[Kayıt ol]   [Şifremi unuttum!
Kullanıcı adım:   Parolam:  
 
Yazar Mesaj   #13038  11-04-2009 16:03 GMT+2 saat  

moonlight


Admin


Tecrübe Puanı.: 96%
Ruh Hali: Neþeli
Mesaj 4213
Şehir: istanbul
Ülke:
Meslek: gecelerin adamı :))
Yaş: 36
Facebook'ta Paylaş
-Damat adayı en başında nasıl bir törenle yüzüklerini takmak istediğine karar vermelidir. Bu tören, iki kişi arasında gerçekleşebileceği gibi, aile içinde küçük bir toplantıyla yada arkadaşların ve akrabaların da katıldığı daha büyük ve eğlenceli bir törenle de yapılabilir.
-Nişan ve düğünü belirgin hale getiren unsurların başında alyanslar gelir. Alyans seçimini damat ve gelin yapar. Bazen seçime ailelerde eşlik edebiliyor. Damat yüzüklere isimleri yazdırır.
- Damat oturacağı yeri, ailesi veya eşiyle belirler. Daha sonra kiralık evde oturacaksa kiralık ev aramaya başlar, şayet babadan kalma evde kalacaksa bu evin hazırlıklarını yapar.

-Ev eşyasında damat tarafına düşen: Oturma grubu, çekyat, oturma odasının halısı, çamaşır makinesi, buzdolabı, televizyon,

-Bazı bölgelerde ise, yemek odası takımı, perdeler ve halıyı erkek tarafı alırken, bazılarında ise bunların hepsini kız tarafı üstlenmektedir.

-Damat adayı, kızın gelinliğini diktirirken, kız tarafı da erkeğin damatlığını diktirir. Bu nedenle damatlık diktirecekse tıpkı gelin gibi modaevinden veya terziden önceden randevu almalı. Hazırlıklarına en az bir ay önceden başlamalıdır.

-Gelinle beraber gelinlik seçimine de eşlik edebilir.

-Gelin düğünde takacağı hediyeyi almayı unutmasın.

-Balayı için planlarını yapmalı ve balayı yapacağı yerde otel, tatilköyü veya pansiyonda kalacakları yerleri ayırtmalı.

-Düğüne gelecek konukların rezervasyonunu listelemeli.

-Gelin arabasının hazırlıklarını yaptırmalı

-Konukları taşıyacağı otobüsleri ayarlamalı ve güzergahlarını belirlemeli. Otobüslerle ilgilenecek kişilere görevlerini vermeli.

-Gelin arabasının bahşiş zarflarını ayarlamalı

-Düğün sırasında bahşiş dağıtacağı paraları cebinde bulundurmalı

-Fotoğraf ve video çekimleri için hazırlıklarda bulunmalı

-Düğüne gelemeyen konukların cevaplarına ve çiçeklerine karşın, telefonla mesaj çekmeli.

-Bekarlığa veda partisini de unutmamalı.

-Gelinin saç ve güzellik salonu masraflarını damat tarafı karşılar. Gelinin yanında, gelinin kız kardeşi, kendisine yakın gördüğü bir kız arkadaşı veya akrabasından herhangi birinin (teyzesi, halası, teyze kızı vb) saç ve makyaj yapımı masraflarını da erkek tarafı karşılar.

-Damat düğün günü özellikle kayınvalidesi, kayınbabası, kayınbiraderi, baldızı ve kız tarafının düğüne gelebileceği birinci dereceden önemli akrabalarına yer ayırtmalıdır. Tabii ki bunun listesini gelinden almalıdır. Bunu yapmasının amacı ise; liste dışından gelebilecek yakınların salonu doldurmasına ve yer olmamasına karşın.

-Düğün bitimi sırasında gelin arabasının yanında mutlaka bir kişi bulundurmalıdır. Gelin arabasının lastiğinin patlatılması gibi unsurları korutmalıdır. Gelin arabasının önünde ve arkasında mutlaka eskortluk edecek yakın akrabaları seçmelidir.

Damat yukarıdaki hazırlıkların hepsini tek başına yapamaz. Bu nedenledir ki kendisine yakın olan arkadaşlarını görevlendirmeli onları da kontrol etmelidir. Lakin bu kontrolünü belli etmemeli.

-Damat düğüne ve gerdek gecesine psikolojik olarak kendisini hazırlamalıdır. Bunun için kendisine eşlik eden (evli) sağdıç veya yakın akrabası tarafından bilinse bile bazı konular kendisine anlatılır. Bunların anlatılmasına müsaade etmelidir. Bilmediğinden veya anlamadığından değil tabii ki, usuldendir.

-Damat evleneceği kişiye ait yörenin geleneklerini önceden bilmelidir. Bazen bu geleneklerde kendisi için hoş olmayan sürprizlere hazır olmalıdır. Bu geleneklerden bazılarının kendisine ters düşenleri bildirmeli veya ortak yol bulunmalıdır. Şayet aşırı derecede kendisi için kötü olmayan unsurlar içeriyorsa bunları kabul etmelidir. örneğin: (eşeğe ters bindirme, araba çekme, çamura yatırma, çamurlu suyla banyo ettirme, meydanda sandalyeye bağlama vb.)

- Damat aynı şekilde kendi aksesuarlarını da hazırlamalıdır.

-----------------------------------
Dinimize Göre Düğünden nikahtan sonra yapılması gerekenler kadının ve erkeğin eşlerin yapması gerekenler

Zifaf (gerdek)adabı: Her şeyin adabı olduğu gibi, ailesine yakın olmanın da adabı vardır:

İlk gece kız erkek Allah rızası için iki rekat namaz kılıp namazdan sonra, evliliğin haklarında hayırlı olması için Cenab-ı hakka niyaz etmelidir. Sonra oturup sohbet etmeli fazla olmamak şartıyla ufak tefek şeyler yiyerek varsa heyecan yatıştırılmalıdır. Yatağa girmede acele etmemelidir. Cimada ,yani cinsi münasebet esnasında üstleri kapalı olmalıdır. Üstleri açık olarak yapılan cimadan hasıl olacak çocuk hayasız olur. Çok yaygın olan, mutlaka ilk gece nitece alınma arzusu çok yanlıştır. Bir genç kız o yaşa kadar ilk gecinin korku ve hecanı ile gelir. Bu gecede yapılacak güzel bir hareket bir ömür boyu unutulmaz. Yine bu gecede yapılan yanlış bir hareket bir ömür boyu üzülerek hatırlanır. Bunun için işi aceleye getirmemeli, psikolojik açıdan kız rahat değil ise ertesi güne tehir etmek çok isabetli bir hareket olur. Erkek tek taraflı olarak egoistce hareket etmemelidir. Dinimizde yeri olmayan, bazı yerlerde yapılan çarşaf kontrolü çok çirkin bir adettir. Buna müsaade etmemelidir. Doktorlar, az da olsa ilk temasta kan gelmeyebileceğini bildirmektedirler.

Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur:

"Sizden biriniz hayvanların yaptığı gibi, şakalaşmadan, konuşmadan, öpmeden ailesi ile birleşmesin."

Bu konuda uzmanlar şu tavsiyede bulunmaktadırlar:

"Tam bir şehvetle meydana gelecek çocuğuk gürbüz olur. Aynı zamanda kadının da nefsinin tatmin edilmiş olur. Kadının nefsi tatmin edilmeyince, zinaya sevkedilmiş olur. Acele etmemeli, kadının da rahatlaması tatmin olması beklenmelidir.Kadının tatmin olması erkeğe göre daha geç olur.

Bu da ancak cimanın,münasebetin uzatılması ile sağlanabilir. Erkek boşalma olacağını hissettiğinde zihnini başka şeylerle meşgul eder, konuyu dağıtırsa mesela ertesi gün yapacağı işleri, alacağını vereceğini düşünürse konuyu dağıtmış ve boşalmayı geciktirmiş olur. Boşalınca da hemen bırakmamalıdır, kadınının da boşalmasını beklemelidir. Böylece kadının da rahatlamasına imkan vermiş olur. Bu çok önemlidir. Birçok yuvanın yıkılmasının, aile huzurunun bozulmasının altında bu husus yatar. Ömründe hiç orgazm, tatmin olmamış milyonlarca kadın vardır. Bunun için bu husus ihmal edilmemelidir."

Zaten hadis-i şerifte de bu hususun önemi açıkca ifade edilmektedir.

