Yazar | Mesaj #15831 01-09-2009 16:26 GMT+2 saat | |||||||
moonlightAdmin
|
Facebook'ta Paylaş
Tweet
Fosforlu Cevriye (Müzikal)
Yazan: Suat Derviş Oyunlaştıran: Gülriz Sururi Yöneten: Gülriz Sururi Besteler: Attila Özdemiroğlu Şarkı Sözleri: Gülriz Sururi Dekor Tasarım: Hakan Dündar Giysi Tasarım: Fatma Görgü Işık Tasarım: Yakup Çartık Müzik Direktörü: Kemal Günüç Koreograf: Özden Aktürk Yönetmen Yardımcısı: Nermin Uğur Bakır Asistanlar: Firdevs Aylin Tez, Sibel Tatlıcan Sahne Amiri: Kenan Kara Kondüvit: Ersin Baytaş Işık Kumanda: Gökhan Tokgöz Suflöz: Dilek Can Mekanik Sorumlusu: Ertuğrul Özkan Dekor Sorumlusu: Ali Şener Aksesuar Sorumlusu: Murat Üstün -------------------------------------------------------------------------------- Rol Dağılımı: (Sahneye çıkış sırası ile) İsmet Numanoğlu, Ali Hakan Beşen, İsmail Volkan Duru, Engin Özsayın, Erman Koç, İclal Karaduman, Kader İlhan, Pınar Berkmen, Selçuk Göldere, Yiğit Dirik, Feray Darıcı, Zeynep Aytek Metin, Deniz Baytaş, Uğur Çavuşoğlu, Emrah Keskin, Nermin Uğur Bakır, Dara Tan, B. Şafak Ermiş, F.Aylin Tez, Yeliz Erülgen, Diler Öztürk, Mert Okutan, Osman Özyurt, Ömer Comba, Kubilay Karaburçak, Emrah Özdemir, Onur Atbaş, Handan Tok Kaya, Gülay Gür Bayram, Eylem Türkmen, Dilek Mengi, Murat Kızıl, Kenan Kara Orkestra: Kemal Günüç, Zafer Gökçer, Fahrettin Ünal, Mehmet Haluk Kılıç, Atilla Kılıç, Mehmet Acemoğlu, Selçuk Ovalı, Şenzelita Aykanat, Ayşegül Yaylalı, Ayşegül Duran, Melda Sak, Mehmet Ünal -------------------------------------------------------------------------------- Özeti : Fosforlu Cevriye, bedenini üç kuruşa satıp beş kuruşa karnını doyurabildiği bir dünyaya açmıştı gözlerini. Anasızdı, babasızdı. ‘Ortalıkta beni doğuran bir ana olmadığına göre, bu dünyaya yıldızlardan düştüm herhalde’ diyebiliyor, bazen bunun bir gerçek olabileceğine bile inanıyordu. 1930’lu yılların sonunda Edirnekapı’dan Rumeli Feneri’ne kadar, Fosforlu’nun tadına bakmayan kimse kalmamıştı. Hep aynı erkekle olmak ona göre değildi. ‘O kimseyi aldatmaz, çünkü kimsenin olmaz’dı. Fosforlu Cevriye’nin meskeni Galata’ydı. Çevresi; itler, kopuklar, yankesiciler, kabadayılardan ibaretti. Birbirlerini meslekleri icabı kıskanıp hır çıkaran, hem de birbirleri için türlü fedakarlığı yapabilen, aynı yolun yolcusu kader arkadaşları Top Melahat, Fıstık Cemile, Köylü Güllü, Çatlak Marika’yla gecelerin günlere karıştığı bir dünyada yaşayıp gidiyordu. Ta ki bir gün, başka bir dünyanın gizemli bir insanı; bir adam, O’na ‘siz’ diyene kadar. Oyunumuz kah güldürüp kah hüzünlendirerek, karakol, mahkeme, hapishane, Barba’nın meyhanesi, eski kantocu yeni randevucu bilge Sümbül Dudu’nun evinde, bir müzikal olarak anlatılır. |
|||||||