| Yazar | Mesaj #12336 28-02-2009 11:37 GMT+2 saat | |||||||
messi![]() Aktif Üye ![]()
|
Facebook'ta Paylaş
Tweet
Medical Sözlük
-------------------------------------------------------------------------------- Konu içinde gecen hastlıklar için ayrıca foruma eklenen konuların linkleri de ilgili konu başlığına eklenmiştir. Kısa Terim Sözlüğü için bkz: Tıp Terimleri Sözlüğü Dahiliye (İç Hastalıkları) > Ağrı, Akdeniz Anemisi, Alerji, Anemi, Baş Dönmesi, Şeker, Diabet, Gastrit, Guatr, Hemofili, Hepatit, İshal, Kabızlık, Kalınbağırsak, Kanser, Karaciğer Kanseri, Kist, Lösemi, Şişmanlık, Obezite, Romatizma, Sindirim Sistemi, Terleme, Ülser Kadın Hastalıkları (Jinekoloji) > Kadın, Aybaşı, Adet, Rahim kanseri, Bel soğukluğu, Meme kanseri, Menapoz, Frengi, Düşük, Anne Sütü, Doğum, Gebelik, Hamilelik, Kürtaj Çocuk Hastalıkları > Çocuk, Akdeniz Anemisi - Talasemi, Alerji, Apandisit, Astım, Ateş, Boğmaca, Bronşit, Çocuk felci, Egzama, Ergenlik, Havale (Nöbet), İdrar kaçırma, Kabakulak, Kızamık, Lösemi, Nezle, Öksürük, Zatürre, Pnömoni Kulak Burun Boğaz (KBB) > Anjin, Bademcik iltihabı, Boğaz ağrısı, Burun, Farenjit, Gırtlak, Horlama, Kulak iltihabı, Saman nezlesi, Sinüzit, Tükürük Bezi, Uçuk, Vertigo, Baş dönmesi Kalp Damar > Kalp, Damar, Aort, Damar sertliği, Hipertansiyon, Yüksek tansiyon, Hipotansiyon, Düşük tansiyon, Kalp krizi, Kalp yetmezliği, Taşikardi, Çarpıntı Enfeksiyon Hastalıkları > Enfeksiyon, Bağışıklık, İmmünite, Dizanteri, Çiçek hastalığı, Kuşpalazı, Difteri, Grip, Sarılık, İshal, Kabakulak, Kuduz, Mantar, Şarbon, Tenya, Tifo, Tetanoz, Uyuz, Veba, Zona Cerrahi > Apandisit, Fıtık, Gangren, Basur, Hemoroid, İnce bağırsak, Kalın bağırsak, Karaciğer, Mide, Safra kesesi Nöroloji > Ağrı, Alzheimer, Baş ağrısı, Fıtık, Beyin, İnme, Felç, Nevralji, Menenjit, Migren, Parkinson, Sinir Sistemi, Vertigo, Baş dönmesi Dermatoloji (Deri Hastalıkları) > Akne, Bel soğukluğu, Deri kanseri, Egzama, Mantar, Nasır, Saç dökülmesi, Sedef Hastalığı, Psoriasis, Siğil, Sivilce, Uçuk, Uyuz, Vitiligo, Zona Ortopedi > Artrit, Ayak bileği, Bacak, Bel, Boyun, Fıtık, Kalça ağrıları, Kas, Kemik, Kırıklar, Omurga, Omuz, Romatizma, Siyatik, Topuk Üroloji (Bevliye) > Bel soğukluğu, Böbrek taşı, Erken boşalma, Frengi, İktidarsızlık, Kısırlık, Mesane, Penis, Prostat, Testis Göğüs Hastalıkları > Göğüs, Akciğer kanseri, Astım, Boğmaca, Bronşit, Nefes darlığı, Zatürre, Pnömoni, Tüberküloz, Verem Psikiyatri > Depresyon, Hipnoz, Fobi, Kekemelik, Stres, Şizofreni, Uyku bozukluğu, Uykusuzluk Göz Hastalıkları > Göz, Astigmatlık, Arpacık, Daltonizm, İris iltihabı, İritis, Katarakt, Kornea, Miyop, Retina Ağız ve Diş Hastalıkları > Diş, Ağız kokusu, Diş ağrısı, Tartar Vüdudumuz > akciğer, anüs, ayak, bacak, bağırsak, baş, beyin, bilek, boğaz, boyun, burun, dalak, damar, dil, dirsek, gırtlak, göğüs, göz, ince bağırsak, kaburga, kalın bağırsak, kalp, karaciğer, kulak, mide, omur, pankreas, parmak, penis, rahim, sinüs, tırnak, vajina, yemek borusu, yutak Dahiliye (İç Hastalıkları) İç hastalıkları departmanı çocukluk çağını aşmış bireylerin iç organ sistemleri ile ilgili incelemeleri yapar. Bu sisteme ait organların fonksiyon bozukluklarıyla ilgili teşhis ve tedavi hizmetini verir. Bunun yanı sıra sağlık hizmeti verdiği her bireyi kendisini hastalıklarda koruması için alınması gereken önlemler konusunda bilinçlendirir ve yönlendirir. Genel dahiliye tıbbın tüm klinik branşlarına temel teşkil eden bir disiplindir. Sağlık kuruluşlarına başvuran hastaların büyük çoğunluğunun problemleri iç hastalıklarının ilgi alanına girmektedir. Üst ve alt solunum yolu hastalıkları, hiper tansiyon, mide-bağırsak sistemi hastalıkları, böbrek hastalıkları, tiroid hastalıkları, şeker hastalığı, romatizmal hastalıklar gibi çok geniş bir skalayı kapsar. İç Hastalıkları Bölümü Alt Birimleri 1. Acil Dahiliye 2. Romatoloji 3. Gastroenteroloji 4. Hematoloji 5. Nefroloji 6. Göğüs Hastalıkları 7. Endokrinoloji 8. Enfeksiyon 9. Dahili Yoğun Bakım 10. Check-up ve koruyucu hekimlik Kadın Hastalıkları (Jinekoloji) Jinekolojik Kontrol ve amaçları Amaç: Jinekolojik kontroller ülkemizde halen rutine yerleşmemiştir. Yani birçok kadın hala bir problemi olduğunda jinekologa gider. Bu kontrollerin amacı özellikle rahim ve yumurtalıklarla ilgili sorunları ortaya koymak ve varolan sorunların takip edilmesidir. Bilindiği gibi rahim ve yumurtalıklar karın içinde yerleşmiş organlardır ve sorunları her zaman bir belirti vermeyebilir. İlaveten her ay sürekli değişim gösteren bu organlarda erken devrede saptanan sorunların önüne geçilmesi daha kolay olmaktadır. Ne zaman başlamalı ve ne sıklıkta yaptırılmalıdır ? İlk adet kanaması olan kızların senede bir defa kontrolü yeterlidir. Evlenmiş veya cinsel yaşamı başlamış olan kadınlarda ise 6 ayda bir jinekolojik kontrol yaptırması önerilmektedir. Herhangi bir sorun açısından takip yapılıyorsa bu aralıklar hekim tarafından sıklaştırılabilir. Jinekolojik kontrolde hangi organlar kontrol edilmektedir? Jinekolojik muayenede vagina dış ve iç bölgesi, rahim dış kanalı, rahim ve yumurtalıklar kontrol edilmektedir. Ayrıca her jinekolojik kontrolde meme muayenesi(memede kitle ve sıvı gelmesi kontrol edilir) ve tiroid bezi(guatr açısından) kontrol edilmektedir. Senede bir vaginal smear testi yaptırılması önemli bir konudur. Zira cinsel hayatı başlamış olan kadınlarda bu test özellikle rahim dış kanalı kanseri açısından kolay, ucuz bir testtir. Her jinekolojik muayeneye ilaveten jinekolojik ultrasonografi yapılması da önemlidir. Çünkü özellikle klolu kadınlarda rahim ve özellikle yumurtalıkların normal büyüklükte olup olmadığını bildiren en önemli yöntemdir. Kontrollerde hangi testler yapılmalıdır ? Herhangi bir sorun saptanmamışsa senede bir vaginal smear testi ve ultrasonografi muayeneye ilaveten yapılabilir. Menopozda ve 40 yaş üzerindeki kadınlarda senelik mamografi de yapılmaktadır. Özellikle yakınlarında meme kanseri saptanan kadınlarda 30 yaşından itibaren periyodik mamografi yapılması önerilmektedir. Bunun dışında soruna yönelik testler hekim tarafından size önerilecektir. Kadın Hastalıkları (Jinekoloji) Kadın Aybaşı Adet Rahim kanseri Bel soğukluğu Meme kanseri Menapoz Frengi Düşük Anne Sütü Doğum Gebelik Hamilelik Kürta Çocuk Hastalıkları: Bilgi için bkz: Çocuk Sağlığı Çocuklarda normal büyüme ve gelişmenin izlenmesi, normalden sapmaların tespiti yoluyla hastalıkların belirlenmesi ve önlenmesi için gereklidir. Sağlıklı çocuk takibinde düzenli olarak boy, ağırlık ve baş çevresi ölçümleri yapılmalıdır. Bebeğin Aşıları Ne Zaman Başlar? Bu Aşılar Nelerdir? Bebeğin aşıları doğar doğmaz başlayacak, anneyle birlikte hastaneden taburcu edilmeden önce ilk Hepatit B aşısı yapılmış olacaktır. Bunun ikincisi 1 ay sonra, üçüncüsü ise ikinciden 5 ay sonra yapılacaktır. 2 ayını dolduran bebeğe, BCG ve karma, çocuk felci aşıları yapılacak, karma aşı 4-6 haftalık aralarla toplam 3 doza tamamlanacaktır. Doktorunuz karma aşıyla birlikte menenjit aşısının yapılmasını da önerecektir. Bebek ilk 6 ayını doldurunca, aşı sıklığı da azalacaktır. 