[Kayıt ol]   [Şifremi unuttum!
Kullanıcı adım:   Parolam:  
 
Yazar Mesaj   #21126  06-07-2010 13:24 GMT+2 saat  

moonlight


Admin


Tecrübe Puanı.: 96%
Ruh Hali: Neþeli
Mesaj 4213
Şehir: istanbul
Ülke:
Meslek: gecelerin adamı :))
Yaş: 36
Facebook'ta Paylaş
Yaprak Dökümü ve Aşk-ı Memnu'dan sonra Türk edebiyatının en önemli eserlerinden Huzur da televizyon dizisi olma yolunda. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın başyapıtı niteliğindeki eser, önümüzdeki sezondan itibaren 'beyaz cam'da olacak. Bu ay sonu çekimlerine başlanacak dizinin başrol oyuncuları için görüşmeler sürüyor. Yapımcılığını Ata Türkoğlu'nun üstlendiği diziyi Cemal Şan yönetecek. Dizide kimler rol alacak? hangi kanalda yayınlanacak gibi soruların cevapları merak konusu..

Reşat Nuri Güntekin'in 'Yaprak Dökümü ve Halid Ziya Uşaklıgil'in Aşk-ı Memnu'sunun ardından şimdi de Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın 'Huzur'u dizi film oluyor. Yapımcılığını Ata Türkoğlu'nun (Koliba Film) üstlendiği dizinin yönetmeni Gece Sesleri, Yersiz Yurtsuz ve Aşka Sürgün gibi dizilerde imzası bulunan Cemal Şan... Senaryosunu Ahmet Yurdakul'un yazdı. Huzur'un konusu 1930'ların sonlarında geçiyor. Yıllar önce Kenan Işık tarafından tiyatroya uyarlanan roman Mümtaz'ın Nuran'a olan aşkı etrafında şekilleniyor. Kitapta ayrıca her aşkın bir çilesinin olduğu, bunun da insana bazen mutluluk bazen de mutsuzluk verdiğini anlatıyor Tanpınar.

Ön hazırlıkları süren dizinin çekimlerine temmuz sonunda başlanacak. Kostüm, mekan ve dekor çalışmaları devam eden Huzur için dönemi yansıtan plato hazırlıkları da sürüyor. Pek çok oyuncunun yer almak istediği dizinin dört başrol oyuncusu olacak. İhsan, Nuran, Suat ve Mümtaz'ı kimlerin oynayacağı konusunda görüşmeler devam ediyor. Önümüzdeki günlerde bu konuda bir açıklama gelecek.

Her ne kadar dizinin çekimlerinde romana sadık kalınacağı söylense de Aşk-ı Memnu ve Yaprak Dökümü örnekleri edebiyatçılar kadar Huzur'u ilk kez tiyatroya uyarlayan Kenan Işık'ı da endişelendiriyor. Ancak Işık'ın 'arkadaşım' dediği senaryo yazarı Ahmet Yurdakul'a güveni tam. Edebiyat uyarlamalarında bir tuhaflık olduğunu söyleyen Işık, "Eserin ana temasını ortaya koymaktan uzaklar. Bunun en büyük örneği Aşk-ı Memnu'da yaşandı. Oysa bir dönemi tarihçilerden çok daha duyarlı bir biçimde anlatan bu roman, Batılılaşma süreci içindeki Türk insanının konumuna dikkat çekiyor. Tanzimat'tan beri edebiyatçılarımızın Batılılaşmaya karşı olan tavrının da en keskin örneklerinden. Yozlaşan kültür içindeki bir Osmanlı figürü olarak görüyor dizideki Adnan Bey'i." diyor. Batılılaşma karşıtı yazarlardan örneklere Dostoyevski ile başlayan Işık, Tanpınar, Oğuz Atay hatta Orhan Pamuk'un bu düşüncelerine dikkat çekiyor ve bunu bir tavır olarak görüyor.