Karın tok olmamalıdır. Yemeği tamamı ile hazmedip, bedeni ne pek sıcak, ne de pek soğuk olmalı. Şehveti tam kıvama geldiğinde cimada bulunmalıdır.

Cima'da şu faydalar vardır: Bedeni kuvvetli, kalbi mesrur, aklı ziyade yapar.Cima' mahallinde çocuk bulunmalıdır.

Bir adam, karısının güzel olduğunu başkasına söylememeli, kadın da gördüğü güzel kadınları kocasına açmamalıdır. Çünkü, bu gibi sözler fitneye sebep olur.

Kadın ve erkek arasındaki sırları, fayda umulmadıkça söylemek mekruhtur.

Fazla cinsi münasebet hem bedene, hem de göze zafiyet getirir. Hz. Ali : "İtidal üzere olan cima'da, , gözlere nur, bedene kuvvet sağlanır", demiştir.

Her şehvetin neticesi, kalbi kararttığı ve bunalttığı halde, meşru olarak yapılan cima,cinsi münasebet, kalbde ferahlık, ruh ve bedende sükunet ve rahatlık temin eder. Cimadan asıl maksad, nesil üretme gayesidir ve bundaki zevk de, böyle bir maksada binaen lütf-i İlahi olarak verilmiştir.

Âdabına riayet ederek cimada bulunan eşler, bununla ibadet sevabı da kazanır. Nikahlı olarak yapılan beraberliğe "cima" denir; nikahsız olana "zina" denir. Kadının meşru mazeretsiz olarak ilişkiyi kabul etmemesi büyük günahtır. İhtiyaç olduğunda, kadın hayz halinde iken de, öpmekte okşamakta, diz ile göbek arası dışındaki yerlerinden istifade ederek boşalmakta mahzur yoktur.. Bir kavle göre de, yalnız edep yerinden istifade edilemez, baldırlardan istifade edilebilir..

Şunlara dikkat etmek iyi olur:

1- Cimaya Euzü-Besmele'yle başlamalıdır. Niyeti kendini ve hanımını zinadan korumak ve hayırlı evlat yetiştirmek olmalıdır!

2- Cima başlamadan önce, kadınla kafi miktarda oynaşmak ve kadında kuvvetli bir arzu belirdikten sonra başlamak gerekir. Böyle bir başlangıç olmadan cimada bulunmanın, kadın için cefa olacağı hadis-i şerifte belirtilmiştir.

3- Cima anında acele etmemeli, kadının tatmin olmasını da beklemelidir!

4- Cima bitince hemen çekilmemeli, biraz daha birlikte kalmalı; kadının zevkinin ifası için bir miktar daha beklemelidir.

5- Cimadan sonra tekrar beraber olmak veya uyumak için, hemen avret yerlerini yıkamak faydalıdır. Ayrıca abdest almak veya gusletmek lazım değilse de iyi olur.

Cimanın pazartesi ve cum'a geceleri olması iyidir. Diğer geceler de caizdir.

Cimada şunları yapmamak iyi olur:

1- Cima esnasında kıbleye ayaklar kıble istikametinde olmamalıdır.

2- Yorgan ve benzeri bir örtü olmadan, açık olarak çırılçıplak cima etmemelidir.

3- Tam cima halindeyken konuşmak, gülmek, sesi yükseltmek uygun değildir. Bu halin çocuk için konuşma aksaklığına sebep olacağı söylenmiştir. Bu konuşmalar, cima zevkini kısar ve tatsızlık doğurur. Konuşma ve fısıldaşmalar, başlangıç sırasında olmalıdır.

4- Eşinin ve kendinin avret uzvuna bakmamalıdır. İhtiyaç halinde karı koca birbirine tepeden tırnağa bakabilir.Haram değildir.

5- Kameri ayların ilk, orta ve son gecelerinde cima etmemek iyi olur.İhtiyaç olursa, şehvetlenip haram işlemek mesela yabancı kadında şehvetle bakma tehlikesi varsa cima etmek lazım olur. Eşler arasında geçen cinsi ilişkilerle ilgili mahrem sırların başkalarına ifşa edilip yayılması haramdır.

Bazı adab kitablarında, cima vakitleriyle ilgili zamanlardan ve bu vakitlerin doğacak çocuklar üzerindeki te'sirlerinden bahsedilmiştir. Bunlar dini bakımdan uyulması gereken bağlayıcı hükümlerden değildir. Fakat bahsedilen vakitlerin gözetilmesi zararlı olmaz, faydalı olur.

Cima için tavsiye edilen vakitler: Pazartesi, salı, perşembe, cum'a geceleri ve gündüz öğleden önce. Tavsiye edilmeyen vakitler: 1- Hafta içinde pazar gecesi ve çarşamba gecesidir. 2- Kameri aylarının birinci, onbeşinci ve sonuncu geceleri. 3- Ramazan bayramı ve Kurban bayramı geceleri, 4- Berat gecesi; 5- Yola çıkılacak gece; 6- Gündüz öğleden sonra.

Bunlar da bir tavsiyedir. Şehvetlenip haram işlemek mesela yabancı kadında şehvetle bakma tehlikesi varsa mekruh olmaz. Bilakis beraber olmak lazım olur. Güne, zamana bakılmaz. Cima için münasib görülmeyen haller: 1- Zevcenin rızası yoksa. 3- Abdesti sıkışıksa.4- Fazla tok, hasta ve yorgun ise. 5- Çok soğuk ve çok sıcaksa.

Kendini haramdan korumaya, halal ile yetinmeye niyet etmeli, cima ederken şeytandan Allahü teâlâ'ya sığınıp, (Bismillahi Allahümme cennibna-ş-şeytane ve cennibi-ş-şeytane ma razaktena) demelidir. Bu durumda hamile kalırsa, şeytan ona zarar vermez.

Pek yaşlı bir kadınla, çok küçük yaşta bir kızla ve hasta kadınla cima' etmemelidir. Kadıla hayz (aybaşı hali), nifas (lohusalık) halinde münasebette bulunmak haramdır. Helal olduğuna inanan, dinden çıkar, kafir olur.

Başka bir hadis-i şerifte de şöyle buyurulmuştur:

"Bir kimse, karısıyla dübüründen (arkasından) cima' etse, Allahü teâlâ ve melekleri ona lanet ederler ve Allah'ın rahmetine ulaşamaz."

Lezbiyencilik, kadının, kadınla münasebeti de asla caiz değildir. Böyle yapan kadınlar, zina yapmış olurlar. Oral yol ile muamele de dinimizce uygun görülmeyen çirkin bir şeydir.

Erkek ve kadın cima'dan sonra elini ve uzvunu yıkamalıdırlar.

Çocuk olmaması için tetbir almakta bir mahzur yoktur.Hatta tetbir almak ihtiyaç haline gelmiştir. Çünkü, zamanımızda islam terbiyesinde çocuk yetiştirmek zorlaşmıştır, hatta imkanmiz hale gelmiştir.