9 ayda kızamık, 15 ayda kızamık- kızamıkçık- kabakulak, 18 ayda karma, çocuk felci, menenjit aşısının tekrarı (rapel) yapılacaktır. Doktorunuzun önerisiyle, 1 yaşı dolunca suçiçeği, 2 yaşı dolunca Hepatit A aşıları da yapılabilir. Aşıyla Korunulabilen Hastalıklar Nelerdir? Bilgi için bkz: Aşılar konusu Verem, Kızamık, Hepatit B, Çocuk felci, Kızamıkçık, Suçiçeği, Difteri, Kabakulak, Zatürre, Boğmaca, Hemofilus influenza menenjiti, Tetanoz, Hepatit A Anne Sütünün Yararları Anne sütü üstün içeriği ile yenidoğan bebeği tüm gereksinimini 6 ay boyunca tek başına karşılayabilen, kolay sindirilebilen ideal bir besindir. Anne sütü ile beslenen bebeklerde hafif veya hayatı tehdit eden ciddi enfeksiyonlara daha az rastlanmakta, allerji, ani bebek ölümleri anne sütü almayanlara göre daha az görülmektedir Bağışıklık sistemi güçlenmekte, özellikle solunum ve sindirim sistemi enfeksiyonları azalmaktadır. Anne sütü alan bebek hastalansa bile enfeksiyonu daha kolay atlatmaktadır. Annesini emen bebeğin zihinsel gelişimi, ilerideki okul başarısı daha iyi olmakta, anne- bebek arasındaki bağ daha kolay ve güçlü kurulmaktadır Bebekliğinde yeterli süre anne sütü almış erişkinlerde lenfoma, lösemi, diyabet gibi bazı hastalıkların sıklığı da azalmaktadır Bebek için sayılamayacak kadar çok yararları olan anne sütü, annenin de gebelik öncesi formuna dönmesini kolaylaştırmakta;emziren anne bunun için gerekli enerjiyi sağlamak üzere depolanan yağ dokusundan kurtulmaktadır Ayrıca meme, yumurtalık ve rahim kanseri riski azalmaktadır. Çocuk Hastalıkları Çocuk Akdeniz Anemisi - Talasemi Alerji Apandisit Astım Ateş Boğmaca Bronşit Çocuk felci Egzama Ergenlik Havale (Nöbet) İdrar kaçırma Kabakulak Kızamık Lösemi Nezle Öksürük Zatürre Pnömoni Kulak Burun Boğaz (KBB) Poliklinik, KBB muayenesi Mikroskop altında dış kulak yolu ve kulak zarı muayenesi. Bu yöntemle dış kulak yolu ve kulak zarı hakkında tüm bilgiler elde edilir. Kulak zarı delikse ortakulak hastalıklarının teşhisi bu yöntemle çok kolay olabilir. Dış kulak yolundaki buşon (Kulak kiri) mikroskop ve aspiratör yardımıyla kulak zarına zarar vermeden temizlenir. Kronik orta kulak enfeksiyonlarında ortaya çıkan cerahat yine aspiratör yardımıyla aspire edilir. Spesifik antibiyotik seçimi için kültür alınabilir. KBB Cerrahi Burun (Deviasyon): Burunda nefes alıp vermeyi engelleyen en önemli neden septum denilen burun bölmesindeki eğriliktir. Hastanemizde deviasyon ameliyatı rijit optikler yardımıyla yüksek başarı oranı ile rutin olarak gerçekleştirilmektedir. Burun etlerinin alınması genelde nefes alıp vermeyi engellemeyen alt burun etleri allerji, hava kirliliği, sigara gibi nedenlerle genişleyip büyürler. Burun tıkanıklığına neden olan hastalanmış burun etleri, endoskopik yöntemle alınırlar. Sinüzit Ameliyatı: Uzun süreli antibiyotik tedavisine cevap vermeyen kronik sinuzit vakalarına cerrahi yaklaşım önerilir. Horlama ameliyatı: Gevşeyen dokularla birlikte bademcikler çıkartılarak dil arkası ile boğaz duvarı arasındaki mesafe genişletilir. Kulak Burun Boğaz (KBB) Anjin Bademcik iltihabı Boğaz ağrısı Burun Farenjit Gırtlak Horlama Kulak iltihabı Saman nezlesi Sinüzit Tükürük Bezi Uçuk Vertigo Baş dönmesi Kalp Damar Kardiyoloji Bölümün asıl amacı bireyleri kalp damar hastalıklarından korumak, hastalık ortaya çıkmış ise durdurmak, tedavi etmek ve hatta geriye döndürmektir. Kalp damar hastalıklarından en sık karşılaşılan ve hayatı ciddi anlamda tehtid eden kalp krizinin (myokard infarktüsü) tedavisinde en önemli husus; çok kısa süre içerisinde (ilk saatler) hastaya müdahale edilebilecek tıbbi şartların sağlanabildiği merkezleri oluşturmaktır. Kalp krizi; kalp adalesini besleyen koroner damarların ani olarak tıkanması sonucu ortaya çıkan çok ciddi bir klinik tablodur. Bu hadisenin vuku bulduğu durumlarda çok kısa süre içerisinde hastanın anjiografi laboratuarına alınarak koroner anjiografisinin (kalp damar hastalığını ortaya koymak için günümüzde halen en güvenilir tanı yöntemi) ve gerekirse balon anjioplasti ve/veya stent uygulaması gibi damar açma işlemlerinin uygulanması gerekmektedir. Kalp Damar Kalp Damar Aort Damar sertliği Hipertansiyon, Yüksek tansiyon Hipotansiyon, Düşük tansiyon Kalp krizi Kalp yetmezliği Taşikardi Çarpıntı Enfeksiyon Hastalıkları Ayrıca bilgi için bkz: Enfeksiyon konusu İnfeksiyon hastalıkları, eski adıyla intaniye, mikroorganizmaların neden olduğu hastalıkların tanı ve tedavisi ile uğraşan uzmanlık alanıdır. Tüm dünya ülkelerinde infeksiyon hastalıkları en sık görülen hastalıklardır. İnfeksiyon hastalıkları tedavileri mümkün olan hastalıklardır. Çok büyük bir kısmı uygun tedavi verilerek tam şifa ile sonlanırlar. Departmanın tanı kısmını oluşturan klinik mikrobiyoloji laboratuvarında hastalık etkeni mikroorganizmaların tespitine yönelik testler yapılmaktadır. Bakteriyoloji (bakteri bilimi), viroloji (virus bilimi), mikoloji (mantar bilimi), parazitoloji (parazit bilimi) ve seroloji (kanda mikroorganizmalara karşı oluşan antikorları araştıran bilim) klinik mikrobiyoloji laboratuvarının alt birimlerini oluşturmaktadır. İmmünite Dizanteri Çiçek hastalığı Kuşpalazı Difteri Grip Sarılık İshal Kabakulak Kuduz Mantar Şarbon Tenya Tifo Tetanoz Uyuz Veba Zona Genel Cerrahi Genel Cerrahi Bölümü, ilgi alanın genişliği nedeni ile birçok disiplin ile işbirliği içinde ve eş güdümlü olarak çalışmaktadır. Genel Cerrahi hastalarının büyük bölümünü çeşitli tipte kanser vakaları oluşturur. Bu hastalar için tanı, ameliyat ve sonraki tedavi aşamalarının planlanmasında Gastroenteroloji, Radyoloji/Girişimsel Radyoloji, Patoloji, Medikal ve Radyasyon Onkolojisi ile işbirliği içinde çalışılmaktadır. Genel Cerrahi'nin bir diğer ilgi alanı da travmatolojidir. Travmalı hastalarda sıklıkla çoklu organ sistemi yaralanmalarının varoluşu nedeniyle Ortopedi, Nöroşirurji, Üroloji, Kalp ve Damar Cerrahisi bölümleri ile birlikte hareket edilmektedir. Özellikle şiddetli çoklu organ yaralanmalarında, tüm bu tıp dallarının eşgüdümünü Genel Cerrahi Bölümü üstlenmektedir. Genel Cerrahi hastalarının tedavisinde en önemli aşamalardan biri de ameliyat sonrasında hastanın en kısa sürede eski yaşamına dönecek hale gelmesidir. Bu da Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon bölümü ile yakın işbirliği içinde çalışılarak gerçekleştirilmektedir. Apandisit Fıtık Gangren Basur Hemoroid İnce bağırsak Kalın bağırsak Karaciğer Mide Safra kesesi Nöroloji Birçok sistemik hastalık sinir sistemine ait bulgulara neden olabilirken, nörolojik hastalıkların bazıları da diğer organ sistemlerini etkilenebilir. Örneğin gebelikte değişen hormon düzeyleri vücudun sıvı ve tuz tutmasını kolaylaştırır, kemiklerin korunaklı yüzeylerinden geçen sinirler bu seviyelerde ödem etkisi nedeni ile bası altında kalarak zarar görürler. Sonuçta etkilenen bölgenin altında uyuşma, karıncalanma, ağrı, etkilenen kaslarda kuvvetsizlik gibi belirtiler ortaya çıkar. Benzer şekilde şeker hastalığı ve tiroid fonksiyon bozuklukları gibi hastalıklarda bu duruma zemin hazırlar. Bu ve benzeri pek çok nörolojik hastalık tek bir sisteme ait bulgu vermediğinden, başvuru sırasında hastaların bir çoğu farklı branş hekimlerince görülür. Nöroloji polikliniklerine başvuru şikayetleri başlıca; baş ağrıları, baş dönmeleri, inmeler, şuur değişikliği ile giden hastalıklar (epilepsi = sara vs), el ayak uyuşmaları, çeşitli kas güçsüzlükleri gibi durumlardır. Yaşlı nüfusun artışı, hipertansiyon, kalp hastalığı ve diabet gibi sistemik hastalıkların ve bunlara bağlı komplikasyonların daha sık rastlanır olmasına yol açmaktadır. İnme bu komplikasyonların en dramatik ve en korkulanıdır. Bu grup hastalar hastanemiz nöroloji bölümünde multidisipliner bir yaklaşımla değerlendirilmektedir. Sıklıkla başvurduğumuz Kraniyal tomografi ve/veya magntik rezonans görüntülemesi, ekokardiografi