[Kayıt ol]   [Şifremi unuttum!
Kullanıcı adım:   Parolam:  
 
Yazar Mesaj   #19081  06-03-2010 12:03 GMT+2 saat  

moonlight


Admin


Tecrübe Puanı.: 96%
Ruh Hali: Neþeli
Mesaj 4213
Şehir: istanbul
Ülke:
Meslek: gecelerin adamı :))
Yaş: 36
Facebook'ta Paylaş


İnsanoğlunun belki de en çok tükettiği malzemelerden biridir silgi. Varoluş amacı yokolmaktır çünkü silgilerin. Peki kurşun kalemin düşman kardeşi silgiler hakkında ne biliyoruz? Bastıra bastıra yazdığımız yazıları bile kolayca silmesinin sırrı nedir? Rengarenk görünümlerini ve mis gibi kokularını neye borçludurlar?silgi nasıl siler silginin tarihi bulunuşu kim buldu

Silgiler, daha okul çağına gelmeden önce tanıştığımız kırtasiye malzemelerinden biridir. Büyük, küçük, türlü şekil ve renklerde imal edilen silgiler, yıllar içinde iştah kabartan kokulara da bürünmüştür.

Okula başlayacağımız günlerde çıkılan ve belki de bize özel olduğunu hissettiğimiz o ilk alışverişte defterler, kalemler, boyalar ve sırt çantasınının içindeki özel malzemelerden biri de silgilerdir.

Çantamızı hazırladığımız ilk akşam heyecanla kalem kutuya yerleştirdiğimiz eşyalar, bütün eğitim hayatımızın demirbaşlarıdır aslında. Sınıflar büyüyüp, dersler zorlaşınca silgi üzerine minik notlar yazmak ise en geleneksel kopya yöntemlerinden biridir. Böylece belki de en minik sırdaşlarımız olur silgiler. Ayrıca, sıra arkadaşımızla paylaştığmıız ilk eşyardan biri olarak bize yardımlaşmayı da öğretmişlerdir. Peki, kalem kutularımızdan hiç eksik olmayan silgiler hakkında neler biliyoruz? Nasıl yapılıyor bu silgiler? Defterimize bastıra bastıra yazdığımız yazıları bile nasıl kolayca silebiliyorlar?

Birçoklarımız bunu bilmez ama, silginin hammaddesi kauçuktur. Sadece sıcak ülkelerde yetişen kauçuk ağacının, oval biçimli büyük ve kalın yaprakları vardır. Türiye’nin güney illerinde de bol miktarda yetişen kauçuk ağacından esnek ve dayanıklı olan kauçuk elde edilir. Bu ağacı Avrupalılar’a tanıtan ise Charles Marie de la Condamine adlı Fransız bilim adamı olmuştur. Güney Amerika gezilerinde tanıdığı kauçuk ağacını 1736 yılında eski kıtaya getiren bilim adamı, bu ağaçtan yapılacak silgilerin her yaştan insanın çalışma masasında yer bulacağından habersizdi elbette. Kauçuğun, kurşunkalemin izini kâğıt üzerinden sildiğini ilk gözlemleyenh ise, oksijeni bulan Sir Joseph Priestley olmuştur. 1770’teki bu keşfe kadar, bu iş için ekmek kırıntılarının kullanılmış olması da ilginç bir ayrıntıdır.

1858 yılına gelindiğinde, Amerikalı Hyman Lipman sigi ve kalemi aynı vucütta birleştirmeyi akıl etmiştir. Arkası silgili kurşunkalem fikrinin uygulanmaya başlandığı yıllarda silginin en önemli hammaddesi hâlâ kauçukmuş. Fakat, kalemlerin arkasına konulan pembe silgiler yapay kauçuk ve süngertaşı karışımından yapılıyormuş.