Oysa zifaf gecesi korkulması değil, sevinçle değerlendirilmesi gereken bir gecedir. İnsan, bilmediğinden korkar. Bilmedikleri konular hakkında yeterli bilgi edinirse korkusu kalmaz. Evlilik yaşamı boyunca o gecenin anıları belleklerimizden silinmeyecek güzel izler bırakabilir. Yeter ki o gece nasıl davranılması gerektiği konusunda bilgi sahibi olalım.
Biz bu bölümde gençlerimizin ve genç kızlarımızın gereksinim duydukları bilgileri ayrıntılarıyla vermeye çalışacağız.
Pek çok çift için bu gece, aile yaşamının en önemli günüdür. Eşler birbirlerine karşı bu ilk gecede cinsel düzeyde de sevecen ve anlayışlı olurlarsa, mutlu bir evlilik yaşamının temelini atmış olacaklardır.
Bu olayın bazen yanlış bilgiler nedeniyle fazla büyütülmesi veya bu konuda bilgi sahibi olmama, erkeği ve genç kızı heyecanlandırmakta, mutluluğu tatmak yerine çevresinin beklentilerinin ağırlığı altında ezilmektedir. Erkek erkekliğini, kız da bakireliğini kanıtlamak durumundadır. Erkekte, başaramama korkusu, kızda da cinsel ilişkiden aşırı acı duyacağı korkusu yaygındır. Bazı kesimde cinsel bilgi edinemeyen genç çifte, düğün törenleri sırasında sağdıç ve yenge denen yardımcıları tarafından ayrı ayrı cinsel bilgiler verilir.
Ülkemizde boşanmalar son 10 yılda iki misli artmıştır. Boşanma nedeni olarak ileri sürülen şiddetli geçimsizliğe sebep olan önemli nedenlerden biri de: cinsel uyuşmazlıklar ve cinsel sorunlardır. Yapılan araştırmalar ülkemizde cinsel sorunların bilgi yetersizliğinden kaynaklanmakta olduğunu vurgular niteliktedir.
Bazı kesimde evlenen gençler, cinsellik ile ilgili en sağlıklı bilgiyi sağdıç ve yengeden almaktadır. Düğün gününe kadar ailesinden cinsellikle ilgili herhangi bir bilgi alamayan gence, adeta düğün töreninin bir parçası olarak kısa ve öz bir cinsel eğitim verilir. Evlilikte cinselliğin normal olduğu vurgulanır. Yöresel geleneklere göre büyüklerin evlilik ile ilgili deneyim ve bilgileri gençlere anlatılır. Bu bilgileri damada sağdıç, geline yenge verir. Düğün töreni başlayınca sağdıç, damat veya babası veya damadın yakın kan akrabası olan evli bir erkek tarafından seçilir. Sağdıcın mutlu bir aile kurmuş ve ailesine bağlı olmasına özen gösterilir. Yenge ise, gelin veya annesi veya gelinin kan akrabası olan evli bir kadın tarafından seçilir. Yengenin de mutlu bir evlilik yapmış ve hoşgörülü olmasına özen gösterilir. Sağdıç, düğün boyunca damada, yenge de geline zaman zaman evlilik, gerdek gecesi ve cinsellikle ilgili bilgiler verirler.
Ülkemizdeki geleneğe göre, ister şehirde ister köyde olsun gerdek gecesi en büyük rolü erkek üstlenir. Bekaretin bozulması fazla güç gerektirmez. Bu ilk birleşme şiddetli ve zoraki bir davranış olmamalı, her iki eşe doyum sağlamalıdır. Gerdek gecesinin izleri bütün bir evlilik veya yaşam boyu unutulmayacağından, eşler yanlış davranış veya gereksiz kırıcı sözlerden kaçınmalıdırlar.
Erkek eşine şefkatli ve nazik davranmalı, heyecanına sabırlı olmalıdır. Erkeğin saldırgan davranışı veya bekareti şiddetle bozmaya kalkması, genç kızı cinsel ilişkiden soğutur ve bundan sürekli kaçmasına neden olur.
Gerdek Gecesindeki Başarının Yolu; Cinsel Bilgidir:
Gerdek gecesi. İlk gece. Üstüne şarkılar, türküler söylenilmiş, romanlar yazılmış, nice gencin yıllar yılı düşlerine girmiş olan konu! Kimi çiftler için sanki cennete açılan bir kapı, bir murada eriş. Kimi gençler için anlatılmaz bir kabus, bir utanç uçurumu, bir hayal kırıklığı, bir dehşet zindanı... Gerdek...
Bu gece hiç bir zaman küçümsenmemeli ve evlenen eşler ilk gece için bilgilenmeli ve dikkatle hazırlanmalıdır.
Bir kadının evlilik hayatı boyunca cinsel soğukluk içinde kalması ya da erkeğin bir iktidarsızlık haline düşmesinde, ilk gecedeki olayların kesin bir etkisi olabilir. Onun için evlilik hayatının bu önemli safhasının nasıl geçirileceği ve ilk cinsel ilişkide nelere dikkat edilmesi gerektiği hakkında doğru bilgilere sahip olmak gerekir.
İlk Geceye Psikolojik Hazırlık:
Bazı genç kızlar açıkça korkuyorlar ilk geceden. Ve bu korkunun giderek kendilerine egemen olmasından çekiniyorlar. İçlerinden bazıları var ki sırf bu yüzden yemeden içmeden kesilirler. Kafalarını kurcalayan sorulara karşılık bulamamanın üzüntüsü içinde ne yapacaklarını şaşırmış bir halleri olur. Kimisi, "Acaba eşimi mutlu edebilecek miyim?" diye düşünür. Kimisi ise "Çok canım yanacak mı?" diye sorar kendisine. Bunun gibi çeşitli sorular rahatsız eder onları. Evet, haklılar. Aslında ilk gece çok önemli. Üzerinde durulduğu kadar var. Ama bunun için paniğe kapılmamalı. Eğer bu konuda bilgi edinirseniz, bütün evlilik hayatınızın mutlu geçmesini sağlıyacak anahtarı da elinize geçirmiş olursunuz."
Günümüzde genç kızlarımızı saran ilk gece korkusuna, aslında bilgisizlikten başka bir şey neden olmuyor.
Bazı genç erkekler, haram olmasına rağmen ilk cinsel ilişkilerini evlilikten önce genelevlerinde yaşamaktadırlar. Oralarda ise, genç erkeklerin acemliğine saygı duyulmadan bir an önce işini bitirip parasını almak isteyen kadın tarafından genç erkekler hakaretlere uğramaktadırlar. Hatta bu hakaretler karşısında cinsel birleşmeyi bile gerçekleştiremiyen, ereksiyona (penisin sertleşmesine) geçemiyen erkekler olmaktadır. Tecrübe kazanmak isteyen genç, ömür boyu cinsel ilişkiden, kadından soğumakta veya ereksiyona geçememek gibi çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadır. O yüzden Allah'ın nikahsız cinsel ilişkiyi haram kılmasının hikmetlerinden biri de bu olsa gerek...
Genellikle genç kızlar, ilk cinsel ilişkiye, korkulacak bir olay gözüyle bakarlar. Kızlık zarı denen şey nasıl bir nesnedir? Yırtılırken ne olur? Cinsel ilişki sırasında, hele başlangıcında kendisi nasıl davranacaktır?
Doğrusu şu ki bu sırada yalnız genç kız değildir benzer korkuları taşıyan. Erkek de çeşitli duygular içindedir. İşe nasıl başlamalı? Birdenbire mi, yavaş yavaş mı hareket etmeli? Başaracak mıdır?
İşte bu durumlarda eşler birbirlerini tamamlamak ve birbirlerine yardım etmek zorundadırlar. Çoğu zaman, erkeklerin bu konuda büyük sorumluluklar taşıdığı söylenir, yazılır. Bir dereceye kadar doğru sayılabilir bu. Ama büsbütün de doğru değildir. Çünkü sorumlu olan yalnız erkek değil, genç kızdır da. Yani sorumlulukları eşit şekilde paylaşmaları... Bu yüzden genç kız, onun sıkılganlığını arttıracak, sinirlerini bozacak, içindeki fırtınayı şiddetiendirecek hareketlerden kaçınmalıdır. Eşe yardım etmek yalnız erkeğin karısına değil, kadının da erkeğine karşı görevidir.
İlk birleşmede kadını en çok korkutan şey, kızlık zarıdır. Oysa ki bu son derece basit bir problemdir... Çoğunlukla bu zar pek hafif bir acıma duygusu vererek yırtılır. İnce ve esnek ise duyulan acı, belli belirsizdir. Kalın ise yırtılması biraz daha zor ve ağrılı olur... o Ama bunu gözlerde fazla büyütmemek gerekir. Kızlık zarının (< yırtılışı sırasında biraz kan da akar... Ancak bazı zar şekillerinde bu kanın akmaması da mümkündür.
İlk gece ile ilgili güçlükler, yalnızca kızlık zarı ve bununla ilgili sorunlar değildir elbette. Sinirsel gerginliği ile ilgili güçlükler, bunlardan çok daha önemlidir.
Zifaf gecesinde cinsel ilişki dakikaları yaklaştıkça hem gelin, hem de güveyin korku ve heyecandan ekseriya sinirleri gerilmeye başlar. Bu gerginliğin doğurduğu bazı güçlükler vardır, şimdi bunları açıklıyalım:
