[Kayıt ol]   [Şifremi unuttum!
Kullanıcı adım:   Parolam:  
 
Yazar Mesaj   #25617  04-10-2012 16:57 GMT+2 saat  

ahmet





Tecrübe Puanı.: 0%
Ruh Hali: Belirtilmedi.
Mesaj
Şehir:
Ülke:
Meslek:
Yaş:
Facebook'ta Paylaş
11. Sınıf Dil ve Anlatım Etkinlik Cevapları (Evrensel İletişim Yayınları)

Sayfa 11
Hazırlık

1.soru –>Adlarina,türlerine,alfabeye göre
2.soru –>kendi düşüncenizi söyleyeceksiniz
3.soru –>Gerçekte olmayan şeyler

Sayfa 13
1.etkinlik

Sitem ——> Sevgiliye olan sitem
Güğüm ——>Evine duyduğu özlem
Mağlova Suya Kavuştu —–>Su kemeri hakkında bilgi verme
Sinema —> sinema hakkındaki görüşler

1.etkinlik 2. nokta —->Görüş farklılığı
1.etkinlik 3.nokta —–> Mağlova su kemeri öğretici metin olduğu için burada yan ve mecaz anlam kullanilmaz kullanılsada günlük yan ve mecaz anlamlar kullanılır.Ancak Sitem adlı şiirde amaç sanat yapmak olduğu için mecaz ve yan anlamlar kullanılır.
1.etkinlik 3.nokta—–>yan ve mecaz anlam kullanma şeklinde Sıralayacak olursak Sitem,Güğüm,Sinema ve mağlova suya kavuştu şeklinde olcaktır.
2.Etkinlik Tablo —->
Sitem—-> yazılış amacı:Sanat yapmak
Gerçeklikle ilişkisi:Kurmacadır
İşlevi:(dilin işlevleri olarak nitelendiriliyor):Şiirsel işlev
GÜĞÜM—–>Yazılış amacı:Sanat yapmak
Gerçeklikle ilişkisi:Kurmaca
İşlevi:Heyecana bağlı işlev
MAĞLOVA SUYA KAVUŞTU—–>Yazlış amacı:Bilgi vermek
Gerçeklikle ilişkisi:Gerçekçidir
İşlevi:Göndergesel işlev
SİNEMA—–>Yazılış amacı:sanat yapmak amaçlıdır fakat bazı yerlerde bilgide vermekte
Gerçeklikle ilişkisi:Gerçekçidir
İşlevi:Heyecana bağlı işlev ile kanalı kontrol işlevi birlikte kullanılmıştır.

Sayfa 16

3.Etkinlik
Sayfiyede yaz —–> Göstermelik metin
Güğüm ——> Anlatmalık metin

4.Etkinlik——->Normal günlük bir telefon konuşma örneği yapacaksınız.

5.etkinlik—–>
Göndergesel işlev:İleti,dilin göndergeyi olduğu gibi ifadee etmesi amacıyla düzenlenir.
Alıcıyı harekete geçirme:İleti,Alıcıyı harekete geçirmek amacıyla düzenlenir.
Heyecana bağlı:İleti,göndericinin iletinin konusu karşısındaki duygu ve heyecanlarını dile getirmek amacıyla oluşturulmuştur.
Kanal Kontrol işlevi:İleti,kanalın iletmeye uygun olup olmadıgını öğrenmek amacıyla düzenlenmiştir.
Dil ötesi:İleti,dille ilgili bilgiler vermek amacıyla düzenlenir.
Şiirsel işlev:edebi metinlerde kullanır.İleti,metnin kendisidir.

6. Etkinlik
Sitem:Şiirsel işlev
Güğüm:Heyecana baglı işlev
Mağlova Suya kavuştu:Göndergesel işlev
Sinema:Heyecena bağlı işlev
Sayfiyede yaz:Alıcıyı Harekete geçirme

6.etkinlik 2. nokta:Dilin işlevleri metnin hangi türde yazıldığını belirler.

7.etkinlik:
Sitem——>Lirik anlatım
Güğüm——>Betimleyici anlatım
Mağlova suya kavuştu——>Açıklayıcı anlatım
Sinema——->Lirik anlatım

8. Etkinlik
Öyküleyici—–>Hikaye,roman,anı,söyleşi
Betimleyici——>Roman,hikaye,gezi yazısı,röportaj
Açıklayıcı——>ansiklopedi,ders kitapları
Lirik—–>şiir,roman,hikaye,tiyatro
Söyleşmeye—–>Hikaye,Roman,tiyatro,röportaj

9.etkinlik
Cevdet bey ve oğulları—–>3.şahıs anlatıcı,İlahi bakış açısı
Aganta burina burinata——->1.şahıs analtım,Kahraman bakış açısı

10. Etkinlik
Öğretici metinlerin özellikleri:
-Bilgi vermek amaçlıdır
-Kesinlik vardir
-Uslup kaygısı yoktur
-Söz sanatları kullanılmaz
Sanat metinlerinin özellikleri:
-Sanat yapmak amaçlıdır
-Kesinlik yoktur
-Uslüp kaygısı vardır
-Söz sanatları kullanılır.

Arasındaki farklar:
-Öğretici metinlerde bilgi vermek amaçlıdır,sanatsal metinlerde amaç sanat yapmaktır.
-Öğretici metinlerde kesinlik varken,sanatsal metinlerde kesinlik söz konusu degildir.
-Öğretici metinlerde söz sanatlarina ve mecazlara yer verilmezken,sanatsal metinlerde yer verilir.

