatına başka bir düzen verildi. Ne Amr Zeyd‘in (Ali Veli’nin) esiri, Ne Zeyd Amr‘ın (Veli Ali’nin) efendisi. Kanunlar eşitlik prensibine göre yapılıyor. İlmin yayılması zihinleri aydınlattı. Matbuatın feyizleri noksanları tamamladı. Bütün bu yenilikler maalesef doğudan değil batıdan doğdu. Doğu artık söndü. Ne Türkiye’nin, ne Arabistan’ın ne Herat’ın şöhreti kaldı. Zaman terakki zamanı, cihan, ilim cihanı. Böyle bir asırda topluluklar hiç cahil yaşayabilir mi?
Bu manzumede bizi ilgilendiren taraf onun doğan bir âlem ile çöken bir âlemi, derli toplu bir şekilde karşılaştırarak bizlere sunmasıdır. Burada on dokuzuncu asrın ilim ve tekniğine hayran ortağı küçümseyen bir zihniyetle karşılaşıyoruz. Akla, tecrübeye ve insana karşı derin bir inanç var.
Manzume dili bakımından eskidir. Hemen hemen şairane bir özellik taşımaz. Divan edebiyatının bütün edebi sanatlarından sıyrılmıştır. Bu sebeple de çıplak ve kuru bir fikir ifadesinden ileri gidememiştir. Doğal bir gazete makalesinin şiire sokulmuş hali gibidir. Şiir, fikir yanında feda edilmiştir. Düşünceleri vereceğim diye şiire önem verilmemiştir. Bu sıralarda da pozitivizmi ve materyalizmi aşırı derecede savunan Beşir Fuad, yalnız Divan edebiyatına karşı değil, Tanzimat’tan sonra batılı romantikleri taklit eden yazarlara karşı da şiddetle hücum edecektir. Beşir Fuad ile Sadullah Paşa sadece dünya görüşleri olarak değil ölümleri ile de birbirlerine benzerler. İkisi de intihar eder.

3. SELİM DÖNEMİ YENİLKİKLERİ

Nizam ı Cedit adında bir ordu kuruldu
Nizam ı Cedit ordusunun masraflarını karşılamak için İrad ı Cedit hazinesi kuruldu
Batıdan uzman kişiler getirildi
Askeri alanda batı tarzında yeni okullar açıldı.
Avrupada ilk daimi elçilikler kuruldu.
Resmi devlet matbaası kuruldu.
Fransızca devletin ilk resmi yabancı dili olarak kabul edildi.
Merkeze bağlı eyaleteler yeniden düzenlendi.


Tanzimat Edebiyatının Genel Özellikleri

Tanzimat Edebiyatı, bir kültür ve siyasi hareketin sonucu olarak ortaya çıkmış bir edebi akımdır. 3 Kasım 1839&񗝢da Reşit Paşa tarafından ilan edilen ve Gülhane Hattı Hümayunu da denilen yenileşme beratının yürürlüğe konmuş olmasından doğmuştur. Bu olay daha sonraları Tanzimat Fermanı olarak adlandırılacak,gerek siyasi alanda gerek edebi ve gerekse toplumsal hayatta batıya yönelmenin resmi bir belgesi sayılacaktır. Edebiyat Tarihçilerimizde 1839 yılını Tanzimat edebiyatının başlangıcı olarak kabul edeceklerdir.

19. yy. Osmanlı İmparatorluğu’nda artık gerileme ve çöküş devrinin başladığı dönemdir. Ardı ardına alınan yenilgiler, geniş Osmanlı topraklarında birbiri ardına gelen isyanlar, yönetimi bir arayış içine çekmiş, III. Selim devrinde ilk kez orduda yapılan ıslahat hareketleri ile Avrupa’nın teknik ve kültürel üstünlüğü karşısında imparatorluk yönünü batıya çevirmek zorunda kalmıştır. Gülhane Hattı Hümayunu’nun yürürlüğe konmuş olmasıyla her alanda bir yenileşme hareketi başlamıştır.

