[Kayıt ol]   [Şifremi unuttum!
Kullanıcı adım:   Parolam:  
 
Yazar Mesaj   #23398  06-06-2011 15:06 GMT+2 saat  

moonlight


Admin


Tecrübe Puanı.: 96%
Ruh Hali: Neþeli
Mesaj 4213
Şehir: istanbul
Ülke:
Meslek: gecelerin adamı :))
Yaş: 36
Facebook'ta Paylaş
1-KLASİK KOŞULLANMA
 Klasik koşullanma ile öğrenme çok azdır. (insan davranışlarında)
 Koşulsuz Uyarıcı: Bireyde refleks tepki uyandırmak için hiçbir öğrenme yaşantısına gereksinimi olmayan uyarıcıdır. (refleks tepkiye yolaçan uyarıcıdır)
 Bu tip refleks tepkilerin sayısı azdır.
 Nötr Uyarıcı: Koşulsuz tepkiye yol açmayan uyarıcı
 Nötr uyarıcı koşulsuz tepkinin habercisi
 Bu tür öğrenmeler daha çok hayvanlarda görülür.
 Klasik koşullanma yoluyla öğrenmede, öğrenilmiş bir tepki, koşulsuz uyarıcı, koşulsuz tepki olacak.
 Nötr uyarıcı--------Koşulsuz uyarıcı-------Koşulsuz tepki
(bir zaman sonra çıkarılacak)
TEKRAR
 Sönme olayının gerçekleşmemesi için arada koşulsuz uyarıcı yine verilir.
 Nötr uyarıcı bir zaman sonra koşullu uyarıcı oluyor. Koşulsuz tepkide koşullu tepki oluyor.
 Bazı korkuların, kaygıların, fobilerin temelinde bu öğrenme olabilir.
 Korku koşullanmasına tek bir yaşantı yetiyor.
 Genelleme: Benzer uyarıcılara aynı tepki verme
 Klasik koşullanmada genelleme ve ayırt etme var.
 Ayırt edici uyarıcı: Nötr uyarıcıdan başka uyarıcıya tepki vermeme
 Kızgınlık, sevinç, üzüntü, korku---- 4 temel davranış
 Öğrenme yaşantısı ile koşullanma farklı

2-EDİMSEL ÖĞRENME

 Edim : En küçük davranış birimi
 Davranışlarımızın çok büyük bir kısmı edimsel öğrenme ile oluyor.
 Edimsel öğrenmede bir amaç hedef var
 Davranış-----Sonuç
 Sonuç yine davranışımızı etkiler. Sonuç davranışın tekrar yapılıp yapılmamasını etkiler.
 Edimsel koşullanma: Eğer yapılan bir davranış sonuçları tarafından kontrol ediliyorsa yani davranışın yeniden yapılıp yapılmamasını etkiliyorsa bu tip öğrenmelere edimsel koşullanma yolu ile öğrenme denir.
 Davranış sıklığını arttıran teknikler
a- Olumlu pekiştirme
b- Olumsuz pekiştirme
 Davranış sıklığını azaltan teknikler
c- Birinci tip ceza
d- İkinci tip ceza
 Davranış sıklığı
 ARTAR AZALIR


Ortama uyarıcı Olumlu Pekiştirme I. Tip Ceza
girer

Ortamdan uyarıcı Olumsuz Pekiştirme II. Tip Ceza
çıkar
 Olumlu pekiştirme: Eğer yapılan davranışın sonucu kişi için hoş ise o davranışın tekrarlanma olasılığı artar.
 Olumlu pekiştireç: Davranışı pekiştiren uyarıcıdır.
 Olumsuz pekiştireç: Olumsuz uyarıcıdan kurtaran pekiştireç Örneğin başımız ağrıdığında ilaç alırsak baş ağrımız geçerse başımız ağrıdığında tekrar ilaç alma ihtimalimiz artar.
 Olumsuz pekiştirme: Eğer yapılan davranıştan sonra ortamdan bizim için sevimsiz, hoş olmayan bir uyarıcı çıkıyorsa o davranışı tekrarlama olasılığımız artar.
 Olumsuz pekiştirmede 2 alt özellik
a- Kaçma: Olumsuz uyarıcıyla yüz yüze karşılaşıldığında olan normal kaçmadır.
b- Kaçınma: Olumsuz uyarıcıyla karşılaşacağınız fark edilirse ondan kaçırma, önlem alma
 CEZA
 Ceza istenmeyen davranışların baskı altında tutulmasına ve tamamen ortadan kaldırılmasına çalışır.
 Cezalar olumsuz davranışları tamamen ortadan kaldırmaz. Sadece bir süre gösterilmemesine neden olur.
 2 tür ceza vardır.
1- I. Tip Ceza: Davranıştan sonra, istenmeyen yada hoş olmayan bir durumla karşılaşırız.Yani ortama olumsuz bir uyarıcı girer. Trafik kazası, dayak
2- II: Tip Ceza: Davranıştan sonra iyi, zevk veren bir durumun yada ödülün ortamdan çekilmesiyle uygulanır. Sevgi esirgemesi, hapse girmesi ile kişinin özgürlüğünün elinden alınması
 NOT: Ceza bizim yorumumuza göre I. Tip veya II. Tip ceza olma niteliği kazanır.
 Ceza Verilmesi Gerekiyorsa:
1- Ceza geciktirilmemelidir. Ceza istenmeyen davranışın hemen ardından verilmelidir. Örneğin hafta içinde yapılan hatalar toplanarak hafta sonunda ceza işlemine geçilmemelidir.
2- Cezada kişinin tüm kişiliği değil, ceza konusu olan davranış odak noktası olmalıdır.
3- Ceza vermeye karar verince, ceza konusu üzerinde tartışılmamalıdır. Cezadan önce bir ikaz yerinde olur.
4- Ceza işlenen suçla doğru orantılı olmalıdır. Cezanın suça uygun olması gerekir.
5- Cezayı çok sık vermemek gerekir.
 Cezanın Olumsuz Özellikleri
1- Ceza kişilerde kaygı, nefret, kin ve saldırganlık gibi davranışların oluşmasına neden olabilir.
2- Ceza sık uygulanırsa kişi arsız olur.
3- Cezayı veren yaptığı işin iyi sonuçlar verdiği sanısına kapılırsa kendisini devamlı bir ceza verme girdabına kaptırılabilir.
4- Ceza gören kişi problemlerin cezayla çözüleceğini sanıp ceza verici model olarak albilir.
5- Kişi cezasını çektikten sonra suçumun bedelini ödedim, başka düzeltilecek bir şey yok diye düşünebilir.