ANLAMA YORUMLAMA

Hikaye—->sanatsal
Eleştiri—->Öğretici
Makale—->öğretici
Söyleşi—-> Öğretici
Mektup—->Öğretici
Haber yazısı—->Öğretici
Forum—->Öğretici
Fabl—->sanatsal
Münazara—->Öğretici
Deneme—->Öğretici
Masal—->sanatsal
Tiyatro—->Sanatsal
Günce(günlük)—->öğretici
Gezi yazısı—->öğretici
Fıkra—->Öğretici
Söylev—->Öğretici
Röportaj—->Öğretici
Roman—->Sanatsal
Destan—->Sanatsal
Mülakat—->öğretici
Anı—->Öğretici
Şiir—->sanatsal
Konferans—->Öğretici
Biyografi—->Öğretici

Sayfa 20

2.soru—->
1.nokta:Bilgi vermek amacıyla yazılmıştır.Chang ve Eng kardeşler hakkında bilgi veriyor.
2.nokta:Araştırılırsa kanıtlanabilir.
3.nokta:Açıklayıcı-öğretici analtım.
4.nokta:Genellikle temel anlamlarıyla kullanılmıştır çünkü bilgi vermekte.
5.nokta:Hayır göstermemektedir.
6.nokta:Göndergesel işlev.
7.nokta:Size kalmış
3.SORU:Oda size kalmış

Sayfa 21

4.soru:
Anlatı—->görüdğü bir olayı analtıyor
Kitap Arkası yazısı—->Bir yaız hakkındaki görüşler
Olasılıksal—->bir yeri,kişiyi iç ve dış olarak betimliyor.

Ölçme Değerlendirme
BOŞLUK DOLDURMA:

—->heyecana bağlı
—->sanatsal ve öğretici
—->sanatsal
—->tiyatro

DOĞRU YANLIŞLAR:
—->d
—->d
—->y
—->y

ÇOKTAN SEÇMELİ:
—->C
—->D
—->C

SORULAR:
1.SORU:iletisi—->insanın ölüm korkusundan güçlü duygularının oldugunu,Bilmek öğrenmek gibi!
2.SORU:türü—->Açıklayıcı anlatım
3.SORUüşünceyi geliştirme yolu—->Örneklendirme

ÜNİTE DEĞERLENDİRME SORULARI:
BOŞLUK DOLDURMA:

—->göndergesel(2. boşluk —->şiirsel)
—->anlatmaya ve göstermeye
—->Şiir anlatmaya;tiyatro göstermeye;masal anlatmaya
—->Boş
—->İmge

DOĞRU YANLIŞ:
—->Y
—->Y
—->D
—->Y
—->D
—->D

ÇOKTAN SEÇMELİ:
—->E
—->B
—->E
—->B
—->E
—->D

Sayfa 27
Hazırlık

1.soru—->
-1936 da İngiliz Cooke ve arkadaşı elektrikli telegrafı icad ettiler.
-1926 yılında Logie BAİRD adındaki iskoçyalı bilim adamı insan yüzünün görüntüsünü radyo dalgalarıyla çok uzaklara gönderebilen ve Tele-Vision: Televizyon denen ve uzaktan görme anlamına gelen aleti icad etmiştir.
-1962 yılında Amerikalılar dünyanın ilk iletişim uydusu olan TELSTAR’ı uzaya fırlatmışlardır. Bu uyduyla kıtalar arası Telefon konuşmaları Telefax Telex haberleşmeleri ve TV -Radyo yayınları yapılması olanaklı hale gelmeiştir .
-1981 Amerikada IBM şirketi İlk kişisel bilgisayar denilen ve bugün iletişimde devrim sayılan ve PC adını verdiği bilgisayarı üretmeye beşladı.
-1990 yılında yaşadığımız çağa adını veren ve iletişimde bu gün son nokta olan WWW yani world Wide Web icad edilmiştir.
(Eğer çok bilgili bir şekilde yazmak istemiyorsanız—->Tamtam,Posta güvercinleri,Dumanla Haberleşme,Telgraf,Telefon)
2.soru—->Cemal Süreyya:Asıl adı Cemalettin Seber’dir. 1931 tarihinde Erzincan’da doğdu . (O yıllarda Pülümür Erzincan iline bağlı olduğu için Erzincan yazılıyor olmalı). Aslında 1931 Tunceli ili Pülümür ilçesinde dünyaya geldi. Dersim İsyanı sebebiyle zorunlu göçe tabi olan ailesiyle sürgüne gönderildi.İlk şiiri “Şarkısı-beyaz”, 8 Ocak 1958&񗝢de Mülkiye dergisinde çıktı. Şiirlerindeki şekil, muhteva ve anlatım özellikleri ile İkinci Yeni şiirine katıldı. Bu akımın önde gelen şairlerinden biri oldu. Geleneğe karşı olmasına karşın geleneği şiirinde en güzel kullanan şairlerden birisiydi. Kendine özgü söyleyiş biçimi ve şaşırtıcı buluşlarıyla, zengin birikimi ile, duyarlı, çarpıcı, yoğun, diri imgeleriyle İkinci Yeni şiirinin en başarılı örneklerini vermiştir. Şahsiyetli bir şiir dili vardır. Canlı halk dilini kullanması, onu okuyucuya yaklaştırır. Üslubundaki mizah ve istihza, ona ayrı bir özellik kazandırmaktadır.

Şairin hayatındaki en önemli kırılma noktalarından biri adressizliktir: 4 kez evlenir, 29 farklı evde oturur.

Ölümünden sonra adına bir şiir ödülü kondu. Feyza Perinçek ve Nursel Duruel, şair üzerine bir biyografik inceleme hazırladılar: Cemal Süreya / Şairin Hayatı Şiire Dahil (2005). 2001’de de Cemal Süreya Arşivi yayımlandı.