Bir genç kız, böyle korku ve gerginlik içinde olduğu zaman vajinanın etrafındaki kaslar gerilir ve bu nedenle vajina yolu diğer zamanlardakine oranla daha dar bir hale gelir. Bundan başka, nasıl kalabalık bir halk önünde ilk defa nutuk vermeye çıkan bir kimsenin heyecandan ağzı kurursa, aynı şekilde korku ve heyecan içinde bulunan bir gelinin de vajina içi kurur ve kayganlaşmaz. Böyle olunca, erkeğin cinsel organının içeri girmesi güçleşir.
Böyle durumlarda, kadın vajinasının ıslaklık ve kayganlığını, dışardan kullanılacak bir vazelin ile sağlamak gerekir. Bunun için de en iyi çare erkeğin organına boydan boya vazelin sürmesidir. Böylece penisin, vajinaya girmesi kolaylaşmış olur. Çiftler, bu gergin halleri geçirip iyice yatışıncaya kadar tatlı tatlı sohbet ederler ve beklerler. Heyecanları tamamen geçip ihtiraslı bir arzu duydukları zaman tekrar aşka başlarlarsa, o zaman vajina çevresindeki kaslar gevşer ve doğal şekilde salgıyla kendiliğinden kayganlaşır. Bu durumda cinsel ilişki çok daha kolay ve rahat olur.
Genç kız, gerginlik ve heyecanının kolayca geçmiyeceğini tahmin ediyorsa, o zaman bir sıcak su banyosu yapması çok yararlı olacaktır.
Erkeğe gelince, ilk cinsel ilişkinin heyecanı, kendisini geçici olarak başarısız bırakabilir. Günlerden ve saatlerden beri bu dakikayı ve bu anı beklemiş, belki son günler ve gecelerede karısıyla cinsel ilişkide bulunacağı bu anı düşünerek üreme organlarını ve sinir merkezlerini fazlasıyla yormuştur. İşte gerek bu heyecan, gerekse o yorgunluk neticesinde erkek, cinsel organının sertleşmediğini görebilir. Kimi erkek bu durum karşısında dehşete düşer, şeref ve itibarinin mahvolduğunu, karısının kendisini artık erkekten saymıyacağını düşünerek delice bir acıya, üzüntüye kapılır. Hem kendini, hem karısını büyük bir zevkten yoksun bıraktığı için sınırsız bir sıkıntı duyar.
Eğer bu durumda iken, kadını bilgisizce bir şey söyler ve anlayışsız davranırsa, ağır ya da alaycı bir söz söylerse, erkeğin hayatı boyunca sürüp gidecek bir şekilde incinmesine neden olabilir. Oysaki bu durumda olgun ve anlayışlı bir kadının yapacağı tek şey, kocasına oldukça iyi davranmak, gönül alıcı şeyler söylemek, işi şakaya vurmak ve bunun sırf, o ana özgü, geçici bir tutukluktan geldiğini ve hiç bir öneminin olmadığını belirterek, onun kendine tekrar güvenini kazanmasını sağlamaya çalışmaktır. Eğer kocasının tutukluğunun o akşam geçmiyeceğini sezerse, kendisinden hiçbir talepte bulunmadan, ilk cinsel birleşmelerini ertesi akşama bırakmak üzere, onu yatmaya ve rahat bir uyku uyumaya davet etmelidir.
Aslında böyle bir duruma düşmeyi önlemek için eşler, daha zifaf odasına girer girmez cinsel ilişkiye girişmekten kaçınmalıdırlar. İkisi de bir süre oturup dinlenmeli, sohbet etmeli, hafif okşayış ve öpüşmelerle birbirlerine alışmalı ve ürkeklikleri gitmelidir. Ne zaman arzu ve ihtiraslarının adamakıllı uyandığını hissederlerse, o zaman yatağa girmelidirler. Eğer vücut ve sinirleri adamakıllı yorgunsa, bu yüzden içlerinde gerçek bir arzu duymuyorlarsa, ilk cinsel birleşmeyi ertesi akşama bırakmak en iyi yoldur. Ayrıca şu da hatırlanmalı ki eşlerden biri isteksiz iken yapılan cinsel ilişki hiç de zevk verici ve tatmin edici olamaz.
Eşler, birbirlerine sakin olmaları konusunda telkinde bulunmalı ve birbirlerine moral ve güven vermeli. Birlikte karşılıklı sevgi ve anlayışla, birbirlerine yardımcı olacakları konusunda söz verdikten sonra önsevişmeye başlamalılar.
Kızlık zarının çeşitleri hakkında bilgisiz bazı erkeklerin, kızlık zarının sert olduğu zanni ile normal cinsel birleşmede kızlık zarını yırtamıyacakları korkusu ile parmakla veya başka şeyler sokarak kızlık zarını yırtmaya kalkıştıkları duyulmaktadır. Asla böyle şeylere gerek duyulmamalıdır. Penisi sertleşen her erkek bu işi rahatlıkla ve kolayca başarabilir. Aynı şekilde genç kızlara da kızlık zarının yırtılması esnasında çok acı çekileceği korkusu yerleştirilmektedir. Bu bölümde detaylıca izah edileceği gibi, gerdek gecesinde yeteri kadar fiziksel ve ruhsal uyarı ve ön sevişme yapılırsa, kız cinsel birleşmeye güzelce psikolojik olarak hazırlanırsa, aşk heyecanı esnasında hiç proplemsiz ve acısız bu iş başarılabilir. Toplu iğenin ucunun batması kadar veya soğan zarının yırtılması kadar kolay ve habersiz bile olabilir.
Gerdekte Cinsellikten Önce Sevgi ve Aşka Önem Verilmeli:
Kadın, seks için seks yapmaz, aşk için seks yapar, erkek ise seks için seks yapabilir.
Sevgisiz cinsel ilişki, kadın için bir işkencedir. Oysa erkek yapısı bambaşkadır. Kimi erkek için aşk başka konu, cinsel ilişki başka konudur. Hiç sevmediği bir kadınla da cinsel doyum uğruna yatabilir. Kadının durumu ise farklıdır.
Erkek her şeyden önce kadın vücudu ile kadın ruhunu iyi tanımalıdır. Kadınlar belirli bir dış etki olmadan cinsel yönden fazla uyanmazlar. Bu bakımdan erkek, önce ön sevişme ile ise başlamalı, eşinde az çok bir uyanış gördükten sonra yaklaşmalıdır. Bu sırada sözden çok nazik, şefkatli ve sevgi dolu hareketleri ile kadını kazanmaya çalışmalıdır. Kadınların vücuduna yaklaşmadan önce onların ruhlarına varabilmek çok önemlidir.
Bir örnek verelim. Erkek, kendisine öldüresiye düşman olduğunu bildiği, ama cinsel yönden çekici bulduğu bir kadını imkan bulursa kollarının arasına alır, öper, okşar ve arzularını bu kadının üzerinden tatmin eder. Hatta yakın zamanlara gelinceye kadar savaş sonunda işgal edilen ülkelerin kadınları düşman askerleri için cinsel bir av olarak görülüyordu. Erkek öldürme tehdidi ile arzularına boyun eğen bir kadından bile zevk alabilir. Bu onun ruhsal yapısının tabii bir halidir. Ama kadın için böyle değildir. Kadın ancak beğendiği, hoşlandığı erkekle birleştiği zaman gerçek orgazma varabilir.
Genç kızın ilk birleşmede orgazm'a ulaşmasını da beklememelidir. Kadınlar evliliklerinin ilk günlerinde cinsel yaklaşmayı genellikle bir görev duygusu içinde yaparlar. Erkek, eşinin soğukluğundan korkmamalıdır. Bu durum geçicidir. Kadınların çoğunluğu uzun bir süre sonra cinsel zevke ulaşırlar. Ancak burada dikkat edilecek bir özellik daha vardır. Bir çok kadın haksız yere soğuklukla itham edilirler. Soğuk kadın demek hasta kadın demektir. Vücutça ve ruhça sağlıklı olan bir kadının cinsel ilişkiye karşı soğuk olacağı düşünülemez. Erkek önce kabahatin kendisinde olup olmadığını araştırmalı ancak ondan sonradır ki, karısından şikayetçi olmalıdır.
Gerdekte Damadın Heyecanı:
Bir çok damatlar da gerdek gecesinde gelinler kadar heyecanlıdırlar. Bu onların deneyimsizliklerinden gelir belki de. Belki de sevdikleri, saydıkları, eş olarak aldıkları kadına ilk olarak bu kadar yaklaşmanın verdiği heyecandan ileri gelir. Büyük bir heyecan hatta utangaçlığa kapılabilir.
Gerdekte Geline Düşen Görev:
Gelin bu konuda yumuşak, yatkın, şefkatli ve anlayışlı davranarak damada yardımcı olmalıdır. Yoksa damat gelinin kızlık zarını yırtacak kudrette bir ereksiyon (penis dikliği) bile sağlayamaz. Bu da ona dayanılmaz bir aşağılık kompleksi verir. Başarısızlığına tanık olan yeni karısını bir daha görmek istemeyebilir. Ondan kaçmak isteği, yeni evliliği daha ilk geceden sarsar.
Kızlığın Giderilmesi:
