[Kayıt ol]   [Şifremi unuttum!
Kullanıcı adım:   Parolam:  
 
Yazar Mesaj   #13170  14-04-2009 19:40 GMT+2 saat  

moonlight


Admin


Tecrübe Puanı.: 96%
Ruh Hali: Neþeli
Mesaj 4213
Şehir: istanbul
Ülke:
Meslek: gecelerin adamı :))
Yaş: 37
Facebook'ta Paylaş
Evlilik nedir?

Eşimle evlilik amacıyla görüştüğümüzde kendisine sorduğum ilk soru buydu. Bu soruya vereceği cevap benim için çok önemliydi. Bana göre evlilik; kadın ve erkeğin aynı çatı altında bir beraberlik oluşturarak pek çok şeyi paylaştıkları bir güzellikti. Ve bu güzelliğin en önemli iki unsuru kadın ve erkekti. Eşimden aldığım, "Evlilik, kadın ve erkeğin bir araya gelerek bir ömür boyu mutlu yaşayabilmesidir. Belli bir yaşa geldim, doğru insanla evlenmek, mutlu ve huzurlu bir yuva kurmak istiyorum." cevabı, ı7 yıldır sürdürdüğümüz evliliğimizin ilk adımıydı.(evlilik oyunu, mutlu evlilik) Evlenmek isteyen bir insan öncelikle "Ben niçin evleniyorum?" sorusunu kendisine sormalı ve amacını eş adayına açıklamalı. Çünkü evlilik her şeyden önce anlaşmadır. Ne istediğini bilen gençlerin yaptıkları evlilikler in çok iyi sonuçları olduğunu gözlemliyorum. Aksi halde beklentiler karşılanmıyor ve evlilikler hüsranla bitiyor. Evlenmek istediğiniz kişinin "Evlilik nedir?" sorusuna vereceği 'doğru' cevap, iyi kurulacak bir yuvanın temeline arılan ilk harçtır.(evlilik oyunu, mutlu evlilik) Kadın gözüyle evliliği tanımlamaya çalışırsak; çocuklukta farkında olmadan aldıkları programlardan önemli ölçüde etkilendiklerini görürüz. Türk filmlerindeki gibi beyaz atlı bir prens gelecek, genç kızı ailesinden alacak, bir anlamda onu bulunduğu yerden kurtaracak ve tam da prenseslere layık bir hayat yaşatacak gibi hayaller kurulur. Bir elinde yağ, bir elinde bal ya da elini sıcak sudan soğuk suya sokmayacak bir yaşamın arzusu vardır gönüllerinde. Oysa ki, gerçekle yüz yüze geldiklerinde bambaşka bir yaşamla karşılaşan kadının ayağı sendeler ve evliliğin gerçek anlamını bulmakta zorlanır. Bu aşamada, sorumlulukların ve farklı paylaşımların olması gerektiğini öğrenen gençler sendrom yaşıyor ve depresyona giriyorlar. Butik işlettiğim yıllarda pek çok kadınla tanışma fırsatı bulmuştum. Bir yandan tasarım yapıp dikiş dikiyor, bir yandan da onların dertlerine ortak oluyordum. Mesela sık sık karşılaştığım durumlardan biri; eşlerin, ev dışında başkalarının yanında birbirlerini kıran, inciten, acıtan bir dil kullandıklarıydı. Özellikle bayanlarda rastladığını bir durumdu bu. Bu, evliliği öldüren nirengi noktalardan biridir. Karşınızdaki insanın yarılışları