Yazar Nurdan Gürbilek'in Batılılaşma ile ilgili söylediği "Artık erkeklerin feslerinin rengi değişiyor, ayna düşkünleri." sözünü hatırlatan Işık, Huzur ile Aşk-ı Memnu arasındaki farkı ise şöyle açıklıyor: "Huzur'da Nuran'ın kalkıp Taksim'de bir barda olması büyük hadise, bir kadının müzikhole gidişi ve onun boşanmış olması bile devrimdir aslında. Ancak bu Aşk-ı Memnu'da yoğun biçimde vardı. Edebiyatçılar Batılılaşmaya karşı çıkarken, 'Osmanlı artık yaşlanmış bir adam, Batı da Osmanlı'yı ayartan genç bir fahişe' konumunda der bazı edebiyat eleştirmenleri. Bu cümle Aşk-ı Memnu'da karşılığını bulmuştur. Aşk-ı Memnu'yu, bir toplumun sosyal anlamdaki kayışının dönüşümünü olumlu ve olumsuz yönleriyle anlatan bu tarafından okuyamadık biz. Bu yazar adına, tema adına iyi bir şey değildi."

1930'lar İstanbul'unda bir aşk hikâyesi

Huzur romanının ana kahramanlarından Mümtaz ve Nuran evlenmeyi düşünmektedirler. Ümitsizliğe düşen Suat ise intihar eder. Bu trajedi üzerine Nuran'dan ayrılan Mümtaz'ın dünyası yıkılmıştır. Mümtaz, Sahaflar Çarşısı'nda, salaş dükkanlarda, bitpazarında, balıkçı muhitinde ve kır kahvelerinde dolaşırken İstanbul'da eski zamanın donup kaldığı köşelerin bir tasvircisi gibidir romanda. Sonraki bölümlerde ise başka bir dünyaya geçiş vardır. Modern bir semtte önceleri çok mutlu olan Mümtaz, giderek bu çevrede yaşayan insanlardan kaynaklanan olaylar sonucunda bir kez daha yıkılır.

'Yurdakul, arkeolojik bir çalışma yapmış'

Kenan Işık: Ahmet Yurdakul ödüller kazanmış bir edebiyatçı ve romancıdır. Bir Tanpınar hayranıdır. Bunlar önemli. Huzur yüksek maliyetli bir dizi olur. Ancak Aşk-ı Memnu ve Yaprak Dökümü gibi uzun yıllar sürecek malzeme bulunmaz. Senaryoyu okudum. Yurdakul, romanda adeta arkeolojik bir çalışma yapmış. Her bir cümleden yola çıkarak bizim atladığımız İstanbul, kahramanlar ve dönemle ilgili ilginç ayrıntılar var. Tanpınar da yaşasaydı eminim yadırgamazdı. Huzur'da temel mesele 'Geçmişle kökleri bu kadar kopartmalı mıydık?' sorusudur.
-dizi oyuncuları karakterleri kimler kadrosu, mümtazı ve nuranı kim oynuyor-

HUZUR KİTAP ÖZETİ

1.KİTABIN KONUSU:
Mümtaz’ın Nuran’a olan aşkının öyküsü.

2.KİTABIN ÖZETİ:
Mümtaz ve Suat'ın Nuran'a olan aşklarıdır öykünün merkezi. Mümtaz ve Nuran birbirini sevmekte ve evlenmeyi tasarlamaktadırlar. Ümitsizliğe düşen Suat ise kendini asarak intihar eder. Bu trajedi nedeni ile Nuran'dan ayrılan Mümtaz'ın iç dünyası yıkılmıştır. Radyoda II.Dünya savaşının başladığı haberi verildiği sırada, Suat'ın hayalini gören Mümtaz merdiven başına yıkılır (bazı edebiyat incelemecileri, sonda Mümtaz'ın öldüğü biçiminde yorumlar yapmış olsalar da, Tanpınar'ın metninde ölüm telaffuz edilmiyor).