Ahmet Hamdi Tanpınar:23 Haziran 1901&񗝢de İstanbul’da doğdu.1923 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Liselerde ve yüksek okullarda çeşitli dersler okuttu. 1939 yılında İstanbul Üniversitesi’nde Yeni Türk Edebiyatı profesörlüğüne atandı. 1942-1946 yılları arasında Maraş Milletvekili olarak görev yaptı. Bir süre Milli Eğitim müfettişliği yaptı. Sonra 1949 yılında Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ndeki görevine döndü.
Tanpınar şiiri hayatının en büyük ihtirası haline getirmiş, fakat asıl kabiliyetini şiir estetiğine göre yazdığı mensur eserlerde göstermiştir. İlk şiiri 1920’de yayımlanmıştır. Geniş okuyucu kitlesi onu umumiyetle lise kitaplarına ve antolojilere giren “Bursa’da Zaman” şiiri ile tanır. Altmış kadar şiirinden ancak otuz yedisi ile, tek şiir kitabını ölümüne yakın çıkardı: Şiirler (1961; Bütün Şiirleri adıyla genişletilmiş olarak 1976). Şiirlerinde bir imaj ve müzik kaygısı taşıdığı, hikâye ve romanlarında da, başta zaman teması olmak üzere, psikolojik anları, bilinçaltını aradığı, yansıttığı görülür. Çeşitli baskıları olan eserleri Dergah Yayınları’ nda toplanmaktadır.
3.soru:
Canım Arkadaşım
Nasılsın? Aslında bu soruyu sormam hata sen hep iyisindir, benim en zor anlarımda dahi yüzünden gülücüğü eksik etmeyip o travmatik dönemlerimi atlatmama hep yardımcı oldun. Sana ne kadar teşekkür etsem azdır.

Mektubunda buraya geleceğinden bahsetmişsin, duyunca çok sevindim seni yeniden görecek olmak çok mutlu etti beni şimdiden neler yapacağımızı planlıyorum. Sen yokken değişen buraları görünce çok şaşıracaksın ama üzülme heryeri birlikte gezeceğiz ve araya giren zamana inat burdan hiç uzaklaşmamışsın gibi hissedeceksin.

Biliyormusun seni özlemek geleceğin günü sabırsızlıkla beklemek bile güzel çünkü dostluğumuz bu ayrılıklarla perçinlendi. Ama artık hasret bitiyor ve geliyorsun. Seni seviyorum canım arkadaşım.

Sayfa 32

1.Etkinlik:

Mektup: Birbirinden farklı yerlerde bulunan kişi veya kurumlar arasında özel ya da resmi iletişimi sağlayan yazı türüdür.Özel MektupBirbirini çok yakından tanıyan kişilerin, birbirlerine yazdığı mektuplardır. Özel mektuplarda gönderici ile alıcının bir­birine karşı özel durumu yanında, ele alınan konu da metnin üslubunu belirler.

2.Etkinlik:

Tarih sayfanın sol üst köşesinde yer alıyor,cümleye ”sevgili,canım ve ya ……’im” şeklinde giriş yaplıyor,kağıdın sağ alt köşesine ad ve soyad yazılıp altına imza atılır.

3.Etkinlik:Mektuplarda kağıt düzeni önemlidir,çünkü mektuplar kişinin yansımasıdır.

4.Etkinlik:Azra Erhat’a ait bir mektup

Balıkçı’nın Mektupları
1957 yılının ilk aylarıydı. A.Kadir ile İlyada çevirisini yarılamıştık ki, Hasan Ali Yücel haberini almış, o sıralarda yönettiği İş Bankası Kültür Yayınları’nda basılmak üzere istemişti çevirimizi. İstemekle de kalmamış uzun ve ayrıntılı bir önsöz de istemişti benden. Habire çalışıyordum, Homeros ve Ilyada’yı Türk okuruna anlatayım diye. Önsözün yarısından fazlasının bitmiş olduğu bir akşam, Maya Galerisi’ndeki bir sergiden çıktık, Füreyya, Sebahattin Eyüpoğlu, Fikret Adil ve ben Halikarnas Balıkçısı işle birlikte Tepebaşı’ndaki bir lokantada yemek yemeye gittikti. Halikarnas Balıkçısı’nı tanıyordum elbet, daha öncede görmüştüm. Ama ne yalan söyleyeyim epey yabancı gelmişti bana o koca adam. Karşısında tuhaf bir çekingenlik duyuyor, onunla konuşabilmek şöyle dursun, ona varlığımı bile duyuramayacağımdan emin olarak büzülmüş oturuyor, hiç lafa karışmıyordum. Birden Sebahattin benim İlyada’yı çevirdiğimi attı ortaya. Demeye kalmadı, Balıkçı bana şöyle bir baktı ve Homeros ile Ilyada üstüne bir nutuk çekmeye başladı.
Önce dinledim, ama açıldıkça açıldı, hiçbir yerde duymadığım, okumadığım öylesine aykırı şeyler söyledi ki, burnuma biber sürülmüş gibi oldum. Neler de neler uydurup sayıyordu; Yok İlyada Atina’da sansür edilmiş, yok Homeros Iyonyalıyken ve Anadolu’nun kahramanlığını yüceltirken Yunanistan kıskanmış bunu ve almış metni sansür etmiş, kimi yerleri budamış, kimini değiştirmiş, şurda burda parçalar eklemiş, Atina zorbası Peisistratos bir komisyon toplamış, ona yaptırmış bu işi, böylece altüst olmuş İlyada.(….)

