[Kayıt ol]   [Şifremi unuttum!
Kullanıcı adım:   Parolam:  
 
Yazar Mesaj   #23119  28-03-2011 16:10 GMT+2 saat  

moonlight


Admin


Tecrübe Puanı.: 96%
Ruh Hali: Neþeli
Mesaj 4213
Şehir: istanbul
Ülke:
Meslek: gecelerin adamı :))
Yaş: 36
Facebook'ta Paylaş
CONNECTIONISM (E. THORNDIKE)
Kuramın Genel Tanıtımı
Thorndike; öğrenmenin temelinin, duyusal uyarıcılar ile harekete geçiriciler arasında kurulan bir bağ olduğunu kabul etmektedir. Alışkanlıkların meydana gelmesini ya da yok olmasını, bu duyusal uyarıcılar ile tepkiler arasındaki bağların güçlenmesine ya da zayıflamasına bağladığından Thorndike’ın kuramı “bağ” psikolojisi ya da “bağlaşımcılık” (connectionism) olarak adlandırılmaktadır.
Thorndıke’ın kendi ifadesiyle, bağlaşımcılığı şu şekilde tanımlamaktadır. “… eğer insan zihnini analiz edecek olursak, sitüasyonları temsil eden unsurlar, ve tepkiler, tepkiye hazır oluş halleri, tepkiyi kolaylaştıran koşullar, inhibisyonlar, tepkilerin yönleri arasında değişen kuvvet derecelerinde bağlantıların bulunduğunu görürüz. Eğer bütün bunların tam bir envanterini çıkarabilirsek, insanın her anlaşılabilir durumlarda, neler düşünebileceğini, neler yapabileceğini, insanı nelerin tatmin edeceğini ve rahatsız edeceğini, buna göre hemen hiçbir şeyi dışarıda bırakmadan söyleyebiliriz… Öğrenme bağlanmadır/ bağlantının kurulmasıdır. Zihin insanın bağlantı sistemidir”.

Kuramın Kapsamı/Uygulaması
Bağlamcı öğrenme kuramının,öğrenme problemini çözmeye uygun olup olmadığına karar verilmelidir: Örneğin “bireyin öğrenme sonunda geliştireceği beceri, küçük birimlere ayrılabiliyor mu?” sorusuna cevap aramalıdır. Örneğin, belli bir konuda problem çözme becerisi ya da bir birimlik el becerisi, alt birimlere ayrılabilir; ardışık bir sıra içinde yapısallaştırılabilir. Bir toplumun sosyal yapısını incelerken, konu değişik boyutlarıyla ele alınabilir; ama, ardışık bir yapıyı gerektirmeyebilir.
Karmaşık becerilerden oluşan öğretim hedefleri tanımlanmalıdır: Öğretimin hedeflerinin tümü belirlenmelidir. Sonra hedefler, hedef davranışlar ve performans düzeyi belirlenmelidir. Hedef davranışlar gözlenebilir ve ölçülebilir olmalıdır.
Öğretime başlamadan önce, öğrencinin hazır bulunuşluk düzeyinin ne olacağına karar verilmelidir: Öğrencinin öğretime başlarken, ilk birimle ilgili öğrenmeleri başarıyla gerçekleştirebilmesi için, kazanmış olması gereken becerilerin neler olduğu belirlenmelidir. Her birimle ilgili öğrenme faaliyeti tamamlandıktan sonra, öğrencinin, ikinci sıradaki öğrenme birimine geçebilmek için, birinci aşamada kazanılması gereken becerilerin, yüzde kaç oranında başarılması gerektiği kararlaştırılmalıdır. Öğrenme faaliyetine ayrılan süre ve başarının test edileceği tarihler, öğrenciye önceden duyurulmalıdır.
İşin analizi yapılmalıdır: Öğrencinin hedeflerde belirlenen becerileri kazanabilmeleri için,
1. Konu bir bütün olarak belirlenmeli,
2. Uygun ölçüde ayrıntılanmalı,
3. Kavramlar ve bileşenler arasındaki ilişkiler açıkça gösterilmelidir
Her bileşen becerinin/ öğrenme faaliyetini ne zaman, ne kadar sürede ve hangi koşullar altında yapılacağı kararlaştırılmalıdır.
Öğretim etkinlik ilkesine dayandırılmalıdır. Öğretim, becerilerin kazanılmasını ve kalıcılığını üst düzeye çıkaracak biçimde düzenlenmelidir.