ZİYA PAŞA (1825-1880): Şiirleri içerik ve biçim açısından Divan edebiyatının özelliklerine uygunluk gösterir. Ancak hak, adalet, kanun gibi kavramları Ziya Paşa da kullanmıştır. Batılılaşmada şiirlerinden çok düşünceleriyle önem taşır. Hece ölçüsüyle de denemeler yapmıştır. En ünlü eseri ‘Terkib-i Bent’idir. ‘Harâbât’ adlı Divan şiiri antolojisinin önsözündeki düşünceleri nedeniyle Namık Kemal’in eleştirilerine hedef olmuştur.
Ziya Paşanın Osmanlı Gerilemesi Hakkındaki düşünceleri

Osmanlı devletinin Batılılaşmasını istiyordu..Osmanlı devletinin batıya ayak uydurmasını istiyordu..Hak,eşitlik,adalet gibi kavramları savunuyordu.Ve bunları yazdığı eserlerde dile getiriyordu.

OSMANLIYI ETKİLEYEN KAVRAM VE DÜŞÜNCE AKIMLARI

Bilim, Hukuk, Teknik, Rönesans, Reform, Potivizm

OSMANLI DEVLETİ NİN BATI KARŞISINDA ASKERİ BAŞARIZLIKLARIN NEDENİ
Osmanlı Devleti 16. Yy ın sonuna kadar çok güçlü bür devlet olduğu için batıya yönelmeyi kabul etmemiştir. Batıyı küçümsemiştir. Buna rağmen batı sürekli gelişmiştir. Bu yüzden batı ordularının karşısında askeri başarısızlık yaşamıştır. Kısaca yaşanan gelişmeleri takip edememesi bilim ve teknik alana geri kalmasıdır.

TANZİMAT EDEBİYATINDA İLKLER

İlk resmi gazete : Takvim-i Vekayı (1831
İlk yarı resmi gazete : Ceride-i Havadis (1840)
İlk özel Türkçe gazete : Şinasi, Agah Efendi, Tercüman-ı Ahval (1860)
İlk mizahi gazete : Teador Kasap, Diyojen (1870
İlk eleştiri : Namık Kemal, Tahrib-i Harabat....
İlk makale : Şinasi, Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi
İlk yazılan tiyatro : Şinasi, Şair Evlenmesi (1859
İlk oynanan tiyatro : Namık Kemal, Vatan Yahut Siliste
İlk yerli roman : Şemsettin Şinasi, Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat (1872)
İlk çeviri roman : Yusuf Kamil İlk edebi roman : Namık Kemal, İntibah (1876) Paşa, Terceme-i Telemak(Fenelon 1859

Sorular

1.Yenileşme dönemini hazırlayan faktörler nelerdir?
2.19.yy’da Osmanlı Devleti’nin askeri alandaki yenilikleri nelerdir
3.Osmanlı Devleti’nin yenileşme hareketi hangi döneme kapsamaktadır?
4.İlk çeviri roman hangisidir? Kimin tarafından çevrilmiştir?
5.Tanzimat Edebiyatında I.dönem ve II. dönem sanatçıları kimlerdir?
6.Tanzimat’ın ilanından sonra edebiyatımızda hangi edebi türlerin görülmeye başladığını söyleyiniz.
7.Tanzimat döneminde tanınmış edebiyatçılar nasıl yetişmiştir?
8.Tanzimat döneminde Gazetelerin çıkış tarihi nedir? Kimler tarafından çıkarılmıştır?
9.Tanzimat’ı hazırlayan nedenler nelerdir? Devrelere ayrılmasındaki hususlar nelerdir?
10. III. Selim ile başlayan yeniliklerle Tanzimat yeniliğini karşılaştırınız.
11.Tanzimatla birlikte edebiyatımıza giren türler nelerdi? Bunların karşıtları nelerdir?
12. Batıdaki Rönesans ile Tanzimat hareketinin benzer ve farklı yönleri nelerdir?
13.Ali Suvai, Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Abdülhak Hamit Tarhan
yukarıdaki kişilerin
a) edebiyatımıza getirdiği yenilikler
b)kişilerin edebi yönü
c)kullandıkları dil
ç)eserleri ve özellikler nelerdir?
14.Şinasi ve Ali Süavi’nin savundukları düşünceler nelerdir?