olabilir; ama bunu her ortamda dile getirmek evliliğin ruhuna aykırıdır. Yıllarca kadınların sorunlarını dinledim. Bu sayede onların nerelerde yanlış yaptıklarını, hangi noktalarda haksızlığa uğradıklarını gördüm. Henüz evli değildim ama duyduklarım benim için önemli bir birikim olmuştu. Bu birikime dayanarak "Ben daha iyisini nasıl yapabilirim, nasıl daha farklı bir yuva kurabilirim, nasıl daha mutlu olabilirim?" gibi arayışlar içine girdim. Nasıl bir evlilik yapmak daha istediğime o zamanlarda karar verdim. İnsanoğlu, kendisine benzeyen insanları sever her zaman. Kendi yapınıza kim daha yakınsa ona pozitif enerji gönderirsiniz. Eşimi seçerken de benim için belirleyici unsur bu oldu. Benim özelliklerimden bazıları onda da olmalı diye düşünüyordum. Ayrıca her ortamda beni taşıyıp taşıyamayacağı da önemliydi tabi. Mutlu çiftlerde gözlemlediğim en önemli şey, gerçekten karşılıklı bir emeğin varlığıydı. Onlar evliliklerine, birlikteliklerine karşılıklı emek veriyorlar, birbirlerine saygı duyuyorlardı. Yani kimsenin eline mutluluk hazır verilmez. Nasıl ki bir evin yapımında işçi, usta, mühendis işbirliği yaparsa, mutluluğu bina etmek için de eşlerin birlikte çalışması gerekir. Evlilikte mutluluğu ve huzuru yakalamanın başka bir formülü yoktur. Evlenmek; gelinlik giymek, takı takmak, yeni ve güzel eşyalarla döşenmiş bir eve sahip olmak değildir. Elbette onlar da önemlidir ama onların. önemi buzdağının görünen kısmı kadardır. Evlilik pek çok güzelliğin paylaşıldığı bir ortamdır. Bunların başında da cinsellik gelir.(evlilik oyunu, mutlu evlilik) En özel anını, henüz tanımakta olduğu bir eşle paylaşmak, hazırlıklı olmayan gençlerin kolay alıştığı bir durum değildir maalesef. Aşağıda vereceğim örnek, evliliğin gerçekten ne anlama geldiğini bilmeyenlere ders olması bakımından ibret vericidir. Okuduğunuz zaman "Hata kimde?" diye sorun ve lütfen cevabını siz bulun. 20 yaşındaki gencimiz yaşadığı şoku şöyle anlatıyor: "Evlendim, ancak cinsellikle ilgili pek bilgim yoktu, hatta eşimle birlikte olacağımızı bile bilmiyordum. Çünkü hiç kimse bunu bana söylememişti. Sadece birlikte yatacaksınız demişlerdi. Ben de ilk gece, geceliğimi giydim, eşimin yanına bir güzel yattım. Eşim bana durumu izah edince ben şoka girdim. Eşimin o günkü ifade tarzı beni intihara kadar götürdü. Sekiz tane hap içtim ama eşim yakaladı, hastaneye zor götürdü." Anne ve babalar, sekiz yaşından sonra cinselliği çocuklarınıza adım adım öğretmelisiniz. Eğer nasıl öğreteceğinizi bilmiyorsanız muhakkak bir uzmandan yardım almayı ihmal etmeyin.