Kızlık zarının bilimsel adı hmen'dir. Birleşme olduğu halde eşinden kan akmadığını gören erkek hemen onun namusundan şüphe edebilir. Çoğu kez eşini babasının evine yollar daha da kötüsü cinayete bile sürüklenebilir. Erkeğin kesin bir karara varmadan hele eşine hiçbir şekilde hiddet göstermeden durumu bir doktorla konuşması en uygun yoldur. Çünkü yarı bakire denilen kadınlar vardır. Bu tip kadınlarda penis, zar'ı yırtmadan vajinaya girebilir. Çünkü zarın şekli çok değişiktir, ortası tamamen açıktır. Bu gibi kadınlarda bir doktor müdahalesi olmazsa doğuma kadar bakirelikleri devam edebilir. Ayrıca vajina girişi geniş, zarları dar ve fazla elastik olanlarda sayısız birleşmelere rağmen kanama görülmez.
Gerdek Gecesi Yanlışları ve Hurafeleri:
* Cinsel deneyimsiz gençler için gerdek gecesi bazen çevresi tarafından stres haline getirilmektedir. Oysa gençler düğün hazırlıklarının son günleri zaten yorgun haldedirler, uykusuzdurlar, bilgi eksikliği nedeniyle bir takım kuruntuları, endişe ve korkuları olabilir.
* İlk geceye böyle stresle giren çifte bu ilk cinsel ilişkiden çok fazla şey beklememesinin uygun olacağı söylenmelidir. Heyecan ve aşırı yorgunluk gibi haller cinsel yaşamı etkileyen olgulardır. Bu nedenle ilk gece genç kızın veya erkeğin ilişkiden kaçınması çok sık görünen bir durumdur. Çitf karşılıklı olarak anlayış göstermelidir. Sıkılganlık ve heyecanla cinsel ilişkiden kaçınan genç kızı eşi zorla ilk gece cinsel birleşmeye zorlamamalıdır. Aynı şekilde heyecan ve aşırı yorgunluk nedeniyle erkeğin hiçbir girişimde bulunamaması da olağandır. Böyle durumlarda gelin de akılcı olmalı ve esinin erkekliği ile ilgili gurur kırıcı davranış ve sözlerden kaçınmalıdır.
Kanlı Çarşaf Rezaleti:
İslamî kültürden uzak bazı bölgelerde çok kötü bir gelenek vardır. Damatla gelin gerdeğe girdikleri zaman dışarda kız ve erkek tarafından sonucu öğrenmek üzere yengeler bekletilir. Kız için de, erkek için de bundan daha çirkin bundan daha iğrenç bir şey düşünülemez!
* İslamî açıdan da karı-koca arasında gizli kalması gereken ve başkalarına antatılması, gösterilmesi haram olan kanlı çarşaf olayı, genç evlilerin bir ömür boyu çekecekleri utanç ve ızdıraplara vesile olmaktadır. Kapıda kanlı çarşaf bekleyen namus bekçileri (!), gençleri aceleye sevketmekte ve huzursuz etmektedirler. İleride genişçe izah edeceğimiz, gerdek gecesinde cinsel ilişkiden önce yapılması gereken sohbet, ön sevişme gibi eşleri birbirine yaklaştırıcı davranışların yapılmasına zaman bırakmamaktadırlar. Acelecilik ve beklenilme tedirginliği, gençleri psikolojik baskı altına almakta ve kolay iş zorlaşmakta ve acelecilikten dolayı başarısızlıkla sonuçlanabilmektedir.
Başarı gösteremiyen erkek utançtan yerin dibine geçer... Ne yazık ki...
Kedinin ciğer beklediği gibi, kapı önünde kanlı çarşaf beklemek, bekleyenin ve bekletenin en büyük ayıbıdır. Bir ömür boyu bu cahilliğin utancını nasıl yaşarlar?!
Ama kurtuluş yoktur. Ertesi gece kapıda yine nöbetçiler bekler. Bu şekilde utanç yüzünden eşini öldüren ya da intihar eden erkekler görülmüştür. Diğer taraftan cinsel birleşmeye karşın beklenen kanı görmeyen erkek, genellikle kapıda bekliyenlerden çekinerek yalnız kendilerini ilgilendiren bir meseleyi aralarında halletmek imkanından yoksun bulunduğu için günahsız karısını kovar. Tıbbî araştırmalar yapmadan namuslu kadına iftira atan ve açıkça zina ile suçlayan erkek, tıbbî araştırma sonucunda gelin kız çıkarsa (İslam Hukukuna göre) iftira cezası olan 80 sopayı hak eder.
Bütün bunlar göz önüne getirilecek olursa, erkeğin de kadının da çevrenin de ilk gece çok dikkatli ve anlayışlı olmaları gerekir.
Gençler, anneler ve babalar! Sakın bu ahlaksız davranışa kalkışmayın ve izin de vermeyin.
* Böyle bir baskı ve kontrol altındaki cinsel ilişkiden beklenen netice alınamayınca, gelin, damat ve diğer akrabalar arasında üzücü ve kırıcı olaylar ve lüzumsuz kavgalar meydana gelmektedir.
Sevgili Peygamberimizin eşler arasındaki cinsel konuların açıklanmaması hakkındaki emirlerinden birisi de şöyledir:
"Kıyamet günü Allah katında insanların en şerlilerinden biri de eşiyle sevişip ilişkide bulunduktan sonra, aile sırrını (cinsel davranış özelliklerini) açığa vurandır." (Müslim, Nikah:2, Nn:1437.)
* Diğer önemli bir konu da cinsel birleşmeye rağmen kızdan kan gelmemesidir. Kızlık zarı başlığı altında bu konuya oldukça geniş yer verdim. Burada tekrar belirtmekte fayda olduğu kanısındayım. Bazı kızlık zarları fazla dar değildir veya elastikidir ve kamışın rahatça girip çıkmasına rağmen yırtılma olmayabilir. Ender olarak bu gibi durumların görüldüğünü unutmamalıyız. Yanlış değerlendirme yapmamak için ve mahkemede sonuçlanan bir adli olay meydana getirmemek için tarafların olayı büyütmeden, bir hastanenin Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğine başvurarak kızlık zarı muayenesi yaptırmaları uygun olur. Bu şekilde gerçek ortaya çıkar ve genç kız masumsa, hayatı boyu çekeceği suçlamalardan kurtulmuş olur.
Netice olarak; gerdek gecesinin mahremiyeti gelin ve damat arasında kalmalıdır. Kanlı çarşaf gibi yanlış ve İslam dışı örfler kaldırılmalıdır. Lüzum görülürse, gereken kontrolü damat kendisi yaptırmalı ve işi büyütmeden halletmelidir. Kız, sağlam ve temiz çıktığı zaman bir ömür boyu karısına karşı mahcup olmaması açısından erkek, işi gürültüye ve yaygaraya vermeden karşılıklı konuşarak birbirlerine şüphe ile bakmadan, nezaket ve saygılarını bozmadan uzman doktora birlikte gidip işi tatlılıkla halletmeleri daha uygundur.
* İlk gece hakkında bir başka yanlış kültür de "Erkek ne kadar sert olursa, karısını ne kadar fazla korkutursa, bu korku ömür boyu itaati gerektirirmiş!"
Kadın, kocasına iki şekilde saygı duyar. Birisi, kocasından çok korkan ve nefret eden bir kadın. Aslında kocasını hiç sevmez, zerre kadar da saygı duymaz. Fakat zülmünden korkusuna saygılı gibi görünür. Cahil ve kişiliksiz koca da birileri tarafından saygı görememenin sıkıntısını karısının saygısıyla giderir. Başkalarının yanında karısına bağırmanın "erkeklik" tadına varır. Tıpkı, karısına bir tek sözü geçmeyen bazı komutanların, askerinin kendi karşısında put gibi durduğunu yine bir vesile ile karısına göstermesi gibi. Cahil, kişiliksiz ve kompleksli koca da karısının kendisinden nasıl korktuğunu başkalarına gösterme gayretindedir.
İlk gece bilhassa erkeğin en fazla nazik olması gerektiğini, sevgi kanatlarını en sonuna kadar açması gerektiğini, morallerin en yüksek derecede olması gerektiğini bilmeyen veya yanlış anlayan bir kısım da, ilk gecede erkeklik gösterisine kalkışmaktadır. Veya böyle tavsiyeler almaktadır.
Saygı, korku ile kazanılmaz, sevgi ile kazanılır. Sevgi ile kazanılan saygı, insanı mutlu edenidir.
* Toplumumuzda dikkat edilmeyen konulardan biri de; düğün günü gelin ile damadın psikolojilerine hiç dikkat edilmeden, onların üzüleceklerine dikkat edilmeden aileler arasında ufak tefek bazı meseleler yüzünden tartışmalar yapılmaktadır. Bundan da gelin ile damadın moralleri bozulmakta ve ilk gecede birbirlerine duyacakları mahcubiyet, cinsel hayatlarına etki etmekte ve mutluluk, mutsuzluğa dönüşmektedir. İlk gecede yaşanan bu olumsuzluk, bir ömür boyu sürmektedir.
Kısacası, ilk gecede korku, üzüntü ve buna benzer şeyler çok yanlıştır. İnsanlık dışıdır. Genç evlileri başarısızlığa itmektedir.
