[Kayıt ol]   [Şifremi unuttum!
Kullanıcı adım:   Parolam:  
 
Yazar Mesaj   #5390  24-06-2007 15:12 GMT+2 saat  

davut


Huzuristan Üyesi


Tecrübe Puanı.: 0.5%
Ruh Hali: Belirtilmedi.
Mesaj 3
Şehir:
Ülke:
Meslek:
Yaş:
Facebook'ta Paylaş
MEVLANA CELALEDDİN RUMİ - Mevlânâ Celaleddin-i Rumi

"GELSİN VARLIK NAMINA, NE VARSA GELSİN
KAFİRİ, PUTPERESTİ, MECUSİ'Sİ GELSiN"

Diyerek bütün insanlığı barışa, kardeşliğe çağıran büyük Türk-İslam düşünürü ve mutasavvıfı Mevlana, 1207 yılında Horasan'ın Belh kentinde dünyaya gelmiştir. Annesi Harzem Türklerinden Mümine Hatun'dur, babası ise, Belh kentinde medresedeki sohbetlerine sultanların bile katıldığı, sözlerinin ezberlendiği, halkın büyük bir sevgi ve saygı gösterdiği, Bahaeddin Veled'dir. Şehrin ileri gelenleri tarafından kendisine, Sultan-ül Ulema (Bilginler Sultanı) ünvanı verilmiştir.

Bahaeddin Veled, bir yanda Moğol ordularının çapulculuğu, diğer yandan Sultan Muhammed Tekiş Harzemşah'la ters düşmesi nedeniyle, 1213 yılında Belh'ten ayrılır. Ailesini ve 6 yaşındaki Mevlana'yı yanına alarak Mekke ve Medine'yi ziyaret eder. Buradan Erzincan'a gelir ve Mengüceklerin elinde bulunan bu yerde üç yıl kalır. Sonra daha emin bir yer olan Larende'ye (Karaman) yerleşmeye karar verir.

Selçuklu Emiri ve Larende Valisi Emir Musa Bey, O'nu şehrin dışında karşılayarak sarayına davet eder. Her yerde olduğu gibi, kendi yerinin medrese olduğunu söyleyen Bahaeddin Veled bu teklifi nazikçe reddeder. Bunun üzerine bir medreseye yerleştirilir ve daha sonra adına bir medrese yaptırılır.

Bu arada 18 yaşına gelen Mevlana, babasının müritlerinden Semerkantlı Şerafeddin Lala'nın kızı Gevher Hatun'la 1225 yılında Karaman'da evlenir. Bu evlilikten kısa bir süre sonra, onca eziyete, yorucu yolculuklara göğüs geren Mü'mine Hatun ve arkasından ağabeyi Muhammed Alaeddin vefat eder. Şu anda kabirleri Aktekke (Mader-i Mevlana) Cami'ndedir. Bu üzüntülerin ardından sevinçler de yaşanır. Mevlana'nın ilk çocuğu Sultan Veled, ardından ikinci oğlu Alaeddin Çelebi doğar.

Selçuklu Sultanı I.Alaeddin Keykubad, Bahaeddin Veled'i Konya'ya davet eder. Karaman'da geçirilen yedi yıllık bir hayattan sonra, halkın üzüntülü uğurlamalarıyla Konya'ya gidilir.

Karaman, Mevlana'nın hayatında acıların, üzüntülerin ve sevinçlerin içice yaşandığı bir yer olmuştur. Yedi yıllık önemli bir yaşam süresi içinde burada evlenmiş; annesini ve ağabeyini burada kaybetmiş, iki çocuğu da burada doğmuştur. Sevdiği insanlar, Karaman'ın bağrında yatmaktadır. Her yıl binlerce insan, onların türbelerini ziyaret etmek için Karaman'a gelmektedir. Konyalının gönlünde ne kadar Konyalı ise; Karamanlının gönlünde de o kadar Karamanlıdır. Karaman halkı, yüzyıllar öncesinde O'na sahip çıkmış, ev sahipliği yapmış, sevgi ve saygı göstermiştir.