Süngertaşı, bildiğimiz sünger gibi çok gözenekli, çok hafif, ancak bir o kadar da sert bir taştır. Mermer, fildişi ve metallerin yüzeylerinin temizlenmesinde de kullanılan süngertaşı, silginin daha kolay silmesini sağlar. Çoğu silgiyse vinil denen bir maddeden yapılır. Vinil, dayanıklı ve esnek bir madde. Hammaddeleri farklı da olsa, aslında tüm silgilerin yapılış biçimi aynı. Kullanılan malzemeler karıştırıldıktan sonra, sıkma işlemi yapan bir makineye gönderiliyor. Sıkılan malzeme, makinenin küçük deliklerinden uzun şeritler halinde çıkıyor. Her bir şerit, yaklaşık 1 metre uzunluğunda kesiliyor. Eğer silgi, vinilden yapılıyorsa, bu aşamadan sonra küçük parçalara bölünüyor ve kullanıma hazır bekliyor. Ancak, eğer yapay kauçuk kullanılmışsa, yapılması gereken birkaç işlem daha var.
Yapay kauçuktan uzun şeritler halinde kesilen parçalar, yüksek basınç altında pişirme işlemi yapan bir makineye konuyor. Burada piştikten sonra soğutulup küçük parçalara bölünüyor. Yapılması gereken diğer bir iş de silgilerin köşelerinin yuvarlaklaştırılması. Bu işlemi yapan makine, günde 250-300 kg silgiyi aynı anda işleyebiliyor. Bu işlem de yapıldıktan sonra silgiler artık kullanılabilir duruma geliyor.
Ancak arkası silgili kalemlerin üretiminde yapılacak bir işlem daha var: Silgilerin kalemlerin arkasına yerleştirilmesi. Hazırlanan tüm silgiler, altı açılabilen dev bir kovanın içine dolduruluyor. Bu kovanın altında, yürüyen merdivenlere benzer biçimde çalışan taşıyıcı kayışlar bulunuyor. Silgiler, kovanın alt kapağı açıldıkça sırayla bu kayışlara aktarılıyor ve kalemlerin arkasına takılmak üzere ekleme makinesine doğru hareket ediyorlar. Bu arada, bir başka kovada metal parçaları var. Bu metal parçaları sayesinde silgiler kalemlerin arkasına kolayca tutturulabiliyor. Metal parçaları da aynı şekilde, başka bir taşıyıcı kayışla ekleme makinesine doğru yol alıyor. Ekleme makinesinde, ilk olarak metallerin içleri tutkal dolduruluyor ve kalemlerin arkasına yapıştırılıyor. Son olarak da, hazır bekleyen silgiler kalemlerin arkasına yapıştırılan bu metallerin içine sokuluyor. Tutkal kuruduğunda, silgili kalemlerimiz de hazır. Bu silgili kalemlerden, fabrikalarda günde iki ton üretiliyor.

Silme zamanı


Evet, artık silgimiz hazır ve defterimizdeki yanlışlar silinmeyi bekliyor. Peki ama silginin defter sayfalarındaki yazıları nasıl sildiğini biliyor musunuz? İşte yanıtı: Kurşun kalemlerin, yazmak için kullandığımız uç kısımlarında grafit parçacıkları bulunuyor. Bu, bildiğimiz kurşunî siyah renkli, yumuşak, kolayca toz durumuna gelebilen bir tür doğal karbon. Bu parçacıklar, yaklaşık 2-10 mikrometre çapında. Bunları mikroskop altında incelersek, tıpkı kum taneciklerine benzediklerini görebiliriz. Kâğıda yazı yazdığımızda, bu parçalar yüzeyin hemen altındaki kâğıt liflerinin arasına sıkışıyor. Silgiyle bu yazıların üzerinden geçtiğimizde, silgi, lifleri yumuşatarak arada sıkışmış olan küçük grafit parçacıklarını çıkarıyor. Sildikten sonra, bu parçacıkların bir kısmının silginin üzerine yapışmış olduğunu görürüz. Diğer kısmıysa, silgiden kopan parçalarla birlikte kâğıdın üzerinde kalır. Sakın, artıkları elinizin tersiyle kâğıdın üzerinden sıyırmayı unutmayın!

__________________
Gender_Bay Çevirimiçi durumu