* İlk gece hurafeleri bitmez. Eşik altına sabun konmaktadır. İlk çocuk erkek olsun diye.
Halbuki erkek evlat isteyip de kız çocuğunu istemeyenler için Allah'ın koyduğu bir tarif var: "...onlara kız çocuğunuz doğdu diye müjde verilince, yüzleri utançlarından simsiyah kesilir,..", "...Kızları olduğu için halktan utanıyor, o çocuğu yaşatsınlar mı, (diri diri) gömsünler mi diye düşünüyorlardı..." (Kur'an-ı Kerim, Nahl Suresi: 58,59.)
İslamdan önceki cahiliye dönemindeki cahiller böyle düşünüyorlardı. Şimdiki cahiller de aynı düşüncenin tesiri altına girmekte ve ilk gecede eşiğe sabun koymaktadırlar. Teller bağlamaktadırlar. Halının altına gelinlik koymak, kadını karyolaya bağlamak (kocasına bağlı olsun diye) gibi insanlık ve İslam dışı bir sürü hurafeler ve zulümler...
İslamı bilmemek, insanları böyle şaşırtıyor işte. Kimi kadına zulmeder, kimi kendine zulmeder. Kimi çocuğa zulmeder. Kimi de hayvana zulmeder...
İlk Cinsel Birleşme Ve Sonuçları:
İlk gece ve cinsel birleşme için eşler, psikolojik ve cinsel bilgiler yönünden hazırlanmalı, bilgilendirilmelidirler. "Aman aceleye getirme!" uyarısı, yüzde doksan dokuz kulak ardı edilecektir. Nice zamandır hayalini kurup dört gözle beklediğiniz bu işi gerçekleştirmek için acele etmenizden doğal bir şey olamaz. Sizi kaygılandıran noktaları bir an önce çözümleyip geride bırakmayı istemek de doğaldır. Kaç zamandır kafanızı kurcalayan "acaba"lara bir an önce çözüm bulmak için sabırsızlanmaktan daha doğal bir şey de olamaz. Kısacası, ağırdan almak konusundaki tüm uyarı ve kararlara karşın duyduğunuz kaygı, merak ve heyecan büyük bir olasılıkla sizi evliliğin ilk cinsel birleşmesinde aceleci olmaya itecektir.
İnsan cinsel birleşme konusunda ne kadar çok şey duymuş ya da okumuş olursa olsun, bu olayda kendi vücudu, kendi benliği yer aldığı zaman iş tamamen değişir.
Genç bir hemşire şöyle itirafta bulunmuş: "Evlenmeden önce çok şey bildiğimi sanıyordum. Anatomi, fizyoloji okumuştum okulda. Doğum odasında çalışmıştım. Bir sürü konuşma, tartışma da dinlemiştim. Ancak cinsel ilişkide bulunan kişi ben olunca durum bambaşka oldu."
Kadının ilk cinsel birleşmeye karşı duyduğu tipik, yaygın tepki bir düş kırıklığıdır: "Bunca lafını duyduğum şeyin olup olacağı bu muymuş?"
Kadın, ilk cinsel birleşmesinde büyük olasılıkla orgazm olmayacaktır. Erkeğin tipik tepkisi, çok çabuk orgazm olarak erken boşalmaktır.
Gene tipik olarak, hem kadın hem de erkek büyük bir ihtimalle, kendilerinde bir eksiklik olduğuna inanarak suçluluk duygusuna kapılacaklardır ki bu tamamen yersizdir.
Ne var ki burada bir ayrıma parmak basmak gerek: Aynı sorunlar evlilik ilerlediği halde düzelmiyor, sürüp gidiyorsa o zaman eşlerin cinsel yaşantısında gerçek bir aksaklık var demektir. Yürümeye yeni başlamış bir çocuğu ele alalım. Adımları sarsaktır, sendeler, düşer, kalkar gene sendeler, üzülür, gene dener. Ve sonunda yürümeyi başarır. Gelgelelim aynı çocuk üç, dört yaşında hala bir yaşındaki gibi "sendeliyorsa" durum değişir.
Yeni evlenen çiftlerin çoğunluğu birbirlerine alışmamışlardır, alışmaları gerekir. Birbirlerinin neyi sevip sevmediklerini, vücutlarının ritmini öğrenmeleri gerekir. İlk birleşmede eşlerin ikisinin de güvensiz olması doğaldır. Bu güvensizliğin doğal olduğunu bilirseniz gerginliğiniz, korkularınız azalabilir ki bu da çok önemlidir. Çünkü bir kez "Eyvah, bir bozukluk var," diye korkuya kapıldınız mı gerçek bozuklukların baş göstereceğinden emin olabilirsiniz.
Gerdekte genç kızın bakireliğinin sona erecek olması nedeniyle hem kendinin hem de eşinin kaygı duymaları ve gerilim içinde olmaları da olağandır. Kadının gerginliği çoğunlukla vajina girişindeki kasları büsbütün sıkıp büzer. Sinirlerimiz gerilince boyun, boğaz, omuz kaslarımız sıkışmaz mı? Bu da böyle bir sıkışmadır işte. Kimi zaman gerginliğimizi fark edebilirsek kaslarımızı kendi kendimize, bilinçli olarak gevşetebiliriz. Kimi zaman da kaslarımıza söz geçiremeyiz.
"İlk gece"de cinsel birleşme sırasında gelinin geleneksel olarak çektiği can acısının başlıca nedeni vajina girişindeki kasların aşırı sıkışıp gerilmesidir. Vajinaya giriş yapmaya çalışan erkek cinsel organı penis, bu işi gerçekleştirebilmek için vajina girişini zorladıkça kadın can acısı duyacaktır. İşte bu kasları kadın bilinçli olarak, bir dereceye kadar gevşetip gevşek tutabilir. Başarılı bir ilk gece yaşamak isteyen kadınlar, evlenmeden önce bu kasları büzüp gevşeterek alıştırma yapılmalıdır. İlk birleşmenin heyecanı sırasında bu alıştırmaları hatırlayıp uygulayabilirlerse ilk birleşme sırasında daha az can acısı duyacaklardır.
Kadının aşırı gerginliği önlemek için yapılabilecek olan başka bir şey de kızlık zarı konusundaki masalları açıklığa kavuşturmaktır.
Bazı kadınlar: "Genç kızlığımda kızlık zarım duvar gibi bir zar sanır, öyle kalın, sapasağlam bir zar ki ilk gecede zavallı kocam bunu yırtıncaya kadar akla karayı seçecek!" zannederler.
Bazı kadınlarda, "Kızlık zarım yırtılırken büyük ıstırap çekeceğim" zannındadırlar.
Gerçekte kızlık zarı, vajina girişini ancak kısmen kapayan, oldukça ince bir zardır. Tümden kapalı olması imkansızdır, hiç değilse adet kanı oradan akacaktır. Kızlık zarı aralığı kiminde çok küçük, kiminde nispeten geniş olur. Kimi kızlık zarı oldukça kalın, kimisi ipinceciktir. Ne var ki kızlık zarı elastik bir dokuda olduğu için zardaki aralık, kas gevşetmesi ile ya da penisin zorlanmasıyla genişlerse, bu durum biraz kanamaya ve geçici bir ağrıya neden olur, ama vajinanın kendisi herhangi bir zarar görmez.
Adet sırasında tampon kullanan genç kızlarda zar gevşemeye alışmıştır. Buna rağmen genç kız, ilk birleşmede çocukluktan kalan "iyi bir kız" olma isteği nedeniyle kendini bilinçsiz olarak gerebilir.
Biz dönelim ilk geceye. Kaslarını kontrol etmeyen kadının ilk birleşme heyecanı sırasında iyice gerginleşmesi doğaldır. Üstelik normal olarak cinsel heyecanlanma sırasında vajinanın iç duvarlarının sızdırdığı kayganlaştırıcı, nemlendirici salgılar da bu gerginlik yüzünden iyice kıtlaşacaktır. Bu yüzden kızlık zarı, normalde olduğundan çok daha kalın ve gergin duracaktır.ilgili ayetler sünnetler
Bu da erkeğin girmeyi gerçekleştirebilmek için biraz güç ve baskı kullanmasını gerektirecektir. Böyle bir durum eşlerin ikisi için de ürkütücü bir durumdur! Kadın saldırıya uğramış gibi olurken erkek üstüne düşeni başarabilmek uğruna sevdiği kadına ıstırap vermek zorunda kalarak dehşete kapılabilir.
Birleşmeye biraz ara vermek, konuşmak, dinlenmek, birbirinizi yüreklendirmek, kimi durumlarda başarıyı kolaylaştırabilir. Biraz krem kullanmak da yarar sağlayabilir.
Eşlerin ilk birleşmeler sırasında düşebilecekleri en ciddi yanılgı, herhangi bir nedenle soğukluğa kapılıp duygusal yönden birbirlerinden uzaklaşmalarıdır. Böyle bir tutum, kişinin kendi kendini ve karşısındakini suçlamasına yol açar. Gerginliği artırır ve yeni başarısızlıklara yol hazırlar. Böyle bir durumda kişinin kendi kabuğuna çekilmesi de yanlıştır. Sevgi, anlayış ve hoşgörüye her zamandan çok ihtiyaç vardır.
Sarılmak, okşamak, sevmek. Tatlı, yüreklendirici, umutlandırıcı sözler fısıldamak, yapılması gerekenler bunlardır. Sizin kişisel olarak yapmanız gereken ilk ve başlıca şey de şunu hatırlamaktır. Bu ilk gece yalnızca bir başlangıçtır ve ön sözdür, asıl öykü daha sonra gelecektir.

