Bir kişinin bir yılda maruz kaldığı ortalama radyasyon miktarının 6,2 mSv civarında olduğu tahmin ediliyor.
Bunun aşağı yukarı yarısı doğal kaynaklardan, diğer yarısı ise insan yapımı kaynaklardan geliyor. Bu değere nükleer santraller sadece 0,0001 mSV etki yapıyor. 100 mSV’in altındaki değerlerin doğrudan sağlık problemlerine sebebiyet verdiğine dair yeterli bilimsel kanıt yok. Fakat nükleer santrallere yakın bölgelerde yaşayan insanların sağlık problemlerinde artış olduğunu gösteren çalışmalar var. Öte yandan nükleer santrallerdeki yakıt çubukları kullanıldıktan sonra üzerlerinde oluşan ikincil ürünler de radyoaktif. Kararlı hale gelmeleri için binlerce yıl gereken bu ürünlere kısa süre olsa bile maruz kalmak, insan sağlığına çok ciddi zararlar verebilir.
Tehlikeli bu ürünlerin taşınması ve uzun süre depolanması doğal olarak problem haline geliyor. Şu an için bu problemin kesin bir çözümü yok, zaten korunaklı olarak inşa edilmiş nükleer santraller içinde geçici olarak depolanıp santralin ömrü bitince santralin içinde ek tedbirler alınarak kalıcı olarak depolama kabul gören bir uygulama. Nükleer santrallerin Japonya’da olduğu gibi büyük ölçekli doğal felaketlere maruz kalması ve nükleer reaktör hasar görmese bile devre dışı kalan koruma önlemleri sebebiyle oluşabilecek radyasyon sızıntısı da dikkate alınması gereken ayrı bir risk.