Aracınız Her An Her Yerden Çekilebilir!

Aracınızı park edersiniz ve döndüğünüzde aracınızı bulamayabilirsiniz!

İstanbul malum büyük bir şehir ve açıklanan bilgilere göre günümüzde ortalama olarak 1.5 milyon araç İstanbul’da trafikte. Kural tanımayan sürücüler saygısızca ve düşünmeden park edebiliyor fakat bunun yanında kural tanımayan ve araç çekme yarışına giren trafik çekicileri de yok değil. Aslında bu şehirde tam anlamıyla bir trafik çekici mafyası oluşmuş durumda…

Trafiği aksatmayan araçların çekilmesi suç olmalı, neden mi? insanlar, trafiği aksatmadığı halde çekilen aracını almak için yarım saat bir saat gibi süreler kaybediyor. Ararken kaybedilen zaman ve paranın hesabını kim verebilir ki? trafiği aksatmayan ve yasak olan bir yere park yapan araca ceza yazılır ve ceza adrese postalanabilir. Bu şehrin her yerinde düzenli otoparklar mı mevcut ki insanlar o park yerlerine bıraksın ve gönül rahatlığıyla işlerine bakabilsin?

Çekilen araçların yarısı haksız yere çekiliyor bu şehirde. Duraklama yasağı olayan ve beş dakika duraklama hakkınız olduğu halde iki dakika sonra aracınız çekilebilir. Engelli rampası ve uyarı levhası olmadığı halde park yasağı da olmayan bir yerden engelli yolu bahanesiyle aracınız çekilebilir. İşin can alıcı noktası da sizin aracınız çekildikten sonra birçok araç gelir sizin yerinize park eder ve belki de günlerce kimse o araca dokunmaz. Yani birileri günah keçisi ilan edilir ve iğneyle kuyu kazarak kazandığı paraları çarçur etmek zorunda kalır. İnanın gerçekten çekilmesi gereken araçlar çekilmiyor, gerçekten kurallara riayet etmeyen kişiler de hiç ceza yemiyor…

İşin özü şu; trafik polisi eşliğindeki trafik çekicileri kendi kendilerine kural bile koyabiliyor, daha fazla kazanmak için daha fazla araç çekiyor. İnsanlar da araçları çekildikten sonra sebebini araştırmıyor ve karara itiraz etmiyor. İnsanlar araçlarını nereye park edecek? bu ülkede her mahallede katlı otopark yok. Otoparkın aldığı para da çekici parası da gelen ceza da tamamen haksız kazanç. Tümü haksız kazanç elde ediyor ve bakalım bu böyle nereye kadar gidecek, bu işe kim dur diyecek…