GERDEK GECESİNİN ADAPLARI
Sünnet ve meşru olan nikah akdi tamamlandıktan sonra iki eş, dünya evine girmek maksadıyla zifaf gecesi ve bir araya gelme anı için maddî ve ruhî hazırlığa başlarlar. Bu bölümde; İslam'ın evlenecek olan çiftlerle ilgili, zifaf gecelerinde yapmaları gerekli olan adab ve takip etmeleri lazım gelen yolu izah edeceğiz. Söylenilenler yapıldığı takdirde düğün ve zifaf geceleri Allah'ın rızası doğrultusunda ve İslam'ın adabına uygun olarak yapılmış olur.
Zifafa Hazırlık:
* Yukarıdan beri anlattığımız gibi, gerekli maddi ve manevi temizlik ve hazırlıklar tamamlanır. Temiz bir banyo, güzel giyim, güzel koku, sakal-bıyık traşı, ağız temizliği...gibi
* Zifaf odası özel hazırlanmalıdır. Mümkün mertebe gürültü, kalabalık ve huzur bozucu etkilerden uzak olmalı, rahatsız edilmeme konusunda güvenli bir yer olmalıdır.
* Başkalarının ikamet ettiği bir evde veya dairede zifaf olacaksa, en iyisi evdekilerin o akşam orayı terkedip, gelin ve damadı başbaşa rahat bırakmalıdır. Bu mümkün değilse, evdeki diğer misafirler evi çabuk terketmeli, kalanlar erken yatmalı yani el-ayak çekilmeli, kapılar kapanmalıdır. Gelin ve damat her türlü endişe ve huzursuzluktan, kanlı çarşaf gösterme stresinden uzak ve güven içinde olmalıdır.
* Banyo teşkilatı kolayca kullanılabilir ve rahat bir ortamda olmalıdır.
* Düğün gününü belirlerken gelinin adet günlerin! göz önüne almalı ve düğün günü temiz günlerine göre ayarlanmalıdır.
* Bütün bir ömür boyu ve özellikle düğün günü ve gecesi alkollü içkilerden kaçınılır. Zira alkollü içkiler haramdır ve cinsel mutluluğun da amansız düşmanıdır. Tarlaya sarhoş tohum atmak en büyük hatadır.
Bütün bunları açıkladıktan sonra, şimdi de evlenecek olan kişinin zifaf gecesinde yapması gerekli olan şeyleri ve zevcesinin yanına girdiği andan başlamak üzere, cinsel ilişkinin bitimine kadar olan merhalelerde riayet edilmesi gerekli olan durumları izah edeceğiz.
Herkes bilsin ki, İslamî kültür ve adetlerimiz, bize her şeyi, hatta zifaf gecesindeki edebi ve cinsel ilişkinin temel kaidelerini dahi öğretmiştir. Bu merhaleler aşağıdaki şekildedir:
* Gelinlik elbisesini giymeden önce gelin kız abdest alır, iki rekat şükür namazı kılar ve dua eder.
* Düğün gecesi damat en yakın camiye yatsı namazına gider. Camiden gelince düğün evinin kapısı önünde cemaatle birlikte dua edilir. Zifaf, illa gece olmaz. Gündüz de olabilir ama daima gecenin sessizliği ve sakinliği tercih edilir.
* Duadan sonra damat, büyüklerin elini öper ve damat içeri katılır.
* Damat, euzü besmele çekerek sağ ayağıyla gelinin odasına girer.
Zifaf Odasında:
* Damad, güleryüz ve neşe ile gelinin odasına girer, eşine selam verir. İçerde yenge veya büyükler var ise büyüklerin elleri öpüldükten sonra içerdekiler de damatla geline mutluluklar dilerler ve odadan çıkarlar. Kapı besmele ile kilitlenir. Damat, elini gelinin başına koyarak besmele ile Hz. Peygamberin tavsiye ettiği duayı okur:
"Sizden biriniz bir kadınla evlendiği vakit elini onun alnına (perçemine) koysun, besmele çekerek Allah'ın adını ansın, sonra da bereketle dua ederek şöyle desin:
- Ey Allahım! Senden onun hayırlı olanını ve hayırlı olan huy ve tabiatını dilerim, yine onun şerlisinden ve şerli olan huy ve tabiatından sana sığınırım." (Buhari, Ebu Davud, Nikah: 46).
* Bu duadan sonra damat gelinin yüzünde örtülü bulunan örtüyü kaldırır ve yüz açımı olarak hazırladığı hediyesini takdim eder. Geline hoşgeldin der, tebrik eder ve tokalaşırlar. Birbirlerinin yüzüne sevgi, şefkat ve mutlulukla bakışırlar...
* Gelin de ayakta damadın tebriğini kabul eder, güler yüzle karşılık verir. Lüzumsuz somurtkanlık ve çekingenlik gösretmemelidir. Mutluluklar tek taraflı olmamalı ve paylaşılmalıdır. Karşılık görmeyen iltifat ve sevgi yarımdır.
* Sonra damat ile gelin, böyle mutlu bir evlilik kurdukları için Cenab-ı Hakka şükür olarak ikişer rek'at şükür namazını birlikte veya ayrı ayrı kılarlar. Namazdan sonra da Cenab-ı Allah'a ellerini açarlar, kendilere verdiği bu nimetlerden ve mutluluktan dolayı şükrederler. Bu mutluluklarının devamı, dünya ve ahiret saadeti için birlikte dua ederler. Cenab-ı Hakk'tan hayırlı evlat, helal ve bol rızık dilerler ve şöyle dua ederler, gelin de amin der:
"Allah'ım! Eşimi ve ailesini benim için bereketli kıl. Beni ve ailemi de eşim için bereketlendir. Hayırlarda birleştirdiğin sürece bizi birlikte yaşat. (Dünya va ahiret mutluluğumuz için) ayrılık gerektiğinde bizi ayır." (Taberani, (2/21-3)).
Bu dua ayrı ayrı da yapılabilir.
* Damat, gelinin yatsı namazını kılıp kılmadığını sorar ve kılmamış ise kılmasına müsaade eder. Tabii adetli olup olmadığını da sorar ve ona göre davranır. Eğer adetli ise cinsel birleşmeye girmez, sabreder, sohbete başlarlar.
* Sohbet: Sonra damat, güleryüzlü, sevecen tavırla eşine yaklaşır. Gönül alıcı tatlı sözler söyler. Eşine iltifatlar eder, mutluluğunu bildirir. Aynı şekilde gelinin de güler yüzle ve tatlı tebessümlerle karşılık vermesi damadın moralini yükseltir. El ele, gönül gönüle, göz göze ve omuz omuza vererek kendileri için hazırlanan kuru yemiş cinsinden şeyleri hem yerler hem de tatlı tatlı sohbet ederken heyecanlarını giderirler. Birbirlerine yiyecek ve tatlı ikram ederler. Şakalaşırlar.
İmam Ahmed, Müsned'inde şu rivayeti zikretmiştir:
"Esma Binti Yezid b. es-Seken şöyle dedi: Ben Hz. Aişe'yi (r.a) bakılması için süsledim, sonra Peygamber (s.a.v) onun yanına geldi, kendisine büyük bir bardakla süt getirildi ve o sütten içti, sonra sütü Hz. Aişe'ye verdi, Hz. Aişe utandı ve başını eğdi." (Ahmet b. Hanbel.)