Cevaplar

1.17. ve 18. yy'da yapılan ıslahatlar; Osmanlı devletinin kötüye gidişini durduramadı. Bu yüzden 19.yy'da Avrupa tarzı köklü yenilikler yapılmıştır.
Her alanda -askeri, hukuki,ekonomik,sosyal,eğitim ve yönetim- yenilikler yapılmıştır.

2.19.yy'da Osmanlı Devletinde askeri alanda yapılan yenilikler;
—Yeniçeri ocağı kaldırıldı
-Nizam-ı Cedid kuruldu
-Ordunun eğitim şekli değişti.
—Ordu beş ordu şeklinde teşkilatlandırıldı.
—Askerlik süresi beş yıl olarak belirlendi.
—Askere alma işi kura ile yapılmaya başlandı.

3.Osmanlı Devleti'nde Yenileşme Hareketi 17.yy'ın sonundaki Karlofça Antlaşması ile başlamıştır.3 Kasım 1839'da Gülhane Hatt-ı Hümayunu'na değin devam etmiştir.

4.İlk çeviri roman: Yusuf Kamil Paşa/ Fenelon'dan Telemak/ 1859

5. 5) 1. Tanzimat Devri Türk Edebiyatı sanatçıları

Şinasi (1826–1871):

Ziya Paşa (1829–1880):

Namık Kemal (1840-1888):

Ahmet Mithat Efendi (1844-1912):

Şemsettin Sami (1850-1904):

Ahmet Vefik Paşa (1823-1891):

2. dönem sanatçıları

Abdülhak Hamit Tarhan

Recai zade Mahmut Ekrem

Sami Paşazade Sezai

Nabi zade Nazım

Muallim Naci

6.Gazete ile birlikte makale, fıkra gibi türlerle roman, hikâye ve tiyatro gibi türler de Tanzimatla birlikte ortaya çıkan edebi türlerdir.

7.Tanzimat dönemi yazarları;
Yüzünü her alanda batıya dönen, batıyı kendine örnek alan zihniyete sahiptirler.
Aydın toplumu oluştururlar.
‘Sanat, toplum içindir.’ anlayışını benimsemişlerdir.
Fransızca dil bilginlikleri vardır.
Her biri Gazete etrafında toplanmıştır.

8.İlk resmi gazete: Takvim-i Vakayi (1831)
Yarı resmi gazete: Ceride-i Havadis (1840) : İngiliz William Churchill
İlk özel gazete: Tercüman-ı Ahval (1860) : Agâh Efendi
Tasvir-i Efkâr (1862) : Şinasi
Ayine-i Vatan (1866) : Eğribozlu Mehmet Arif Bey
Muhbir Gazetesi (1866) : Ali Suvai
Terakki Gazetesi (1868) : Ali Raşid ve Filip Efendi
Mümeyyiz Gazetesi (1868) : Sıtkı Efendi
İbret Gazetesi (1870) : Ahmet Mithat Efendi-Namık Kemal-Ebüzziya Tevfik
Musavver Gazetesi (1872)
Tercüman-ı Hakikat (1878) : Ahmet Mithat Efendi
Mizan Gazetesi (1886)
İkdam Gazetesi (1894) : Ahmet Cevdet

9. Türk Edebiyatı, 19.yy’ın 2. yarısından itibaren yönünü Batı’ya çevirir, İslam kültürü etkisinde gelişen Divan Edebiyatından uzaklaşır. Devlet ve toplum hayatındaki değişiklikler bir süre sonra edebiyata da yansır; Batı kültürüyle yetişen yeni kuşaklar, eski edebiyatın yeni hayatı anlatmaya elverişsiz olduğunu öne sürerler ve Batı edebiyatlarını örnek alan bir dönemi başlatırlar.