ekstrakranial dopler gibi tetkikler inme kliniği ile başvuran hastalarımızda uygulanmakta, alınan sonuçlar hastalarımızın takip ve tedavilerine katkıda bulunmaktadır. Koma, ilerleyici inme, sık tekrarlayan nöbetler gibi hasta yaşamını tehlikeye sokan ciddi durumlarda hastalarımız takip ve tedavisi yoğun bakım ünitesinde sürdürülmektedir. El ve ayak uyuşmaları gibi sık rastlanılan yakınmalarla ortaya çıkan nöropatileri değerlendirmek ve bel, boyun fıtığı gibi ağrılı durumların tanısında dinamik bir tanı yöntemi olan emg (elektro miyo-nörografi) tetkiki elektrofizyoloji laboratuarımızda yapılabilmektedir. Başta epilepsi olmak üzere santral sinir sisteminin bir çok hastalığında ayırıcı tanı amacı ile kullanılan eeg (elektro ensafolo grafi) tetkiki de elektrofizyoloji laboratuarımızda yapılabilmektedir. Toplumsal bir sorun olma yoluna giden iş gücü verimi ve üretkenliği engelleyen baş ağrısı yakınmaları; baş ağrısı polikliniğimizde değerlendirilebilmektedir. Baş Ağrısı Toplumda en sık rastlanan şikayetlerin başında gelen baş ağrılarının önemli bir kısmını kendi başına bir hastalık grubunu olarak tanımlanan (migren, gerilim tipi baş ağrısı gibi) birincil baş ağrıları oluşturur. Geriye kalan düşük oran merkezi sinir sistemi veya diğer sistemleri ilgilendiren bir hastalığın başlangıcı veya seyri sırasında ortaya çıkan baş ağrılarıdır. Bu grup ikincil baş ağrıları olarak adlandırır. Baş ağrısı olan hastanın değerlendirilmesinde ilk aşama dikkatli bir nörolojik muayene ve ağrının nitelikleri ( başlangıç yaşı, sıklığı, yeri gibi ) ile ilgili hastadan doğru ve yeterli temel bilgilerin alınmasıdır. Migren Nedir? Migren iyi huylu tekrarlayıcı ataklarla seyreden bir hastalıktır. Başlıca semptomu genellikle 4-72 saat süren baş ağrısıdır; Baş ağrısına kişinin atak sırasında normal işlevlerini zorlaştıran bulantı, kusma, ışık, ses ve kokudan rahatsız olma gibi semptomlar eşlik eder. Ataklar arasında hasta bütünüyle semptomsuzdur, yani günlük baş ağrıları migren değildir. Nöroloji Ağrı Alzheimer Baş ağrısı Fıtık Beyin İnme, Felç Nevralji Menenjit Migren Parkinson Sinir Sistemi Vertigo Baş dönmesi Dermatoloji (Deri Hastalıkları) Dermatoloji Daha detay bilgi için bkzermatoloji konusu Günümüzde alerjik deri hastalıkları modern yaşam biçimleri, değişen çevresel koşullar nedeniyle gittikçe artmaktadır. Atopik Ekzema, Kontak Ekzema, Ürtiker (Kurdeşen)gibi deri hastalıklarının nedenlerini bulmak; iç kaynaklı veya dış kaynaklı olup olmadığını anlamak ilk basamak tedavinin yanı sıra hastalıkların kronikleşmesini ve tekrarlamasını önlemek açısından çok önemlidir. Güneş ışınının deride bağışıklık sistemini baskılayıcı etkisine dayanan bu tedavi biçimi özellikle Psöriasis ( Sedef Hastalığı) , Vitiligo (beyaz lekeler), Parapsöriasis, Mikozis fungoides (deri lenfoması) gibi bağışıklık sistemini ilgilendiren hastalıklarda yıllardır uygulanan etkin , ağızdan alınan immunsupresif ilaçlara göre yan etki olasılığı çok düşük olan çoğunlukla tedavide ilk seçilmesi gereken bir yöntemdir. PUVA, Re PUVA, Ultraviyole A, Ultraviyolet B ve el ayak PUVA tedavisi şeklinde modern tasarlanmış Fototerapi tedavileri uygulanmaktadır. Zührevi Hastalıklar Cinsel temasla bulaşan hastalıkların erken tanı ve tedavisi toplum sağlığı ve koruyucu tıp açısından çok önemlidir. Frengi (Sfiliz): Cinsel temasla deri ve mukozalardan bulaşan bu bakteriyel hastalık, ilk belirtilerini deri ve mukozalarda yara, döküntü, kızarıklık şeklinde gösterir. Bel Soğukluğu (Gonore): Üretra, rektum gibi cinsel temasın olduğu, mukozal bölgelerde temastan iki-dört gün sonra akıntı ile belirtilerini gösterebildiği gibi, çoğu hastalar, asemptomatik taşıyıcıdır. Dermatoloji (Deri Hastalıkları) Akne Bel soğukluğu Deri kanseri Egzama Mantar Nasır Saç dökülmesi Sedef Hastalığı Psoriasis Siğil Sivilce Uçuk Uyuz Vitiligo Zona Ortopedi İnsan vücudu dışından uygulanan kuvvetin oluşturduğu hasar travma olarak tanımlanır. Ortopedik açıdan travma, kırık, çıkık ve kırıklı çıkık olarak tanımlanır. Maalesef ülkemizde yaşadığımız trafik kazaları, ateşli silah yaralanmaları ve yüksekten düşmeler sonucu oluşan kırık, çıkık, kırıklı çıkıklar ile sıklıkla karşılaşmaktayız. Bu tür yaralanmalar sonucu oluşan hasarlar zamanında ve uygun şekilde tedavi edilmemesi durumunda, yanlış kaynama veya kaynamama ile sonuçlanmaktadır. Hoş olmayan bu sonuçlar, kişinin kalan yaşantısını gerek sağlık gerekse sosyal açıdan etkilemektedir. Oluşabilecek bu tür olumsuz sonuçlar, hızlı bir şekilde en uygun tedavi ve deneyimli hekimlerce yapılması ile engellenebilir. İnsan ömrünün uzaması ile özellikle bayanlarda menopoz sonrası kemik yıkımının artması ile osteoporoz (kemik kalitesi ve gücünün azalması) oluşmaktadır. Osteoporotik kemiklerin travmaya direnci daha az olduğundan, basit düşmeler ile ciddi kırıklar oluşabilmektedir. Bu hastaların teşhis ve tedavisinin çok daha hızlı yapılması ve topluma kazandırılması esas amaç olmalıdır. Anasayfa Ortopedi Artrit Ayak bileği Bacak Bel Boyun Fıtık Kalça ağrıları Kas Kemik Kırıklar Omurga Omuz Romatizma Siyatik Topuk Üroloji (Bevliye) Böbrekler , İdrar yolları , Mesane, Prostat , Penis ve Testislerin hastalıklarını ; erkeklerde infertilite (kısırlık) ve İmpotans (iktidarsızlık) konularını inceleyen ve tedavi eden bilim dalıdır. Ürolojinin Konuları ; - Böbrek ve İdrar Yolu Hastalıkları - Mesane (İdrar Kesesi) Hastalıkları - Prostat Hastalıkları - Penis ve Testislerin Hastalıkları - Erkeklerde Zührevi Hastalıklar - Çocuk Ürolojisi - Jinekolojik Üroloji - Endoskopik Üroloji - İmpotans (İktidarsızlık) - Erkeklerde İnfertilite (Kısırlık) Böbrek ve İdrar Yolu Hastalıkları Böbrek ve idrar yollarının ana karnındaki gelişme bozukluklarına bağlı anomalileri , iltihaplanmalar , taş teşekkülü , kistler , iyi ve kötü huylu tümörler. Mesane Hastalıkları Mesane anomalileri , mesane ön duvarının kapanmaması, tıkanıklıklar, iltihaplanmalar, Divertiküller, iyi ve kötü huylu tümörler. Prostat Hastalıkları Daha detay Bilgi için bkz: Prostat nedir? konusu Prostat mesane altında yer alan , mesaneden çıkıp dışarı açılan idrar yolunu çepeçevre saran bir salgı bezidir. Görevi meniyi oluşturmaktır. Prostatın genç erkeklerde 'Prostatit' denilen iltihaplanmaları orta ve ileri yaşlarda iyi huylu büyümesi ve kanseri sıklıkla görülür. 45 yaşından itibaren her erkeğin senede bir defa üroloji muayene yaptırması gerekir. Üroloji (Bevliye) Bel soğukluğu Böbrek taşı Erken boşalma Frengi İktidarsızlık Kısırlık Mesane Penis Prostat Testis Göğüs Hastalıkları Sigara Sigara kullanımı başta kronik bronşit, akciğer kanseri, iskemik kalp hastalıkları, hipertansiyon olmak üzere pek çok hastalığın oluşmasında risk faktörü olarak rol oynamaktadır. Akciğer Kanseri Kanser hakkında Bilgi için bkz: Kanser nedir konusu Akciğer kanseri erkeklerde en sık görülen ve her iki cinste en sık ölüme neden olan kanserdir. Günümüzde kalp ve damar hastalıklarından sonra en önemli ölüm nedenidir. Akciğer kanserinin gelişmesinde rol oynayan en önemli etkenin sigara olduğu kanıtlanmıştır. Akciğer kanserinin erken tanısı tedavi başarısı ve sağkalım açısından büyük önem taşımaktadır. Şu anda Amerika ve Kanada'da akciğer kanseri tanısı konan hastaların 5 yıllık yaşam şansı ortalama %15 dir. Bu, akciğer kanserinin erken dönemde şikayete neden olmamasından ve doktora başvurmayı gerektirecek öksürük, nefes darlığı, kanlı balgam gibi şikayetler ortaya çıktığında artık hastalığın büyük