Evliliğe Geleneksel Bakış

Evleneceğiniz kişinin evliliğe bakış açısı geleneksel mi, kuralcı mı; Öyle ise bile çağın gereklerine ayak uydurabiliyor mu? Yeniliklere açık mı, yoksa tümüyle geleneksel kurallara mı bağlı? Bunların önceden tespit edilmesi önemlidir. Erzurumlu bir kayınvalidenin Egeli bir geline bakış açısını anlatan bir olayı anlatmak istiyorum. Bir hanım gelinini şikayet ederek, benden yardımcı olmamı istemişti. Kayınvalidenin gözüyle; gelin susmalı, hizmet etmeli, söylenmeden istenilen her şeyi yapmalıydı. Tabi Ege'nin kültür yapısı farklı olduğu için anlaşmazlık çıkıyordu. "Gelininizle oğlunuz arasında bir problem var mı?" dedim, kayınvalide "Hayır, onların arası iyi ama bizim beklentilerimizi yerine getirmiyor." dedi. Beyefendi de arada kalmış; eşine sadece "Onlar sana ne söylerse bana anlat. Biz birlikte paylaşalım, anneme veya babama müdahale etme. Biz birlikte hallederiz." diyerek teselli vermeye çalışmış ama bir süre sonra beyefendi de kaldıramaz olmuş. Beyefendiye eşinin durumu, anlattım ve ayrı eve çıkma karan aldılar. Kayınvalide çok karşı gelmiş ve baskı yapmış. "Yüzlerine bile bakmam." demiş. Ama beyefendi eşine sahip çıkmış ve "Benim param bize yeter." diyerek birkaç sokak ileride bir eve taşınmıştı. Gelin hanım iki-üç günde bir gidip kayınvalidesini ziyaret ediyor, ev işlerinde yardımcı oluyordu. Başta kayınvalide pek sıcak bakmamış ama şimdi gayet mutlular iyiler.(evlilik oyunu, mutlu evlilik, evliliğe geleneksel açıdan bakışınız nasıldır?) Benim yaşadığım bir olay vardı. Evliliğimin ı0. günüydü. Kayınvalidem ve kayınpederim "Hastayız, doktordan geliyoruz." diyerek bize uğradılar. Yemek yiyip sohbet derken, kayınvalidem "Ayşe gelsin iğne mi yapsın, benimle ilgilensin." dedi. Kemal Bey müdahale etti; "Anneciğim, tamam gelsin ilgilensin; ama ben neredeysem Ayşe da orada olmalı diye düşünüyorum." dedi. Kayınvalidem kızgınlığını beden diliyle ifade etti. Kemal Bey de, "Annecim, sen benim için değerlisin, sana saygı duyuyorum. Ama Ayşe, Allah'ın huzurunda benim eşim." dedi ve elindeki mendili göstererek, "Ayşe bunu bile yıkamak zorunda değil. Ayşe bana Allah'ın bir emaneti. Bu konuda size karşı geliyorum. Ben size bir hemşire tutacağım ve size yardımcı olacak." deyip konuyu kapatmıştı. Dolayısıyla, geleneksel yapı benimseniyor olabilir; ama eşlerin birbirine yardımcı olmaları ve sahip çıkmaları gerekiyor.

evlenmeden önce askerlik

Askerlikle ilgili problemleriniz var mı? Askerlik bazen, gençlerin hayatlarını şekillendirmelerinde büyük bir engel olabiliyor ve uzun sürdüğü için hayatın içindeki plan ve programlar da gecikebiliyor. Her şey askerliğe endeksli olarak düşünülüyor. Askerlikten dolayı sevgiler ertelenebiliyor. Bu konuda eşimin cevabı şöyleydi: "Ben askerliğimi yaptım, benim böyle bir sorunum yok." Genelde gençler evleniyorlar, daha sonra askerlik zamanı geliyor.(evlilik oyunu, mutlu evlilik, askerlik) Kocası askere gittiğinde hanım, eşinin annesiyle yaşamak zorunda kalıyor. Bir de çocuğu varsa, pek de tanımadığı bir ortamda yaşaması daha da güçleşiyor. Eşinin ailesinin yanında sorunlar ve anlaşmazlıklar baş gösteriyor. Genç de askerde olduğu için hanımına destek olamıyor ve bunalımlar yaşanıyor. Kendi ayakları üzerinde duramadığı için maddi ve manevi desteği erkeğin ailesi sağlıyor. Dolayısıyla, böyle bir konumda olmak hanımı mutlu etmemekle birlikte, birçok sorunu da beraberinde getirebilir.(evlilik oyunu, mutlu evlilik, askerlik) Kara denizden gelen bir çift vardı. Hanımla konuştuğumuzda üç yıllık bir beraberlikten sonra evlenmeye karar verdiklerini söyledi. Hanım; "Evlendik, çok mutluyduk; fakat 6 ay sonra eşim askere gitti ve ben hamileydim. Dolayısıyla kendi evimizi kapattık ve kayınvalidemin evinde kalmaya başladım. Bu arada ben çalışıyordum. İşten geldiğimde, elimdeki parayı kayınpederim alıyordu. Ve öyle anlar oluyordu ki, çocuğuma ne mama ne de bez alabiliyordum.(evlilik oyunu, mutlu evlilik, askerlik) Çok ızdırap çektim, inanılmaz şeyler yaşadım. Ne yapacağımı şaşırdım ve neye ihtiyacım varsa annemden istedim; çünkü annemin bize gelmesi dahi yasaktı." diye anlatmıştı durumunu. Bu yüzden, gençler askere gittiklerinde, eşlerinin nerede kalacağı konusu iyi programlanmalı. Tabii bunun yanında destek veren kayınbaba ve kayınvalideler de var. Mesela, "Kızım sen evinde otur, biz sana destek oluruz." diyenler mevcut. Burada güven çok önemli. Önemli olan, evliliklerin askerlikten sonra yapılmasıdır. Burada hiç kimsenin kimseyi zor durumda bırakmaması gerekiyor. Fakat her halükarda askerlik problemi çözülmeli.