Tanzimat Edebiyatı’nın devrelere ayrılmasındaki hususlar: Sanatçıların özellikle Fransız edebiyatından etkilenerek getirdikleri yenilikler ve sanat anlayışı.

10. III. Selim’in yenilikleri sadece Askeri alanda yapılmıştır. Ancak Tanzimat Edebiyatındaki yenilikler: Hukuksal, yönetim, askerlik, eğitim, ekonomi, siyasal, kültürel ve edebi alanda gerçekleşmiştir.

11. Gazete ile birlikte makale, fıkra gibi türlerle roman, hikâye ve tiyatro gibi türler de Tanzimatla birlikte ortaya çıkan edebi türlerdir.

12. Batıdaki Rönesans ile Tanzimat hareketinin benzer yönleri :
Halka yönelik uygulamalar vardır.
Kralın yetkileri kısıtlanmıştır.
Yenilikçi ve özgürlükçüdür.

Batıdaki Rönesans ile Tanzimat hareketinin farklı yönleri :
Batıdaki Rönesans halkın isteği ile Tanzimat hareketleri devlet adamları isteği ile gerçekleştirilmiştir.

13.Ali Suvai  Bununla ilgili elimde yeterli not yok kusura bakmayın 

1839–1878 yılları arasında yaşamış Tanzimat edebiyatçısıdır.
Osmanlı birliğine inanmış ve daha çok İttihat-ı İslam ideolojisini savunmuştur.
Eserleri: Muhbir, Tasvir-i Efkâr, Vakit, Basket, Müsavat, Ruzname-i Ceride-i Havadis, Londra’da Hürriyet Gazetesi ile çıkardığı Muhbir.

Ali Süavi’nin bunların dışında kitap ve risale halinde yayımlanan eserleri de vardır.

NAMIK KEMAL (1840–1888)
* Vatan şairimizdir.
* Toplumcu bir sanat çizgisindedir.
* Vatan, millet, özgürlük kelimelerini edebiyatta ilk kullanan kişidir.
* Tiyatroları oldukça ses getirmiştir. Tiyatroyu bir eğlence ve halkı bilinçlendirme aracı olarak görmüştür.
* Romantizmin etkisindedir.
* Eserleri: ilk tarihi romanımız; CEZMİ
İlk edebi romanımız; İNTİBAH
Tiyatroları: Vatan yahut Silistre, Zavallı Çocuk, Gülnihal, Kara Bela, Celalettin Harzemşah
Eleştiri eserleri: Renan Müdafenamesi, Tahrib-i Harabat (Ziya Paşa’ya karşı)
İrfan Paşa’ya Mektup, Takip
Diğer eserleri: Kanije, Silistre Muhasarası, Osmanlı Tarihi, Büyük İslam Tarihi, Evrak-ı Perişan

ZİYA PAŞA (1825–1880)
* İlk edebiyat tarihi taslağı sayılan “Harabat” eserini yazmıştır.
* Halk şiirinin ve dilinin gerçek edebiyatımız olduğunu belirten “Şiir ve İnşa” adlı makalesini yazmasına rağmen kendisi böyle davranmamıştır.
* Biçimce eski içerikçe yeni olmaya gayret göstermiştir.
* Terkib-i bent, terci i bent’leri meşhurdur.
* Birçok dizesi halk arasında atasözü gibi kullanılmıştır.
* Eserleri: Zafer name, Harabat, Eş’ar-ı Ziya, Defter-i Amal, Terkib-i Bent, Terci-i Bent


ABDULHAK HAMİT TARHAN ( 1852–1937)
* Edebiyatımızın en bireysel şairlerindendir.
* Batılılaşma hareketinin asıl öncüsü olarak kabul gördüğü için kendisine “şairi azam”(büyük şair) lakabı verilmiştir.
* Gözlem ve izlenimleriyle şiir yazmıştır.
* Düşünen adamdan çok yapan adam özelliği taşımaktadır.
* Tiyatroları oynanmaya uygun değildir.(Macera-ı Aşk, Sabru Sebat, içli Kızlar, Finten, Nesteren, Liberte)
* Romantizmin etkisinde, metafizik konuları, ölüm, aşk gibi temalar içeren eserler vermiştir.
* Makber, **ü, Bunlar O’dur, Hacle, Garam, İlham-ı Vatan şiir kitaplarıdır.

