Zihin okuma bilimkurgunun favori konularından. Teknolojik gelişmelerse bu konuyu kurgudan gerçekliğe taşıma yönünde ilerliyor. Geçtiğimiz yıl yapılan araştırmalarda zihin okumanın gerçekleştiği üç deney yapıldı. Her ne kadar iletilen bilgiler basit motor hareket komutları olsa da, bu heyecan verici bir gelişme.
Şubat ayında Duke Üniversitesi’nden araştırmacılar iki laboratuvar faresinin beynini birbirine bağladı. Deneyde farelerden biri, iki kaldıraçtan sağdakine ya da soldakine bastığında korteksindeki bir elektrot bir sinyal yakaladı. Araştırmacılar bu sinyali sinyal atımlarına dönüştürdü. Bu atımlar da internet üzerinden, başka bir farenin korteksine yerleştirilmiş olan elektrota iletildi. Daha önceden iki farklı tipteki atımı ayırt edebilecek biçimde eğitilmiş olan bu ikinci fare gelen sinyale göre kaldıraçlardan birine bastı. Sinyali alan fare denemelerin %64’ünde doğru kaldıraca bastı. Bu oran mükemmel olmasa da rastgele seçim yapacağı duruma göre çok daha iyi.
Nisan ayında Harvard Üniversitesi’nden araştırmacılar elektroensefalografi (EEG) cihazına bağlanmış insanların farelerle zihinsel bağlantı kurabildiğini gösterdi. Bir insanın beyin dalgaları ultrason atımlarına dönüştürülüp farenin motor korteksindeki belirli bir bölgeye iletildiğinde fare kuyruğunu salladı.
Ağustos ayındaysa Washington Üniversitesi’nden araştırmacılar iki insanın beyni arasında ilk defa bir arayüz kurduklarını açıkladı. Deneyde proje lideri Rajesh Rao başına bir EEG başlığı takıp bir video oyunu oynamaya başladı. Çalışma arkadaşı Andrea Stocco’ysa kampüsün başka bir yerinde internet üzerinden Rao’ya bağlıydı ve sol motor korteksinin kafatası bölgesine dokunan bir elektromanyetik atım kaynağı vardı. Rao sadece düşünce yoluyla “ateş” komutunu verdi. Bir bilgisayar beyin dalgalarını aldı ve Stocco’ya sinyal atımları gönderdi. Sinyali alınca Stocco’nun eli klavyedeki “ateş” tuşuna bastı.
Bu tür tekniklerin günün birinde felçli insanların fizik tedaviyle iyileşmesine yardımcı olabileceği düşünülüyor. Stocco çeşitli sinyallerin iyileşmekte olanlara iletilmesiyle rehabilitasyon sürecinin hızlandırılabileceğini düşünüyor. Ancak tabii ki bu ve benzeri tüm uygulamalar şimdilik kurgudan ibaret ve bunların ne kadar mümkün olabileceğini kestirmek zor.