Diğer bir hadiste de Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"İman bakımından en kamil mü'min, ahlakı en güzel olan ve ailesiyle en çok şakalaşandır." (Tirmizi. Nesai.)
Bir diğer hadiste de:
"En hayırlınız ailesine en çok hayırlı olanınızdır, ben de içinizde aileme en çok hayırlı olanınızım." buyurdu. (Tirmizi.)
* Bütün günün yorgunluğu ve stresi giderilinceye kadar sohbete devam edilir... Mesela, evlilik hayatlarında takib edecekleri müşterek çizgiden ve hedeflerinden, evlilikten beklentilerinden bahsederler. Damat, gelinin heyecanı ve ürkekliği gidip sakinleşinceye kadar acele etmemelidir. Çünkü, gelin ilk defa yabancı bir erkekle başbaşa buluşmanın, ona tamamiyle yakınlaşmanın, özel konuları konuşmanın utancını yaşar. Kızlığın bu hali normaldir, hoş karşılanmalıdır. Gelin konuşmaktan, ona açılmaktan çekinse bile, damat samimi sohbet ve yakınlığı sabırla sürdürmeli, onun gönlüne yavaş yavaş tatlı ve güvenli konuşmaları ile girmelidir. Gelinin güleryüz ve samimiyetle dinlemesi ve gülümsemesi, arasıra hafif karşılık vermesi kafidir.
* Bu ilk gecede eşler birbirlerine karşı nezaketi elden bırakmamalıdırlar. Eşler, birbirlerini üzecek davranış ve tavırlardan kaçınmalıdırlar. Gündüzün yorgunluğunu ve stresini hatırlatıcı söz ve hareketlerden de kaçınmalıdırlar.
* İlk olarak bir erkeğe kendini teslim eden bir kız için ilk gece çok önemlidir. O anda erkeğin geniş şefkat ve sevgi kanatlarına ihtiyacı vardır. Bir kadın, kendisini teslim ettiği ilk erkeği asla unutmaz. Eğer kadın ilk zifaf gecesinde tatlı heyecanlar ve güzel bir ön sevişme yaşamışsa, sevgi, sabır, nezaket ve geniş bir anlayışla karşılaşmışsa, o erkeğe ömür boyu minnettar kalır. Ve ömür boyu ilk gecenin tadını unutamaz. Hatta o adam o kadını sonradan terketse, hayal kırıklığına uğratsa da kalbindeki o esrarlı hatıra daima yaşar.
* Halk arasında yanlış bir tabir vardır; "Kedinin bacağını ilk günden ayırmalı." Yani daha ilk gecede sert davranmalı ve itaat için gelinin gözünü korkutmalı derler. Halbuki bu söz ve böyle bir davranış çok yanlıştır. Gönülde tamiri mümkün olmayan derin yaralar açar. Ömür boyu sürecek kırgınlığın temelini atar...
* Zifaf gecesi, erkeğe girişkenlikten ziyade çekingenliği ve nezaketi emreder. İlk gecede, erkek alacağından çok vermek zorundadır. Bir kadının zifaf gecesinde yaşadıkları, ileride erkeğine karşı duyacağı sevgi ve davranışlarını belirler.
* Bilinçli bir erkek, sert hareketlerden sürekli olarak kaçınır. Daha odaya girer girmez gelinin giysilerini adeta parçalarcasına çıkartmak ve yıllardır hasret kaldığı ilişkiyi bir an önce gerçekleştirmeye kalkmak gelini paniğe uğratacağı gibi, her iki taraf da bu anın olumsuzluğunun etkisinden uzun yıllar kurtulamazlar. O nedenle erkeğin çok sevecen, romantik, hassas ve yumuşak davranışlar içinde olması gerekir.
Romantik Girişimler:
* Eşler, kendileri için hazırlanan kuru yemiş v.s. yedikten ve sohbeti koyulaştırıp birbirlerini birazcık olsun tanıyıp aralarında bir miktar samimiyet oluşunca, damat yavaş yavaş geline yaklaşır, öncelikle elleri ile geline nazik ve şefkatli okşamalarla dokunma alışkanlığını kazanır ve gelini de dokunmaya alıştırır... Sonra öpmeye alışır ve gelinini de alıştırır... Damat, asla aceleci ve kaba davranmamalıdır. Artık evlendik, ona istediğim gibi sahip olurum, diye düşünmemelidir yukarıda anlattığımız nedenlerden dolayı.
* Bir müddet sonra gelinin gerginliğinin ve tedirginliğinin gittiğini hisseden damat, oda ışığını olabildiğince loş hale getirir. Bu hal, gelinin rahat soyunmasını sağlar. Özellikle gelinin rahat olabilmesi için soyunurken damadın geline arkasını dönmesinde yarar vardır. Ekseriya gelin, erkeğin karşısında ilk defa çıplak olarak görünmekten ve erkeği de çıplak olarak görmekten ürküp dehşet ve korkuya kapılabilir. Burda da erkeğin anlayışlı ve sabırlı olması gerekir. Hatta gelinin utangaçlığını gidermek için iç çamaşırların yatağın içinde de çıkarılması psikolojik yönden daha rahatlatıcı olur.
* Cinsi münasebette eşler, iç çamaşırlarını da tamamen çıkarmalıdırlar. Zira elbiseleri çıkarmak bedeni rahatlatır, hareketi kolaylaştırır ve tenlerin birbirine dokunması lezzeti artırır. Cinsel ilişki sırasında eşlerin soyunması helaldir. Ancak olgun iman, Allah'a ve meleklere karşı utanmayı gerekli kıldığı gibi örtünmeyi de güzel kılmaktadır. Bu örtü cinsel ilişkiyi engelleyici olmamalıdır. Hafif bir örtü olabilir.
Bu konuda rivayet edilen hadiste Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Allahü Teala haya sahibi ve settar (örten)'dir. Haya ve örtmeyi sever." (Ahmet b. Hanbel. Tirmizi. Ebu Davud.)
Diğer bir hadiste ise Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Çıplaklıktan sakının, zira büyük abdest ve kişinin zevcesi île cinsi temasta bulunması hariç, sair hal ve zamanlarda sizinle beraber olan ve sizden asla ayrılmayan (melekler) vardır. Onlardan haya edin ve onlara saygı gösterin" (Tirmizi.)
Cinsi münasebette örtünmenin efdal olduğunu teyid eden bir rivayette şöyledir:
"Biriniz eşi ile cima yaparkan iki vahşi eşek gibi örtüden büsbütün arınmasınlar." (Tirmizi.) Örtünmeyi öğütleyen hadislerinde Allah'ın Resulü şöyle buyurmaktadır:
"Biriniz eşiyle cinsi münasebette bulunduğu zaman eşi ile kendisinin arkasına bir örtü alsın.
Eşler iki vahşi eşek gibi örtüden (büstünün) arınmasınlar." (Müslim, Hayz:10.)

Bu mesaj moonlight tarafından düzenlendi (02-10-2009 17:43 GMT+2 saat, ago)
__________________
Gender_Bay Çevirimiçi durumu