Çok iyi bir eğitim gören Mevlana, Konya'da babasının ölümünden sonra, onun yerine geçer. Zeki, ileriyi gören, hoşgörülü ve sevecen niteliğiyle, Anadolu'dan yeni bir ses yükselir. Saraylara değil, gönüllere sultan olur. Avrupa, Orta Çağın karanlığını yaşarken; Moğol orduları vahşet saçarken, O, tüm dünyaya barış ve kardeşlik mesajlarını iletmiş; Anadolu'da Yunus'la birlikte, İslam'ın insana bakış açısını söylemiş ve sevgi tohumlarını ekmiştir. Din, dil, ırk ve renk farkı gözetmeden insanları birliğe çağırır. Umutsuzluk yerine umut, kin yerine sevgi, savaş yerine barış, düşmanlık yerine, kardeşlik tohumlarını atar. Sanki İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, XIII. yy'da Anadolu'da yazılır.

Mevlana, dinsel bağnazlığa karsı çıkar. "Cüppe ve sarıkla insan alim olmaz" diyerek, alimliğin insanın kişiliğinde bulunan bir hüner olduğunu söyler. Herşeyin insan için olduğunu vurgulayarak; kadına gereken önemi verir. Onların dört duvar arasına kapatılmasına karşı çıkar, medreseye gelip, kendisini dinlemelerine izin verir. O'na göre tüm insanlar, Allah'nın bir görüntüsüdür. İnsanlar arasında ayrım yapmak, Allah'a saygısızlıktan başka birşey değildir.

Zenginle yoksulu birbirinden ayırmamıştır. Zaman zaman yoksulların evlerine giderek, onlarla birlikle yemek yemiş; sohbet ve sema etmiştir. Yaşamı boyunca, iki yüzlülüğe karşı çıkmış, doğru bildiği yoldan ayrılmamıştır.

Ölümü "düğün gecesi"ne benzetmiş, yeni bir hayatın başlangıcı olarak görmüştür. Ölünün arkasından üzülmenin yanlış olduğunu belirtmiş; kendi müritlerinden biri öldüğü zaman, tefler çaldırmış, besteler söylemiş, sema yaparak cenaze törenleri düzenlemiştir.

Çağında, Mevlana'yı sevenler ya çok sevmiş, ya da O'nu delilikle veya kafirlikle suçlayacak kadar ileri gitmişlerdir. O'nu suçlayanlar, çok şey bildiklerini sanan softa takımı olmuştur. Oysa O'nu dinleyen, her dinden, her ırktan, her mezhepten halk, hep ama hep sevmiştir.

Çağdaşlarından Yunus Emre,

"Mevlana Hüdavendigar bize nazar kıldı;
Anun görklü nazarı gönlümüz aynasıdur"

diyerek, Mevlana'ya karşı duyduğu saygıyı dile getirmiş, O'ndan etkilendiğini ifade etmiştir.

Mevlana'nın ölümü bile, ırkları, dinleri birleştirmiştir. Müslümanlar, Hristiyanlar ve Museviler O'nun tabutunu taşımak için birbirleriyle yarış etmişlerdir. Avrupa'da, aynı dinden değişik mezheplerdeki insanlar birbirini boğazlarken, O değişik dinlerdeki insanları biraraya getirmiş, onları "insanlık potası"nda eritmiştir.
Felsefesi ve eserleri [değiştir]
Felsefesi [değiştir]
Divan'ı Kebir 'in bir sayfasıMevlânâ, İslam dinini, şiir, sanat, raks, müzik yoluyla en ince yorumlayan kişidir. Bu yorum, İslam ve İslam dışı bütün insanlık tarafından benimsenmiş, esin kaynağı olmuştur. İngiliz doğubilimcisi A.J. Arberry, Mevlânâ'yı "dünyanın en büyük ozanı" olarak nitelerken, Goethe onun etkisinde kalmış, Rembrandt tablosunu yapmış, Muhammed İkbal felsefesini onun düşünceleri üstüne kurmuş, İngiliz doğubilimcisi Nicholson 30 yıl çalışarak Mesnevi yi İngilizceye çevirmiş ve yapıtın Batı dünyasından tanınmasını sağlamıştır. Mevlânâ yüzyıllardır etkisini, canlılığını yitirmeyen bir büyük ozan ve düşünce adamı niteliğini korumaktadır. Kişi, inanç ve düşünce özgürlüğüne olağanüstü bir değer vermesi, bütün insanları (suçlu-suçsuz, mecusi-putperest, kara-sarı, efendi-köle) saygıya ve sevgiye çağırması onun en büyük özelliğidir.