AHMET HAMDİ TANPINAR’IN ŞİİRİ
Antalyalı Genç Kıza Mektup:
Mektubunuza vaktinde cevap veremedim. Maalesef kâtibim yok. Halbuki şair, muharrir ve üniversite hocası olarak işim epey fazla. Lise sınıflarını, vaktiyle efsanevî denebilecek uzak bir çağda, yani 1918-1919 yılları arasında, benim gibi Antalya’da okuyan ve beni merak eden bir genci hiçbir şekilde bekletmek istemezdim.Edebiyatı gerçekten seviyor musunuz? Eserlerimle temasınız var mı? Buralarını bilmiyorum. Mektubunuzda beni layıkıyla okuduğunuzu gösteren bir emareye rastlamadım. Yalnız, lise talebesisiniz ve Antalya’dasınız. Yani 1918-1919 yılları arasında aşağı yukarı benim yaşadığım hayatı yaşıyorsunuz. İşte size bunun için yazıyorum. Bulunduğunuz memleketin, belki de orada doğdunuz, hayatımda mühim bir yeri vardır. Sizin sahillerinizde, o denize bakarak, o lodos dalgalarını seyrederek, benim gençliğimde şimdikinden çok az verimli olan meyve bahçelerinde dolaşırken ilk şiirlerimi tasavvur ettim ve edebiyattan başka bir şey yapamayacağımı anladım. Yavaş yavaş bir hülya adamı oldum. Hayatımı herhangi bir antolojide bulabilirsiniz. 1901&񗝢de doğdum. Babam kadıydı. Bu yüzden çocukluğum daha ziyade onun Anadolu’da tayin olduğu yerlerde geçti. İstanbul’da iki memuriyet arasında kalıyorduk. Ergani madeninde üç yaşımda iken bir gün kendime rastladım. Çok karlı bir gündü. Ben sıcak ve buğulu bir camdan karla örtülü bayıra bakıyordum. Sonra birdenbire kar tekrar yağmaya başladı. Bir çeşit çok lezzetli bir hayranlık içinde kalmıştım. Bu ânı her karlı günde hatırlar ve yağmasını beklerim.(…)
Bu mektubu biraz da çocukluğuma göndermiş gibiyim. Bilmem liseniz hâlâ eski yerinde, yani Ambarlı’da mı? Sizinle konuşurken, sizi hep orada tasavvur ettim. Bana vaktiyle olduğum genç adamı hatırlattınız. Onun heyecan ve coşkunluğunu yaşadım. Size teşekkür ederim. Arkadaşlarınıza ve hocalarınıza selam ve dostluklarımı, başarı dileklerimi söyleyin.
Minnettarım. Mesut ve çalışkan olun, aziz yavrum.SORUNUN DEVAMI:Gönderici ve alıcı arasındaki ilişki hitap biçiminde önemlidir.Çünkü hitap ettiğin kişiye göre mektup türü değişmektedir.Böylece etkilemiş olur.5.Etkinlik:Gönderici ile alıcı arasındaki ilişki metnin üslubunu etkiliyor
çünkü Cemal Süreya’nın yazdığı mektup hastaneye yatan eşi için yazarken,Ahmet hamdi Tanpınar,Antalya’da yaşayan kendinden genç olan bir kıza yazıyor böylece hitabet ettiği kişi ve uslüb değişmektedir1. İnsanların geçmişten bugüne kadar kullandıkları iletişim araçları hakkında bir araştırma yapınız.Günümüze kadar kullanılan iletişim araçlarının neler olduğunu yaptığınız araştırmalardan da yararlanarak söyleyiniz. Bu iletişim araçlarından hangilerinin hâlen kullanıldığını belirtinizGeçmişte insanlar, duman, ateş, güvercin gibi çeşitli yollarla iletişim kurmaya çalışmışlardır. İlk Çağ’da insanlar, mağara duvarlarına çizdikleri resimlerle iletişim kurmuşlardır. Yazının icadıyla insanlar yazıyla daha kolay bir şekilde iletişimi sağlamışlardır. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle iletişim çok daha kolay hale gelmiştir. (telefon, televizyon, internet)
2. Cemal Süreya ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın hayatları ve edebi kişilikleri hakkında bir araştırma yapınız.
3. Özel mektup türünde yazılmış metinler bulunuz. Beğendiğiniz bir metni sınıfınıza getiriniz.

HAZIRLANALIM

Atatürk Lisesi Müdürlüğüne, ANKARA
Okulunuzun Hazırlık B sınıfı 368 numaralı öğrencisiyim. Babamın iş yerinden okulunuz öğrencisi olduğuma dair “Öğrenci Belgesi” istenmektedir. Bu belgenin tarafıma verilmesi için gereğini yapılmasını saygılarımla arz ederim.

Adres:Emre sok. Birlik apt. No:12/17
22.01.2006
İMZA: ANKARA
Yelda KIZILDAĞ

SAYFA 32

1.ETKİNLİK
Cemal Süreya, Azra Erhat, Ahmet Hamdi Tanpınar’a ait mektupları ve sınıfa getirdiğiniz
özel mektuplardan birkaç tanesini okuyunuz. Getirdiğiniz metinlerin yazılış amaçları,
dil, anlatım ve şekil özellikleri hakkında tartışarak bu tür metinlerin ortak özelliklerini belirleyiniz.
Belirlediğiniz özellikleri tahtaya yazınız.



2. ETKİNLİK

Cemal Süreya’nın mektubunda tarih sağ üstte, imza sağ alttadır. (sağa yakın)

3. ETKİNLİK

Cemal Süreya’nın mektubunda kağıt düzeni kurallara uygundur. Kağıdın sağ – sol, alt – üst boşlukları uygundur.

Cemal Süreya, Azra Erhat ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın mektuplardaki hitap cümlelerini

inceleyiniz. Gönderici ve alıcı arasındaki yakınlığın hitap biçimini nasıl etkilediğini belirtiniz.



Cemal Süreya, Azra Erhat ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın mektuplarını dil ve cümle yapısı

bakımından inceleyiniz. Gönderici ile alıcı arasındaki ilişki metnin üslubunu etkiliyor mu? Metinlerden

örnekler vererek düşüncelerinizi açıklayınız.


Metinlerin üçünde de açıklayıcı anlatım kullanılmış. Yazarlar ve edebiyatçılar arasında yazılmış bu mektuplarda edebi ve özenti bir dil vardır. Duygu ve düşünceler bir sanatçı üslubuyla aktarılmıştır.