sıklıklta ileri evrede olmasından kaynaklanmaktadır. Akciğer kanseri tanısı erken evrede (evre I ) konulduğunda 5 yıllık yaşam şansı %70 lere çıkmakta, kanser tanısı kitle 1 cm'den küçükken konulduğunda bu oran %80-85 düzeyine kadar ulaşmaktadır. Bu verilerden yola çıkarak erken tanının önemi tartışma götürmez bir gerçektir ve tedavi başarısı ile sağkalım açısından büyük önem taşımaktadır. Astım Daha detay Bilgi için bkz: Astım nedir konusu Astım hava yollarının kronik inflamatuar bir hastalığıdır. Astımlı hastaların hava yolları, sağlıklı insanlarınkinden daha dardır. Bu nedenle temiz havanın akciğerlere girmesi, kirli havanın ise çıkması zorlaşmıştır. Özellikle gece veya sabaha karşı artan öksürük, hırıltı ve nefes darlığı şikayetlerinden bir veya birkaçı ile kendini gösterir. Allerjik bireylerde saman nezlesi (allerjik rinit) ile birlikte görülebilir. Allerjik rinit burun akıntısı, burun tıkanıkığı, burun kaşıntısı ve hapşırma gibi şikayetler ile kendini gösterir. Göğüs Hastalıkları Göğüs Akciğer kanseri Astım Boğmaca Bronşit Nefes darlığı Zatürre Pnömoni Tüberküloz Verem Psikiyatri Fiziksel kaynaklı olduğu düşünülen rahatsızlıkların psikolojik nedenlere dayanması oldukça sık görülen bir olgudur. İnsanın hayatını mutlu bir şekilde sürdürebilmesi için ruh sağlığına da önem vermesi gerekir. Depresyon nedir? Daha detay bilgi için bkz: Depresyon nedir? konusu Depresif duygular sağlıklı insanlarda istenmeyen ya da hayal kırıklığına neden olan yaşamsal olaylar karşısında ortaya çıkan, sıkıntı, üzüntü ve keder içeren duygusal tepkiler olup, yaşamın normal bir parçası olarak kabul edilebilir. Ancak psikiyatride ruhsal bir rahatsızlık olarak kabul edilen depresyon duygusal bir tepkiden çok daha şiddetli ve kişinin yaşamını olumsuz olarak etkileyen, hatta onun tüm yaşamsal işlevlerini bozan, belirli belirti kümelerinden oluşan bir durumdur. Temel özellikleri arasında kederli ve karamsar bir duygu hali, kötümser düşünceler, gelecek hakkında umutsuzluk, hayattan zevk alamama, enerji azlığı, psikomotor yavaşlama, iştah ve uyku düzensizlikleri bulunur. Psikoterapi En genel anlamıyla psikoterapi, tıbbi tedavi dışında kalan ruhsal tedavi yöntemi olarak tanımlanabilir. Uygulama ve teknik açısından birbirinden farklı psikoterapi türleri vardır: psikanalitik, bilişsel-davranışçı, destekleyici psikoterapiler gibi. Burada sayılmamış başka bireysel psikoterapi türleri olduğu gibi grup psikoterapileri ve grup psikoterapi çeşitleri de vardır. Psikiyatri Depresyon Hipnoz Fobi Kekemelik Stres Şizofreni Uyku bozukluğu Uykusuzluk Göz Hastalıkları Excimer Laser Excimer Laser, arf gazı kullanılarak 193 nm dalga boyunda ultraviole ışık üreten ve korneada yapılması gereken düzeltmeye göre ışını kontrol eder. İçinde gelişmiş bir bilgisayar bulunan laser cihazıdır. Üretilen ışık kornea dokusunun molekülleri arasında karbon bağlarını çözerek İstenilen miktarda kornea dokusunu ortadan kaldırararak korneaya yeni şekil verir. Göze gelen ışınların retinada odaklanmasını sağlayarak kırma kusurlarını ( miyop, hipermetrop ve astigmat) düzeltir. Lasık Excimer Laser tedavisinde uygulanan bir yöntemin İsmidir. Lasek Korneası ince olan kişilere uygulanır. Ameliyat sonrası ağrı olmaz, göze 3-4 gün kontak lens takılır. Wavefront Göze gelen ışınların kornea dışındaki diğer katmanlardaki aberasyon denilen kırma kusurlarının tamamının düzeltildiği ameliyat tekniğidir. "High order aberation" yüksek kırma kusurlu hastalarda, daha önceki gözlük yada kontak lensle olan görmelerinden daha iyisinin hedeflendiği tedavi şeklidir. Göz Hastalıkları Göz Astigmatlık Arpacık Daltonizm İris iltihabı, İritis Katarakt Kornea Miyop Retina Ağız ve Diş Hastalıkları Daha detay bilgi için bkz: Ağız ve Diş Sağlığı konusu Ağız ve diş sağlığında en önemli iki hastalık diş çürükleri ve diş eti iltihaplanmalarıdır. Diş eti hastalıkları kimi zaman diş yuvasının bulunduğu çene kemiğinin erimesine kadar ilerleyen bir etki yapabilir. Diş sağlığının bozulması vücuttaki diğer organları da etkileyebilir. Dişler neredeyse bütün sistemleri olumsuz etkileyen sürekli enfeksiyon odağı haline gelebilir ve kalp, böbrek, eklemler vb. yapılarda önemli sağlık sorunlarına yol açabilen enfeksiyonlara kaynaklık edebilir. Ağızda ve dişlerde yapısal ve işlevsel herhangi bir bozukluğun olmaması, ağız ve dişlerin görevlerini tam olarak yapabilmeleri durumu “ağız ve diş sağlığı”nın varlığını gösterir. Ağız ve Diş Hastalıkları Diş Ağız kokusu Diş ağrısı Tartar Vüdudumuz Organ, biyolojide belirli bir görevi veya görevler bütününü yapan doku grubudur. Latince organum ("alet, araç") sözcüğünden türemiştir. Sıradan hayvanlar (insanlar dahil), kalp, akciğer, beyin, göz, mide, dalak, pankreas, böbrekler, karaciğer, bağırsaklar, deri, rahim ve idrar torbası gibi organlara sahiptirler. Bir dolaşım sistemi (veya kardiyovasküler sistem) maddelerin vücuttaki dolaşımını sağlayan organ sistemidir. Ayrıca, vücut sıcaklığını ve pH'yi dengelemeye yardımcı olur. Üriner sistem idrarı (ürin) üreten, depolayan ve taşıyan sistemdir. İnsanlarda iki böbrek, iki idrar yolu (ureter), iki sfinkter kas ve üretradan oluşur. İnsan iskeleti, kemiklerden oluşur ve bağlar (ligamanlar), kirişler (tendon), kaslar, kıkırdaklar ve diğer organlar tarafından desteklenir. Kas sistemi, hayvanların biyolojik sistemlerinden birisidir ve hayvanların hem iç hem de dış hareketlerini sağlar. Omurgalılardaki kas sisteminde üç farklı kas tipi bulunur: kalp kası, çizgili kaslar ve düz kaslar. Lenfatik sistem veya lenf sistemi lenf sıvısı, lenf damarları ve lenf düğümlerinden oluşan bir organ sistemidir. İkinci bir dolaşım sistemi olarak tanımlanabilecek olan lenf sistemi yine de yapısı itibariyle dolaşım sisteminden çok farklıdır. Dolaşım sisteminden bağımsız olarak çalışan lenfatik sistem bağışıklık sistemi içeriğini yine dolaşım sistemine boşaltır ve genel olarak bağışıklıkta rol alır. Örtü sistemi, hayvan anatomisinde sıklıkla bir hayvanın en büyük organ sistemidir ve deri, saç, tüyler, pullar, tırnaklar ve deri bezleri ile onların ürünlerini (ter gibi) kapsar. Dış çevre ile vücudu ayırır ve vücudu dış çevreye karşı korur. Sindirim sistemi veya gastrointestinal sistem, sindirim borusu (sindirim kanalı veya gastrointestinal kanal) ile sindirim bezlerini içeren, çok hücreli hayvanlarda yiyeceğin vücuda alınımı, sindirilmesi, gerekli besin ve enerjinin absorbe edilmesi ve atık maddelerin vücuttan atılması ile ilgilenen organ sistemidir. Sinir sistemi, bir hayvanın içsel ve dışsal çevresini algılamasına yol açan, bilgi elde eden ve elde edilen bilgiyi işleyen, vücut içerisinde hücreler ağı sayesinde sinyallerin farklı bölgelere iletimini sağlayan, organların, kasların aktivitelerini düzenleyen bir organ sistemidir. Üreme sistemi, bir canlının üremesinde rol alan anatomik yapıların bütününe verilen bir isimdir. Vüdudumuz akciğer anüs ayak bacak bağırsak baş beyin bilek boğaz boyun burun dalak damar dil dirsek gırtlak göğüs göz ince bağırsak kaburga kalın bağırsak kalp karaciğer kulak mide omur pankreas parmak penis rahim sinüs tırnak vajina yemek borusu yutak Dahiliye (İç Hastalıkları)--- 1 --- Ağrı, Akdeniz Anemisi, Alerji, Anemi, Baş Dönmesi, Şeker, Diabet, Gastrit, Guatr, Hemofili, Hepatit, İshal, Kabızlık, Kalınbağırsak, Kanser, Karaciğer Kanseri, Kist, Lösemi, Şişmanlık, Obezite, Romatizma, Sindirim Sistemi, Terleme, Ülser Ağrı ağrılı aybaşı hali Tıp dilinde dysmenorrhoea/dismenore denilen