14. Şinasi'nin düşünceleri

Şinasi, 1839 Fermanı ile başlayan yeni dönemin ilk ve önemli kişilerinden biri olmuştur. 1849 yılında Fransa’ya gitmiş ve orada çok çeşitli konularda çalışmıştır. Fransa’da gördüğü çağdaş gazetecilik üzerinde düşünmüş ve bir gazetenin nasıl olması gerektiğini yıllarca kafasının içinde oluşturmuş, batı gazeteciliği ile bağdaştırmıştır. Resmi görevlerinin yanında yazımla ilgilenmiş, Fransız şiirinden çeviriler yapmıştır. Daha sonraki yıllarında ise büyük bir sözlükle uğraşmıştır.

Şinasi, bütün bu yıllar boyunca yaptığı çalışmaların pek azını yazıya dökmüştür fakat birçok konuda bir şey yazmamıştır. Sözgelişi, ilk Paris yaşamı ile ilgili olarak, bir iki mektup dışında fazla bir şey bilmiyoruz. 1865 yıllındaki kaçışı üzerine de kendi kaleminden çıkmış herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. İkinci kaçışında ne yapmış, nasıl yaşamış, nasıl geçinmiştir? Bütün bunlar bilinemiyor. Yazılı bazı bilgilerinde gerçekle ilgisi bulunmadığı zamanla anlaşılmaktadır. Birçok nokta karanlıkta kalmıştır.

Şinasi’nin yapıtlarının sayısı da fazla değildir.


Ali Süavi’nin düşünceleri

Osmanlı birliğine inanmış ve daha çok İttihat-ı İslam ideolojisini savunmuştur.


Tanzimat Dönemi Edebiyatı
* sanat toplum içindir görüşü benimsenmiş ve yapıtlarda bu düşnce uygulanmaya çalışılmıştır.
* dilde sadeleştirme savunulmuştur
* fransız edebiyatı örnek alınmıştır
* romantizmin etkisinde kalınmış ve bu akımın belirgin özellikleri yapıtlarda işlenmiştir
* hece ölçüsü ve halk edebiyatı savunulmuştur.
* şiirde estetik güzellik değil içerik önplana çıkmıştır. Şiir düşünceyi aktarmakda kullanılan bir araç durumundadir
* şiirde eski biçimler içerisinde yeni konular işlenmiştir
* bu dönemde yazılan romanlar, roman tekniği bakımından oldukça zayıftır. uzun betimlemelere ve beklenmedik raslantılara yer vermiştir. Zaman zaman romanın akışı durdurulur ve okuyucuya bilgi verilirdi
* noktalama işaretleri ilk defa bu dönemde kullanılmıştır.
* sanatçıların en büyük özelliklerinden biride devlet adamı ve siyasetin içinde olmalarıdır.
* tiyatro ve gazeteyi toplumu aydınlatma amacı olarak görmüş ve toplumcu bir çizgi tutmuşlardır.
* kendi arasında birinci ve ikinci dönem olarak ayrılır.
* hak, adalet, vatan kelimeleri ilkde defa bu dönemde kullanılmıştır.
* tanzimat fermanının ilanından sonra bu edebiyatın tohumları serpilmeye başlanmıştır.

