Yazar | Mesaj #22586 23-01-2011 15:35 GMT+2 saat | |||||||
moonlightAdmin
|
Facebook'ta Paylaş
Tweet
1.1. Diksiyon Sanatının Önemi
İyi, Doğru, Güzel Konuşma Sanatı Bilgi, tecrübe ve yeteneklerimizi ne kadar etkili ve doğru kullanabiliyoruz? Mesleki ve özel yaşamda kendimizi iyi ifade edebilmek, yaptığımız işi iyi ve doğru anlatabilmek, rolümüzü doğru oynayabilmek başarımızı artırır. Dinletebilmek, ikna edebilmek, kabul görmek, tercih edilmek ve başarmak isteriz. Başarmak için ilk adım, doğru ve etkili iletişim kurabilmektir. Bunu sağlayan, konuşma becerimizdir. "Herkes Düşünme ve Konuşma Yeteneklerini Geliştirebilir." Bu çalışmalara katılan birey, kişiliğini ve konuşma özelliklerini tanır; eksikliklerini fark eder. Dil doğaçlamalarıyla kendini geliştirme şansı bulur. Atölye çalışmalarında, kendi konuşma özelliklerine uygun, kendine özgü iletişim becerilerini profesyonel teknikler ve ipuçları ile geliştirir. AMAÇ ARAŞTIRMA ÖĞRENME FAALİYETİ-1 4 1.1.1. Dil ve Diksiyon İnsan, sosyal bir varlıktır. Hayatını devam ettirmesi için diğer insanlarla iletişim kurmak zorundadır. İnsanlarla iletişim kurabilmek, duygu düşünce ve isteklerini ifade etmek için kullanabileceği en önemli araç ise “dil”dir. İşte bu unsur konuşmanın da dinamiğini oluşturmaktadır. Herhangi bir dili konuşmak, yalnızca o dil hakkında birtakım temel bilgilere sahip olmak demek dilin kelime kadrosunu öğrenmek ve iletişim kurmaktan ibaret değildir. Dilin doğru ve güzel kullanılması da önemlidir. Dilin seslerini doğru telaffuz edebilmek, kelimeleri doğru seçerek yerinde kullanabilmek de ayrı bir sanattır. Türkçe, ünlü ve ünsüz uyumları olan bir dildir. Bu bakımdan Türkçe kelimelerin telaffuzu son derece estetiktir. Herhangi bir dili doğru, güzel ve etkili konuşabilmek her insan için ona özgü bir ayrıcalık belgesidir, Konuşması, ses tonu, kelimeleri doğru seçip yerinde kullanması, doğru telaffuz etmesi kişiyi diğer insanlardan daha farklı bir konuma getirir. Türkçenin söyleyiş farklılıkları iki ayrı kavramı ortaya çıkarmıştır Bunlar; 1. Lehçe: Herhangi bir dilden bilinen tarihi seyir içinde veya daha önceden ayrılmış olup ses, şekil ve kelime ayrılıkları gösteren kollara lehçe adı verilir. Örneğin; Türkçe’den tarih içinde bilinen zamanlarda ayrılmış olan Azerbaycan, Kazak ve Özbek Türkçesi gibi kollar yakın lehçe kabul edilmektedir. 2. Ağız: Herhangi bir dil veya lehçenin daha çok söyleyiş (telaffuz) özelliklerine bağlı olarak oluşan mahalli kollarıdır. Her dil veya lehçenin kendi içinde ağızları vardır. Ağızlar halkın kullandığı doğal konuşma biçimleridir. Gelişmiş her dilin içerisinde yeni ve farklı ağızlar ortaya çıkabilir. Ancak, her dilin tek bir edebi ağzı vardır. Türkiye Türkçe’sinin edebi ağzı İstanbul ağzıdır. Örneğin; Türkiye Türkçesinin Erzurum, Trabzon, Denizli gibi çok sayıda ağzı mevcuttur. Kastamonulu İstanbul’a gitmiş. İstanbulluları nasıl bulduğu sorulduğu zaman “İstanbullular eyi hoş; emme dilleri