bu hâl, özellikle aybaşı kanamasının başladığı ilk gün görülür. Bazı kimselerde, ağrılar aybaşı kanamasının başlamasından bir kaç gün önce ortaya çıkar ve kanamanın başlamasıyla kesilir. Bir kısmında da kanama başlamadan, kanama görülen günlerde ve sonraki birkaç gün içinde hissedilir. Bu çeşit ağrılara, çoğunlukla 18-24 yaşları arasındaki kadınlarda rastlanır. ağrı, göbek altında veya bacakların üst kısmında kasılmalar şeklinde başlar. Kusma görülebilir. Yüz, sararır ve terleme artar. ayak ağrıları Çoğunlukla yorgunluk, bağ yerlerinin burkulması, fazla kilo almak veya bazı hastalıklardan kaynaklanabilir. Önemli bir hastalıktan kaynaklanmayan ağrılarda yapılacak masaj ve dinlenme çok faydalı olur. baş ağrıları Baş ağrıları çeşitli nedenlerden kaynaklanır. Bunlar; şöyle sıralanabilir. Aşırı yemekten sonra görülen veya açlıktan kaynaklanan baş ağrıları. Göz, kulak veya burun hastalıklarından kaynaklanan baş ağrıları. Ateşli hastalıkların neden olduğu baş ağrıları. Alkol kullanmanın neden olduğu baş ağrıları. Kafa bölgesinde meydana gelen, kırık, ezik, çatlak veya sarsıntılardan kaynaklanan baş ağrıları. Beyin urlarının neden olduğu baş ağrıları. Kahve tiryakilerinde kahvesizlikten doğan baş ağrıları. Kabızlık çekenlerde görülen baş ağrıları. Saralılarda görülen baş ağrıları. Çikolata, sarımsak, lahana, yeşil biber, kuru yemiş yedikten sonra görülen, alerjik baş ağrıları. Menenjit hastalığının neden olduğu baş ağrıları. Fazla miktarda şekerli yiyecek yemekten doğan baş ağrıları. Diş hastalıklarının neden olduğu baş ağrıları. Fazla çalışma ve ruhi çöküntülerin neden olduğu baş ağrıları. Baş ağrılarının gerçek nedenini bulabilmek için mutlaka doktora başvurulmalıdır. bel ağrısı Esaslı bir hastalıktan kaynaklanmayan bel ağrıları, çoğunlukla yorgunluk sonrası görülür. Dinlenmekle geçer. Uzun süren bel ağrılarında mutlaka doktora görünmek gerekir. boğaz ağrısı Havasızlıktan, toz, sigara içmek, burun tıkanıklığı, dişeti iltihabı gibi nedenlerden kaynaklanır. böbrek ağrısı Böbrek ağrısının nedenleri çeşitlidir. Bunlar arasında: böbrek taşı, böbreklerden idrar akışının tıkanıklık nedeniyle düzensizliği, böbrek uru, böbreklerden çıkan zehirli atıkları mesaneye taşıyan borularda taş, ur veya kan pıhtısı, böbrek apsesi olabilir. ağrılar sırasında terleme ve kusma da görülebilir. çağrışım (fikir iştirakı) Bir düşüncenin, fikrin, anının kendiliğinden otomatik olarak başka düşünceleri bilinç alanına getirmesidir. çağrışımların gevşemesi Fikirlerin tümüyle ilişkisiz biçimde bir konudan diğerine atladığı düşünce akışı; ağır ise konuşma dikişsiz (enkoheran) olabilir. diş ağrısı Diş ağrısı; dişin çürümesi, minesinin aşınması, dişetlerinin iltihaplanması veya bunlara benzer nedenlerden kaynaklanır. göz ağrısı Göz ağrısının nedenleri çeşitlidir. Az ışıkta çalışmak sonucu gözlerin yorulması, gözdeki herhangi bir kısmın iltihaplanmış olması, göze yabancı bir cisim kaçmış olması, sinüzit, yarım başağrısı, grip, nezle ve ateşli hastalıklar göz ağrısına neden olabilir. Önce hastalığın nedenini tespit etmek gerekir. kalp ağrısı Kalp üzerinde hissedilen ağrıya tıp dilinde prekardiyal ağrı denir. Kalp ağrısı nefes darlığı ve şok ile görülürse; enfarktüs krizinden şüphe edilir. Bu gibi durumlarda hastayı fazla hareket ettirmemek, istirahat etmesini sağlamak ve doktora başvurmak gerekir. Kalbin ön kısmında devamlı olarak ağrı varsa; nedeni psikolojik olabilir. karın ağrısı Karın boşluğunda bulunan mide, bağırsaklar, karaciğer, safra kesesi, pankreas, dalak, böbrekler, idrar torbası ve kadınlarda yumurtalık veya rahimde görülen herhangi bir rahatsızlık, karnın çeşitli yerlerinde ağrılara yol açar. Bu nedenle karın ağrılarının nedenleri pek çoktur. Karın ağrıları, hastalığın yerine ve özelliğine göre ya aniden ya da yavaş yavaş başlar. ağrı ile birlikte bulantı, kusma, ishal, ve ateş de görülebilir. Kısa sürede geçmeyen karın ağrılarında, mutlaka bir doktora başvurmak gerekir. Doktora danışmadan ilaç, müshil almak çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir. klang çağrışım (anlamsız çağrışım) Anlam bakımından bağlantısı olmayan ancak ses uyumu olan sözcüklerin birbirini izlemesi. kulak ağrısı Kulak ağrısı başka bir hastalığın belirtisidir. Kulak borusu zarı iltihabı, kulak nezlesi, ortakulak iltihabı, kulak yolundaki çıban, boyun bezeleri, yüz nevraljisi, bademcik iltihabı veya çene mafsalındaki hastalık, kulak ağrısına neden olabilir. Bu nedenle doktora başvurmak gerekir. kulunç ağrısı Şiddetli ağrılara ve özellikle kalınbağırsak kaslarının kasılması sonucu meydana gelen ve omuz başlarında hissedilen ağrılara, halk arasında kulunç denir. Bu çeşit ağrıların bazıları sabit, bazıları da gezici ağrı şeklindedir. Kalınbağırsağın kasılmasından kaynaklanan bu çeşit ağrılara, tıp dilinde kolik denir. sinirsel ağrılar Bu çeşit ağrılar, genelikle küt ağrı şeklindedir. Vücudun her yerinde hissedilebilir. Ama, çoğunlukla kalp çevresindeki ağrılardan şikayet edilir. Bazı kimseler de başlarını tıpkı bir çember gibi sıkan baş ağrılarından şikayet ederler. İşte bu çeşit ağrılar, bedeni bir arızadan kaynaklanmıyorsa, sinirsel ağrılardır. Akdeniz Anemisi talasemi Kalıtsal bir kan hastalığıdır. Akdeniz kıyılarında yaşayanlarda daha sık görülür. Alerji alerji Vücudun, bazı madde veya hava şartlarından etkilenmesi yahut psikolojik etkenler sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Önce, alerjiye neden olan etkenleri bulmak gerekir. alerjinin belirtileri de; şahsa göre değişir. Kiminde kaşıntı, kiminde kurdeşen, kiminde astım görülür. Hasta, eğer bazı maddelerle temasından dolayı alerji oluyorsa, o maddenin uzaklaştırılması ile mesele kendiliğinden çözümlenmiş olur. baş ağrıları Baş ağrıları çeşitli nedenlerden kaynaklanır. Bunlar; şöyle sıralanabilir. Aşırı yemekten sonra görülen veya açlıktan kaynaklanan baş ağrıları. Göz, kulak veya burun hastalıklarından kaynaklanan baş ağrıları. Ateşli hastalıkların neden olduğu baş ağrıları. Alkol kullanmanın neden olduğu baş ağrıları. Kafa bölgesinde meydana gelen, kırık, ezik, çatlak veya sarsıntılardan kaynaklanan baş ağrıları. Beyin urlarının neden olduğu baş ağrıları. Kahve tiryakilerinde kahvesizlikten doğan baş ağrıları. Kabızlık çekenlerde görülen baş ağrıları. Saralılarda görülen baş ağrıları. Çikolata, sarımsak, lahana, yeşil biber, kuru yemiş yedikten sonra görülen, alerjik baş ağrıları. Menenjit hastalığının neden olduğu baş ağrıları. Fazla miktarda şekerli yiyecek yemekten doğan baş ağrıları. Diş hastalıklarının neden olduğu baş ağrıları. Fazla çalışma ve ruhi çöküntülerin neden olduğu baş ağrıları. Baş ağrılarının gerçek nedenini bulabilmek için mutlaka doktora başvurulmalıdır. burun akıntısı Burun akıntısının nedeni; nezle, saman nezlesi, sinüzit, müzmin nezle, alerjik burun iltihabı veya burna herhangi birşey kaçmış olmasıdır. Ayrıca kızamık başlangıcında da görülür. egzama Mayasıl diye bilinen egzama, derinin sulanması ile meydana gelen bir iltihaptır. Tıp dilinde; Erythema pernio denir. Kaşıntı ve kızartı ile ortaya çıkar. nedeni; ruhsal olabileceği gibi alerjik tepkiler veya deriyi tahriş eden maddeler de olabilir. Bazı kimselerde de ırsidir. Vücudun hemen hemen her yerinde görülebilir ve bulundukları yere göre isimlendirilirler. Tedavinin ilk prensibi; üzülmemek ve egzamalı yerleri kaşımamaktır. Ayrıca, su ve sabunlu sudan olduğu kadar uzak kalmak da gerekir. Su yerine permanganatlı su ve rivanollu su