Kuramın Örneği
Kediyi dar, rahatsızlık veren bir kafese koymuş ve hayvanın kafesten kaçma çabalarını gözlemiştir.
Kafesin kapısını açabilmesi için hayvanın bir pedala basması ya da bir zincir ipi çekmesi gerekmektedir. Ancak kafes öyle düzenlenmiştir ki hayvanı, kapıyı açmadan önce başka bir dizi tepkiyle uğraşmaya zorlar. Kedi kafese ilk konulduğunda rahatsızlık belirtileri ve sıkışıklıktan kaçma eğilimleri göstermiştir. Kafesin parmaklıkları arasından sıyrılarak çıkmaya çalışmış, pedalı ve demirleri tırmalayıp ısırmış, kafesin içindeki her şeye saldırmıştır. Ancak sonunda kedi, tesadüfen pedala basarak dışarı çıkabilmiştir. Aynı koşullarda ardışık denemeler yapıldığında kedi kendisini amaca ulaştırmayan tırmalama, ısırma vb. gereksiz tepkileri terketmiştir. Birkaç denemeden sonra kedi kafese konulur konulmaz zinciri çekme ya da pedala basma davranışını göstererek, dışarı çıkmıştır.
Sonuç olarak, kendisine haz veren, başarıya götüren davranış kalıcı olmuştur



Kuramın İlkeleri
Thorndıke’ın öğrenmeyle ilgili üç temel ilkesi vardır:
1. Hazır bulunuşluluk
2. Tekrar
3. Etki

Hazır Bulunuşluk İlkesi: Thorndıke bu ilkesini ”insanın orijinal doğası” adlı kitabında üç bölümde ele almıştır. Thorndıke’a göre hazır bulunuşluk ilkesi şöyle özetlenebilir:
1. Organizma etkinlik göstermeye hazır ise, etkinliği yapması mutluluk verir.
2. Organizma etkinliği göstermeye hazır ancak, etkinliği yapmasına izin verilmezse, bu durum organizmada kızgınlık yaratır.
3. Organizma etkinliği yapmaya hazır değil ve etkinliği yapmaya zorlanırsa kızgınlık duyar.
Hazır bulunuşluk ilkesine örnek verecek olursak; çocuk bilgisayar kullanmaya hazır ve buna izin verilirse kullanmaktan haz duyar. Çocuk bilgisayar kullanmaya hazır ancak bilgisayar kullanmasına izin verilmezse çocukta kızgınlık yaratır. Çocuk bilgisayar kullanmaya zorlanırsa kızgınlık duyar.

Tekrar İlkesi: Thorndıke’a göre sadece tekrar etme bağı güçlendirmediği gibi, kullanmama da bağın gücünü azaltmaz. Bununla birlikte tekrar etme, bağın gücünde az bir gelişme sağlayabilir, kullanmama da biraz unutmaya yol açabilir. Bu açıklama Thorndıke’ın 1930’dan sonraki açıklamasıdır. 1930’dan önceki tekrar yasasında, tekrar ederek öğreniriz; tekrar etmediğimizde unuturuz şeklinde ifade edilmiştir. Bu açıklamanın geçerli olmadığı ortaya çıkınca 1930’dan sonraki tekrar yasası ortaya çıkmıştır.

Etki İlkesi: Thorndıke’a göre, organizma, ortaya koyduğu tepkisini rahatlatıcı ve doyuma ulaştırıcı bulduğu sürece tepkiyi gösterecektir. Ancak organizma ortaya koyduğu tepkinin etkisini rahatlatıcı ve doyum ulaştırıcı olarak göremezse tepki gösterilmeyecektir. Thorndıke, 1930’lardan sonra, daha önce önerdiği etki yasasının yarı yarıya doğru olduğunu belirlemiştir. Bu durumda, uyarıcıya karşı yapılan tepki, hoşa giden bir durum yaratırsa, uyarıcı ve tepki arasındaki bağın gücü artmaktadır. Ancak tepki hoşa giden bir sonuç yaratmazsa, yani cezalandırılırsa bağın gücüne hiçbir etkisi olmamaktadır. Pekiştirilme ile davranış biçimlendirilebilirken, cezalandırma, istenmeyen davranışı yok etmektedir.

Kaynaklar
w Ataman, Ayşegül, Gelişim ve Öğrenme, Gündüz Eğitim ve Yayıncılık, 2.Baskı, Ankara, 2004, s.274
w Ülgen, Gülten, Eğitim Psikolojisi Birey ve Öğrenme, 2.Baskı, Ankara, 1995, s.162-163-164-165
w http://www.egitim.aku.edu.tr/silhan.ppt
w http://tip.psychology.org/thorn.html

__________________
Gender_Bay Çevirimiçi durumu