evlenince neler değişir ? akşamları işten geline ne yapmalı

İşten gelince akşam saatlerinde neler yapıyorsunuz? Evlendikten sonra daha farklı olarak neler yapmayı düşünürsünüz? Eşimin evlilik öncesi alışkanlıklarıyla sonraki alışkanlıklarını bilmek istedim. "Evlenmeden önce yaptıklarını, evlendikten sonra yapacak mı?" sorusuna cevap bulmak ve evlendikten sonra neler yapmak istediğini merak ettiğim için bu soruyu sordum. Akşam saatleri çiftlerin sohbet etmeleri için en güzel vakittir. Gezmek, sohbet etmek ve bir araya gelip bir şeyler paylaşmak için değerli vakitler... Genelde hanımların en büyük sıkıntısı, "Eşim geliyor, yemeğini yiyor, televizyonun karşısına oturuyor, o kanaldan bu kanala geçiyor ve orada sızıp kalıyor." şeklindedir. Böyle bir dönemde kadın kendini değersiz hisseder. "Eşim benimle ilgilenmiyor." diye düşünür. Ayrıca baba çocuklarıyla yeterince ilgilenmediği için çocuklar yetersizlik duygusu içinde büyürler. Bu durum, çocuklarda da hanımda da inanılmaz tahribatlara yol açar. Hanımların da beylerin de eşleriyle günlük konuşmaya ihtiyaçları var, en azından günde yarım saat de olsa bunun yapılması gerekir. Bu yapılmazsa, hanım içinde bu olayları biriktirir ve daha sonra patlamalar, depremler yaşanır. İlla ki televizyon seyredecekseniz, eşinizle ortak seçeceğiniz programlan izleyebilir, bunları birlikte paylaşabilirsiniz. Onun haricinde televizyon izleme alışkanlığı bağımlılık haline getirilmemeli.(evlilik oyunu, mutlu evlilik, akşamları değerlendirmek) Kocası televizyon müptelası olan bir hanım neler yapmalı? Tek taraflı çözüm üretilemez. Ortak noktaların bulunması gerekiyor. Eğer beyefendi bağımlıysa akşamlan ortalama bir saat yetmeli, çocuklara ve eşe de zaman ayrılacak biçimde program yapılmalı. Gece geç saatlere kadar televizyon izlendiğinde cinsel beraberliklerin ertelendiğini biliyoruz. Hatta dünyaya gelecek birçok çocuk televizyon yüzünden ertelenebiliyor. Saat ikilere kadar televizyon seyrediliyor. Hanımlar da beyler de, sabah işe gitmek için kalkarken problemler yaşıyorlar. Sağlık yönünden de sorunlar çıkabiliyor. Bu nedenle, televizyon izleme alışkanlığı kontrol altına alınması gereken bağımlılıklardan bir tanesi. Hayatı aşın uçlarda yaşamak her zaman zararlıdır. Orta yolun bulunması gerekiyor. Orta yol her zaman güzeldir. Ama en güzel şey; çiftlerin birbirini dinlemesi, evin güzel bir köşesinde müzik eşliğinde çocuklarla ve hanımla hoş muhabbetler etmektir. Karşılıklı bir şekilde oturup günün değerlendirilmesi yapılabilir. Biz bunu 17 yıldır uyguluyoruz ve çok mutluyuz.(evlilik oyunu, mutlu evlilik, akşamları değerlendirmek) Bir bayan danışanım, "Eşim benimle ilgilenmiyor, kadınlığımı görmüyor, güzel sözler duymaya ihtiyaç duyuyorum, ama eşim beni bunların hepsinden mahrum bırakıyor. Her akşam televizyon karşısında uyuyup kalıyor. Ben de yalnız kalıyorum. Yine böyle bunaldığım bir sırada, telefonum çaldı ve arkadaşlık teklifi aldım. Teklifi hemen kabul ettim. Şu anda birlikte olduğum adamla çıkıyoruz, yemeğe çıkıyoruz, geziyoruz, eğleniyoruz, akşama kadar ne yapmak istiyorsam onu yapıyorum." diyerek içinde bulunduğu durumu anlatmıştı. Derken bir başka bey daha ortaya çıkıyor. iki bey oluyor ve ikisini birden idare etmeye başlıyor. Fakat bu durum hanımı iyice bunaltıyor ve "Ben kocamı çok seviyorum, onun benimle ilgilenmesini istiyorum. Lütfen kocamın ilgisi bana yönelsin ve televizyondan kurtulsun. Bu konuda neler yapabilirim?" diye danışmaya gelmişti.(evlilik oyunu, mutlu evlilik, akşamları değerlendirmek) Eşiyle konuştuğumuzda eğer isterse televizyonla bağını koparabileceğimi ve bu konuda kendisine yardımcı olabileceğimi söyledim. Beyefendi ile ilgilendik. Sonuçta hem televizyonu ve hem de takıldığı arkadaşlarını bıraktı. Daha sonra hanımefendi evine yöneldi, sonradan edindiği erkek arkadaşları bıraktı. Şimdi çok mutlular. Çünkü ilgi her iki cins için de vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Eşler arasında ufacık da olsa bir boşluk kalırsa, o boşluğu bir şeyler mutlaka dolduruyor. Çok dikkat etmemiz ve hassas olmamız gereken bir konu bu.