Sayfa 33



Sayfa 34'teki 12. Etkinlik Cevabı:

Bu mektupta dil bilgisi unsurları bağdaşıklık ve bağlaşıklık sağlayacak biçimde kullanılmıştır. yenilenen sözcükler ,eş ve yakın anlamlı sözcükler anlatıma bütünlük katmıştır, aynı kökten türeyen kelimeler parçaya ses ahangi katmıştır

Sayfa 38 ve 39'daki Cevaplar

29 etkinlik:

Gönderici: Ahmet Emin
Alıcı: İSKİ MÜDÜRLÜĞÜ
AMACI: Su borusunun patlaması sonucunda oluşan problemi çözmek.

30 etkinlik:

İŞ MEKTUPLARI:Özel kişilerle iş kurumları ve iş kurumlarının kendi arasında, işle ilgili olarak yazılan mektuplara denir. Bu mektuplarda konusu ne olursa olsun bir iş ya da hizmet söz konusudur. Bu bir sipariş, satış, şikâyet, borç alıp verme isteği, tavsiye ya da bilgi isteme olabilir.
İş mektuplarına, kendisine mektup yazılan kişi ya da kurumun ad ve adresi ile başlanır. Kâğıdın sağ tarafına tarih yazılır. (sorubak.com)Adres ve tarihten sonra uygun bir aralık bırakılır, paragraf yapılarak doğrudan istek yazılır. Son bölüme saygı ifade eden bir söz eklenerek mektup bitirilir. Mektup metninin sağ altında mektubu yazanın adı ve soyadı ile imzası yer alır.

İş mektuplarında şekil birliğini sağlamak için, son zamanlarda satır başı yapılmamakta, satır başları, satır aralıkları daha da açılarak gösterilmektedir.

Böylece yazı, sol ve sağ yanlardan bir blok hâlinde ve aynı ölçüler içinde kalmaktadır.

DİLEKÇELER:
Dilekçeler bir iş mektubu olarak da kabul edilebilir. (sorubak.com)Bir dileği, isteği, ihbar ve şikâyeti bildirmek üzere ya da her hangi bir konuda soru sormak için resmî, özel kurum ve kuruluşlara, gerçek ya da tüzel kişilere yazılan imzalı ve adresli bir çeşit iş mektubudur.

Dilekçeler genellikle çizgisiz ve beyaz dosya kâğıdına dolma kalemle ya da daktilo / bilgisayarla yazılır. Kâğıdın üstünde üç, solunda üç, sağında bir santimetre boşluk bırakılır.

31.ETKİNLİK: dilekçelerde istek kısa ve öz biçimde ifade edilmelidir. isteğin ne yönde olduğu şikayetimn konusu ancak açık,sade ve yalın anlatılabilir.

33 . ETKİNLİK:
özel mektup,resmi mektup ve iş mektubu olarak 3 e ayrılır

34.ETKİNLİK:
dil alıcıyı harekete geçirme işlevinde kullanmış


Sayfa 39'da Bulunan 35. Etkinlik Cevapları

SIRASIYLA:
Öyküleyici
açıklayıcı
emredici
açıklayıcı
açıklayıcı

Sayfa 40

2- Benzetme sanatına yer verilmiştir.
4- Şair olması mektuptaki anlatımı etkilemiş ve günlük yaşam konuları şiirsel bir anlatım özelliği ile ifade etmiştir.
5- Yan anlam ifadesi var
6-ikisi aynı anlama sahip. Onların yetiştikleri çevre ve kültürle alakalı.
7-kullanılan kelimlerinn yerlerine bence şunları koyabilirz.

Müsait—-uygun
İmkan—–olanak
İstida——dilekçe
kabil——mümkün
behemehal—-mutlaka
neşr—yayın
neşir—yayın
müracaat—başvuru
haletiruhiyenin—-pisikolajinin
izah——-açıklama
mesele—-sorun
vasıta —araça

8- tebrik,davetiye,teşekkür ,taziye yazılları özel mektuptur
9- dilekçeyi yazabilirsiniz artık.
Yazamazsanız söyleyin ben yazayım
10- hitap bölümü—-merhaba canım canım canım
gövde ve bağlama bölümü: ilk baragraf
sonuç bölümü: seni çok öperim
yazılış tarihi yazının sağ üst köşesine gelmelidir
göndericinin adı sağ alt köşeye gelmelidir
adres: sol alt köşeye yazılmalıdır.

Sayfa 42

2- soru: Bir kimsenin düzenli olarak, günlük olaylarla ilgili yorumlarını, bunlardan kaynaklanan o günkü anlayışlarını, düşüncelerini, üstüne tarih atarak kaleme aldığı kısa yazılara “günlük” veya “günce” denir.

Günlükler ne gün yazıldığını belirtmek için tarih atılan, çoğu zaman her günün sonunda o gün olup bitenin sıcağı sıcağına anlatıldığı, olaylarla ilgili yorumlar, değerlendirmeler yapıldığı yazılardır.

Günlükler her gün yazıldığı için kısadır. Bu yazılar yazarın yaşamından izler taşır. Bu bakımdan günlükler içten ve sevecendir.

Günlüklerin anlatımı geliştirmede önemli bir yararı vardır. Özellikleri şunlardır:

 Günlükler kısa, içten ve sevecen yazılardır.

 Olayı yaşayan kişi tarafından yazılır.

 Yazar günlükleri kendisi için yazmıştır.

 Günlükler, tarih atıldığı için inandırıcı yazılardır.

 Günlüklerde gözlem ve kişisel dikkatin önemi büyüktür.

 Kısa yazılardır.

 Günlükler; roman, gezi yazısı, hatıra gibi metin türlerinde kullanılabilir.

