[Kayıt ol]   [Şifremi unuttum!
Kullanıcı adım:   Parolam:  
 
Yazar Mesaj   #23626  12-08-2011 13:17 GMT+2 saat  

moonlight


Admin


Tecrübe Puanı.: 96%
Ruh Hali: Neþeli
Mesaj 4213
Şehir: istanbul
Ülke:
Meslek: gecelerin adamı :))
Yaş: 36
Facebook'ta Paylaş
Fatih Şehzadebaşı Camii’nin hafız-imamı Selman Okumuş saçına jöle sürüyor, cildibakımlı, tırnakları manikürlü. Vaktiyle boynundan giren kurşunla bir yıl baygın yatan Okumuş’a ikinci hayatında yurt dışından evlilik teklifi yağıyor.kaç yaşındadır fotoğrafları nerelidir stardaki hoca



Genç, bakımlı, karizmatik ve şık... Bırakın ilk bakışta anlamayı, mesleğini açıkladığında bile şaşırmamak elde değil. Zira, tahmin etmeye kalktığınızda ağzınızdan manken, fotomodel, aktör, işadamı gibi mesleklerin çıkma olasılığı çok yüksek. Ama o bir imam!Muhafazakâr kesimin tercih ettiği, popüler ve aranan bir imam hem de. Öyle ki, düzenlenen birçok uluslararası iş forumu, ekonomi toplantısı, onun okuduğu Kur’an-ı Kerim’le başlıyor. Sözünü ettiğimiz kişi, Fatih Şehzadebaşı Camii’nin 28 yaşındaki çiçeği burnunda imam-hafızı Selman Okumuş.Farklılığı dikkatimizi çekiyor; onu tanımak istiyor ve sözleşiyoruz. İstikamet, telefonda konuştuğumuz gibi, görev yeri olan Şehzadebaşı Camii. Randevumuza az bir süre kala, kendisinden gelen bir telefonla rotayı Sultanahmet Meydanı’na çeviriyoruz. Meydan’a varınca buluşacağımız yeri sormak için tekrar arıyoruz. Aldığımız yanıt, “Sultan Pub’da buluşalım” oluyor. Küçük bir şaşkınlık ve ardından aklımıza gelen soru: Acaba bira da içer mi?Gerçek sonradan anlaşılıyor. Meğer Selman Okumuş, babası Hüsnü Okumuş’un Sultanahmet Firuzağa Camisi imamlığı görevi nedeniyle doğma büyüme Sultanahmetli’ymiş. “Barın içinde doğdum büyüdüm. Çocukluğumuz turistlerle geçti. Kucaklarına alır severlerdi. Sultanahmet çok farklı, asil bir yerdir. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir yer yok. Ama bugüne dek ağzıma bir damla içki koymadım.”