KLASİK ŞARTLANMAYLA EDİMSEL ÖĞRENME ARASINDAKİ FARKLAR

1- Uyarıcının Türü
 Klasik koşullanmada uyarıcı bir ışk bir ses gibi belirli bir olaydır.
 Edimsel öğrenmede ise uyarıcı uzun süreli ve birçok öğesi olan bir durumdur.
2- Öğrenilen Davranımın Türü
 Klasik koşullanmada davranım tıpkı uyarıcı gibi bellidir.
 Edimsel öğrenmede ise davranım uyarıcı türüne göre rastlantısaldır.
3- Davranımın Pekiştirmeyle Olan İlişkisi
 Klasik koşullanmada pekiştirme davranımdan bağımsızdır.
 Edimsel öğrenmede ise pekiştirme davranıma bağlıdır. Denek doğru davranışı yaparsa pekiştirilir.

PEKİŞTİRME TARİFELERİ

1- Davranış Sayısına Bağlı Olanlar
a- Sabit Oranlı: Burada davranışın pekiştirilmesi için yapılan davranışın sayısı önemlidir.
b- Değişken Oranlı: Burada pekiştirilmenin olması için ne kadar sayıda davranım yapılacağı belli değildir. Kumar, milli piyango. Bunlar sönmeye karşı en dirençli olan pekiştirmelerdir.
2- Geçen Zamana Bağlı Olan
a- Sabit Zamanlı: Burada pekiştirilmenin olması için belli bir zamanın geçmesi gerekir. Her ay başında maaş alınması
b- Değişken Zamanlı: Burada ne zaman pekiştirileceği belli değil.

KADEMELİ OLARAK ÖĞRENME

 Hedef olarak kazandırmak istediğimiz davranışlara ulaşmak için önce bu davranışlara benzeyen ve yaklaşan davranışların pekiştirilmesi ve bu işleme hedef davranışa ulaşana dek devam edilmesine denir.

SÖNME
 Pekiştirilmeyen bir davranış zamanla yapılmasının azlmasına veya yapılmamasına sönme denir.
 Ama sönmeye uğramış davranış tekrar ortaya çıkmaz diye kesin bir hüküm yoktur.
 Değiken oranlı ve değişen zamanlı pekiştirmeler davranışın sönmesine karşı en dirençli olanlardır.

GESTALT TİPİ ÖĞRENME

 Psikolojik gerçek. Herkesin psikolojik gerçeği farklı
 Gestalt anlamlı bütün
 Gestalt tipi öğrenmede bazı şeyler öğreniliyor, eğer anlamlı tam, bütün, basit hale getirmediğimizde bir boşluk olur.
 Bu boşluk rahatsızlık yaratır.
 Bu tamamlanınca Gestalt öğrenme olur.
 Beynimizin tamamlama özelliği var. Herşeyi basit, tam ve anlamlı hale getirmekteyiz. Prognans İlkesi
 Gestalt algı ile ilgili
 Değişmezlik (Büyüklük, parlaklık, şekil), şekil zemin eğilimlerimiz var.
 Gestalt tipi öğrenme gerçekleştiğinde kavrama ile olur. Kalıcı olur. (çünkü biz tamamlıyoruz)
 Böyle bir öğrenme tam ve ani olur. Aha buldum!
 Kolaylıkla genellenebiliyor.
 Hoca anlattıklarını eksik bırakırsa, öğrenci bir eksiklik hisseder. Tamamlamak için düşünür, araştırır.
 Yaşam alanı
 Psikolojik gerçeklik: Tek ve biriciktir. İnsandan insana değişir.
 Fiziksel gerçeklik: Biz olayı yaşarken bir ortamda yaşıyoruz. Bu olayın geçtiği yer, hava bir coğrafi gerçekliktir. Öte yandan böyle bir gerçeklik içinde bulunanların psikolojik gerçekleri farklı farklıdır.

ÖĞRENMENİN FİZYOLOJİK TEMELLERİ
 Öğrenme beynimizde fizyolojik farklılıklar yaratıyor.
 Donald Hebb: Öğrenme kesinlikle fizyolojik değişiklere yol açar. Beyin basit değil, karmaşık bir organdır, sistemdir. İlk yaşantılar çok önemli diyor.
 Hücre birlikleri ve anlama alanları yada bağlantı kurma alanları bu 2 kavramla öğrenmeyi açıklıyor.
 Bazı kavramlar hücre grupları oluşturur
 Hücre gruplarının sayısı artabilir. Bağlantı alanı var.
 Hebb’e göre öğrenme bizim bağlantı gücümüzü arttırır. Bilişsel öğrenme ile ilgili öğrenmenin fizyolojik ve bilişsel boyutlarını vurgulayan ilk kişi.

Taner DEMİR
*(Hacettepe Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi, Rehber Öğretmen)

__________________
Gender_Bay Çevirimiçi durumu