[Kayıt ol]   [Şifremi unuttum!
Kullanıcı adım:   Parolam:  
 
Yazar Mesaj   #12351  28-02-2009 11:51 GMT+2 saat  

messi


Aktif Üye


Tecrübe Puanı.: 52.7%
Ruh Hali: Heyecenlý
Mesaj 494
Şehir:
Ülke:
Meslek:
Yaş:
Facebook'ta Paylaş
Tansiyon Nedir?

--------------------------------------------------------------------------------

TANSİYON

Sözlüğe bakıldığında basınç ve gerginlik gibi anlamlara geldiği görülen tansiyon sözcüğü, sağlık alanında önüne veya arkasına başka sözcük eklemeden kullanıldığında, atardamarların içindeki kan basıncını ifade eder.
Damarın içinde kanın akabilmesi için belirli bir basıncının olması gerekir. Bu basıncı, kalbin kasılmasıyla kanı damarların içine pompalaması ve atardamarların elastikliğiyle bu basıncı dengelemesi sistemleri oluşturur.

Kalp kasıldığı zaman atardamarların içine kanı belirli bir basınçla pompalar. Bu sırada damar içindeki basınç en yüksek düzeye ulaşır. Bu basınca tıpta sistolik basınç, halk arasında büyük tansiyon adı verilir.

Kalbin gevşemesiyle, damar içine pompalanan kan durur. İşte bu sırada devreye damarın elastikliği girer. Önce genişlemiş olan damar, kana bir basınç uygulayarak kalbin gevşemesi anında da kan akımını sağlar. İşte bu sırada oluşan en düşük basınca da tıpta diastolik tansiyon, halk arasında da küçük tansiyon denilir.

Bu basınç, 1 cm2 alanındaki cıva sütununun tabanına yaptığı basınçla karşılaştırılarak belirtilir. Örneğin bir kişinin tansiyonu 12 dediğimiz zaman, bu basınç 12 cm yüksekliğindeki cıva sütununun tabanına yaptığı basınca eşdeğerdir. Tıpta bu ölçüler, mm olarak belirtilir. Yani halk arasında 12-14 gibi cm cinsinden söylenen ölçüler tıpta 120-140 gibi, mm cinsinden ifade edilir.



Normal tansiyon değerleri nelerdir?

Tıpta genel olarak herkesin bünyesinin farklı olduğunu bilmek gerekir. Bu nedenle herkesin tansiyon ölçüm değerlerinin aynı olması beklenemez. Bu nedenle bir kişide tansiyonun yükselmiş ya da düşmüş olduğundan bahsedebilmek için, herhangi bir şikayetinin ya da hastalığının olmadığı dönemde tansiyonunun zaman zaman ölçülüp değerlerinin bir kenara kaydedilmesi yararlıdır.

Herkesin tansiyon değerlerinin farklı olduğundan bahsettik ama genel olarak normal kabul edilen sınırları da ihmal etmemek gerekir.

Yapılan uzun araştırmalar sonucu, yaşın artışıyla küçük değişmeler olmakla beraber sistolik (büyük) tansiyon için 120 ile 140, ya da Türkiye'de yaygın söylendiği gibi 12 ile 14 arası, diastolik (küçük) tansiyon için 70-90 ya da 7-9 arası olması halinde tansiyona bağlı olarak bir sağlık sorunu riski doğmadığı belirlenmiştir.


Düşük Tansiyon Nedir?



Tıp dilinde hipotansiyon olarak adlandırılan düşük tansiyon, belirli bir düzeye kadar sorun yaratmaz. Tam tersine normalin biraz altında olması kalp-damar hastalıklarından uzak daha sağlıklı bir yaşam sürme nedenidir.

Düşük tansiyonun sorun olduğu durum, sistolik tansiyonun çok uzun süreler için 70 mm den düşük kalması halleridir. Böyle hallerde şok durumundan söz edilir.

Düşük tansiyonun en sık rastlanan şekli ortostatik hipotansiyondur. Kişinin oturur veya yatar durumda iken nomal düzeylerde olan tansiyonunun, ayağa kalkılınca düşmesi halidir. Bu durumda bir süre için beyine daha az kan gideceği için geçici olarak denge ve şuur bozuklukları ortaya çıkabilir. Sıvı kayıpları sırasında daha sık görülen bu durum sıvı açığının kapatılmasına rağmen devam ediyorsa veya yüksek tansiyon tedavisi altında olanlarda görülüyorsa bir doktora başvurmak gerekecektir.