gubat, demiş.” Bu fıkradan da anlaşılıyor ki Kastamonulu kendi yöresel ağzını benimsemekte ve İstanbulluların şivesini kaba, biçimsiz bulmaktadır. Güzel ve etkili konuşmak üzere kullanılacak dil malzemesinin doğru seçilmesi ve bunların konuşmaya yardımcı diğer unsurlarla (sesin uyumu, vurgu, ton, tonlama, durak, üslup, jest ve mimikler, tavır v) uyumlu bir biçimde kullanılabilmesi sanatına Diksiyon denir. Diksiyon kelime anlamı olarak Latincede dictio ve distus sözcüklerinden Fransızcaya diction olarak geçmiş, dilimize de Fransızcıdan söylendiği gibi alınmıştır. 5 Bu kelimenin Latince anlamı “söz söylerken sözcüklerin seçilip düzenlenerek düşünceleri kolaylıkla anlatma tarzı.” demektir. Diksiyonun amacı yorumculuğa ulaşmaktır. Bunun için de belirli yöntemlere baş vurulmaktadır. Bu yöntemler; 1. Söz söyleyeni anlatmaya alıştırmak 2. Dinleyeni inandırmak ve heyecanlandırmak 3. Dinleyenin hoşuna gitmek Dinleyenin hoşuna gitmek sözü ile belirtilmek istenen konuşmada açıklık, gerçeklik ve güzelliktir. Konuşma: Ses, kelime ve söz akımından meydana geldiğine göre bir sözü açıkça anlatabilmek, söz ve anlatımın inandırıcı olması, söz ve anlatımda güzelliğe ulaşabilmek diksiyon sanatının başlıca amacıdır. Konuşmacı düşüncelerini, duygularını ve bilgilerini karşı tarafa aktarırken “üslup” adı verilen değişik yollar kullanmaktadır. Üç tür üslup vardır. 1. Sade Üslup: Konuşmacının doğal ve açık anlatım özelliği kullanmasıdır. Bu üslupta kolay ve anlaşılır bir tarz esastır. Kolay ve pratik öğretmek, eğlendirmek bu üslubun özellikleri arasında yer almaktadır. 2. Yüksek Üslup: Konuşmacının düşünce ve duygularını aktarırken çok yüksek, sanatlı ve görkemli bir üslup kullanmasıdır. Bu üslupta kelimeler seçkin ve parlaktır. İmajlara ve söz sanatlarına dayalı ifadeler kullanılır. Kültürlü insanlar bu tarz konuşmaları anlayabilir. 3. Karışık Üslup: Herkesin anlayacağı nitelikteki anlatım özelliğidir. Sade ve yüksek üslubun karışımı kullanılır. Bu üslubu her sınıftaki insan anlayabilir. Güzel konuşmak, bir sanattır. Herkes güzel konuşamaz. Doğru güzel ve etkili konuşabilmek için, diksiyon bilgisi ve uygulamasına ihtiyaç vardır. Bunun dışında kişinin kullanacağı üslup türü de güzel ve etkili konuşmasında önemli bir faktördür. Çünkü konuşmacı kullanacağı üslubu seçerken hitap ettiği kişi ya da topluluğun niteliğini göz önünde bulundurmak zorundadır. 1.1.2. Diksiyon ve Ses İnsanı diğer birçok canlıdan ayıran en önemli özellik, çıkarttığı ses ve bu sesle yaptığı iletişimdir. Sesimizle hem mesajımızı gönderir hem de ona duygularımızı, sevgimizi, kızgınlığımızı ve kaygılarımızı ekleriz. Bir de bu sesi şekillendirerek kulağa daha hoş hale getirebiliriz ki bu da insanın kendi sesli sanatını, müziğinioluşturur. 