kullanılır. Perhiz yapılır. Acılı, baharatlı ve yağlı yenmez. göz sulanması Göze toz kaçması, çapaklanma, göz iltihabı, nezle veya bazı alerjik hastalıklar göz yaşının fazlalaşmasına neden olur. Şikayetler soğuk havalarda daha da artar. Doktora başvurmak gerekir. gözkapağı şişliği Gözkapakları, çoğunlukla fazla ağlama sonucu şişer. Nezle veya kızamık sırasında da görülür. Bunlardan başka, kalp, böbrek, hastalıkları veya beze iltihaplanmasının da bir işareti olabilir. Bazı kimselerde de alerjiktir. kurdeşen Tıp dilinde Ürtiker denilen kurdeşen, bir çeşit alerjidir. Ciltte aniden başlayan ve birkaç saat süren dayanılmaz kaşıntılarla kendini gösterir. Ciltte görülen küçük, kırmızı kabarcıklar, bir süre sonra şişebilir. Bu belirtiler, bazen çok kısa zamanda geçer, bazen de uzun süre devam eder. Nedeni, böcek veya arı sokması, bozuk yiyecekler, bazı yiyecekler, bazı ilaçlar veya aşırı derecede heyecanlamadır. saman nezlesi Ot veya bitki tozlarının neden olduğu bir çeşit alerjik hastalıktır. Tıp dilinde pollenosis veya alerjik rinit denir. Daha ziyade, çiçeklerin açtığı aylarda görülür. Hastada şiddetli aksırmalar, burun tıkanıklığı, gözlerde kızarma ve sulanma, fazla miktarda berrak burun akıntısı ve öksürük görülür. Tedavinin ilk şartı, çiçeklerin açtığı sıcak ve rüzgarlı günlerde kırlara gitmemek ve güneş gözlüğü kullanmaktır. sinüzit Çene, alın ve şakak kemikleri içinde bulunan ve buruna açılan içleri hava dolu boşlukların, sinüslerin iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Had ve müzmin olmak üzere iki çeşidi vardır. Nedeni burun iltihabı, nezle, grip, alerji, burundaki şekil bozuklukları veya buruna kaçan yabancı cisimlerdir. Hastanın yüzünde zonklayıcı bir ağrı, burnunda tıkanma, akıntı ve baş ağrısıyla birlikte gelen ateş görülür. Anemi anemi Kısaca, halk arasında kansızlık olarak bilinen anemi, alyuvarların sayı olarak az olması ve alyuvarların içerisinde bulunan hemoglobin adı verilen maddenin miktarının azlığıdır. anemik Kan değerleri düşük olan, yani kan sayımında eritrosit sayıları ve hemoglobin miktarı düşük olan kişi. kala-azar Leishmania donovani parazitinin sebep olduğu yüksek ateş anemi dalak ve karaciğer lezyonları ile belirgin ağır enfeksiyoz hastalık. kansızlık Tıp dilinde anemi denilen kansızlık, kandaki kırmızı hücrelerin veya hemoglobin denilen kırmızı maddelerin ya da her ikisinin de azalmasıdır. En önemli nedeni yeteri kadar beslenememektir. Ayrıca, müzmin basur kanamaları, aybaşı kanamalarının haddinden fazla olması, doğuştan olan bazı hastalıklar, romatizma, lösemi ve kanserde de görülür. Kansızlığın tipik belirtileri şöyle özetlenebilir. Yüzde solgunluk, nefes darlığı, çarpıntı, halsizlik, ve ayak bileklerinde şişkinlik görülür. Hastanın burnu sık sık kanar, dilinde acılık vardır. İştahsızlık ishal ve bazen de kusma görülür. Tedavinin ilk şartı, istirahat, temiz hava ve kan yapıcı gıdalar yemektir. tere İştah açar. Hazmı kolaylaştırır. Bronşları temizler, öksürük söktürür. İdrar söktürür, böbrekleri ve idrar yollarını temizler. Kanser, anemi ve lif hastalıklarına karşı etkili. Tere kanserle savaşan sebzelerin arasında olduğu gibi aynı zamanda en fazla kalsiyum, demir ve folik asit içerenlerin başında geeliyor. Tere gibi yeşil sebzeler yiyen kadınların, life ilişkin hastalıklara yakalanma riskleri daha az. Baş dönmesi başdönmeleri Hasta, kendisinin veya etrafındaki eşyanın boşlukta döndüğünden şikayet eder. Tıp dilinde vertigo denen baş dönmelerinin nedenleri çeşitlidir. Bunlardan başlıcaları şunlardır: Kulak ağrısı. Araç tutmaları. Ani hava değişimi. Bazı göz hastalıkları. İlaç zehirlenmeleri. Düşük veya yüksek tansiyon. Damar sertliği ve bazı kalp hastalıkları. Kansızlık ve kan hastalıkları. Mikrobik hastalıklar. Beyin hastalıkları. Sara ve bazı ruh hastalıkları. Tedaviye başlanmadan önce hastalığın gerçek nedeninin tespit edilmesi gerekir. baş dönmelerine yapılacak ilk iş; hemen oturmak veya öne eğilmek ve mümkünse hemen yatmaktır. baş dönmesi sık sık oluyorsa mutlaka bir doktora gitmek gerekir. bayılmalar Geçici olarak uyanıklık halinin kaybolmasına halk arasında bayılma tıp dilinde senkop denir. Bu durumda beyin hücrelerine giden oksijen azalmıştır. Bayılmanın nedeni; yorgunluk, uzun süre ayakta kalmak, ani heyecanlar, tansiyon yüksekliği, gebelik, kansızlık, damar sertliği ve kalp hastalıklarıdır. Bayılmadan önce baygınlık hissi gelir. Sonra yüz kül rengini alır. Arkasından da terleme, çarpıntı, göz kararması ve baş dönmesi görülür. Bu gibi durumlarda yapılacak ilk iş hastayı hemen yatırmak, elbise ve çamaşırlarını gevşetmektir. Sonra yüzüne su serpilir ve amonyak koklatılır. damar sertliği Vücuttaki kan damarlarının bir kısmının veya tamamının sertleşmesi sonucu, esnekliklerini keybetmesine; halk arasında damar kireçlenmesi tıp dilinde ise Arterio Skleroz veya Atheremo denir. Nedeni, kan damarlarının iç kısımlardaki hücrelerin esnekliğini kaybedip, zayıflaması veya kandaki yağlı maddelerin birikinti yaparak, damarı darlaştırmasıdır. Belirtileri baş dönmesi, baş ağrısı, titreme, yürürken sendeleme, düşünme ve öğrenme gücünde zayıflama, sinirlilik veya damarın sertleştiği bölgelerde ağrılar görülür. İlk belirtiler görüldüğünde önlem alınacak olursa, korkulacak bir şey yoktur. Hastanın neşe ve cesaretini kaybetmemesi ve doktorun tavsiyelerini yerine getirmesi iyileşmede atılacak ilk önemli adımdır. Damar sertliği teşhisi konan kimse, perhiz yapmalı, alkol ve sigara gibi keyif verici maddeleri bırakmalı, yumurta, tereyağı ve benzeri yiyecekleri terk etmeli, tuzu da azaltmalıdır. Ayak damarlarında meydana gelebilecek herhangi bir hastalığı önlemek için de dar ayakkabı giymekten kaçınmalıdır. gastrit Midenin iç yüzündeki zarın iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Mide iltihabı veya mide nezlesi de denir. Hazırlayıcı nedenler : Ağır yemekler, fazla kuru veya sert yiyecekler, hamur işleri, tatlılar, acı ve baharatlı yiyecekler, alkol, fazla miktarda çay, kahve veya sigara içmek, yemek saatlerinin düzensiz olması, çabuk çabuk ve çiğnemeden yemek, fazla ilaç kullanmak, ateşli hastalıklar, karaciğer veya safra kesesi hastalıkları, kalp hastalıkları veya romatizmadır. Tedaviye başlamadan önce hastalığın nedenini tespit etmek gerekir. Belirtileri : Mide ağrısı, bulantı veya kusma, baş ağrısı, iştahsızlık, aniden çıkan ateş, baş dönmesi, dilde beyaz pas, yorgunluk görülür. Midenin üzerine bastırlınca da ağrı hissedilir. Bu belirtiler özellikle ilk bahar ve son bahar aylarında artar. Tedavisi : Perhiz ve istirahat şarttır. Hastalığı doğuran nedenler ortadan kaldırılır. Hafif yiyecekler yenir. Aspirin gibi ilçlar kullanılmaz. Yemekler, yavaş yavaş ve çok çiğnenerek yenir. gıda zehirlenmeleri Gıda zehirlenmeleri; çoğunlukla bayatlamış ve bozuk yiyecekler veya bayat balık yedikten sonra görülür. Belirtileri : Hasta solumakta, yutkunmakta güçlük çeker. Kaslarında ağrı ve kramplar vardır. baş dönmesi, halsizlik, mide ağrısı ve bulanık gördüğünden şikayet eder. Bazı hastalarda kabızlık, bazılarında da ishal görülür. Yapılacak ilk iş, hastayı kusturmaktır. Gerekiyorsa sunni solunum da yapılır. Vakit kaybetmeden hastaneye götürülür. grip Tıp dilinde influenza adı verilen bu hastalık bulaşıcıdır. Grip olan kişinin nefesindeki damlacıklarla yayılıp, salgın hale gelebilir. Paçavra hastalığı da denir. Aniden başlar ve devamlı olarak ateş yükselir. baş ve sırt ağrıları, titreme nöbetleri, nezle, öksürük, iştahsızlık, baş dönmesi de görülür. Tedavinin ilk şartı istitrahat etmektir. İyi tedavi edilmezse, başka hastalıklara da yol açabilir. isteri Psikonevrozlar grubuna giren bir çeşit hastalıktır. Tıp dilinde babinski hastalığı veya pithiatisme adı verilir. Hastalığın belirtileri; hastanın sosyal ve entellektüel seviyesine göre değişir. Hastanın gayesi, çevresinin ilgisini üzerine çekmektir. Bunun için aşağıdaki şikayetlerin biri veya birkaçı birden görülebilir. Hastada; ağrılar, baş dönmesi, bayılma, iştahsızlık, titreme, boğazında düğümlenme duygusu, kaslarda gerilme, geçici körlük, sağırlık, herhangi bir uzuvda uyuşma, hafıza kaybı görülür. Tedavinin temeli telkindir. kanda kolestrol yüksekliği Kolestrol, kanda, sinirlerde, beyinde, karaciğerde, dalakta, böbrek üstü bezlerinde ve safrada bulunan, yağ yapısında, kristal gibi beyaz görünümde bir maddedir. Görevi dokulardaki su dengesini sağlamak, alyuvarları zehirlere karşı korumak, sinir dokularının dayanıklığını sağlamak ve deri altında, dışarıdan gelecek mikroplara karşı koruyuculuk yapmaktır. 