Günlük – Anı farkı:
Anı ile günlük çoğu zaman karıştırılmaktadır. Günlük adından anlaşılacağı üzere yaşanırken, günü gününe yazılır. Anı ise aradan zaman geçtikten sonra yazılır. Örneğin kişi günlüklerinden yararlanarak ileride bir anı kitabı kaleme alabilir.

Günlük yazarı sadece kendisini ya da kendisini merkeze alarak çevresindekileri anlattığı halde; anı yazarları başkalarını anlatabilir.

3.soru

İçe Dönük Günlükler; ( özel ruhbilimsel günlük ) Yazarın bir bakıma kendi kendi ile konuşmasıdır. İçinde bulunduğu doğal ve toplumsal çevreden yakınır. Bu metinlerde yazarın yaşadığı duygusal coşkunluğu bulabileceğimiz gibi, çeşitli kavramlar hakkındaki düşüncelerin yazarın bilincindeki açılımlarını da bulabiliriz. Stendhal’ın günlüğü, Rus yazar Alexander Sergeyeviç Puşkin’in “ Gizli Günce” bu metinlere örnek gösterilebilecek niteliktedir. Fransız yazarı Andre Gide ve bizde Nurullah Ataç bu türün başta gelen ustalarındandır.

Dışa Dönük Günlükler ; Bu tip günlüklerde yazarlar, alaycı bir tavırla dönemin olaylarını, siyaset ,sanat ve edebiyat adamlarını ya da gündelik sıkıntılarını öykü tekniği kullanılarak anlatmaktadırlar. Bu tür günlüklerde yazar kendi zaman dilimi içindeki tutum ve davranışlardan,düşünsel akımlardan haber verir. Bu nedenle de bu günlükler birer belge değeri taşır. Yaşadığı hayat kesitlerini, çeşitli konulardaki izlenimlerini öykü tekniği ve zengin betimlemeler aracılığıyla günlüğüne yansıtan ünlü öykücümüz Tomris Uyar ‘ın günlükleri dışa dönük niteliğe sahiptir. Bu türler dışında bir de sanat eserlerinin oluşumu ve gelişini ile ilgili günlüklerde vardır. Yazar eserinin gelişme evrelerini günü gününe anlatırken çektiği sıkıntıları, kaygılar çalışma yöntemini de bize göstermiş olur.

4-soru

Balıkesir Necatibey Öğretmen Okulu’ndan mezun olmuş, Espiye’de iki yıl ilkokul öğretmenliğinden sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’ne girdi. Enstitünün Fransızca bölümünden mezun (1944) olan Berk, 1945-1955 yılları arasında Zonguldak, Samsun ve Kırşehir’de ortaokul ve liselerde Fransızca öğretmenliği yaptı. 1956 yılından itibaren on üç yıl boyunca Ankara’da T.C. Ziraat Bankası’nın Yayın Bürosu’nda çevirmenlik yaptı.

Bu süre içinde modern dünya şiirinin iki büyük şairi sayılan Arthur Rimbaud ve Ezra Pound’un şiirlerini çevirerek kitaplaştırdı. Bu tarihten sonra kendini tümüyle yazmaya verdi ve bir anlatı kitabı dışında, yalnız şiir ve şiire ilişkin yazılar yazdı. Kül adlı kitabıyla 1979 yılında Türk Dil Kurumu ve İstanbul kitabı ile de 1980 yılında Behçet Necatigil Şiir Ödüllerini kazandı. 1983&񗝢de Deniz Eskisi adlı kitabıyla, Yedi Tepe şiir Armağını’nın 1988&񗝢de de Güzel Irmak adlı kitabıyla Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü (F. Edgü ile) aldı. 28 Ağustos 2008 tarihinde Bodrum’da 90 yaşında vefat etti.

İlhan Berk, ilk şiirlerini Manisa Halkevi’nin dergisi Uyanış’ta yayımlamıştır (1935). Berk, 19 yaşındayken Güneşi Yakanların Selâmı adıyla kitaplaştırdığı bu şiirlerinde “hece vezni” kullanmakta ve o dönemin şiir anlayışına özgü bir karamsarlık taşımaktadır. “Sonsuzluk”, “kızıl”, “hulya”, “ateş” en sevdiği sözcükler olarak görünmektedir. Sembolist şiirden esinlenilmiş izlenimi veren imgeler yapmayı sevmektedir: “Bir karanlık gecenin masmavi seherinde / Kızıl başörtünle gül yüzlü bahçede görün”.

Dil anlayışı da henüz döneminden kopamamıştır ki, bunu da 19 yaşındaki bir şair adayı için doğal karşılamak gerekmektedir: “Kıpkızıl hulyalı bir renge yükselmeden gün / Bir devrin neşesini taşımakta yüzün”. Berk’in ilk kitabına adını veren şiirinin son kıtası da şöyledir: “Neler, neler beklenmez nihayetsiz bir yerden / Güneşi içelim mor şafaklar gecesinden / Selâm! Sonsuzlukalra, hasret gönüllerden / Selâm, güneşe, göğü yakanlar bahçesinden!”.

İlhan Berk, daha sonra 1940&񗝢lara doğru Yeni Edebiyat anlayışı içinde yer almış, Servet-i Fünun (Uyanış), Ses, Yığın, Yeryüzü, Kaynak gibi dergilerde yazmıştır. Türk şiirinin en deneyci şairlerinden biri olan İlhan Berk, durmadan yatak değiştirerek, ama bazı sorunsallara hep bağlı kalarak şiirini günümüze kadar eskitmeden getirmeyi başarmıştır.

“Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazmaz.
bu yeryüzünü olduğu gibi görmeme engel olan
ve bana bu yeryüzünü cehennem eden
bu yazmak eyleminden kurtulduğum,
mutlu olduğum bir tek şey var: resim yapmak.”


