[Kayıt ol]   [Şifremi unuttum!
Kullanıcı adım:   Parolam:  
 
Yazar Mesaj   #13553  20-04-2009 18:56 GMT+2 saat  

moonlight


Admin


Tecrübe Puanı.: 96%
Ruh Hali: Neþeli
Mesaj 4213
Şehir: istanbul
Ülke:
Meslek: gecelerin adamı :))
Yaş: 37
Facebook'ta Paylaş
Küreselleşme Ve Kültüre Etkileri

Küreselleşme; ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel alanlarda bazı ortak değerlerin yerel ve ulusal sınırları aşarak dünya çapında yayılması olarak tanımlanmaktadır.
“Küresel” (global) ve “küreselleşme” (globalizasyon) kavramı, 1980'lerde sıkça kullanılmaya başlanmış. 1990'lara gelindiğinde, bilim adamlarının önemini kabul ettiği bir kavram haline gelmiştir.
Küreselleşme; ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel alanlarda pek çok değişime neden olmakta ve bu değişimler doğrudan hayatımıza etki etmektedir.
Küreselleşme hareketleriyle dünyada insan hakları, demokrasi, eşitlik, güvenlik ve barış gibi kavramlar ön plana çıkmakta ve bu kavramlar toplumlarda gelişmektedir. Bu kavramlara aykırı hareket eden ülkeler, küresel bir mahkeme olan “dünya kamuoyu”nda yargılanmaktadırlar.
Önceleri ülkelerin üretimleri ve dış ticaretiyle, ekonomik boyutlu bir kavram olarak ortaya çıkan küreselleşme, daha sonraki yıllarda kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle siyasal, sosyal ve kültürel yapıları etkilemeye başlamıştır.
Son yıllarda teknolojik gelişmelerle, insanlar ve piyasalar hızlı bir şekilde etkileşmiş ve dünya bir değişim sürecine girmiştir. “Küreselleşme” dediğimiz bu ekonomik değişim sürecinin, zamanla her ülkeyi kapsayarak dünyanın büyük bir pazar haline gelmesi beklenmektedir.
Bilgiyi, sanatı, ahlâkı, inanışları, örf ve âdetleri, insanın içinde yaşadığı toplumdan kazandığı bütün kabiliyet ve alışkanlıkları kapsayan kültür, atalarımızdan miras bırakılan maddi-manevi değerler bütününden oluşmaktadır. Kültür, bir toplumun yaşama tarzı olup geçmişten gelenleri biriktirdiği toplumsal hafızasıdır.
Küreselleşme hiç kuşkusuz yalnızca ticaret, ekonomi, teknoloji, popüler kültür ve medya iletişim alanlarında değil, aynı zamanda düşünce alanında ve kültürel boyutta da görülmektedir.
Küreselleşme, tüm dünyayı saran bir ekonomik ve ticari eğilim olarak görünmekle birlikte, toplumların kültürleri üzerinde yozlaştırıcı etkileri olan bir kavramdır. Son yıllarda küreselleşmenin hep olumlu tarafları ele alınmakta olumsuz tarafları dikkate alınmamaktadır.
Küreselleşme, teknolojik ve iletişimdeki gelişmelerle hızlı bir gelişim içindedir. Sınırların kalkması, özgürlüklerin artması olarak da algılanan bu değişimler sırasında en önemli değerler yozlaşmaktadır.
Toplumun birbirine kenetlenmesini sağlayan kültürel değerlerinin yozlaşması ve yok olması toplumların ayakta durmalarını güçleştirir.
Batılı ülkeler, hegemonya oluşturmak için yıllarca misyonerlerle kendi kültürlerini sömürge ülkelerinin halkına benimsetme ve yayma yoluyla taraftar toplama faaliyetlerine devam etmişlerdir. 20. yüzyılın sonlarında ve günümüzde batılı ülkeler kendi kültürlerini daha kolay yol olan kitle iletişim araçlarıyla büyük bir hızla tanıtıp yaymaktadırlar. Böylece dünya, sosyal, ekonomik ve kültürel ilişkilerin hızla etkileşip değiştiği küresel bir köye dönüşmüştür.