6 Diksiyon; konuşma öncesinde alınan nefesle, nefesinizin oluşturduğu seslerle ve bu seslerin artiküle edilerek yani ağzınızda şekillendirilerek oluşturduğu kelimelerle ilgilenir. Ayrıca konuşmanızı süslediğiniz ve daha anlamlı hale getirmek için yaptığınız tonlamalar, vurgular da diksiyonun çalışma alanıdır. Güzel ve etkili konuşmada diksiyon yani seslerin doğru çıkarılması son derece önemlidir. Bir yandan kendi dilinizin fonetiğini en doğru şekilde öğrenmeli diğer yandan bunları kullanmayı yetenek haline getirmelisiniz. Durakları, ulamaları, vurguları doğru kullanabilmelisiniz. Fonetik bilgisi seslerin çıkarılışını inceler. Diksiyon ise buna ek olarak daha geniş bir kapsamda, ses organlarının doğru sesleri çıkarabilecek şekilde eğitilmeleri üzerinde odaklanır. Bu yönüyle diksiyon önemli ölçüde fonetiğe dayanır. Fonetiğin (ses bilgisi) genel bir tanımını yapacak olursak fonetik; bir dili seslerinin oluşumları, boğumlanma özellikleri, kelimelerdeki sıralanışları, yüklendikleri görevler ve uğradıkları çeşitli değişmeler açısından inceleyen gramer dalıdır. Diksiyon, herhangi bir dilin ses yapısıyla yakından ilgilidir. Bu bakımdan bir dilin fonetiği (ses bilgisi) o dilin doğru ve güzel kullanılması açısından son derece önemlidir. Sesle ilgili diğer bir unsurda Artikülasyon (Boğumlanma)dur. Artikülasyon konuşma organlarının boğazdan çıkan sese biçim vermek için topluca çalışmasıdır. Kapımızın önünden geçen sokak satıcıları bağırarak sattıklarını herkese duyurmak isterler. Yine de ne dediklerini anlamak için çıkıp sorma ihtiyacı duyarız. Önemli olan söylenenlerin anlaşılmasıdır. Söylenen sözlerin anlaşılması için temel sesler ünlüler değil, ünsüzlerdir. Seslerin ağızdan çıkışına ve dilin konumuna dikkat etmek gerekmektedir. Diksiyon ve ses ayrılmaz bir bütündür; sesin anlam kazanabilmesi için düzgün bir diksiyona, diksiyonun ortaya çıkabilmesi için de sese ihtiyaç vardır. Burada bahsettiğimiz ses ile ilgili kavramlara ilerleyen konularda yer vereceğiz. 1.2. Ses 7 Ciğerlerden gelen havanın ses yolunun herhangi bir noktasındaki boğumlanması ile oluşan ve yayılarak kulaklarla algılanan titreşime ses denir. Sesin saniyedeki titreşim sayısına frekans ya da perde denir. Sesler, ses yolu adı verilen akciğerlerden başlayıp boğaz, gırtlak, damak, dil, diş ve dudakların çeşitli hareketleri sonucunda oluşur. Sesler oluş biçimlerine ve oluşum yerlerine göre tasnif edilirler. 1.2.1. Ses Olayı Sesin Ortaya Çıkışı: Gırtlağın içinde ikisi sağda ikisi solda olmak üzere dört adet ince kiriş vardır. Seslenmeye yarayan kirişler iki tanedir. Ses çıkarmayı isteyince bu bir çift kiriş gereğine uygun biçimde birbirine yaklaşarak gerilir. Akciğerlerden itilen hava bu kirişlerde isteğimize göre ince, kalın, sert, yumuşak vb. sesler biçiminde perdelenir. Bu ses ağız içinde çeşitli değişmelere uğrayıp boğumlanır, konuşma sesi biçimine girer. Ses Yolu: Göğüs boşluğundan dudaklara kadar varan kısma denir. Konuşma Aygıtı: Göğüs boşluğu-akciğer-gırtlak-kirişler-küçük dil- dil- damak-diş etleri dişler- dudaklar- geniz-burun (Bakınız Tablo 2). Bunların hepsine birden konuşma aygıtı denir. Bunların