Her 7 kişiden birinde görülen yüksek tansiyon (hipertansiyon), kan basıncının sürekli olarak 140/90 mmHg’nın (14/9’un) üzerinde olması hali olarak tanımlanır. Yüksek tansiş ağrısı (genellikle ensede), bazen baş dönmesi, çarpıntı, çabuk yorulma gibi şikayetlere yol açar.




Kanı vücudun en uzak noktalarına kadar ulaştırmak için kalp, kanı belli bir basınçla pompalamak zorundadır. Kan, organlarımız açısından gerekli olan oksijen ve besinleri taşır. Dolayısıyla, dolaşımın devam etmesi için belli bir kan basıncının korunması gerekir.

Kalp kasıldığı sırada oluşan kuvvetli basınca sistolik ya da büyük tansiyon, kalp gevşediği
sırada oluşan basınca ise diyastolik ya da küçük tansiyon adı verilir. Normal kabul edilen kan basıncı değeri, istirahat halindeki bir yetişkinde 120/80 mmHg’dır (milimetre civa). Bir diğer deyişle, büyük tansiyon için normal değer 12, küçük tansiyon için ise 8’dir.

Aslında, kan basıncı sürekli sabit kalan bir değer değildir. Hareket ederken ya da heyecanlanınca biraz artabilir, uyurken ve istirahat ederken daha düşük olabilir. Bu değişimler normaldir. Ancak, kan basıncının sürekli olarak 140/90 mmHg’nın (14/9’un) üzerinde olması durumunda, yüksek tansiyondan bahsedilir.

Hipertansiyonun Görülme Sıklığı Nedir?
Hipertansiyon yaygın bir hastalıktır. Kardiyoloji Derneği tarafından yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre ülkemizde yaklaşık 15 milyon kişide hipertansiyon bulunduğu tahmin edilmektedir.

Tansiyon Neden Yükselir?
Hastaların % 90’ında hipertansiyonun nedeni saptanamaz; bu durumda primer ya da esansiyel hipertansiyondan bahsedilir. Kalan % 10’luk grupta ise bir neden bulunur ve “sekonder” hipertansiyon olarak adlandırılır. Bunlar arasında böbrek kaynaklı nedenler en yaygın olanlarıdır.

Hipertansiyonun Vücuda Zararı Nedir?
Belirti vermemesi mümkün olmakla birlikte, yüksek tansiyon baş ağrısı (genellikle ensede), bazen baş dönmesi, çarpıntı, çabuk yorulma gibi şikayetlere yol açabilir. Özellikle şikayetiniz yoksa, yüksek tansiyon hastası olduğunuzu öğrenmenin tek yolu tansiyonunuzu ölçtürmektir. “Hiçbir şikayetim yokken neden ilaç kullanayım” diye düşünüyorsanız, hipertansiyonun çok ciddi sonuçları olabileceğini hatırlamalısınız! İster belirti versin ister vermesin, tedavi edilmeyen hipertansiyon, kalp krizi ya da felç geçirme riskini artırır ve kalp ya da böbrek yetersizliği gelişmesine yol açabilir. Bununla beraber, hipertansiyonu tedavi etmek ve bu korkutucu hastalıklara yol açmasını engellemek mümkündür. Tedavi ve önlemleri uygularken dikkat etmeniz gereken iki önemli nokta ise, doktorunuzun önerilerine sıkı sıkıya bağlı kalmanız ve tedaviye ömür boyu devam etmeniz gerektiğini bilmenizdir.

Hipertansiyondan Korunmak İçin Neler Yapmalısınız?
Sigara içiyorsanız, bırakın. Çünkü kalp krizi geçirme riskinizi iki katına çıkarır.
Fazla kilolarınızdan kurtulun, sağlıklı (az yağlı, az tuzlu) beslenin ve düzenli egzersiz yapın.
Doktorunuzun önerilerine uyun. İlaçlarınızı düzenli alın; ömür boyu tedaviye devam etmeniz gerektiğini unutmayın
Stres ile başa çıkmayı öğrenin.

tANSİYON KONTROLÜNDE TUZUN AZALTILMASI ÇOK ÖNEMLİDİR


Tansiyon konusunda en çok konuşulan mineral sodyum yani sofra tuzunun esasıdır. Hem tansiyonu yüksek birinde tansiyonun düşmesi, hem de tansiyonu normal birinin daha düşük değerlere sahip olması ya da tansiyonunun yükselmemesi için tuzun kısıtlanması gerektiği çok eskiden beri bilinmektedir. Buna rağmen toplumlar, ihtiyaçlarının çok çok üstünde, 5-10 kat daha fazla tuz tüketmektedir. Buna biraz da, eskiden yalnızca yüksek tansiyonluların az tuz yemeleri gerektiği ama normal tansiyonluların dikkat etmelerine gerek olmadığı inancı katkıda bulunuyordu. Ama şimdi, bunun herkes için gerekliliği kabul edilmeye başlandı.