Çift masterlı imam

Bayburtlu, dört erkek çocuklu modern bir ailenin ikinci çocuğu. “Annem babam gezmeyi seven, dünyaya açık insanlar. Hayatımız boyunca gezdik. Tatillerde Yalova’ya, Silivri’ye yazlığa giderdik. Babamızın imam olması, bizim kapalı bireyler olmamızı gerektirmiyor. Hiçbir zaman kapıdan dışarı çıkmayan, kapalı bir aile olmadık. Ama inancımızdan ve prensiplerimizden de taviz vermedik. Yurt dışına gittiğimizde de hep parmakla gösterilirdik.”İlkokul yıllarında başlamış, Kur’an-ı Kerim okumaya. Ortaokul ve liseyi, Kur’an eğitimi nedeniyle dışarıdan, toplam üç senede bitirmiş. Elbette özel hocalardan aldığı derslerle. Üniversite sınavındaysa tek tercihini, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazanmış. Öğrenciyken, çeşitli camilerde müezzinlik yapmış. Yüksek lisansını yine Marmara Üniversitesi’nde İngilizce İşletme bölümünde yapmış. Şimdi ikinci master programını, yine aynı üniversitede din eğitimi üzerine yapıyor. Anlayacağınız, çifte master’lı bir imam o. 1997’den beri Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı çalışıyor. Her zaman çalışkan bir öğrenci olduğunu söyleyen Okumuş’un 1995 Türkiye, 2000 ve 2004 Dünya Kur’an-ı Kerim okuma şampiyonlukları da var. Elbette bu başarı ününe ün katmış ama popülaritesinde yaşam tarzının ve dış görüntüsünün etkisi çok büyük. Niye mi? Anlatalım. Saçına jöle sürüyor, her sabah tıraş oluyor, cilt bakımı yaptırıyor, tırnakları manikürlü. Ancak ‘manikür’ sözünün yanlış anlaşılmasını istemiyor. Nedenini açıklamak boynumuzun borcu. Selman Okumuş, manikürünü erkek kuaföründe bir manikürcüye değil, bizzat kendisinin yaptığını söylüyor. Kişisel bakım ve temizlik biraz da ailede öğrenilen bir alışkanlık. Söylediğine göre babası da gençliğinde kendine özen gösterirmiş; mesela saçlarını limon suyuyla şekillendirirmiş.Modayı ve trendleri çok yakından takip ediyor. Şıklığının nedeni de bu olsa gerek. “Temiz olmak, güzel giyinmek dinimizin gereği. Aynı zamanda içsel bir güzelliğin de oluşması gerek. Çünkü Allah ne giydiğimize bakmayacak. Sadece kendim için değil, insanlık için yapıyorum.” Formuna dikkat ediyor, spor yapıyor. Ona her an, şehrin seçkin spor merkezlerinden birinde koşu bandında ter atarken rastlayabilirsiniz. Şehrin kalabalığına karışıp uzun bir yürüyüş yapıyoruz, Şehzadebaşı Camii’ne doğru. Siyah güneş gözlüklerini takıp, bir de ceketi tek eliyle omzuna attı mı, değme mankenlerden farkı kalmıyor. İstanbul’un en büyük dördüncü camisinin görkemli kapısından içeri girdiğimizdeyse önce garip bir his kaplıyor insanın içini, ardından gülümseme. Haşmetli bir cami ve yanımızda caminin genç, karizmatik ve yakışıklı imamı.Bir işadamı kadar yoğun, imam-hafız Selman Okumuş. İmamlık görevinin yanı sıra uluslararası hafızlık yarışmasına hazırladığı her yaştan ve meslekten öğrencisi de var. Ayrıca Diyanet’le bağlantılı yurt içi ve dışı görevler, özel toplantılar... Ajandasında yer olmadığı belli. “Bir yıl önce bir düğünde Kuran-ı Kerim okumak için söz vermiştim, ama görev nedeniyle Malezya’ya gitmek zorundayım. Ne yapayım, devlet görevi.” O kadar yoğun ki, beraber yaşadığı ailesini bile bazen birkaç gün göremediğini söylüyor.Sürekli cep telefonu çalıyor, neredeyse her cebinden bir telefon çıkıyor. Öyle ki, röportajımızı sık sık bölmek zorunda kalıyoruz. Neyse ki, kardeşi var. Kendisinden yedi yaş küçük kardeşi Sami Okumuş hem öğrencisi hem de eli ayağı. Selman Okumuş, konuşkan, esprili ve sıcakkanlı. “Annem hep ‘Sen olmasan, bizim keyfimiz olmaz’ derdi.” Kulak misafiri olmak zorunda kaldığımız telefon konuşmalarında sık sık gençlerin diline pelesenk olan, ‘Abi’ sözcüğünü kullandığını işitiyoruz. İçimizden, sizden bizden biri o!


İmam olduğunu söylemiyor

Her sözünde, her hareketinde şaşırıyor, imam olduğuna insanın inanası gelmiyor. Meğer sadece biz değilmişiz şaşıran. “Herkes hocaya benzemediğimi söylüyor. İnsanların kafasında yaşlı, sakallı, başını yerden kaldırmayan, ağır, tok sesle konuşan bir hoca var. Bu görüntümün nedeni Sultanahmetli olmama dek uzanıyor. Yoluma böyle bir vizyonla devam etmek istiyorum.”Yeni tanıştığı kişilere başta mesleğini söylemiyor. Nedenini yaşadığı somut olaylarla açıklıyor. “Ankara’da havaalanında uçağımı beklerken boş yer olmadığı için bir beyefendinin masasına oturdum. İşadamı ve çok dolu, bilgili olduğu her halinden belli. İmam olduğumu söylemedim. Söyleyince insanlar hemen toparlanıyor ve rahatsız olurum, ayıp olur diye konuşmalarına dikkat ediyor. Laf döndü dolaştı, beyefendi imamlarla ilgili bir fıkra anlattı. Çok ağır değil, yerinde bir fıkraydı. Dinledim, birlikte güldük. Uçaklarımız rötar yaptı, bu arada namaz kılmak için mescide gittim. Biraz geç dönünce anladı ve ben de imam olduğumu söyledim. Aklımıza anlattığı fıkra geldiği için gülmeye başladık. Nazikçe ‘Hocam ayıp oldu’ dedi. Sohbet devam etti ve İngilizce işletme terimleri kullanmaya başladı. Ardından da tercüme etme gereği hissetti. Tercüme etmemesini, işletme eğitimi aldığımı söyleyince şaşırdı. Üç saat boyunca konuştuk, birbirimizin bilgilerinden istifade ettik. Başta imam olduğumu söyleseydim ‘Bu hoca söyleyeceklerimi nereden anlayacak, boşuna kendimi yormayayım’ diyecekti.”Yüksek lisans öğrenimi sırasında da kimseye imam olduğunu söylememiş. Arkadaşları ya televizyonda bir Kandil gecesi Kur’an-ı Kerim okurken ya da Ramazan’da otomobilindeki Kur’an-ı Kerim kasetini görünce öğrenmiş gerçeği. “Herkesin ağzında ‘Hoca camide’ sözü vardı. Ben bu sözden hiç hoşlanmıyordum. Dersin havası, bakış açımız değişmesin diye söylememeyi tercih ettim. Yüksek lisans eğitiminin bitimine doğru birkaç arkadaş nereden mezun olduğumu sorunca, ‘Siz tahmin edin’ dedim ve ipucu olarak sadece üniversitenin adını verdim. Bütün bölümleri saydılar, bir tek ‘İlahiyat’ demediler.” İlahiyat eğitimi almış olmasına rağmen işletme okurken de insanları şaşırtan bir başarısı olmuş, Selman Okumuş’un. “Çok önemli bir sunumumuz vardı ve çok iyi çalışamadan girdim. Bitiminde konuyla pek de alâkalı olmayan, sivri bir soru geldi. Fakat öyle bir yerden başlayıp noktalamışım ki, herkes çok şaşırdı. Hatta birinin eğilerek başka bir arkadaşa, ‘Yok böyle bir hatiplik, nasıl da anlatıyor’ dediğini duydum. İçimden gülerek ‘Onun başında bir de imam var, ama siz bilmiyorsunuz’ dedim.”Şehzadebaşı Camii’yi ziyarete gelen turistlere ve ziyaretçilere de imam olduğunu söylemediğini belirtiyor. “Geliyorlar, yanlarına yaklaşıp cami hakkında bilgi veriyorum, gezdiriyorum. Gidecekleri zaman caminin imamı olduğumu söylüyorum, çok şaşırıyorlar.”