birinde hastalık, sakatlık bulunuyorsa seslerden bazılarının veya tamamının uygun biçimde çıkmasına engel olur. Dişleri dökülmüş kişilerin ( s,ş,ç,t,j,l,n,r,z,c,d), nezle olan insanların söyleyişleri farklıdır. Şekil 1: Konuşma aygıtı ve ses organları 1.2.1.1. Sesin Nitelikleri Şiddet: Sesin yarattığı etkinin gücüdür. Aynı tondaki seslerin hafif ya da kuvvetli oluşunu anlatır.Yükseklik: Kalın sesleri ince seslerden ayıran niteliktir. Pes ses ve tiz ses olarak bölümlendirilir. Tını: Farklı cisimlerin titreşimlerinden aynı yükseklikte çıkan seslerin birbirinden ayrımını belirten niteliktir. Tiz Ses: İnsan kulağına ince ve keskin bir biçimde yansıyan seslerdir. Pes Ses: İnsan kulağına alçak , aşağı, hafif, yavaş ve kalın bir biçimde yansıyan seslerdir. 1.2.1.2. Diksiyon Bakımından Ses Ses Kirişlerinin düzgün titreşimi ile meydana gelen ünlüler (Selenler; a, e, ı, i, o, ö, u, ü) Ses yolundan çıkarken gırtlak, damak, dişler ve dudaklar gibi herhangi bir engelle karşılaşmayan seslere "ünlü" adı verilir. Türkçede ünlüler söylenişlerine göre üç grupta incelenmektedir. a. Dilin Durumuna Göre Ünlüler: "Ünlü" adını verdiğimiz sesler ağız yolundan çıkarılırken dil, öne ve arkaya doğru hareket eder. Dilin arkaya doğru hareket etmesi sonucunda kalın ünlüler, öne doğru hareket etmesi durumunda ise ince ünlüler çıkarılır. Kalın (art) ünlüler; a, ı, o, u'dur. İnce(ön) ünlüler ise e,i,ö ve ü'dür. b. Dudakların Durumuna Göre Ünlüler: Ünlüler çıkarılırken dudaklar düz ve yuvarlak olmak üzere iki şekle girerler. Dudağın düzleşmesiyle çıkan ünlülere düz ünlüler; yuvarlaklaşmasıyla çıkan ünlülere ise "yuvarlak ünlüler"adı verilir. Düz ünlüler; a,e,ı,i'dir. Yuvarlak ünlüler ise o, ö,u,ü'dür. c. Çenenin Durumuna Göre Ünlüler: Ünlülerin çıkartılmasında çenenin de önemli bir işlevi bulunmaktadır. Kimi ünlülerde çene aşağıya doğru açılırken kimilerinde çene daralır. Çenenin genişlemesiyle çıkarılan ünlülere "geniş ünlüler"; çenenin daralmasıyla çıkarılan ünlülere "dar ünlüler" denir. Dar ünlüler ı,i,u,ü' dür. Geniş ünlüler ise a, e, o, ö 'dür.Ses yolundan çıkarken gırtlak, damak, dil, diş ve dudaklar gibi bazı engellere çarparak çıkan seslere "ünsüz" adı verilir. a. Çıkış Yerlerine Göre Ünsüzler: Ünsüzlerin her birinin oluşumunda farklı organların görev aldığı görülmektedir. Bu açıdan ünsüzler şu şekilde sınıflandırılmaktadırlar; Dudak ünsüzleri: p, m, Diş ünsüzleri : v, f Damak ünsüzleri: k,g,ğ,y Gırtlak : h Diş-damak ünsüzleri: Diğer ünsüzler b. Ses Yolundan Çıkışlarına Göre Ünsüzler Sert ünsüzler : ç, f, h, k, p, s, ş, t Yumuşak ünsüzler: b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z 1.2.2. Solunum Solunum, canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için oksijenli havayı akciğerlere çekme ve karbondioksiti verilen havayla dışarı çıkarma hareketedir. Solunumun ana işlevi budur. İkinci işlevi ise konuşmayı sağlamasıdır. Türkçe nefes verirken konuşulan bir dildir. Konuşmanın etkili olabilmesi ve diksiyonun düzgün olabilmesi için, konuşan kişilerin doğru solunum tekniklerini biliyor ve kullanıyor olmaları gerekmektedir. 