Şinasi

* Türk edebiyatında yeniliğin öncüsüdür. Asıl adı İbrahimdir.
* Tercüman-ı Ahval, Tasvir- i Efkar gazetelerini çıkarmıştır.
* Noktalama işaretlerini ilk olarak kullanmıştır.
* İlk makaleyi ( Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi) ve ilk tiyatroyu yazmıştır (şair evlenmesi)
* yapıtlarını halkın kolayca anlayabileceği bir dilde kaleme almıştır
* didaktik yazılarıyla tartışma örneklerini ve eleştirilerini tek başına çıkardığı Tasvir- i Efkar gazetesinde yayımlamıştır.
* divan şiirindeki birim güzelliği yerine konunun şiirin tam***** sindirilmesin, benimseyip konu birliğine ve bütün güzelliğine önem vermiştir
* şair evlenmesi, müntehabat-i eşar, durub-i emsal-i osmaniye, tercüme-i manzume, tercüman-i ahval muhaddimesi eserlerine örnek gösterilebilir.



Ali Suavi
* türk düşünürü ve yazarıdır
* muhbir gazetesinde yazılar yazmıştır
* Londra`da Muhbir, Paris`te Ulum gazetelerini yayınlamıştır.
Ali Suavi ve Şinasinin Farklı ve Ortak Yönleri
* Şinasi ve Ali Suavi`nin batının sosyal ve kültürel hayatında bulunmaları, gazetecilik yapmaları ve yenilikçi olmaları bakımından ortaktırlar
* Şinasinin kültürel ve toplumsal değişimi gerçekleştirme çalışması Ali Suavi nin ise dini reform uğraşı iki yazarın farklı noktalarını oluşturur.
Namık Kemal

* Sanat yapıtının halk için yazılması ve gerçek ve tabiata uygun olması gerektiğini söylemiştir.
* Vatan şairi olarak anılır
* Yapıtlarında çoğunlukla vatan millet hürriyet gibi konuları işlemiştir
* Tahrib-i Harabat ve Takip eserlerinde eski edebiyatın yıkılması gereken yanlarını göstermiş ve yeni edebiyat üzerine görüşlerini açıklamıştır
* Dizelerinde düşüncelerini açık ve sade bir şekilde dile getiri
* eserlerinden ;
intibah : İlk edebi roman
cezmi : ilk tarihi roman
Celaleddin Harzemşah: okunmak için yazılan 15 per****k tiyatro
Vatan yahut Silistre : Sahnelenen ilk tiyatro oyunu
Akifbey, Zavallı Çocuk, Gülnihal, Karabela : tiyatro oyunları
Tahrib-i Harabat : İlk eleştiri
Barika-i Zafer, Evrak-ı Perişan, Devr-i İstila, Kanije Muhasarasi: Tarih konulu yapıtlarındandır.

Ziya Paşa
*Doğu kültürüyle yetişmiş sonrada batıya yönelmiştir.
* Yenilikçi düşünceleri vardır fakat bunlar yapıtlarında görülmez
* Kişiliğinde ve yapıtlarında bir ikilik vardır. Doğu ve Batı kültürü arasında bocalamıştır
* Şiir ve inşa makalesinde halk edebiyatını savunur ve divan şiirinin Türk şiiri olduğunu kabul etmez. Harabat adlı eserinde ise bunun tersini söyler.
* Dilde sadeleşmeyi savunmasına rağmen Arapça, Farsça sözcük ve tamlamalarla ağır bir dil kullanmıştır.
* Yazıda konuşma dilinin kullanılmasından yanadır
* Harabat : Türkçe, Arapça ve Farsça şiirlerden oluşan antoloji
* Zafername : üç bölümlük manzum bir yapıttır
* Eş'ar-ı Ziya, Külliyat-ı Ziya Paşa: Şiir kitabı
* Defter-i Âmal: çocukluk anılarını içerir
* Şiir ve İnşa, Rüya: Makale
* Emile : Çeviri