100 gram kanda; 180-230 miligram kolestrol bulunur. Bu miktar normaldir. 230 miligram kolestrol miktarı, kanda kolestrolün yükselmiş olduğuna işarettir. Tedavi edilmezse; damarsertliği, beyin ve kalpteki ince damarların tıkanmasına neden olur. Meydana Gelişi : Böbrek üstü bezleri, husyeler, yumurtalıklar bünyenin ihtiyacı olan kolestrolü imal ederler. Ayrıca hayvansal yağlar, süt, yumurta ve bitkisel hormonlarla da kolestrol alınır. Kanda, kolestrolün yükseldiğini anlamak için bir seri test yapmak gerekir. Ayrıca, hastanın cildinde oluşan sarı lekeler, göz altlarında beliren siyah halkalar, göz akında görülen sarı lekecikler, genel yorgunluk, iştahsızlık, hazımsızlık, baş dönmesi, baş ağrısı, görme zayıflığı, ağız acılığı, nefes ve ter kokusu kolestrolün yükselmiş olduğuna işaret olabilir. mide ülseri Midenin iç yüzündeki belirli bir kısmın aşınması sonucu meydana gelen yaraya mide ülseri denir. Sinir bozukluğu, midede asit fazlalığı, zamanında ve iyi tedavi edilmeyen gastrit, mide zafiyeti, karaciğer yetersizliği veya safra azlığı, kalp hastalıkları, sindirilmesi güç yiyeceklerin aşırı derecede kullanılması, haddinden fazla sigara, çay, kahve veya asit yapıcı meşrubat içmek, alkol kullanmak veya bazı ilaçların uzun süre kullanılması mide ülserini doğuran nedenler arasındadır. Hastalığın başlangıcında mide ekşimesi ve ağırlık hissi vardır. Hastanın ağzına, sık sık ekşi su gelir. Tat alma duygusu hafiflemiştir, dil paslıdır, hastanın rengi solmuştur. Karnın üst kısmına bastırılınca, acıma hissedilir. Bu belirtiler ortaya çıktıktan sonra; en kısa zamanda tedaviye geçilmezse; yemeklerden 2-3 saat sonra sırta doğru yayılan şiddetli mide ağrıları başgösterir. baş dönmesi ve terleme de görülür. Bu devrede, kusma ile bir miktar kan da görülebilir. Bazı kimselerin büyük abdestleri katran gibi olur. Bu işaretler, ülserin ilerlemiş olduğunu gösterir. Mide ülseri, bilhassa ilk bahar ve son bahar aylarında, çok rahatsız edici bir hal alır. Ağrı ve kanamalar artar. Mide ülseri, başlangıcında teşhis edilip de tedaviye başlanılacak olursa, telaşlanmaya ve korkmaya gerek yoktur. Bu durumda yapılacak ilk iş, üzüntüye kapılmamak, aksine bütün üzüntülerden sıyrılmaya gayret sarfetmektir. Sonra tedaviye yardımcı olmak amacıyla aşağıdaki hususlara kesinlikle uymak gerekir. - Tedavi süresince istirahat edin - Yemeklerinizi, her gün belirli saatlerde yiyin - Bağırsaklarınızın düzenli bir şekilde çalışmasını sağlayın - Sigara, çay, kahve ve alkolü bırakın - Diş sağlığına önem verin - Süt ve sütlü yiyecekler, yumurta, kızarmış ekmek, tereyağı, pelte ve haşlanmış balık, sebze püreleri ve patates yemeğini sofranızdan eksik etmeyin. onikiparmak bağırsağı ülseri İncebağırsağın 25 santimetre kadar olan ilk bölümüne onikiparmak bağırsağı denir. C harfi görünümündedir. Onikiparmak bağırsağında meydana gelen ülsere tıp dilinde duodenum ülseri denir. Tedavi eidlmeyen gastrit, fazla asit, sinir bozukluğu, düzensiz hayat, gürültü, fazla miktarda sigara, çay, kahve ve alkol kullanmak, safra kesesi veya karaciğer yetersizliği, kalp hastalıkları, hormon dengesizliği, dengeli bir şekilde beslenememe, çok sıcak veya çok soğuk yiyecekler, haddinden fazla et, hamur işleri veya baharatlı yiyecekler ve bazı ilaçlar; onikiparmak bağırsağında ülserin meydana gelmesine yardımcı olur. Hasta, mide ekşimesi ve ağzına ekşi su gelmesinden şikayet eder. Ayrıca dili paslı, rengi solgundur, baş dönmesi ve fazla terleme de görülür. Midesinin üstüne basılınca, ağrı hisseder. Yemeklerden sonra da göğse doğru yayılan bir ağrı belirir. Bu belirtiler, ilk bahar ve sonbahar aylarında daha da artar. Tedavi için yapılacak ilk iş, hastalığı doğuran nedenleri ortadan kaldırmak, yemekleri az, fakat sık sık yemek, istirahat etmek ve üzüntüden uzak yaşamaya gayret etmektir. tansiyon yüksekliği Büyük tansiyonun kişinin yaşına göre yüksek olmasına halk arasında tansiyon yüksekliği, tıp dilinde ise hipertansiyon denir. Bir çok hastalıkta tansiyon yüksekliği görülür. Mesela kalbin sol bölümünün büyümesinde, böbrek hastalıklarında, damar sertliğinde, kan hücrelerinin çoğalmasında, şişmanlıkta ve iç salgı bezleri hastalıklarında kan basıncı artar. Tansiyon yüksekliğinin belirtileri arasında yorgunluk, sinirlilik, çarpıntı, baş dönmesi, uykusuzluk, baş ağrısı vardır. vertigo Genel anlamda baş dönmesi, hareket duygusu demektir. Ancak tansiyon düşmesi ile ilgili baş dönmeleri bu kapsamda değildir. Vertigodan kastedilen labirentit, iç kulak iltihabı, Meniere hastalığı gibi durumlarda olan baş dönmesi hissi Vertigo diye adlandırı Şeker şeker hastalığı Vücudun şeker yakmasında ortaya çıkan bozukluğun neden olduğu bir hastalıktır. Tıp dilinde diabet denir. Pankreas, kandaki şeker miktarını kontrol eden ve adına insülin denilen bir madde salgılar. Pankreas bu görevini yerine getirmezse, kandaki fazla şeker, karaciğere depo edilir. Aç karnına alınan 100 gram kanda 80 miligram şeker vardır. Bu miktar yemekten 1-2 saat sonra 140 miligrama kadar yükselir. Kandaki şeker miktarı hastalığın durumuna göre aşağıdaki gibi tespit edilir. şeker durumu Açken Yemekten 1-2 saat sonra Normal kimselerde 80 mg. 140 mg. Orta derecede 130 mg. 190 mg. Ağır derecede 160 mg. 215 mg. 2 çeşit şeker hastalığı vardır. - şekersiz Diabet : Hipofiz bezinin arka tarafından salgılanan antidiüretik hormonun yetmezliği sonucu ortaya çıkan bu çeşit şeker hastalığına, tıp dilinde diabetes insipidus denir. - şekerli Diabet :Pankreasın salgıladığı insülin yetmezliği sonucu ortaya çıkan bu çeşit şeker hastalığına, tıp dilinde diabetes mellitus denir. şeker hastalığını doğuran nedenler dengesiz beslenme, şişmanlık veya sinir bozukluğudur. Bazı kimselerde de irsiyet önemli bir rol oynar. hastalığın başlangıcında çok yemek ve su içmek ihtiyacı vardır. İdrar miktarı da artar. Kadınların idrar yapma yerlerinde kaşıntı vardır. Ayrıca devamlı yorgunluk hali görülür. İleri safhada devamlı baş ağrısı, el ve ayak titremeleri, iştahsızlık, aseton kokusuna benzer nefes kokusu, ter kokusu, adele krampları, hafıza zayıflığı, kısmi veya tam felç, iyileşmeyen yaralar ve uykuda sayıklama görülür. şeker hastalığı tedavi edilmezse sonuç damar sertliği, kalp yetmezliği, göğüs anjini, görme zayıflığı, katarakt, karaciğer hastalıkları, siroz olabilir. İki çeşit şeker koması vardır. - Diabetik Koma :Daha ziyade şeker hastalarında görülür. Nedeni, insülin verme