Bir araştırmada daha sonra söz edeceğimiz DASH diyeti yapıp, tuzun kısıtlanmasıyla, yüksek tansiyonlularda 12, tansiyonu normal olanlarda 7 mmHg kan basıncı düşüşü sağlandı. Oysa aynı diyeti yapıp tuzda kısıtlamaya gitmeyenlerinki yalnızca 2-3 mmHg düştü.

Bu yüzden, günde 2.4 g'dan daha az sodyum yani 6 gr'dan daha az sofra tuzu tüketilmesi salık verilmektedir. Bu da yaklaşık bir çay kaşığı kadar tuz demektir. Ama kalp yetmezliği varsa, bu yarı yarıya azaltılır.

Tuzu azaltmak için, tabii ki, en başta yapmamız gereken şey, yemeklerin daha az tuzla yapılması ve sofrada yemeklere tuz eklemekten kaçınılmasıdır.
Bazı hekimler, yemeğin tuzsuz yapılıp, sofrada tuz eklemenin daha az tuz almaya yardım edeceği kanısındadır. Özellikle sıcak yenen tahıllarda (pilav, makarna...) bu çok işe yarayabilir.
Tuzluğun deliğinin küçük olması da yardımcıdır.
Tuz yerine, tatlandırıcı olarak baharat, limon, sirke, yoğurt kullanılabilir.
Hazır yiyeceklerde sodyumu (tuzu) azaltılmış veya tuzsuz ürünler tercih edilebilir.
Et olarak konserve ve tütsülenmiş (füme) ürün tüketiminden kaçınmalı; tazeler yeğlenmelidir.
Tuzlanarak hazırlanan salam, jambon gibi besinler, konserveler, hazır çorbalar, hazır karışımlar, salamuralar (turşu, zeytin vb), hardal, ketçap gibi çeşnilerden olabildiğince uzak durmalıdır.
Ancak herkes tuz kısıtlamasına aynı ölçüde yanıt vermemektedir. Tuz kısıtlamasına yeterince yanıt vermeyenler hayli fazladır. Bu durum, �tuza direnç� olarak adlandırılır. Tuza direnç, yüksek tansiyonluların %30-50'sinde, normal tansiyonu olanların %15-25'inde görülmektedir. Üstelik bunlarda tuzu artırmak da tansiyonda yükselme yapmamaktadır.



Tablo: Çeşitli besinlerdeki sodyum (tuz) miktarı


BESİN GRUBU
SODYUM(mg)
Tahıllar ve tahıl ürünleri

½ su bardağı tuzsuz pişmiş tahıl, pilav,makarna
0-5
1 su bardağı hazır tahıl gevreği
100-360
1 dilim ekmek
110-175


Sebzeler

½ su bardağı taze veya dondurulmuş, tuzsuz pişirilmiş
1-70
½ su bardağı soslu konserve ya da dondurulmuş
140-460
¾ su bardağı konserve domates suyu
820


Meyveler

½ su bardağı taze veya dondurulmuş veya konserve
0-5


Az yağlı veya yağsız süt ürünleri

1 su bardağı süt
120
1 su bardağı yoğurt
160
45 gr sade peynir
110-450
45 gr işlenmiş peynir
600


Kabuklu kuruyemiş, tohum ve baklagiller

1/3 su bardağı tuzlu yer fıstığı
120
1/3 su bardağı tuzsuz yer fıstığı
0-5
½ su bardağı kuru ya da dondurulmuş, tuzsuz pişirilmiş baklagil
0-5
½ su bardağı konserve baklagil
400


Et, balık ve kümes hayvanları

90 gr taze et, balık, kümes hayvanı
30-90
90 gr suda saklanmış, tuzsuz ton balığı konservesi
35-45
90 gr suda saklanmış, ton balığı konservesi
250-350
90 gr yağsız, fırında kızartılmış jambon
1020

__________________
Çevirimiçi durumu