aldatma aldatılma mevzusu

Biliyorsunuz toplumumuzda erkeklere karşı esnek bir tutum var. Birçok erkek eşini aldatıyor. Aldatma konusuna bakışınız nasıl? Toplumumuzda erkeklere karşı inanılmaz bir esneklik var, 'Erkek adam yapar, erkek adam döver, erkek adam söyler' tarzında. Bu düşünce sadece erkeklere ait değil, bunu destekleyen bayanlar da var. Bilhassa anneler erkek çocuklarını yetiştirirken, bu yanlışlara fazlasıyla düşüyorlar; "Oğlum sen otur, hadi kız sen yap." ya da "Sen niye alıyorsun oğlum, ablan veya kız kardeşin sana getirirler.(evlilik oyunu, mutlu evlilik, aldatma/aldatılma) Erkekler oturur kızlar yapar." şeklinde daha küçücük yaşlarda verilen beyin programları zihinlere dantel gibi işlenir. Erkeğin kız çocuğundan daha fazla ayrıcalığı veya ekstra bir üstünlüğü varmış gibi, bu yanlış fikri çocuklarımızın beynine kazırız. Daha sonra çocuk ergenliğe gelir. Belli bir enerjiye ve güce sahip olur ve aldığı 'erkek adam' programı sayesinde önce ailesine asi gelir, sonra evden uzaklaşmalar, hatta evden kaçmalar başlar. Gece geç saatlerde eve gelerek, kendi gücünü kontrolsüz biçimde kullanabilir. Aile burada güya kontrol etmeye çalışır ama daha küçükken verdikleri program beyine kayıtlı olduğu için müdahale etmek çok zor olur. Sonra 'erkek adam' evlendiğinde kontrol bende, her şeyi yapabilirim düşüncesiyle eşini kontrol etmeye, eşini tahakküm altına alma gibi kendi hegemonyası altına alıp yönetmeye başlar. "Ben istediğim yere giderim, bara da giderim, erkek adamım tabii ki yapacağım." gibi cümlelerle eşine de hayatı zehir eder. Daha ileriki aşamada erkek adam, evlidir ama bir başka kadınla da beraberliği vardır. 'Erkek adam yapar' programıyla çok üzücücü bir tarzda eşine karşı "Ben seni hiçe sayıyorum, sen benim için değersizsin, sen benim için önemli değilsin, ben başkalarıyla da yaşarım." Mesajı verir.(evlilik oyunu, mutlu evlilik, aldatma/aldatılma) Dolayısıyla, kadını ihanet noktasında inanılmaz derecede kırar ve incitir. Hatta tedavisi imkansız duygular yaşatır. Bu tavırlar hanımlara çok kızgın olma, soğuk davranma ve hatta intihara kadar giden sonuçlar şeklinde akseder. Bunların olmaması için biz bayanlara büyük iş düşüyor. Sonuçta bu erkek çocuklarını da biz dünyaya getiriyoruz. Allahü Teala bize böyle bir güzellik nasip etmiş, dünyaya gelmelerine bizi vesile kılmış. O zaman erkek çocuklarını dünyaya getirirken, mesajlarımızı ciddi anlamda kontrollü vermemiz gerekiyor. İleride neler olabileceğini düşünerek ince nüanslarla programlamak gerekiyor. Çocuğa kendi kendini kontrol etme, kendi kendini idare etine yetisini vermemiz şart.

