[Kayıt ol]   [Şifremi unuttum!
Kullanıcı adım:   Parolam:  
 
Yazar Mesaj   #12333  28-02-2009 11:32 GMT+2 saat  

messi


Aktif Üye


Tecrübe Puanı.: 52.7%
Ruh Hali: Heyecenlý
Mesaj 494
Şehir:
Ülke:
Meslek:
Yaş:
Facebook'ta Paylaş
İnternet Yayıncılığı

Yaklaşık 40 yıl önce internetin altyapısı oluşturmaya başlayanlar, internetin bu kadar gelişip, dünyayı adeta ele geçireceğini ve insanoğlunun internet ve dolayısıyla bilişim teknolojisi karşısında bu kadar aciz kalabileceğini hayal bile etmiyorlardı. Aslında atom bombası tecrübesini yaşayan insanoğlu, internetin de masumca başlayıp sonunda insanlığı yok edebilecek kadar tabiri caizse tehlikeli bir oyuncak haline geleceğini tahmin edip önlemlerini almalıydı. Şüphesiz, hemen her alanda olduğu gibi internet konusunda da hazırlıksız ve savunmasız yakalanan Türkiye’de internetin kullanılmaya başlamasından bugüne bir çok problemler yaşadı ve halen yaşamaya devam etmekte. Bu problemlere bir de teknolojiye yetişemeyen hukuk kuralları eklenince toplumsal düzenin temeli olan hukuk ve etik kurallarına karşı ihlaller de kaçınılmaz hale geldi.


Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de internet yayıncılığı ya da internetin bir yayın aracı olarak kullanılması, Türk medya kuruluşlarının internet üzerinden kendi sitelerini kurması ile başlamıştır. Bununla birlikte internetin yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte zaman ve mekan sınırlarının kalkmasıyla internet yayıncılığına daha çok önem verilmeye başlanmıştır. Medya kuruluşlarının internet ortamına taşınması ve internette sayfa açmaları ile başlayan bu süreç, bir çok yayın siteleri ve portalları şeklinde gelişmiş ve adeta yeni bir medya türü oluşmuştur.



Bu oluşumun temel nedeni, zamanında büyük maddi yatırımlarla kurulabilen medya kuruluşlarının sanal ortamda çok büyük maddi yatırım gerektirmeksizin kurulabilmesidir. Ayrıca, medya tüketicileri olarak vatandaşın da yazılı basın, radyo, televizyon, sinema gibi teknik zorunluluklarla sınırlı olduğu medya türleri yerine internet medyasına sadece bir bağlantı olanağı ile ulaşabilmesi yeterli olabilmektedir. Kısacası, hem yayıncı yani kaynak hem de tüketici yani hedef kitle açısından sonsuz bir özgürlük sunuyor havası oluşmuştur. Örneğin; son güncel gelişme olarak 306,5 milyon Dolara satılan bir televizyon kanalı yerine aynı miktardaki yatırım ile kurulabilecek sayısız internet haber portalına sahip olunabilmekte ve internetin özelliği olarak sınırsız ve belki de bu alanı cazip kılan en önemli unsur olarak “sansürsüz” olarak hedef kitleye ulaşılabilmektedir. Bunun sonucu olarak da dünyada yükselen yeni bir eğilim olarak, internet medyası kurmak tercih edilmekte hatta bilişim şirketleri televizyon, gazete yayıncısı şirketleri bünyelerine katmaktadır. Şu andaki haliyle bile diğer kitle iletişim araçlarının yerini büyük oranda almaya başlayan internet, gelişen teknolojisi ile ileride geleneksel medya için tam anlamıyla bir alternatif olacaktır.


Sınırsızlık ve sansürsüzlük olguları ise bu alanda bir kargaşa ve kaos oluşturmakta ve geleneksel medyadaki etik ve hukuk kuralları hiçe sayılarak çok rahatlıkla ihlal edilmektedir. Yeni ve çok etkili bir kitle iletişim aracına dönüşen internet; kontrolsüz ve sahipsiz bir mecra olarak görülmekte, geleneksel kitle iletişim araçlarına oranla çok yönlü oluşu adeta her bir bilgisayarın aynı zamanda bir dağıtıcı yani yayın kaynağı oluşu, sınırsız (anonim) hedefe ulaşabilmesi, hızlılığı, kolay ulaşılabilirliği ve feed-back sürecinin hemen başlaması ile yarattığı cazibe sonucu, özel hayat başta olmak üzere kişilik hakları, şeref ve haysiyet, fikrî haklar gibi kişisel haklara saldırmakta ve kişiyi adeta savunmasız bırakmaktadır.