Sayfa 44'teki 1. etkinlik (PARİS) Metni:

Günlüklerin ortak özellikleri
Günlükler kısa, içten ve sevecen yazılardır.
Olayı yaşayan kişi tarafından yazılır.
Yazar günlükleri kendisi için yazmıştır.
Günlükler, tarih atıldığı için inandırıcı yazılardır.
Günlüklerde gözlem ve kişisel dikkatin önemi büyüktür.
Kısa yazılardır.
Günlükler; roman, gezi yazısı, hatıra gibi metin türlerinde kullanılabilir.

Sayfa 45 teki etkinlikler (GECE DEFTERİ)

2- Bu metinde yazar yaşadıklarını günü gününe yazmış. Nerden anlayoruz diyorsanız “Mahallemi Gambettayı dolaşıp geldim. Gambettadan kalgan bir otobüse bindim. “cümlelerinden anlarız.
3- Parisle ilgili gözlemlerinde kendi düşüncelerini de aktarıyor. Gözlemleri:
Pariste parisli pek az artık Bir havaalanı sanki parsi. PARİSTE GÖKYÜZÜ YOK. bENDE OLMAYAN GÖKYÜZÜNÜ DÜŞÜNÜYORUM.
4-Günlük tutmanın bir içtenlik ve cesaret işi olduğunu anlıyoruz.

Gündelikler her ne kadar yazarın gnlük yaşamını yansıtsa da yazarla ilgili her şeyi yansıtmaz. yazar kendi yaşamıyla kendi düşünceleriyle ilgili bilgilerin sadece okuyucuyu alaka eden kısımlarını günlüğe yazar.
dolayısı ile günlük yazarı okuyucuyu dikkate alarak yazar.
5-Günlükler yazarların merak edilen yönlerini ortaya koyar. Özellikle ölen yazarlarımızın hayat hikayeleri,düşünceleri merak edilir. Onların yazdıkları anı ,günce hem kendilerinin hem de yaşadıkları dönem hakkında bize bilgi verirr
6-İçe Dönük Günlükler; ( özel ruhbilimsel günlük ) Yazarın bir bakıma kendi kendi ile konuşmasıdır. İçinde bulunduğu doğal ve toplumsal çevreden yakınır. Bu metinlerde yazarın yaşadığı duygusal coşkunluğu bulabileceğimiz gibi, çeşitli kavramlar hakkındaki düşüncelerin yazarın bilincindeki açılımlarını da bulabiliriz. Stendhal’ın günlüğü, Rus yazar Alexander Sergeyeviç Puşkin’in “ Gizli Günce” bu metinlere örnek gösterilebilecek niteliktedir. Fransız yazarı Andre Gide ve bizde Nurullah Ataç bu türün başta gelen ustalarındandır.

Dışa Dönük Günlükler ; Bu tip günlüklerde yazarlar, alaycı bir tavırla dönemin olaylarını, siyaset ,sanat ve edebiyat adamlarını ya da gündelik sıkıntılarını öykü tekniği kullanılarak anlatmaktadırlar. Bu tür günlüklerde yazar kendi zaman dilimi içindeki tutum ve davranışlardan,düşünsel akımlardan haber verir. Bu nedenle de bu günlükler birer belge değeri taşır. Yaşadığı hayat kesitlerini, çeşitli konulardaki izlenimlerini öykü tekniği ve zengin betimlemeler aracılığıyla günlüğüne yansıtan ünlü öykücümüz Tomris Uyar ‘ın günlükleri dışa dönük niteliğe sahiptir. Bu türler dışında bir de sanat eserlerinin oluşumu ve gelişini ile ilgili günlüklerde vardır. Yazar eserinin gelişme evrelerini günü gününe anlatırken çektiği sıkıntıları, kaygılar çalışma yöntemini de bize göstermiş olur.

Sayfa 47 ve 48 Etkinlikleri: (ÇALIKUŞU-BİR DAĞCININ GÜNCESİ)

7. ETKİNLİK:

Çalkuşu Feride2nin tuttuğu günlüklerden yola çaıkarak yazılmıştır. Bir dağcının güncesi ise hem günce hem anı özelliği taşıyor. Ayrıca çalışkuşu bir romandır.

8.ETKİNLİK:
Özellikleri

1 .Yaşanan olayların, izlenimlerin günü gününe yazılması ile oluşur.

2 .Birinci kişi ağzından yazılmış kısa ve özlü yazılardır.

3. İnandırıcı, içten ve samimidirler.

4 .Konuşma diline yakın bir dil kullanılır.

5 .Yazarın kişiliğini, görüşlerini ve ruhsal yapısını yansıtırlar.

6 .Gerçekler, yaşanılanlar değiştirilmeden, çarpıtılmadan yazılır.

7 .Tarih ( biyografi, anı,günce … ) için birer belge değeri taşır.

9.ETKİNLİK:

Parsi——Öykğleyici Anatım ve Betimleyici Anlatım
Gece Defteri: Açıklayıcı anlatım

10 ETKİNLİK:

Amaç: Kişi kendini ifade eder,psikolojik olarak olsa da onu rahatlatır.
Günlük, kişinin özel yazılarıdır. Günce yazarı, güncelerini kendi duygu, düşünce ve izlenimlerini unutmamak, ileride o anki duygularını ve yaşadıklarını tekrar okumak için yazar. Günce, bir çeşit mektuptur. Yazarın kendine yazdığı ama postaya vermeyip bir kenara koyduğu mektuplardır. Dolayısıyla yazar güncesini kendisi için kaleme alır.

Yazmada alışkanlık ve süreklilik kazanmak yazı ile arasında güçlü bir bağ oluşturmak isteyenler de günce yazar. Burada günce yazan kişi, günceleri ile kalemine hız kazandırmayı, bir üsluba ulaşmayı amaçlar. Bu özelliğinden dolayı usta yazarlar gençlere günce yazmalarını öğütler. Çünkü her gün günce defterine biraz daha yazmak, insanın yazma ve dili kullanma yeteneğini geliştirebilir. Başarılı yazılar yazmak isteyenler, bir günce defteri tutmakla, günce yazmakla, yazma alışkanlığı kazanabilir.