Serbest Fırka Hatıraları
* Nesnel yazılmıştır
* Yazılan dönemin özelliklerini gösterir
* Anı türünde yazılmıştır
* Çok partili hayata geçiş denemelerini anlatır
Yol Ayrımı
* roman
* Sanatsaldır (öznel)
* Bilgi vermekten çok sezdirmek için yazılmıştır.
* yazar hayallerini okuyucuya ulaştırmak ister
* 1930 lu yılların Türkiye sindeki çok partili hayata geçiş denemeleri anlatılır
Notlar
* Demokrasi sosyoloji ve siyaset bilimine aittir.
* edebi eser; sosyal, siyasi, düşünce ve edebiyat hayatından etkilenir.
* Edebi eser özneldir, edebi sanatlar vardır
* Felsefi eser nesneldir, sade bir dili vardır

ONDOKUZUNCU ASIR (Sadullah Paşa)
* Devrinde henüz yerleşmemiş, demokrasi, bilim gibi kavramlar kullanılmıştır
* 4-12. beyitler arasın da modern dünya görüşünü yansıtan ifadeler vardır. Pozitif bilimlerin hakim olmasını anlatır
* 13-17. beyitler arasında Ortaçağ geleneksel dünya görüşünü yansıtır. Skolastik düşüncenin izleri görülür.
* Ulaşılan sonuç 25. beyittedir

Osmanlı Devleti`nin Gerileme Sebepleri (Ziya Paşa)
* Osmanlı`nın geri kalış sebeplerini ortaya koymaya çalışmıştır
* Sultan Süleyman`dan sonra gelenlerin bilime önem vermemesi askeri başarısızlık, yönetimin bozulması gerilemenin sebeplerindendir
* Tanzimat Fermanı; Mustafa Reşit Paşa tarafından 3 kasım 1839`da Gülhane Park`ında ilan edilmiştir.
* Tanzimat Fermanının ilan edilmesindeki başlıca amaç Osmanlı Devleti`nin toprak bütünlüğünü korumak ve azınlukların hallarını koruma bahanesiyle Avrupa`nın iç işlerine karışmasını önlemekti. Bunun yanı sıra batıyta yöneliştir.
Notlar
* Yenileşme Döneminde; yapısal özellikleriyle eskiye bağlı nazım şekliyle yazılmıştır (kaside) eskilerden ayıran yönü teması ve işleniş biçimidir.
* Zihniyet devriminin temelinde yatan kavramlar ve düşünce akımları; Milliyetçilik, Rönesans, Demokrasi anlayışı, Pozivitizm, Eşitlik, İnsan Hakları ve Bireysel Özgürlük.
* Edebi metin sosyal, siyasi ve tarihi şartlardan yararlanılarak ortaya konur

Gazeteler
* Tasvir-i Efkar, Tercüman-ı Hakikat, Mizan : Halkın okuma alışkanlığının artmasında etkili olmuşlardır
* Musavver : Tercümelere yer vermiştir, ilk fotoğraflı gazetedir.
* Terakki : Haftada bir kadınlara özel gazete çıkartıyordu.
* Ayine-i Vatan : İlk resmi gazetedir
* Vekayi-i Tıbbiye: İlk mesleki gazetedir
* Ceride-i Havadis: Yarı resmi gazetedir
Notlar
* Tanzimat fermanıyla birlikte sosyal hayatta batılı bir tarz oluşmuştur.Dinin hakimiyet alanı daralmıştır. Özellikle Fransızc sözcükler batılı dillerden Türkçe`ye girmeye başlamıştır.Bunun yanında pekçok yeni türde edebiyatımıza girmiştir. İlk defa kanun fikri ortaya çıkmıştır ve yenilikler kanunla korunmuştur.
* Tanzimat Döneminde gazetenin işlevi halkı aydınlatmak bilgilendirmek ve yol göstermekti.
* Gazetenin batılı devletlerdeki işlevinin ve gücünün anlaşılmasıyla gazete çıkmştır.
* Tanzimat Fermanın 1839da ilan edilmesine karşın tanzimat edebiyatı 1860 da başlar.
* Tanzimat sonrası edebiyatımızda zevkten çok faydacılık önplandadır.
* Rönesans ve Tanzimat yenilik ve değişim açısından benzerlik gösterir. Fakat rönesans doğal bir gelişme gösterirken tanzimat devlet eliyle yapılmış ve yapay bi,r hareket olarak kalmıştır.
* Yenileşme döneminde toplumu bilgilendirmek ve eğitmek için makale fıkra gibi yazı türleri kullanılmıştır