Mevlânâ tam bir vahdet-i vücud (varlık birliği) savunucusudur. Ona göre, her varlık Hak'kın bir ayrı tecellisidir ve yaradılmışlara uygulanan her eylem aslında Yaratan'a uygulanıyor demektir. Onun için, soyut bir Allah sevgisi yerine, somut bir sevgi, yani Hak'kı halkta ve halkı Hak'ta sevmek gerekir.

Mevlânâ biçimci değildi, her türlü kısıtlamanın karşısındaydı. Edep, vefa, sabır, eğitim gibi ahlak kavramlarının gerçek anlamını aramayı ve insanlara bunu öğretmeyi iş edinmişti. Ona göre, asıl konu "insan"dı. Din, felsefe, ahlak, insanı daha mutlu etme yolunda gelişen araçlardı. Bu araçlara takılıp kalmak, gelişmeyi ve gelişme hızını kesecek yanlış davranışlardı. Doğru olan, gerçeğe giden yolu bulmaktı ve bu yol, "aşk" tan geçerdi: Sonsuz bir sevgi. Bu sevgi hoşgörü ve vefa kavramlarıyla desteklenecek, beslenecekti.

Mevlânâ için, sözünü ettiği bu aşk anlatılmaz, yaşanır; yaşayarak öğrenilirdi. Bu nedenle, bir gün kendisine "aşk nedir efendim" diye soran bir öğrencisine "Ben ol da bil" yanıtını verdi.

Mevlânâ'nın ilkelerinden ve İslam inancına getirdiği yorumdan Mevlevi tarikatı doğdu ama Mevlânâ bir tarikat kurucusu değildir. Mevlevilik onun ölümünden sonra oğlu Sultan Veled ile halifesi Hüsamettin Çelebi'nin birlikte hazırladıkları bir örgütlenmeye göre kurulmuştur
Felsefesi ve eserleri
Felsefesi
Divan'ı Kebir 'in bir sayfasıMevlânâ, İslam dinini, şiir, sanat, raks, müzik yoluyla en ince yorumlayan kişidir. Bu yorum, İslam ve İslam dışı bütün insanlık tarafından benimsenmiş, esin kaynağı olmuştur. İngiliz doğubilimcisi A.J. Arberry, Mevlânâ'yı "dünyanın en büyük ozanı" olarak nitelerken, Goethe onun etkisinde kalmış, Rembrandt tablosunu yapmış, Muhammed İkbal felsefesini onun düşünceleri üstüne kurmuş, İngiliz doğubilimcisi Nicholson 30 yıl çalışarak Mesnevi yi İngilizceye çevirmiş ve yapıtın Batı dünyasından tanınmasını sağlamıştır. Mevlânâ yüzyıllardır etkisini, canlılığını yitirmeyen bir büyük ozan ve düşünce adamı niteliğini korumaktadır. Kişi, inanç ve düşünce özgürlüğüne olağanüstü bir değer vermesi, bütün insanları (suçlu-suçsuz, mecusi-putperest, kara-sarı, efendi-köle) saygıya ve sevgiye çağırması onun en büyük özelliğidir.

Mevlânâ tam bir vahdet-i vücud (varlık birliği) savunucusudur. Ona göre, her varlık Hak'kın bir ayrı tecellisidir ve yaradılmışlara uygulanan her eylem aslında Yaratan'a uygulanıyor demektir. Onun için, soyut bir Allah sevgisi yerine, somut bir sevgi, yani Hak'kı halkta ve halkı Hak'ta sevmek gerekir.