zamanını geçirmek, gerektiğinden az miktarda insülin vermek, bağırsak iltihabı, bademcik iltihabı, grip veya iyileşmeyen yaralardır. - şeker Eksikliği Koması : Tıp dilinde hipoglisemi adı verilen bu çeşit koma, terleme, titreme, çırpınma huzursuzluk, şiddetli açlık, ve aşırı duygusallıkla başlar. Nedeni, fazla miktarda insülin vermek veya çok miktarda karbonhidratlı yiyeceklerle beslenmektir. şeker hastaları haftada en az iki kere ılık banyo yapmalıdır ve sonra da vücutlarının her tarafını ılık bir havlu ile ovmalıdır. Kabız veya ishal olmamalıdırlar. Perhiz yapmalıdırlar. Erken yatıp erken kalkmalıdırlar. Ağız, boğaz ve diş sağlığına aşırı özen göstermelidirler. Masaj, beden hareketleri ve açık havada yürüyüşü ihmal etmemelidirler. altını ıslatmak Tıp dilinde Enuresis denir. Altına ve yatağına işeyen çocuklar; genellikle anne ve babasından yeteri kadar sevgi ve ilgi görmeyen çocuklardır. Hastalık, belli bir nedenden kaynaklanmıyorsa; yapılacak iş, çocuğa ihtiyacı olan sevgiyi vermektir; ancak altını ıslatmak, herhangi bir böbrek rahatsızlığı veya şeker hastalığından da kaynaklanabilir. Bu nedenle doktora gitmek gerekir. baş ağrıları Baş ağrıları çeşitli nedenlerden kaynaklanır. Bunlar; şöyle sıralanabilir. Aşırı yemekten sonra görülen veya açlıktan kaynaklanan baş ağrıları. Göz, kulak veya burun hastalıklarından kaynaklanan baş ağrıları. Ateşli hastalıkların neden olduğu baş ağrıları. Alkol kullanmanın neden olduğu baş ağrıları. Kafa bölgesinde meydana gelen, kırık, ezik, çatlak veya sarsıntılardan kaynaklanan baş ağrıları. Beyin urlarının neden olduğu baş ağrıları. Kahve tiryakilerinde kahvesizlikten doğan baş ağrıları. Kabızlık çekenlerde görülen baş ağrıları. Saralılarda görülen baş ağrıları. Çikolata, sarımsak, lahana, yeşil biber, kuru yemiş yedikten sonra görülen, alerjik baş ağrıları. Menenjit hastalığının neden olduğu baş ağrıları. Fazla miktarda şekerli yiyecek yemekten doğan baş ağrıları. Diş hastalıklarının neden olduğu baş ağrıları. Fazla çalışma ve ruhi çöküntülerin neden olduğu baş ağrıları. Baş ağrılarının gerçek nedenini bulabilmek için mutlaka doktora başvurulmalıdır. gevşek penis Erkeklik organının sertleşmemesi, sağlık durumunun bozukluğundan kaynaklanır. En önemli neden sinir bozukluğudur. Kendine güvenememe, yorgunluk, içki, şeker hastalığı, uyuşturucu madde alışkanlığı da diğer nedenler arasında sayılabilir. Tedavinin ilk şartı; kötü alışkanlıkları bırakmak, kendine güvenmek, temiz havada dolaşmak ve yeterince gıda almaktır. gözbebekleri iltihabı Gözün bir kazayla yaralanması veya romatizmalı hastalarda üşütme sonucu ortaya çıkar. Bazen; şeker hastalığı, burun hastalıkları, ve frengili hastalarda da görülür. Tıp dilinde iritis denilen bu hastalık vakit kaybedilmeden tedavi edilmesi gerekir. Hasta, ışığa fazla bakamaz. Gözlerinde veya gözlerinin üst kısmına gelen bölgede şiddetli ağrılar vardır. Gözlerde; sulanma ve kızarıklık da görülür. Göze dikkatle bakıldığında; renkli kısmın etrafındaki rengin de koyulaştığı görülür. iktidarsızlık Erkeklik organının (penisin) yeteri kadar sertleşmemesi sonucu, cinsel ilişkide bulunamamaya; halk arasında iktidarsızlık, tıp dilinde ise empotans denir. Kendine güvenememek, yorgunluk, tiksinti, sinir bozukluğu, alkolizm, şeker hastalığı, doğum kontrolü için uygulanan metotlar veya aşırı şişmanlıktan kaynaklanır. Ilık banyolar, açık havada dolaşmak ve dinlenmek başvurulacak ilk çarelerdir. katarakt Göz merceğinin bulutlanıp, görmenin bozulmasına halk arasında aksu, akbasma veya göze perde inmesi adı verilir. Çoğunlukla 50 yaşından sonra görülür. Nedeni göz yaralanması, şeker hastalığı, gözün uzun süre ışığa maruz kalması, damar sertliği veya beze hastalığıdır. Bazen doğuştan da olabilir. En çok rastlananı yaşlılığın neden olduğu katarakttır. kısırlık Erkek veya kadının döl vermemesi haline, halk arasında kısırlık, tıp dilinde ise sterilite denir. Nedenlerini, erkek ve kadında ayrı ayrı incelemek gerekir. - Erkeklerde KısırlıkNormal cinsel ilişkide bulunmayan veya menisi olmayan erkeklere kısır denir. Psikolojik etkenler, iktidarsızlık, erkek uzvunda görülen şekil bozukluğu, gereği gibi tedavi edilmemiş belsoğukluğu, yumurtaların yerlerine inmemiş olması, kabakulak hastalığı sırasında husyelerin iltihaplanmış olması kısırlığı doğuran en başta gelen nedenlerdendir. - Kadınlarda Kısırlık Cinsi münasebetlerin, hamile kalma ihtimalinin çok az olduğu zamanlarda yapılması, fallop borularının tıkalı olması, döl yatağında görülen hastalıklar, hormon salgılarının yetersiz olması, rahim veya dış üretim organlarında görülen şekil bozuklukları, şeker hastalığı veya tiroid bozuklukları, beden yorgunluğu, sinir bozukluğu en başta gelen nedenlerdendir. Çocuk sahibi olmayan eşlerin, tepeden tırnağa kadar muayene olup, gerçek nedenleri, tespit ettirmeleri gerekir. nefes kokusu Tıp dilinde halitosis denilen nefes kokusunun nedenleri çeşitlidir. Genellikle aşağıdaki nedenlerden kaynaklanır: - Hazımsızlık, geğirme, kokulu yiyecekler, alkol ve bazı ilaçlar - Burun veya sinüz hastalıkarı - Çürük dişler, ağız yaraları veya bademcik iltihabı - Kusma veya uzun süreli perhizler Diğer taraftan şeker hastalığı, kansızlık ve ateşli hastalıklar sırasında da nefes kokusu hissedilir. Herşeyden önce, ağız temizliğine çok dikkat etmek gerekir. Çürük dişler tedavi ettirilmeli, yenilen ve içilen şeylerin kokusuz olmasına dikkat edilmelidir. Hergün temiz havada yürümek de faydalıdır. Kısa sürede geçmeyen nefes kokularında bir doktora başvurmak gerekir. nevralji Sinir ağrısına tıp dilinde nevralji denir. Bilhassa, yüzde ve başta hissedilir. Ama vücudun diğer taraflarında da bulunabilir. Nedeni soğuk algınlığı, şeker hastalığı, damar sertliği, veya ağrı yapan sinir yakınında meydana gelen herhangi bir hastalıktır. nikris hastalığı Halk arasında gut veya damla hastalığı tıp dilinde ise podagra denir. Özellikle fazla içki içen ve fazla kırmızı et yiyenlerde görülür. Daha fazla erkeklerde rastlanır. El, ayak başparmağı, diz ve dirseklerde şişkinlik meydana gelir. Ağrı da vardır. Buraları dokunulmayacak kadar hassaslaşmıştır. Ateş 39,4 dereceye kadar yükselir. Tedavinin başarılı olması için mutlaka yatak istirahati gerekir. Gıda rejimi uygulanır. Acılı, tuzlu, sirkeli ve şekerli yiyecekler terkedilir. Alkol ve sigara bırakılır. Dana, koyun ve kuzu eti yenmez. Diğer etler, yağ, nişastalı yiyecekler mümkün olduğu kadar azaltılır. şeker yerine bal kullanıllır. Az patates, yağsız beyaz peynir, yağsız süt, yoğurt, enginar, havuç, kereviz, kiraz, lahana, fasulye, zeytin, maydanoz, armut, çilek, erik, kara turp, üzüm, domates, ve pırasa yenilebilir. Ayrıca mümkün olduğu kadar çok limon suyu içilir. saç dökülmesi Günde, normal olarak 80 saç kılı dökülür. Bundan fazla dökülme yaşın ilerlemiş olması, bazı ateşli hastalıklar, tiroid hastalıkları, kansızlık, verem, şeker hastalığı gibi bütün vücudu etkileyen hastalıklardan sonra görülür. Tıp dilinde alopesi adı verilen saç dökülmesi; basit saç dökülmesi ve pelad olmak üzere iki çeşittir. semizotu Mide ve barsak kanamalarında ve kanlı idrarda faydalıdır. Kanı temizler. şeker hastalığında susuzluğu giderir. Uykusuzluk, sinir ve zihin yorgunluğunda faydalıdır. sık sık idrara gitme Günde 4 veya 6 kez idrara gitmek normal sayılır. Bu sayı, içilen su miktarına göre değişir. Toplam idrar miktarı, 8 su bardağı kadardır. Bu miktarda ve idrara gitme sayısın
__________________
|
|||||||
![]() |