Yurt dışından evlilik teklifleri alıyor!

Selman Okumuş’un popülaritesi ve sıra dışılık ciddi bir hayran kitlesi kazandırmış kendisine. Tanışmak isteyen genç kızlardan sık sık telefon ve hayranlık ifade eden mesajlar geliyor cep telefonuna. “Bilmiyorum beni nerede görüyorlar. Beğenilmek güzel ve bu teveccüh herkesin hoşuna gider. Ama bu taleplere yanıt vermiyorum. Telefonun öteki ucundaki, tanımadığım bir insanla konuşup sonra da ‘Niye arıyorsun’ diye tersleyemem, o sevgi bütünlüğünü yıkamam. Yanıtsız bırakmayı tercih ediyorum. Bazen bilinmeyen numaralardan arandığımda ben değilmişim gibi konuşuyorum. Özel görüşmek istediklerini söylediklerinde ‘Selman Bey özel görüşme kabul etmiyor’ diyorum. Ardından defalarca arıyorlar ve ‘Biz çok özel insanlara ulaşıyoruz, kim bu yaa’ diyorlar. Saygıyla karşılıyorum.” Sadece hayranlık mesajları değil, direkt evlilik teklifleri bile geliyor. Hatta yurt dışından bile teklif var. “Araya birileri girmeye çalışıyor ve ‘Şöyle şöyle biri var, seni televizyonda görmüş, evlenmek istiyor’ diyor. Tabii, bir hafıza teklif edildiği için daha usturuplu davranıyorlar. Hemen ‘Hayır’ diyorum. Ben istenmek değil, arayıp bulmak istiyorum.”Peşinde ciddi bir hayran kitlesi olan Okumuş’a evleneceği kişinin nasıl biri olması gerektiğini soruyoruz. Başı açık mı, yoksa kapalı mı? Düşünüyor ve “Bilmiyorum, ama pozisyonum gereği kapalı olmalı. Hiç sipariş vermedim anneme. Onlar da bana kendim seçme fırsatını verdi. Nasıl olsa Allah bir gün karşıma çıkartacak” diyor.

“İkinci hayatımı yaşıyorum”

“Bazen ölürsem arkamdan ne olur, insanlar ne yapar, derdim. Böyle şeyleri içimden geçirdiğim olurdu. Sonunda oldu da. 2002 yılında bir akşam, bir balıkçıyı vurup kaçan, sonradan öğrendiğime göre özelliği tek kurşunla insan öldürmek olan birini kaçarken gördüm. Kapkaççı zannettim ve arabamı durdurup bir yumruk attım. Cebinden silah çıkardı ve iki kurşun sıktı. Boynumdan giren kurşun dilimi parçaladı. Bir yıla yakın hastanede baygın yattım. İnsanların halini sonradan gördüm. İyi niyetlerini, günlerce hastane önünde bekleyenleri, dua edenlerin müthiş gücünü aldım. Benim için yeni bir hayatın başlangıcı oldu.”


Herkese ders veririm

* “Bir gün bir pilotu bayram namazı için camiye davet ettim. ‘Kılarım bir camide’ dedi. ‘Airbus ile mi uçmak istersin, yoksa RJ ile mi’ dedim. ‘İnsanı neresinden vuracağını çok iyi biliyorsun, tamam geliyorum’ dedi.”


* “Şimdiye kadar sanatçı kesimden özel ders teklifi gelir diye bekledim ama gelmedi. Vaktim olduğu sürece herkese ders vermeye çalışırım; sanatçı ya da eşcinsel bile olsa.”

Bu mesaj moonlight tarafından düzenlendi (12-08-2011 13:34 GMT+2 saat, ago)
__________________
Gender_Bay Çevirimiçi durumu