1.2.2.1. Solunum Yöntemi Doğru solunum yöntemini kullanarak nefes almak ve vermek diksiyon açısından çok önemlidir. Çünkü ses tellerini titreşime geçiren, sesin tınlamasını gerçekleştiren nefestir. Onun için nefes doğru ve düzenli olarak alınıp kullanılmalıdır. 10 Nefes ses üretim merkezini harekete geçiren bir güçtür. Nefes olmadan sesten bahsetmemiz imkansızdır. Sesin üretim merkezi ise gırtlak (hançere) dir. Eğer doğru nefes alıp kullanmazsak nefes bu merkezi zorlayıp yıpratır ve sonuç olarak üretimin kalitesi düşer. Yani cılız ve kalitesiz bir ses elde ederiz. İyi bir solunum olmadan doğru bir diksiyon tarzı olması mümkün değildir. Peki iyi bir solunum ne demektir? İyi bir solunum, soluk alırken akciğerlere yeterli ölçüde havayı alıp sonra yorgunluk duymadan onu geri vermektir. İyi bir solunum elde edebilmek için de diyaframı kullanarak nefes almamız gerekmektedir. Akciğerlerimiz arkadan omurga, önden göğüs kemiği ve yanlarda bunlara birer birer kıkırdaklarla bağlanan kaburga kemikleri tarafından kemikten bir kafes içinde bulunmaktadır. Ama bu kafesin aşağı tarafında “diyafram” adı verilen kastan yapılmış geniş bir perde ile örtülmektedir. Bu perde esnektir ve aşağı doğru gerilebilir. Akciğerlerimizin sağ tarafında üç lop, sol tarafında ise iki lop bulunmaktadır. Akciğerimizin her iki tarafında da bulunan alt loplar yan taraflara doğru da uzanırlar ve üst loplardan çok daha büyüktürler. Alt lopların alabileceği oksijen kapasitesi üst loplara göre daha fazladır. Çoğumuz akciğerlerimizin üst loplarını dolduracak kadar havayı içimize çektiğimizden sadece sınırlı üst lopları kullanmış oluruz ve vücudumuzda yeteri miktarda kan temizlenememiş olur. Halbuki bebeklerin nefes alışlarına dikkat edersek karından gerçekleştiğini görürüz. Doğru solunum yöntemi akciğerlerimizin alt loplarını da oksijenle dolduracak şekilde nefes alıp sonra vermektir. 1.2.2.1.1. Soluk Alma Soluk alırken dikkat edilmesi gereken hususlar; derin bir şekilde, sık olarak, çabuk, düzenli, sinirlenmeden ve gürültüsüz olarak soluk alması gerekir. Soluk alma kusurlarının başında gürültülü soluk alma gelmektedir. Bu durum dinleyiciyi rahatsız eder. Doğal solunumda burundan soluk alınmalıdır ve ağız kapalı tutulmalıdır. Burundan soluk alırken alınan hava ısınır ve temizlenir. Çünkü burun içindeki kıvrımlar ve kıllar süzgeç görevini görmektedirler. Ama bazen diksiyonda ağızdan soluk almak da gerekebilir. Konuşan kişi söz söylerken gereken yerde soluk almak için ağzını kapayacak zaman bulamayabilir. 11 Soluk Alma Şekilleri 1. Göğüsten Soluk Alma: Bu nefese omuz nefesi de denilmektedir. Çünkü nefes alırken omuzlar kalkıp üst göğüs genişler, diyafram aşağı inmez hatta biraz yükseldiği için karın içeri girer. Bu nefes alma şekli düzgün bir diksiyon için uygun değildir. 