Mümtaz, Beyazıt Sahaflar Çarşısında, salaş dükkanlarda, bit pazarında, Çekmece'de balıkçı muhitinde ve kır kahvelerinde dolaştırırken, İstanbul'un bir kronikçisi, İstanbul'da eski zamanın donup kaldığı ve biriktiği köşelerin bir tasvircisi oluyor romanda. Huzur'un sonraki bölümlerinde Boğaz'a, zengin bir eve, sanki başka bir dünyaya geçiyoruz. Pırıl pırıl görünen modern semtte önceleri çok mutlu olan Mümtaz, giderek bu çevrede yaşayan insanlardan kaynaklanan olayların sonucunda yıkılır. Geçilmemesi gereken bir sınırı çiğnemiştir o!

Her yeni tecrübe gibi şahsîdir, her yeni tecrübe gibi ilktir. Mümtaz, bindiği bir Ada vapurunda Nuran’a rastlamış ve “Tehlikeli denecek derecede zengin, her ihtimale gebe, her mânasında velû»d bir kadınlık hayatı(nın) bakımsız bir tarla gibi sırf kendisini işleyecek erkeğin yokluğundan yarı hülyâ, yarı verimsizliğin bütün sebeplerini kendisinde gören bir aşağılık duygusu içinde akıp gittiğini” farketmiştir. Bu tesbitin arkası kendiliğinden gelecek ve zalim bir çocukluğun ara sokaklarından geçerek kendisini İhsan’ın kollarına atan Mümtaz, fikrî zeminini sağlamlaştırmış bir insan olarak duygusal arka planını inşa etmeye soyunacaktır: “O madem ki artık benim için herşeydir, o halde bütün kâinatımla ona taşınmalıyım.” der.


3.KİTABIN ANA FİKRİ:
Her aşkın bir ızdırap ve çilesi bazen insana mutluluk bazen de mutsuzluk verir.


4.KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEûERLENDİRİLMESİ:
Dört bölümden oluşan kitabın her bölümü, öykünün dört kahramanının, İhsan, Nuran, Suat ve Mümtaz'ın adlarıyla verilir. Ancak, romanın ana karakteri Mümtaz'dır. Yazar, diğer üç karakteri de Mümtaz'la olan ilişkileri çerçevesinde tanıtır bize. Birinci dönem Türk romanında mekan Doğu-Batı değerlerini temsil etmek bakımından bir anlam taşıyor ve kent ikiye ayrılıyordu. İstanbul tarafının mahalleleri Osmanlı-İslam geleneklerinin, göreneklerinin değerlerinin yaşadığı semtlerdi. Beyoğlu tarafı ise kentin Batılılaşmış öteki yarısıydı. Oturulan mekan olarak konak ve apartman Doğu-Batı karşıtlığının simgesiydi. İlk dönem yazarları arasında, Doğu-Batı karşıtlığı ve kimlik sorununu, İstanbul'un farklı semtlerini karşı karşı getirerek işlemektedir.


5.KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
Kitap okuyucuyu aşırı şekilde etkilememekte ve okurken insanı çok sıkmakta,bunalmaktadır.


6.KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:
Ahmet Hamdi Tanpınar, 1901 İstanbul doğumlu. Babasının işi gereği, ilkokuldan liseye kadar Andolu'nun çeşitli şehirlerinde sürdürdü eğitmini. İstanbul Darülfünun Edebiyat bölümününden 1923'de mezun olduktan sonra Erzurum, Konya ve Ankara'da edebiyat öğretmenliği yaptı. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde dersler veren Tanpınar, İÜ Edebiyat Bölümü Tanzimat Edebiyatı kürsüsünde proesörlüğe seçildi. 1942-1946 yılları arasında Maraş milletvekili olduktan sonra yeniden eğitim hizmetine döndü, 1949 yılında İÜ Edebiyat Bölümü Yeni Türk Edebiyatı profesörlüğüne getirildi. 1962 yılında kalp rahatsızlığı sonucu ölen Ahmet Hamdi, çok sayıda şiir, hikaye, roman ve deneme yazmıştı.

1949 tarihinde basılan "Huzur" Ahmet Hamdi Tanpınar'ın en tanınmış romanıdır.

__________________
Gender_Bay Çevirimiçi durumu