düğün alışverişleri nasıl yapılmalı

Düğün alışverişleri nasıl olmalı? Bu. konuda yaşananlar sorun boyutuna ulaşabiliyor. Örneklerle konuya açıklık getirelim. Alışveriş yüzünden bozulan bir nişanlılık olayı vardı. Bohçaya konulacak eşyalarla alakalı sorun çıkıyor. Kızın annesi, "Kullanılabilecek, kaliteli ve güzel şeyler alalım." diyor. Çok güzel şeyler alıyorlar. Sonra kayınvalide, "Siz bunları alıyorsunuz, ama benden de bunları beklersiniz." diyor. Kızın annesi, "Ne alakası var, gönlünüzden ne koparsa onu alırsınız." diyor. Erkeğin annesi, "Hayır, ne yapıyorsanız karşılığını beklersiniz ve bir ömür boyu siz de ~izden beklersiniz." diye iddia ediyor. (evlilik oyunu, mutlu evlilik, düğün alışverişleri) Damat, annesinin sinirlenmesi Karşısında "Anne, bu kadar ön plana çıkma." dediyse de annesi ısrar ediyor. Bu sefer de kayınpeder müdahale ediyor, "Bizim imkanımız yok, bu kadar lüks alıyorsunuz ama biz alamayız." diye üsteleyince Kızın annesi yine, "Gerek yok, biz almak istiyoruz, sizin illa bir şey almanız gerekmiyor." diyor. Kızın ailesinin alışverişi bitiyor ve erkeğin annesi, "Bu iş burada biter, ben sizin aldıklarınızdan alamam, bu mümkün değil." diyor. Kızın annesi, "Önemli olan çocuklarımızın mutluluğu, sorun yok bizce." diyor, ama kayınvalide orayı terk edip gidiyor. Oğlunun da aklına giriyor, " Oğlum her şey burada bitmiştir." diyor ve ayrılıyorlar. Bir sorun bulmak isterseniz, her şeyi sorun edebilirsiniz. Aslında buradaki sorun, alınan eşyanın kalitesi değil. Eğer ilişki içinize sinmemişse mutlaka bir sorun bulursunuz. Kızın annesi bu olaydan sonra depresyona girmiş ve benden yardım almaya gelmişti. Daha sonra kızı da çok daha iyi olabilecek bir evlilik yaptı ve şimdi çok mutlu.(evlilik oyunu, mutlu evlilik, düğün alışverişleri) Yine sorun bulmakta sorun yaşamayan bir hanım vardı. Oğlu nişanlanacaktı, "İki gündür geziyorum, bütün modacılar kapalı, kumaş bulmak da çok zor. Oğluma söyledim, boş ver oğlum, nişanı yapmayalım sadece düğün yapalım. Nişan ve düğün bir olmuş olur." demiş. Eğer bahane bulmak isteniyorsa, her şey sorun edilebilir. Buna benzer alışverişlerde insanlar renklerini çok çabuk belli ediyorlar.

Eşlerin birbirlerinin akrabalarına yaklaşımı nasıl olmalıdır?