İNTERNET YAYINCILIĞINDA HUKUK İHLALLERi


İnternet yayıncılığında hukuk ihlalleri genel olarak kişilik haklarının ihlali, özel hayatın gizliliği ilkesinin ihlali, gerçek dışı haber ve yorumlarla yapılan ihlaller, pornografik yayınlar ile cevap ve düzeltme hakkının ihlali veya etkin bir şekilde kullanılamaması şeklinde gerçekleşmektedir.

Kişilik haklarının ihlalinde en çok rastlanan ihlaller; kişilik hakkının temelini oluşturan isim ve resim hakkı, şeref ve haysiyet, ticari ve mesleki değerlerinin yanı sıra kişilik haklarının manevi boyutunu oluşturan ruhsal kişiliğe yönelik olarak internet medyasında yapılan ihlallerdir. Geleneksel kitle iletişim araçlarında bu ihlaller karşısında önleme, yayın durdurma, toplatma ile maddi ve manevi tazminat davaları gibi korunma araçları bulunurken, internet medyasında mağdur durumdaki kişi haklarını aramak için fiziksel olarak muhatap bile bulamamaktadır.

İnternet yayıncılığının bir diğer kanayan yarası, özel hayatın gizliliğine ilişkin yapılan ihlallerdir. Geleneksel kitle iletişim araçlarında daha fazla özen gösterilen özel hayatın gizliliği prensibi, internet medyasında hiçe sayılarak kişinin özel hayatı tam anlamıyla deşifre edilmektedir. Çalışmanın özünde de belirtildiği gibi, internet medyasının sınırsız ve sansürsüz yapısına, ses ve görüntü alma araçlarındaki ilerleme eklenince kişinin kamusal ve özel her türlü hayat alanı an be an kayıt altına alınarak, çok rahatlıkla internet ortamında yayınlanabilmektedir.

Geleneksel kitle iletişim araçlarında rastlanan gerçek dışı, iftira ve yalan habere karşı kişinin adeta tek güvencesi durumunda olan ve silahlarda eşitliği sağlayan cevap ve düzeltme hakkı, internet yayıncılığı alanında maalesef hiç kullanılamamakta ve kişi adeta savunmasız bırakılmaktadır. Nadiren de bu hakkın kazanılması durumunda ise internetin anonim ve anlık özelliği yüzünden cevap ve düzeltme hakkı kullanılsa bile hiçbir işe yaramamaktadır.

İNTERNET YAYINCILIĞINDA ETİK İHLALLER




İnternet yayıncılığının sınırsız ve sansürsüz bir alan olarak algılanması sonucu; geleneksel medyada yayıncı kuruluşun kendi etik kodları, medya camiasının genel etik kodları ve temayülleri ve gazetecilik mesleğinin geleneksel etik kodları çok rahatlıkla ihlal edilebilmektedir.

Gazetecilik ve genel olarak yayıncılık mesleğinin etik kodlarının, hızla gelişen internet yayıncılığı için de temel etik kurallar olarak uygulanması gerekmektedir. Ancak, internet teknolojisinin sağladığı avantajlardan özellikle editöryal bağımsızlık sonucu haberler denetimsiz olarak yayınlanmakta adeta hiçbir etik kurala bağlı kalmaksızın haberin doğruluğu ve tarafsızlığı araştırılmadan, enformasyon bombardımanı şeklinde sunulmaktadır. Bu olgunun temelinde zamana karşı yarış ve yine yayıncılık mesleğinin temel güdülerinden olan “haber atlatma” güdüsü yatmaktadır. Bu güdüye bir de internet teknolojisinin akıl almaz hız kapasitesi eklenince, internet medyasında ortaya kontrolsüz, haberlerin adeta havada uçuştuğu bir mecra oluşmuştur.