2. Kaburga Nefesi: Nefes alma sırasında kaburgalar her yöne doğru genişler, karın içeri girer, diyafram aşağı inmez ve tıpkı göğüs nefesinde olduğu gibi ciğerlerin alt bölümü fonksiyonunu tam gerçekleştiremez. Bu nefes şekli göğüs ve boyun kaslarının gerilimine buda yorgunluğa neden olmaktadır. 3. Karından Soluk Alma: Yukarıda bahsettiğimiz gibi bu soluk alma tarzı diyaframdan nefes almadır. Doğru soluk alma şekli ise karın-kaburga nefesidir. Bu şekilde soluk alırken karın dışarı çıkar, diyafram aşağı iner ve karnı dışarı iter. Göğüs ve bel genişler, son kaburga kemikleri ile diğer kemiklerde dolaylı olarak genişler. Soluk verirken ise karın içeri girmeye başlar, diyafram eski haline döner yani yukarı çıkar, göğüs eski pozisyonunu alır. Doğru Soluk Alma- Soluma Teknikleri 1. Soluma, soluk alma ve verme olmak üzere iki aşamada gerçekleşmektedir. Konuşmada her iki aşamada çok önemli yer teşkil etmektedir. 2. Soluk; derin, sık, çabuk, düzenli, sinirlenmeden ve gürültüsüz alınmalıdır. 3. Soluk özel durumlar dışında burundan alınmalıdır. 4. Soluk verme akciğerlere alınan havanın geri verilmesidir. Türkçe, solunumun soluk verme aşamasında konuşulan bir dildir. 5. Konuşurken soluk verme çok iyi ayarlanmalıdır. Soluk alırken konuşmaktan sakınılması gerekmektedir. 6. Birden soluk verilmemelidir. 7. Konuşurken soluk vermenin özel durumlara uydurulabilen bir düzeni olmalıdır. 8. Doğru soluma diyaframdan yapılmalı, nefesin verilmesinde karın kasları kullanılmalıdır. Solunum Alıştırmaları Alıştırma 1 Diyaframdan doğru soluma için aşağıda belirtilen hususlara dikkat ederek alışkanlık edinene kadar 2 hafta boyunca her gün bu çalışmayı gerçekleştiriniz. Başarılı olabilmeniz için her yemekte midenizin %30 unu boş bırakınız. 12 Rahat bir şekilde sırtüstü uzanıp nefes aldığınız zaman karın bölgeniz kendiliğinden yukarı doğru hareket edip genişler; nefes verirken aşağıya iner bunu gerçekleştirmeye çalışınız. 1. Yere sırt üstü uzanınız 2. Hızlı ve kısa aralıklarla sadece ağzınızdan soluyunuz. 3. Nefes alırken karından gözlemlediğiniz bir hareket var mı? Varsa bu şekilde nefes almaya devam ediniz. 4. Hareket yoksa, ellerinizle göğüs kafesinizin üzerine bastırın veya çevrenizden yardım isteyerek onların göğüs kafesinize bastırmalarını isteyiniz. 5. Solumayı göğsünüzün alt kısmına doğru yapınız. Bu diyaframa yakın bölgeleri çalıştırmanızı sağlayacaktır. Mide bölgenizin kalkıp indiğini göreceksiniz. Bu çalışmayı günde asgari iki defa 10-15 dakikalığına yapınız ve 15-20 gün yapmaya devam ediniz. Alıştırma II Açık bir pencere önünde durunuz. Temiz havayı ciğerlerinize çekiniz. Bunu yaparken burundan soluk alınız. Soluk alma sırasında havanın burnunuzdan boğazınıza, oradan da gırtlak ve soluk borunuzla bronşlarınıza ve akciğerlere geçtiğini sonra da soluk verirken havanın aynı yolu, bu sefer ılık ve ıslak bir şekilde izlediğinizi takip ediniz. Bu alıştırmayı bir çok kez tekrarlayınız. Basit bir