OLUMSUZ ETKİLER
İletişim çağında kültürler arası etkileşme kaçınılmazdır. Kültürlerarası etkileşimin karşılıklı ve dayatma olmaksızın kendiliğinden oluşması, kültürel yapıyı olumsuz etkileyecektir.
Kültürümüzün güzelliklerinin değerlendirilip daha da gelişimi gerekirken, farkında olmadan bazı değerleri kaybetmekteyiz.
Hızlı gelişen iletişim ve etkileşimle, hâkim kültürler gündemde kalmaktadırlar. Bilgi paylaşımı bir kenara bırakılarak, kültür yozlaşması TV ve diğer iletişim araçlarıyla cazip şekilde topluma sunulmaktadır. Müzik, dil, eğlence ve benzeri unsurlarda meydana gelen yozlaşmalar yerel kültürleri yok etmektedir.
Küresel kültür ile düğünlerimizde “halay çekme” yerine “dans etme” giderek adet haline gelmiş ve kullanılan müzik aletleri de değişmiştir.
Yardımlaşma gibi insani değerler, komşuluk, misafirperverlik, alışveriş ve benzeri unsurlar olumsuz olarak etkilenmektedir.
Günümüzde birçok meslek terkedilmiş durumda olup günümüz insanı başka ülkelerdeki insanların yeteneğine ve bilgisine muhtaç duruma gelmiştir. Bu durum işsizliği arttırmakta ve maddi kayıplara yol açmaktadır.
Günümüz insanı çok az bir maddi menfaat elde ettiğinde, öz kültüründen ve kişiliğinden uzaklaşmaktadır. Bir yandan yerel kültürlerin yaşatılması ve canlandırılmasına çaba sarf ederken, diğer yandan değer yargılarımızın evrenselleşme yönünde yozlaşması bir çelişki oluşturmaktadır.
Kültürümüzün sözlü ürünleri bir zamanlar insanlarımızın hafızasında dilden dile, kulaktan kulağa ilerlemekteydi. Şimdi ise kitap, cd ve kasetlerde satın alınıp raflarda durmaktadır. Birilerinin satması, birilerinin satın almasıyla kültür yaşatılamamaktadır.
Küresel kültürün yaygınlaşma sürecinde insanımız yeni beslenme ve yeni giyim alışkanlıkları edinmiştir. Genç kuşak markası tanınmayan bir kot pantolonunu ya da tişörtü tercih etmemektedir. Adidas, Nike, Leke, Levis veya Benetton'dan giyinmenin, McDonald's da hamburger yemenin kendisine itibar kazandıracağını düşünmektedir. Marka tutkusu, küreselleşme sürecinde “asrın hastalığı” haline dönüşmüştür.
İngilizcenin gündelik konuşmalara kadar girmesi konuşmalarda yabancı sözcük sayısının artması, işyerlerine İngilizce isimlerin verilmesi küreselleşmenin olumsuz etkisine örnektir. teşhir salonu yerine “show room”, merkez yerine “center”, dükkan yerine “shop”, yıldız yerine “star”, kullanılması giderek yaygınlaşmaktadır.
Küresel kültür ile İnsanlar tek bir kültüre yönlendirilmek istenmektedir. Bu durum zamanla dünyamızı “tek bir kültüre” mahkûm edecektir.
Kültürel küreselleşmeyle, hayat tarzları giderek tekdüzeleşmiş, tüketim kültürü yayılmış, milli kültür zayıflamıştır.

NELER YAPILMALI
Atatürk döneminde, “Batı'nın kültüründen ziyade, tekniğini alma” önemsenmiştir.
Atatürk, “Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” diyerek dilde yapılan tahribatın insanları duygu ve düşünce birliğinden uzaklaştırıp sürü haline getireceğini, milli benliklerini eriteceğini vurgulamıştır.
Tamamen küresel kültüre bağlanmak veya kendi kültürü içine kalıp dünyayı tanımamak yerine uluslar kendi kültürel değerlerini kaybetmeden dünya değerleriyle bütünleşmelerini sağlamalıdırlar.
Canlarını düşmana siper yapan atalarımız aynı zamanda kültürün bozulmasına da izin vermemişlerdir. Birçok yiğidi kaybederek kazandığımız savaşlardan sonra işgalciler ve düşmanlar gibi yaşayıp düşünerek kültürel değerlerimizi kaybetmemeliyiz.
Sonuç olarak, dünyada ülkelerin küreselleşme sürecinin dışında kalması mümkün gözükmemektedir.
Dileğimiz kültürün, siyasal, sosyal ve ekonomik gelişmelere bağlı olarak dayatmaya maruz kalmadan sağlıklı değişip gelişmesidir.
Küreselleşen dünyada, kültürümüz yok olmamalıdır…

__________________
Gender_Bay Çevirimiçi durumu