MÜSAVAT (Ali Suavi)
* Kanun önünde herkesin eşit olduğu savunulmuş ve eşitlik teması işlenmiştir. Metindeki anlam birliğine sahip kümeler birleşmiş ve metni oluşturmuştur.
TERCÜMAN-I AHVAL MUKADDİMESİ (Şinasi)
* Teması gazetenin gerekliliğidir. Metindeki söz, sözgrubu ve yargı bu tema altında birleşmişlerdir.
* Şinasi, gazetenin gerekliliğini savunuyor böylelikle iç ve dış layları çeşitli bilimsel ve faydalı haberleri halka ulaştırabileceğini düşünmüştür.
* Tiyatro ve romana göre makale daha etkilidir. Çünkü daha sade, ciddi, etkili ve açıktır.
* Tercuman-ı ahbval mukaddimesi ve müsavat tanzimat döneminin sosyal yaşayışı ve gerçekliğiyle ilişkilidir.Çünkü o dönemde gazete ve gazetecilik ile tanzimat fermanıyla kanun haline getirilen eşitlik fikri mevcuttur.
* Bu iki metinde öğretici türdendir. Tanzimat döneminde yazılmıştır. Öğretici metin geleneğine bağlıdır.
* Yeni kavramlar; Eşitlik, kanun, bilim, hürriyet, milliyetçiliktir.Bunların kaynağı batı kültürüdür.

Tanzimat Dönemi Öğretici Metinlerinde;
* Hürriyet, eşitlik, kanun üstünlüğü, bilim ve teknikle ilgili konular işlenmiştir.
* makale fıkra gibi yeni türler kullanılmıştır
* toplumsal konular ve sorunlar işlenmiştir
* arapça ve farsca kelime ve tamlamalar kullanılmasına karşın dil sadeleşmiştir.
* sanat için sanat anlayışı yerine toplum için sanat anlayışı benmimsenmiştir.
* Nef'i nin kasidesi dönemin kaside geleneği devlet büyüklerini övme ve dönemin yapılan bahar eğlencelerinin geleneğini yansıtır.
* Hürriyet kasidesinde dönemin yönetiminin eleştirilmesi ve nazım şekli aynı kalması ama içeriğinin değiştirilmesi dönemin siyasi ve sosyal özellikleriyle ilişkilidir.
* Hürriyet kasidesinin yapı özelliklleri; 31 beyitten oluşmuştur, aa/ba/ca şeklindekafiyelenir.Mahlas yoktur. bölüm yerine konu bütünlüğü esastır.Arız ölçüsüyle yazılmıştır.
* Hürriyet kasidesi nin kasi nazım şekliyle yazılması divan şiiri geleneğinin devam ettiğini buna rağmen hürriyet gibi bir temanın işlenmesi nazım şeklinin içeriğinde değişklik yapıldığını gösterir.
11.sınıf türk edebiyatı çalışma kağıdı indir,11.sınıf türk edebiyatı çalışma kağıdı download,11.sınıf türk edebiyatı çalışma kağıdı indir,11.sınıf türk edebiyatı çalışma kağıdı çek,11.sınıf türk edebiyatı çalışma kağıdı,11.sınıf türk edebiyatı çalışma kağıdı performasn,11.sınıf türk edebiyatı çalışma kağıdı proje,11.sınıf türk edebiyatı çalışma kağıdı açıklama indir,11.sınıf türk edebiyatı çalışma kağıdı dosyası indir,11.sınıf türk edebiyatı çalışma kağıdı açıklama,11.sınıf türk edebiyatı çalışma kağıdı bul,11.sınıf türk edebiyatı çalışma kağıdı şube toplantıları öğrenci çalışma kağıtları

__________________
Gender_Bay Çevirimiçi durumu