Günce yazmayı alışkanlık hâline getiren bir öğrenci, gelecekte büyük bir şair, bir yazar olabilir. Günceler yarının usta kalemlerini yetiştirmede en yararlı türdür.

Yazar duygu,düşünce ve yaşantısını geleceğe taşımak yılar sonra yeniden hatorlamak için günce yazar. Günlük yazmada hem bireysel amaçlar hemde toplumsal amaç olduğu unutulmamalıdır. Çünkü yazarlar o döenmle ilgili bilgileride aktarırlar.

Gece defteri metinde dil göndergesel işlevde,paris metninde ise hem göndergesel hemde sanatsal işlevde kullanılmıştır.

11.ETKİNLİK:

Günlükler, hatıra defterleri, insanların içlerini boşalttıkları bir arkadaş gibi dertleştikleri dert ortaklarıdır. Geçmişin geleceğe aktarılmasında bir köprü vazifesi gören sırdaşlardır. Her insan bu dünyada hem sosyal bir varlık, aynı zamanda da kalabalıklar içinde bile kendisini yalnız hissedebilen bir bireydir.

Öz annesi babası yakınları da olsa kimseye açamadığı duyguları vardır kişilerin. Anlatmak, paylaşmak, içini dökmek belki de düşüncelerini duygularını bir düzene sokmak hatta kendi kendisiyle hesaplaşmak ister. Kişinin kendi kendisini anlamasında, kendi derin duygularını ifade etmeyi geliştirmesinde günlüklerin önemli bir yeri vardır.

Dil gelişimi ve duygusal yönü gelişmiş ve gelişmeye müsait bireyler daha çok günlük tutarlar. Kişinin kendisini sözel olarak ifade etme imkanı bulamaması ya da buna cesaret edememesi de günlük yazmasını teşvik edebilir. Acılar olgunlaştırıcı, geliştiricidir.

Kız çocukları bilhassa ülkemizde erkek çocuklara göre daha erken günlük tutmaya başlarlar. Bunda kız çocukların dil gelişiminin ve duygusal yapılarının erkeklerden biraz farklı olması etken olsa da bu farklılıklarda yetişme tarzı da rol oynar. Anneler kız çocuklarıyla duygusal konuları erkek çocuklarıyla ise problemleri daha fazla konuşmaya meyillidirler. Bunda çocukların yapısal olarak farklı konulara farklı ilgi göstermesi de etkili olur.

Sayfa 50:



Sayfa 53'deki “HAZIRLANALIM”
1-Anı kelimesi “yaşantı,eski,dostluk,geçmiş tarih gibi çağrışımlar uyandırırı.
2- SİZ CEVAPLAYIN
3- Bir olayı onu yaşayanın kaleminden okumak ,ağzından dinlemek etkileyici tabiki de inandırıcıdır.

“BİR GÖNÜL ADAMI” PARÇASINA AİT 57- VE 58 SAYFADAKİ ETKİNLİKERİ

1. ETKİNLİK -Bir kimsenin, özellikle tanınmış kişilerin yaşadıkları dönemde gördükleri ya da yaşadıkları ilginç olayları gözlemlerine ve bilgilerine dayanarak anlattıkları yazı türüdür.
Tanınmış sanatçı, siyasetçi, ve bilim adamlarının yazdığı anılar onların yaşayışlarını, yaşadıkları dönemdeki önemli olayları anlatması bakımından önemlidir.
Özellikleri :
1 – Yaşanmakta olanı değil, yaşanmış bir konuyu anlatır.
2 – İnsan belleğinde iz bırakan olay ve olguları anlatır
3 – Tarihsel gerçeklerin öğrenilmesine katkı yaptığı için tarihçilere ışık tutar.
4 – Tanınmış, bilim, sanat ve politika adamlarının yaşamlarını çalışma ve
araştırmalarını anlatır.
5 – Yazarın unutulmasını istemediği gerçekleri kalıcı kılar.
6 – Geçmiş birinci kişinin ağzından kişisel yargılar ve yorumlarla verilir

2.ETKİNLİK- Yazar geçmişte yaşadıkları ile ilgili üzerinde oluşan düşünceleri ve izlenimleri aktarmıştır. Bu bir anıdır.
3.ETKİNLİK: olaylar haldun tanerin etrafından meydana geliyor. Aslında bu metnin anlatıcısı yazarın kendiisidir.
4 ETKİNLİK: İçten,gerçekçi ve inandırıcı olmasını sağlar.
5 ETKİNLİK: Evet bir belge niteliği taşırlar.Çünük dönemin siyasi ve sosyal özelliklerini yansıtır bize dönemlerle ilgili bilgiler veriri.
Haldun taner için şöyle diyebilirz:nazik ve kibar biri.
6.ETKİNLİK:
metni yazarken kaynak olarak aldığı kendi yaşantısı.Haldun tanerin yakın çevresi ve yazılarından faydalanmıştır.
Şu bilgiler haldunla ilgilidir.
Kemal tahirin arkadaşı,tiyatro yazarı,dönemin beğenilen bir sanatçısı,iyi ölçülü bir insan,öykü yazamyı denemiştir,1986 da hayatını kaybetmiştir.
7 ETKİNLİK: şÖYLE SÖYLEYEYİM. Anı ayzarları aslında herhangi bir kaynağa ihtiyaçta duymayabilirler. Anıda anlatılanlar bütünüyle gerçektir. Anı olayların değiştirilmedenn olduğun gibi aktarılmayı gerektirir.

__________________
Çevirimiçi durumu