alıştırmadır ama iyi bir soluk almanın sesin iyi yerleşmesinde çok önemli olduğunu unutmayınız. Alıştırma III Dik durunuz, başınız dik, omuzlarınız yukarı kalkmadan, akciğerlerin alabildiği kadar bol, burundan soluk alınız. Soluk alırken ağır alınız, aynı şekilde soluk veriniz. Birdenbire soluk alınız ve birdenbire soluk veriniz. Alıştırma IV Ayağa kalkın, bedeniniz dik bir durumda kollarınızı iki yana doğru aşarken yavaş yavaş burnunuzdan nefes alın. Nefes alma eyleminiz kollarınız omuz hizasına gelene kadar devam etsin ve kollarınız o omuz hizasına geldiğinde nefesinizi tam anlamıyla almış olun. Kollarınızı ilk durumuna getirirken ağzınızdan yavaş bir şekilde nefes verin. Ellerinizin ve kollarınızın gergin olmamasına dikkat edin. Bu hareketi uçarcasına tam bir gevşeklik içinde yapmalısınız. Nefesinizi verirken, çok yavaş bir şekilde verin. 13 Alıştırma V Kollarınızı hızlı bir biçimde iki yana doğru açarken burnunuzdan derin ve bol nefes alın. Kollarınızı eski yerine bırakırken ağzınızdan nefesinizi verin ve kollarınızın omuz hizasını geçmemesine dikkat ediniz. Alıştıma VI Hazır olda durunuz. Soluk alırken ayaklarınız ucuna basarak yükseliniz. Birkaç saniye böyle bekleyiniz, beklerken nefesinizi tutunuz. Sonra topuklarınıza basarak birden soluğunuzu sessizce bırakınız. Aynı hareketi birkaç kere tekrarlayınız. Alıştırma VII Burnunuzdan 6 sayıyla nefes alın ve nefesinizi 8 sayıyla ağzınızdan verin. Nefesi burundan alma sayısını sabit tutarak nefesinizi verme sayısını iki iki arttırın ve 22’ye kadar ulaşın. Nefesi alırken omuzlarınızı kaldırmamaya dikkat edin. Alıştırma VIII Aşağıdaki parça üzerinde, sesi dalgalandırmadan bir solukta söylemeye çalışınız ve olabildiğince yavaş sesle, geniş söyleyerek okumaya çalışınız. Soluk alma yerleri ( I) işareti ile belirtilmiştir: Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik, I Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik, I Ak tolgalı beyler beyi haykırdı: I “İlerle!” Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle. I Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan, I Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan. I Birden dolu dizgin boşanan atlarımızla Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla.I Cennette bu gün gülleri açmış görürüz de Hala o kızıl hatıra titrer gözümüzde. I Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik, I Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik. (Yahya Kemal Beyatlı, Akıncılar.) Alıştırma IX Derin soluk alarak aşağıdaki cümleyi yavaş yavaş bir solukta söyleyiniz Bir peltek büyük baba peltek konuşan peltek torununu pelteklikten kurtarabilir mi? 14 Alıştırma X Yanan bir mumdan birkaç santimetre uzaklıkta açık bir boğumlanma ve iyi anlaşılabilen bir sesle konuşunuz. Eğer mum sönerse soluk çıkarma şiddetlidir, buna dikkat ederek soluğu tutumlu harcamaya alışılmalıdır. Mumu söndürmeden konuşmayı yavaş yavaş yükseltmeye çalışınız. |
|||||||