Geleneksel yapımızda hanımın ailesinden çok erkeğin ailesi önceliklidir. Bu konuda hanımlar genellikle yıpratılıyor. Ancak, zaman zaman aynı şeyler erkek ailesi içinde söz konusu olabiliyor. Senin akraban, benim akrabam tartışmasına girilmemesi çok önemli. Erkeğin ailesi ne kadar değerliyse, kızın ailesi de bir o kadar değerli. Mesafeyi koruduktan ve sınırları çizdikten sonra bu ilişkiler çok hoş biçimde sürdürülebilir. Anne-babalar çocuklarını görmek, onlara dokunmak, onların yuvasını ziyaret etmek isterler. Ama bu konuda sınırlı, dengeli ve mesafeli olmalıdırlar. Her iki taraf için de sınırlar olmalı. Ailelerin bu sınırları aşmayarak gençlere yardımcı olmaları gerekiyor. Huzur ve mutlulukları için gençleri yalnız bırakmak ve geliş gidişlerde daha titiz davranmak gerekir. Özellikle evliliklerinin ilk dönemlerinde gençlerden fazla bir beklenti içine girmemek gerekiyor. Çünkü onlar kendilerine ait bir yuva kurdular ve eğer çalışıyorlarsa bireysel anlamda daha çok zamana ihtiyaç duyarlar.(evlilik oyunu, mutlu evlilik, eşlerin akrabalara karşı tutumu) Bu konuyla ilgili şöyle bir örnek vermek istiyorum. Kayınvalidesinin eviyle kendi evi arasında mekik dokuyan bir hanım şunları söylemişti: "Her gün işten eve geliyorum, kendi evime girmeden kayınvalideme gidiyorum, eşim de oraya geliyor. Orada sofrayı hazırlıyorum, birlikte yemek yiyoruz, gecenin geç saatine kadar oturuyoruz, ancak ondan sonra kendi evimize geliyoruz. Bize böyle bir kural koydular. 'İşten dönüşte önce bize gelip burada yemek yiyeceksiniz, daha sonra kendi evinize gideceksiniz.' dediler. Fakat evime gidip kendi yemeğimi yapmak bende özlem haline geldi. Kayınvalidemlerden evimize geldiğimizde o yorgunlukla hemen uyuyoruz. Sohbet edip birbirimizle ilgileneceğimiz vakti kayınvalidemlerde geçirdiğimiz için aramızdaki ilişki de rutinleşti. Sabah kalkıp işe gidiyoruz; akşam önce kayınvalidemlere, sonra yine eve. Bu rutinlik farkında olmadan ikimizi de yıprattı. Hiç olmazsa hafta sonlarını kendi evimizde geçirelim dedim.(evlilik oyunu, mutlu evlilik, eşlerin akrabalara karşı tutumu) Eşim bu teklifimi kabul etmedi ve bizi ayrılma noktasına getiren tartışmalarımız buradan başladı." Bana geldiklerinde ayrılmayı planlamışlardı. Aileyle görüştüm, "En azından hafta sonları onları yalnız bırakın. İki yıllık evli bir çiftler, ama birbirlerini dinleyecek, anlayacak zamanları olmamış." dedim. Kayınvalide tepki gösterdiyse de, sonunda kabul etti. Bu programı uygulamaya başladılar ve şu anda çok mutlular. Aileler, çocukları adına kararlar almamalı, alıyorlarsa da muhakkak çocuklarına danışmalıdırlar.

evliliğin amacı nedir ?