Yine internet teknolojisinin bir başka avantajının kullanılması ile, geleneksel medyada herhangi bir problemle karşılaşan medya çalışanı, internet medyasını kendi görüşlerini ve düşüncelerini serbestçe ve herhangi bir engellemeyle karşılaşmadan amiyane tabirle evinde kahve içme rahatlığı ile bilgisayarının başından açıklayabilmektedir. Güncel bir gelişme olarak, sahip olduğu televizyon kanalının el değiştirmesi ile aynı zamanda siyasi bir partinin genel başkanı olan bir medya patronu, “yayıncılığa” internet medyasında devam edeceğini belirtmiştir. Bunun gibi Türk internet medyası; gazetelerinden veya televizyonlarından kovulan, istifa eden, yazıları yayınlanmayan ve buna benzer sorunlarla karşılaşan medya çalışanları için bir alternatif zemin oluşturmaktadır.


Türkiye’deki internet yayıncılığında ihlal edilen en önemli etik kural ise haber kaynağı ya da en azından haberi hazırlayan kişinin belli olmayışıdır. Oysa ki haber kaynağının belirtilmesi ve haber kaynağının objektifliği evrensel bir etik kuralıdır. Türk internet medyası ise kaynağı belirsiz haberlerin çok rahatlıkla yayınlanabildiği bir mecradır.


20. Yüzyılın sonlarında ortaya çıkan internetin, bir iletişim aracı olarak tüm dün-
yayı çevrelediği, hayatımızın hemen her alanına girecek şekilde yaygınlaştığı ve geliştiği
bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle de son yıllarda, bilgiye ulaşma, yayma,
kısaca iletişim konusunda sağladığı imkanlar ve getirdiği kolaylıklar, bu yeni teknolojiyi
habercilik sektörü için de vazgeçilmez bir araç haline getirmiştir.

Gerek yazılı basının ve gerekse görsel medyanın pahalı yatırımlarına gerek duy-
mayan, diğer habercilik sektörlerine göre çok küçük maliyetlerle, hem yazılı basının hem
de görsel medyanın fonksiyonlarını da içeren yapısıyla internet gazeteciliği, kitle iletişimi
alanında yeni bir olgu olarak yerini almıştır. Öyle ki, gerek yazılı basın, gerekse görsel
medya, kendi kulvarlarında işlevlerini yerine getirirken, bu yeni kitle iletişim türüne duyar-
sız kalmamışlar, internet gazeteciliğine de el atmışlardır. Özellikle de ülkemizde yaşanan
2000 ve 2001 ekonomik krizleri sonucunda, binlerce basın mensubu işsiz kalmıştır. İşsiz
kalan gazeteciler Türkiye’de yeni bir mecra olan internet yayıncılığını bir kurtuluş kapısı
gibi görmüş, krizlerin sonrasında internet haber portalı anlamında büyük bir patlama ya-
şanmıştır.

Son 5-6 yılda dünyada olduğu gibi Türkiye'de de internet gazeteciliği çok geliş-
miştir. İnternet'in yaygınlaşmasıyla birlikte, geleneksel gazetecilik tamamen ortadan kalk-
masa da önemli ölçüde ivme kaybettiği görülmektedir. Bu alanda yapılan araştırmalardan
elde edilen sonuçlara göre, internetin gazete satışlarını önemli ölçüde düşürdüğü hatta gaze-
telerin reklam paylarının belli bir oranını internet gazetelerine kaptırdığı ve ileriye dönük
daha büyük oranlarda bu kaymanın yaşanacağı öngörülmektedir.

Bütün bu gelişmeler bizi, henüz yeni bir çalışma alanı olan internet gazeteciliği
üzerine düşünmeye itmektedir. Çalışma kapsamında, bir kavram olarak internet gazetecili-
ğinin ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı, dünyada ve Türkiye’de nasıl geliştiği, geleneksel gaze-
tecilikle arasındaki farklılıkların neler olduğu ve son olarak da internet gazeteciliğinin gele-
ceğinin ne olacağıyla ilgili olarak bir tartışma sunulmaya çalışılacaktır.

__________________
Çevirimiçi durumu