Mevlânâ biçimci değildi, her türlü kısıtlamanın karşısındaydı. Edep, vefa, sabır, eğitim gibi ahlak kavramlarının gerçek anlamını aramayı ve insanlara bunu öğretmeyi iş edinmişti. Ona göre, asıl konu "insan"dı. Din, felsefe, ahlak, insanı daha mutlu etme yolunda gelişen araçlardı. Bu araçlara takılıp kalmak, gelişmeyi ve gelişme hızını kesecek yanlış davranışlardı. Doğru olan, gerçeğe giden yolu bulmaktı ve bu yol, "aşk" tan geçerdi: Sonsuz bir sevgi. Bu sevgi hoşgörü ve vefa kavramlarıyla desteklenecek, beslenecekti.

Mevlânâ için, sözünü ettiği bu aşk anlatılmaz, yaşanır; yaşayarak öğrenilirdi. Bu nedenle, bir gün kendisine "aşk nedir efendim" diye soran bir öğrencisine "Ben ol da bil" yanıtını verdi.

Mevlânâ'nın ilkelerinden ve İslam inancına getirdiği yorumdan Mevlevi tarikatı doğdu ama Mevlânâ bir tarikat kurucusu değildir. Mevlevilik onun ölümünden sonra oğlu Sultan Veled ile halifesi Hüsamettin Çelebi'nin birlikte hazırladıkları bir örgütlenmeye göre kurulmuştur

2007 UNESCO Dünya Mevlana Yılı
Mevlânâ'nın 800.doğum yılı olan 2007 UNESCO tarafından dünya Mevlânâ yılı ilan edilmiştir. Bu karar Mozart yılı olan 2006'nın mart ayında alınmıştır.


Eserleri
Mesnevi
Divan-ı Kebir (Büyük Divan)
Fihi Ma-Fih
Mecalis-i Seb'a (Mevlana'nın 7 vaazı)
Mektubat (Mektuplar)

Bu mesaj Admin tarafından düzenlendi (12-10-2008 22:31 GMT+2 saat, ago)
__________________
Çevirimiçi durumu   

Yazar Mesaj   #5397  25-06-2007 23:37 GMT+2 saat  

MiNeCaN


Destekleyen


Tecrübe Puanı.: 81.5%
Ruh Hali: Belirtilmedi.
Mesaj 2036
Şehir: Cehennemin Dibi! Gelcen Mi???
Ülke:
Meslek: KaBZıMaL ;)
Yaş: 105
Facebook'ta Paylaş
walla ellerine sağlık davut en güzel biografiyi sen eklemişsin saolasın ;)

__________________
Çiçekleri solmuşsa, anlamını yitirmişse bahar
Unutmakta fayda var yüreğim
Unutmakta fayda var...
Gender_Bayan Çevirimiçi durumu   

Yazar Mesaj   #5401  27-06-2007 00:00 GMT+2 saat  

Can


Admin


Tecrübe Puanı.: 100%
Ruh Hali: Neutral
Mesaj 5381
Şehir: Huzuristan
Ülke:
Meslek: Webmaster
Yaş: 35
Facebook'ta Paylaş
Teşekkürler...

__________________

FORUMUMUZ VE LİNKLERİMİZ HERKESE AÇIK! BİZE DESTEK VERENLERE TEŞEKKÜRLER!
HER TÜRLÜ KONUDA İLETİŞİME GEÇEBİLİRSİNİZ!
FACEBOOK http://www.facebook.com/huseyincancalisan

LimeWire Çalışan Sorunsuz Sürüm Burada!
İnternet Download Manager 5.19 Full Crack % 100 Çalışıyor Denendi
TIKLA İNDİR!!
Kullanıcın Sayfasını Ziyaret Et Gender_Bay Çevirimiçi durumu   

HUZURİSTAN - Temiz Bilgi
2025-12-05 15:32
Fatal error : Shield protection activated, please retry in 71 seconds...
After this duration, you can refresh the current page to continue.
Last action was : Hammering