Evlilikte amaç çok önemlidir. Evlenmiş olmak için mi evlenmek isteniyor, yoksa hayatı paylaşarak keyfe dönüştürmek için mi? Nüanslar bu satır aralarında yatıyor. Toplumda birçok şey "miş gibi" yapılıyor. Dolayısıyla mutsuzluklar oluşuyor. "Miş" gibi roller yapılıyor; mutluymuş gibi, huzurluymuş gibi... Tabii ki bunlar hep rol oluyor ve insanı yıpratıyor. "Niçin evlilik?" denildiğinde, klişeleşmiş sözler olabilir ama cevap, "Mutluluk ve huzur için, hastalıkta ve sağlıkta birlikte omuz omuza olmak için" olmalı. Aynı frekans ta olan iki insanın birlikteliğinin asıl amacı; aynı mekanda, ortak bir yaşam tarzını benimseyerek, huzur ve mutluluğu yakalamak; esprilerle, acısıyla, tatlısıyla hayatı keyfe dönüştürmektir. Amaç huzur ve mutluluktur. Ancak elimizde neler var; bunu öğrenebilmek için bu sorunun sorulması gerekir. Bu noktada kendimizi ve karşı tarafı iyi çözmemiz gerekiyor. Amaçların çok net bizimde tespit edilmesi ve ifadesi gerekli hatta şarttır. Amaçlar örtüşüyorsa ortak noktalar bulunarak ideal evlilik gerçekleşebilir. Sağlıklı bir evlilik için ciddi anlamda emek gerekir.(evlilik oyunu, mutlu evlilik, evlenme amacınız nedir) Daha üç aylık evli bir bayan gelmişti. "Eşim 'Anneannene söyle, arsalarını bizim üstümüze yapsın. Arsaların üstüne de villa yaptırırız.' diyerek, beni sıkıştırıyor. 'Evleneli daha kaç ay oldu ve sen annemin değil anneannemin arsalarını istiyorsun.' dediğimde, 'Sen ne zannediyorsun, ben seninle paran için evlendim.' dedi.'" Genç hanım bu sözleri duyunca şoka girmiş. Evlilikler 'canım cicim' diyerek güya sevgiyle başlıyor. Ama arka plandaki muhasebeler ve geleceğini garantiye alma programı sonradan ortaya çıkıyor. Birçok kişi evliliği ticaret olarak görüyor. Evdi, arabaydı, her şeyi aldırma ve yaptırma bizim toplumumuzda çok fazla. Aileler kızlarına talip olan adayları; evinin anahtarı, arabasının anahtarı, işinin anahtarı var mı? şeklinde sorguluyorlar. Cevap olumluysa, 'Tamam bu çocuğa kız verilir.' diye düşünüyorlar.(evlilik oyunu, mutlu evlilik, evlenme amacınız nedir) Bazı beyler de kendi çevrelerine gösteriş yapmak için evlenecekleri bayanın çok güzel olmasını istiyorlar. Bir bey vardı ve "Çok güzel bir bayanla evlenmek istiyorum." demişti. Nedenini sorduğumda, "Ben salon erkeğiyim, girdiğim ortamlardaki beylerin hanımları çok güzel. Ben de yanımdaki güzel kadınla göz doldurmak istiyorum." demişti. Yani bu bir sunuş, ben yanımdaki kadından tatmin oluyorum, yanımdakiler de tatmin olsunlar tarzında bir yaklaşım... Bu konuda örnekleri çoğaltmak mümkündür.

herkesin evliliği aynı olmaz

Evlilik Oyunu(Herkesin evliliği farklıdır)



'Annem-babam mutsuz', 'Ağabeyim ya da kuzenim ayrıldı' diye düşünerek evliliğe olumsuz bakanlar çok. Evet, bunlar hayatımızın gerçekleri ancak burada unutulmaması gereken nokta, herkesin yaşantısının kendisine ait olduğudur. Gençlerimizin çoğu bu noktada yanılıyor. Anne-babanızın mutsuz ya da boşanmış olması sizin de aynı şeyleri yaşayacağınız anlamına gelmiyor. Annenizin kurduğu evlilik ile sizin kuracağınız evlilik farklıdır. Herkes 'evlenir' ama herkes 'yuva' kuramaz.(evlilik oyunu, mutlu evlilik, herkesin evliliği farklıdır) Amacınız gerçekten bir yuva kurmak ve birlikteliği yürütmek ise başarısız olmanız zordur. Elbette sorunlar olacak ama gayenizdeki kararlılık, bu sorunları kolaylıkla aşmanıza yardım edecektir. Hem erkek hem kadın kendini eş olmaya programladığında sorunlar sorun olmaktan çıkar. Ne acıdır ki, evlendiğinin ilk haftasında dayak yiyen çok fazla kadın var.(evlilik oyunu, mutlu evlilik, herkesin evliliği farklıdır) Doğuda değil, İstanbul'un göbeğinde bu tür olaylar yaşanmasının vahameti düşündürücüdür. Bu durumu yanlış kararlar sonucunda gelinen noktayı kabullenememe olarak açıklayabiliriz. Gerçekten yuva kurmayı ve o yuvada mutlu olmayı hedefleyin.

__________________
Gender_Bay Çevirimiçi durumu   

HUZURİSTAN - Temiz Bilgi
2025-12-05 20:24
Fatal error : Shield protection activated, please retry in 61 seconds...
After this duration, you can refresh the current page to continue.
Last action was : Hammering